Medyadaki dönüşümün yüzleri

New Yorker'ın sitesindeki bulmacalardan birisinin ekran görüntüsü.

NewsLabTurkey Ne Okuyor’dan Herkese Merhaba!

Bu hafta odağımızda medyanın yaşadığı dönüşümün üretim ve gelir modellerine nasıl yansıdığına dair örnekleri ele aldım. Bu örneklerin geleceğe dair bir tablo çizdiğini ve neleri beklememiz gerektiğine dair önemli işaretler verdiğini düşünüyorum.

“Ne Okuyoruz” bölümünde ise podcast verilerine neden güvenmemek gerektiği, Facebook’un bülten platformu, tecrübelerini anlatan gazeteciler ve daha fazlasını bulabilirsiniz.

Görüş, yorum ve önerilerinizi her zaman bekliyorum.

Haftaya görüşmek üzere!

—Ahmet A. Sabancı

Sounds Profitable'ın podcast stream testinden verileri gösteren tablo.
Kaynak: Sounds Profitable

Bu hafta ne okuduk?

BİR EFSANE OLARAK PODCAST VERİLERİ

Malum, internette ürettiğiniz içerikten bir gelir elde etmek istiyorsanız bunun tek yolu ona dair rakamlar üretebiliyor olmanız. En azından büyük bir kesim için yaklaşım bu yönde. Nitelikten çok niceliğin önemli olduğu gelir modelleri çoğunlukta olduğu için her içerik üretim yolu için veri üretme konusunda büyük bir çaba var.

Fakat bu “verileştirme” çabasını podcast gibi en baştan veri üretmeye müsait olmadan tasarlanmış sistemlerde yapmaya çalıştığınız zaman çok fazla yanlış ve sorunlu veri ile baş başa kalabiliyorsunuz. Sounds Profitable’da yayınlanan test de bunun iyi bir örneği. Podcastlerinize dair Spotify gibi platformlardan veri aldığınızda bunların ne kadar güvenilir olduğuna emin olmanız mümkün değil. Bunun üstüne bir de teknik sorunlardan dolayı kimi podcast uygulamaları podcast feed’lerindeki takip kodlarını kaldırmak zorunda kalınca da durum iyice ilginçleşti.

Bu da aslında bize veriye bağımlı gelir modellerinin ne kadar hassas bir dengede durduğunu gösteriyor. İnsanların kullandıkları teknolojilerden giderek daha fazla veri gizliliği beklediğini de düşünürsek, artık herkes bu konuda daha ciddi olmak zorunda.

Alakalı: Apple’ın kullanıcı gizliliğine yönelik yakında gelecek olan iOS güncellemesi sadece Facebook ve adtech şirketlerini korkutmuyor. Çin merkezli teknoloji devleri de bu engelleri aşmak için devlet destekli bir yapı altında kendi takip sistemlerini geliştirip kullanmayı deneyecek. 

PLATFORMLAR GELİR ELDE ETME YOLLARINI ARTIRIYOR

YouTube ve Twitch gibi platformlarla başlayıp Substack, Patreon ve Revue gibi platformlarla büyük bir yükselişe geçen dijital platformlarda gelir elde etme şansı son dönemlerde artık kalıcı bir hâle geldiğini bize gösterdi. 

TikTok ve Snapchat’in üreticilere gelir imkânı vermesi, Instagram’ın benzer planlar yapması ve Twitter’ın Revue entegrasyonu ve “süper takipçi” planlarının ardından Facebook da bu akıma dahil oluyor. Ücretsiz bir yayın aracı sağlayan Facebook bu araç ile birçok farklı platforma eş zamanlı yayın yapma ve abonelik dahil çeşitli gelir yolları imkânı da sunacağını söylüyor.

Tüm bunlar internette üreten yaratıcı kesimler ve gazeteciler için görünürde iyi haberler. Ne var ki bunlar üzerine düşünüp kendi modelinizi geliştirirken kullandığınız platformun sınırlarını ve size ne kadar özgürlük verdiği gibi detayları hesaba katmayı unutmamak gerekiyor. 

Alakalı: Her hafta olduğu gibi Facebook cephesinden bu hafta da bir sürü haber vardı. Bülten platformunun yanı sıra bu hafta içerisinde grupları daha güvenli hâle getirmek için neler yapacaklarını ve insan haklarını koruma konusundaki planlarını duyurdular.

GAZETECİNİN TECRÜBESİNDEN ÖĞRENMEK

Gazeteciliğin nasıl ve neden önemli bir meslek olduğunu anlamanın en iyi yolunun bu mesleği yapanların hikâyelerini dinlemek olduğuna inanıyorum. Bu hikâyelerde hem mesleğin inceliklerini hem de değerini bulmak mümkün.

Geçtiğimiz hafta içerisinde önüme çıkan iki hikâyeyi de bu yüzden sizlerle paylaşmak istedim. İlki New York Times Kabul Şefi Adam Nossiter’in Taliban’ın gizli hapishanelerine dair haberini araştırma sürecini anlattığı yazısı. İkincisi ise Monocle’ın “Meet the Writers” podcasti için gazeteci Margaret Coker ile gerçekleştirdiği söyleşi. İkisini de özellikle mesleğin içindekilere tavsiye ederim.

Alakalı: Bu hafta içerisinde yayınlanan bir kitabı da bu konuda yerel bir örnek olarak bu listeye eklemek isterim. Faruk Bildirici’nin Medyanın Ombudsmanı Saray’ın Medyası kitabı, hem Bildirici’nin gözünden Hürriyet’in içinde yaşananları hem de mesleği boyunca medyanın geçirdiği dönüşümü anlamak için değerli bir eser.

SİYASET, MEDYA, YANLIŞ BİLGİ ÜÇGENİ

Bu hafta da siyaset ve medya arasındaki ilişkiler ve yanlış bilgi sorununa dair yoğun bir gündem vardı. Aktörler ise genellikle tanıdığımız isimler ama en sık Rusya’nın ismini duyduk.

ABD istihbaratı tarafından yayınlanan yeni bir rapor, Rusya’nın 2020 seçimlerine de müdahale için çalıştığını ama ağırlıkla internet ve medya yolunu tercih ettiğini söylüyor. Aynı rapor Çin’in de benzer bir plan yapıp sonradan vazgeçtiğini ekliyor. Bu esnada da Rusya, Twitter’dan muhaliflerin hesaplarını silmesini talep etti. First Draft tarafından yayınlanan bir araştırma da aşı karşıtı komplo teorilerinin destek yaratmak için sıklıkla Russia Today haberlerine başvurduğunu gösteriyor.

Dünyanın geri kalanına bakacak olursak; Avustralya’da bir bakan, isminin geçmediği bir habere karşı iftira davası açmayı deniyor; Malezya ise “fake news” yasası ile ifade özgürlüğünü kısıtlamaya çalışan ülkeler arasına katıldı. Gazeteci Maria Ressa’ya karşı gerçekleştirilen çevrim içi saldırılar ise politik baskının özellikle gazeteci kadınlara karşı nasıl bir boyuta gelebildiğinin acı bir kanıtı.

KISA KISA

🤑 Quartz, NFT şeklinde bir haberini satan ilk yayın oldu. Açıkçası bu örneğin daha çabuk gelmesini bekliyordum.

💰 Google yanlış bilgiyle mücadele için yaratıcı yolları desteklemek için ayırdığı 3 milyon dolarlık fonu kazananları duyurdu.

🎧 Podcastinizde kullanmak için telif sorunu olmayan müzikler arıyorsanız geçtiğimiz günlerde iki yeni arşiv paylaşıldı.

🧑‍⚖️ ABD’de medya şirketlerinin teknoloji devleriyle rekabet edebilmesi için onları antitröst düzenlemelerinden muaf tutacak bir yapı planlanıyor. Ama bunun ters tepmesi yüksek bir ihtimal.

👴 İngilizce konuşulan ülkelerde medya devi denilince akla gelen ilk isim olan Rupert Murdoch 90 yaşına girdi. Kendisini daha yakından tanımak isterseniz bu yazıyı okuyabilirsiniz.

🗺 İnternetteki dijital haritalar ve sokak görünümü gibi özellikler, gidemediğiniz yerlerde araştırma yapmak için çok kullanışlı olabilir.

🖥 Gelişmiş dijital yayın sistemi Ghost 4.0 sürümünü yayınladı.

🐦 Twitter, uzun bir süre direndikten sonra Türkiye’de temsilcilik oluşturmayı kabul etti.

Haftanın odağı: Dönüşüm bizi nereye götürüyor?

Dijital yayıncılığın hızlı gelişimi ve küresel çaptaki toplumsal değişimler gazeteciliği ve medyayı dönüşmeye ve evrilmeye zorluyordu. Bir yılı geride bıraktığımız pandemi ise bu sürecin daha yoğun ve hızlı bir şekilde gerçekleşmesine neden oldu.

Tüm bu hız ve acil hamleler ise tam olarak nasıl bir yönde ilerlediğimizi anlamayı zorlaştırabilir. Bunun üstesinden gelmek için dünyanın farklı yerlerinde neler yapıldığına ve nasıl tartışmalar yaşandığına bakmanın büyük faydası olacaktır. Her hafta bültende sizlere bunu sunmaya çalışıyoruz fakat bu hafta özellikle farklı modelleri bir araya toplamanın iyi olacağını düşündüm.

Giderek daha sık görmeye başladığımız modellerden birisi yayınların sadece gazeteciliğin ve içeriğin ötesinde gelir ve üretim yollarını daha sık test etmeye başlaması. New York Times’ın başarısı, New Yorker gibi yayınları dijital bulmaca gibi ürünler sunmaya yönlendiriyor. Uzun yıllardır Monocle gibi yayınların daha farklı ürünler ve mekânlar ile bir yayının ötesine geçerek bir yaşam tarzını da temsil etme modeli ise daha fazla yayın ve medya kurumu tarafından denenmeye başlandı.

Diğer yandan gazeteciliği geliştirmek için farklı türler arasında hibrit denemeleri de giderek daha sık karşımıza çıkıyor. Kamu medyası ve girişimciliğin birbirine geçtiği modeller buna bir örnek. Başarılı olan modellerin tecrübelerini diğer yayınlara sundukları bir hizmete dönüştürmesi de daha sık gördüğümüz bir yöntem. Avrupa içerisinde son zamanlarda daha sık konuşulmaya başlanan tüm kıtaya hitap eden bir medya tartışmaları ise ulusalın yerini yerel ve uluslararası yayınların alma ihtimalini düşündüren bir gelişme.

İçerik alanına dair özellikle dikkatimi çeken iki trend var. Bunlardan ilki giderek sosyal medya yerine doğrudan habere ulaşma eğilimi. Bu durum kurumların ve kişilerin kendi dijital mekânlarına daha fazla özen göstermesini gerektirecektir. Ayrıca uzun soluklu gazeteciliğin ve genel olarak medya üretiminin yükselişe geçtiğini ve talep edildiğini de unutmamak lazım. Bu da platformlar yerine bunların daha iyi erişilebileceği mekânlara ihtiyacın artması demek.

Bütün bu gelişmelerin ortalık durulduğunda bizleri nasıl bir ekosistem ile karşı karşıya bırakacağını kestirmek şu aşamada güç olabilir. Fakat tüketilebilecek medyanın ve gazeteciliğin sayı anlamında kontrolden çıkması kaliteli olana dair arayışı artırıyor. Bunu sağlayamayan yayınların şansı ise giderek azalıyor. Artık eleme dönemine girmeye başladığımızı ve belirli bir seviyenin altında kalanların bu sürecin sonunda veda edeceğini söylemek abartılı bir öngörü olmayacaktır.

Yazar hakkında

Ahmet A. Sabancı

Eleştirel fütürist. NewsLabTurkey Strateji Koordinatörü ve Bülten Editörü.