NewsLabTurkey Ne Okuyor’dan Herkese Merhaba!
Bu haftanın odağında bilgi ve demokrasi ilişkisini ele aldım. Bilgiye erişim özgürlüğü ve yanlış bilgi sorununun iki elden demokrasiyi nasıl tehdit ettiğini hatırlamak, bu sorunların çözülmesinin neden önemli olduğunu unutmamak için önemli.
“Ne Okuyoruz” bölümünde ise Intercept’in serbest gazetecilere dair daha şeffaf olma hamlesi, kadın gazetecilerin maruz kaldığı şiddet sorunu ve Facebook’un yeni algoritma değişimleri öne çıkan başlıklar arasında.
Görüş, yorum ve önerilerinizi her zaman bekliyorum. Haftaya görüşmek üzere!
—Ahmet A. Sabancı
Bu hafta ne okuduk?
SERBEST GAZETECİLERE KARŞI ŞEFFAFLIK
Gazetecilik sektöründe serbest çalışmak çoğu zaman karanlıkta yolunu bulmak gibi hissettirebiliyor. Yayınlara teklifinizi iletmekten sözleşme ve ödemenin nasıl olacağına kadar birçok aşama her seferinde neyle karşılaşacağınızı bilemediğiniz bir sürece dönüşebiliyor.
Bu yüzden The Intercept’in hazırladığı rehber çok değerli bir adım. Kurumun bağlı olduğu sendika ile birlikte hazırladığı metin serbest gazetecilerle çalışma süreçlerini detaylı bir şekilde anlatıyor ve gazetecilerin kurumdan neler bekleyebileceğini en başından öğrenmesine imkân veriyor. Sektörde giderek artan serbest çalışan oranını da düşünecek olursak bu tarz bir şeffaflık bence her kurum için normalleşmesi gereken bir şey.
FACEBOOK NEFRET SÖYLEMİ ALGORİTMASINI SIFIRLIYOR
Sosyal medyadaki nefret söylemini bir şekilde kontrol altına almak isteyen platformların en sık başvurduğu araç algoritmalar. Fakat bu algoritmalar öyle sorunlu ki çoğu zaman birçok gerçek ırkçılık ve ayrımcılık yaptırım görmezken, “kill all men” esprisi yapan hesapların kapatıldığı birçok örnek var.
Facebook sonunda bu duruma müdahale etmeye karar verdiğini açıklamış. Algoritmada köklü bir değişikliğe gitme kararı alan şirketin amacı algoritmanın daha ciddi nefret söylemlerine öncelik vermesini ve yanlış anlaşılmalarla insanların hesaplarını kapatmasını önlemek. Ne kadar etkili olacağına dair şüphelerim var ama yine de bunun bir sorun olduğunu kabul etmeleri de bir başlangıç.
Alakalı: Geçtiğimiz iki gün içerisinde platformlarla alakalı büyük bir etik skandalı da Google cephesinde yaşanıyor. YZ etiği konusunda alanın en önemli isimlerinden ve Google Ethical Artificial Intelligence ekibinin eş lideri olan Timnit Gebru, yapay zekâ dil modellerinin eğitimi ve geliştirmesi sürecindeki etik sorunlara dair yazdığı makalenin şirket tarafından yayınlanması engellenince yaşanan gerilim sonucunda Google’dan kovuldu. Bir etikçinin işini yaptığı için kovulması olarak özetleyebileceğimiz bu durum son iki gündür alanın en önemli isimleri tarafından ağır bir şekilde eleştiriliyor.
GAZETECİLİĞE GÜVEN KONUSUNDA BİLMEDİKLERİMİZ
Son birkaç yılın en büyük tartışması toplumun gazetecilere güveninin azalmış olması. Herkes bunun hakkında konuşuyor, stratejiler geliştirip tavsiyeler veriyor. Ama görünen o ki konuya ne kadar hakim olduğumuzu pek bilmiyoruz.
Reuters Institute geçtiğimiz hafta yayınlanan raporunda, güven meselesinde gazetecilerin ne kadar bilgisi olduğunu ve soruna ne kadar hakim olduklarını ele almış. Her ne kadar bu konuya kafa yoruyor gibi görünsek de anlaşılan en temel sorulara (hangi yöntemler işe yarıyor, platformlar gerçekten bunda etkili mi, ne kadar şeffaf olmalı gibi) bilgi seviyemiz oldukça düşük. Bu da sorunu çözebilmek için daha yapmamız gereken çok şey olduğunun bir işareti.
SANALDA OLAN SANALDA KALMIYOR
İnternetin hayatımıza girmesinden bu yana kırmakta en zorlandığımız ön yargılardan birisi internet ve dünyanın geri kalanının birbirinden bağımsız olduğuydu. Artık bu fikri eskisi kadar sıkı savunanlar yok ama söz konusu internetteki saldırılar olduğunda hâlâ o yaklaşımın izlerini görüyoruz.
Ve durum giderek daha da tehlikeli bir noktaya geliyor. ICFJ’nin yeni araştırması da bunun en güncel kanıtlarından birisi. Araştırma internet üzerinden kadın gazetecilere karşı gerçekleştirilen saldırıların yükselişte olduğunu ve bunların önemli bir kısmının “gerçek dünyada” saldırılara evrildiğini gösteriyor. Yani sosyal medyada saldırıya uğrayan kadın gazeteciler bir süre hesaplarını kapatarak bundan kurtulamıyor. Bu yüzden bu sorunun ciddi bir şekilde ele alınması ve daha ciddi koruma ve destek mekanizmalarının geliştirilmesi şart.
KISA KISA
- ABD’de yaşanan yeni bir yasal tartışma, internetten veri derlemenin suç haline gelmesine ve araştırmacı gazetecilerin işinin imkânsızlaşmasına neden olabilir.
- Web Summit 2020’deki gazetecilik ve tarafsızlık konusunu ele alan oturum ilginizi çekebilir.
- The Podscape, podcast ve podcast odaklı reklamcılık sektörünün mevcut durumunu görselleştiren bir haritalama çalışması yaptı.
- Fotoğrafçı Noel Bowler dünyanın dört bir yanındaki haber odalarını gezip fotoğraflamış.
- Politico ekibinden üç büyük isim kendi yayınlarını kurmak için Politico’dan ayrılıyor.
- Af Örgütü’nün yeni raporu Facebook ve YouTube’un Vietnam’da devlet sansürüne nasıl aracı olduğunu anlatıyor.
- Koronavirüs ile Twitter’da popüler olan bir biliminsanının platformu kullanma şekli üzerine yaşanan tartışmalar hem platformun hem de onu kullanma şeklimizin sorunları üzerine zihin açıcı bir perspektif sunuyor.
- ABD’de haber odalarında azınlıkların yer bulamaması bir sorun ama bu sorunun bir diğer yanı da o haber odalarını eleştirenlerin de fazlasıyla beyaz olması.
Haftanın odağı: Bilgi ve demokrasi ilişkisi
Yanlış bilgi, gazeteciliğe güven ve manipülasyon gibi sorunları sıkça ele alıyor ve tartışıyoruz. Bunların kaynaklarını, nasıl etkileri olduğunu ve bu sorunu çözmek için neler yapabileceğimiz üzerine de aktif bir şekilde devam eden tartışmalar var. Ama bunun neden büyük bir sorun olduğunu zaman zaman gözden kaçırdığımız da bir gerçek.
Bir toplum olarak yaşıyor olmamızı sağlayan ve kurduğumuz siyasi yapıların temelini oluşturan kimi ön kabullerimiz mevcut. Bunların başında da birlikte yaşadığımız insanların dünyaya dair sahip oldukları bilgiler ışığında en makul ve faydalı kararı verecekleri. Bu yüzden demokrasi gibi bir sistemin bizler için en iyisi olacağına karar vermiş ve bu yolda ilerlemeye devam etmişiz.
Bu da tarih boyunca bilginin, özellikle de toplumun erişebileceği bilginin, önemli bir mesele olmasını sağlıyor. Eğer insanlar birçok farklı perspektife özgürce ulaşabilir, haber kaynakları baskı altında kalmadan haber yapabilir ve insanlar her an manipüle edilme şüphesi olmadan farklı bilgi kaynaklarını kullanabilirse demokrasi sağlıklı bir şekilde işleyecektir.
Fakat siyaset tarihi bize güç sahibi olanların öyle ya da böyle bu kaynaklara müdahale etme arzusu olacağını gösteriyor. Propaganda, sansür, susturma ve baskılama çabaları neredeyse tarihin her aşamasında tanık olduğumuz bir şey. İnternetin farkı ise bunu birçok açıdan daha kolay hâle getirmesi ve aynı zamanda bu noktada şirketlerin de daha aktif bir şekilde oyuna dahil olmasını sağlaması.
Örneğin internet öncesinde bir devletin başka bir ülke vatandaşlarına kendi propagandasını ulaştırmak için çok daha fazla emek ve para harcaması gerekiyordu. Üstelik bunu gizleme şansı da oldukça düşüktü. Şimdiyse tek yapmanız gereken kurduğunuz ekibin maaşını ve internet faturalarını ödemek.
Bu tarz sorunlar en sık başvurulan sansür ve daha fazla kontrol gibi kolay yollarla çözülemez. En başta demokrasinin ve o ülkedeki kurumların —devlet, basın ve sivil toplum başta olmak üzere— güçlü ve bağımsız olabilmesi lazım. Toplumun bilgi kaynaklarına özgür ve güven içerisinde erişmesini sağlamak ve bu hakkı koruyacak mekanizmalar kurmak gerekiyor. Ardından atılabilecek birçok kapsamlı adım var.
Yanlış bilgi, özellikle de internette, önüne rahatça duvar örebileceğiniz bir şey değil. Bu yüzden amaç vatandaşların kendilerini buna karşı koruyabileceği ve gerçekten kendi kararlarını almak için ihtiyaç duydukları bilgiye erişebilecekleri bir ortam yaratmak olmalı.
Bu bülten Heinrich Böll Stiftung Türkiye Temsilciliği desteğiyle yayınlanmıştır.