NewsLabTurkey Ne Okuyor’dan Herkese Merhaba!
“Ne Okuduk” bölümümüzde gazetecilerin sorunları var. Washington Post’un muhabirine attığı tweet için ceza vermeye çalışması ve New York Times muhabirinin Suudi hükümeti tarafından siber saldırıya maruz kalması öne çıkan başlıklar.
“Haftanın Odağı”nda ise kriz zamanlarında gazetecilerin dikkat etmesi gereken kimi detayları konuştuk. Özellikle sosyal medya ile birlikte kriz ve afet zamanlarının bilgi kirliliğini de artırması, gazetecilere çok daha büyük bir sorumluluk yüklüyor.
Şimdilik benden bu kadar. Görüş ve önerilerinizi her zaman bekliyoruz.
Haftaya görüşmek üzere!
—Ahmet A. Sabancı
Bu hafta ne okuduk?
WAPO’DA MUHABİRE TWEET CEZASI: Sosyal medyada ne yaptığımız genellikle bizi kişisel olarak ilgilendirir ve çalıştığımız kurumlardan bağımsız olarak düşünülmesi gerekir. Fakat kurumsal hesap ile kişisel hesap arasındaki bu ayrımın anlaşılamaması ciddi sıkıntılara sebep olabiliyor.
Bunun bir örneğini geçtiğimiz hafta Washington Post muhabiri Felicia Sonmez yaşadı. NBA yıldızı Kobe Bryant’ın ölümünün ardından 2003 yılında Bryant’ın tecavüzle suçlandığı ve gizli bir anlaşma ile sonlandırılan davaya dair bir haberin linkini Twitter’da paylaşması üzerine Sonmez, birçok yerden saldırıya ve tehditlere maruz kaldı, evinin adresi sosyal medyada paylaşıldı. Aşırı sağcı Twitter kullanıcıları da bu durumu medyaya saldırmak için bir fırsat olarak kullandı. Washington Post ise muhabirini korumak ve güvenliğini sağlamak yerine “kuruma zarar verdiği” için görevini dondurdu ve hakkında kurumun sosyal medya politikasını ihlal edip etmediğine dair bir inceleme başlattı.
Bunun üzerine gazetenin medya eleştirmenlerinden Erik Wemple bu kararı ve Post’un tutumunu eleştiren bir yazı kaleme aldı. Gazete çalışanları da aynı şekilde yöneticilerden bu yanlış kararı geri çekmelerini ve Sonmez’in yanında durmalarını talep eden bir mektup yayınladı. Tüm bunların ardından Post yönetimi dondurma kararını geri çekti ve soruşturmada ihlal bulunmadığını söyledi.
Tüm bunlar aslında kurumların hâlâ sosyal medya ile nasıl mücadele edeceklerini ve kurumsal sosyal medya politikalarının sorunlarını gözler önüne serdi. Söz konusu bir muhabirin veya gazetecinin sosyal medyada tacize ve saldırıya uğraması olduğunda kurumların çalışanını koruması ve yanında durması gerek. Diğer türlü hareket edildiğinde, yani her sosyal medya saldırısında bir gazeteci kurban edildiğinde kurumların ve gazetecilerin bağımsızlığından söz etmek zorlaşıyor.
NYT MUHABİRİNE SUUDİLERDEN SİBER SALDIRI: Gazetecilerin güvenliği her geçen gün giderek daha ciddi bir sorun hâline geliyor. Özellikle bilgisayarlar ve dijital teknolojiler üzerinden gerçekleştirilen saldırılar sıklıkla görmeye başladığımız örnekler.
En yeni örnek ise Citizen Lab tarafından yayınlanan yeni raporda ortaya çıktı. Bu rapora göre New York Times için çalışan gazeteci Ben Hubbard, Suudi Arabistan hükümeti tarafından bir casus yazılım saldırısına maruz kaldı. Rapordaki ilgi çekici detay ise Suudi Arabistan’ın bu saldırı için İsrailli NSO Group’un meşhur Pegasus yazılımını kullanmış olması. Bu emsalle birlikte Pegasus dünyanın dört bir yanında gazetecilere ve muhaliflere karşı kullanılan en meşhur casus yazılımlardan birisi oldu diyebiliriz.
Rapor genel olarak bu saldırıların nasıl işlediğine ve Suudi Arabistan’ın bu alandaki geçmişine de ışık tutuyor. Bu yüzden önemli bir okuma.
FACEBOOK’UN YÜKSEK MAHKEMESİNİN YÖNETMELİĞİ AÇIKLANDI: Facebook’un birçok konuda Zuckerberg ne derse ona göre hareket ettiğini ve bu yüzden de politik reklamlar gibi konularda başının ağrıdığını biliyoruz. Geçtiğimiz yıl içerisinde de bu konuda bir adım olarak bir tür Facebook içi yüksek mahkeme kurulması fikrinin geliştirildiğinden bahsetmiştik. Geçtiğimiz hafta bu konuda yeni ciddi adımlar atıldı.
Facebook, bu yıl içerisinde göreve başlayacak olan ”Oversight Board” için yönetmeliğini yayınladı (PDF) ve bu kurulun başına kimin geçeceğini duyurdu. Kurulun yönetim işlerinden İngiliz insan hakları uzmanı Thomas Hughes sorumlu olacak. Tüm bunlar güzel adımlar ve böyle bağımsız bir kurul Facebook’un yarattığı sorunları çözmek konusunda önemli ilerlemeler kaydedebilir.
Tabii bu durum aynı zamanda Facebook’un diğer devletlerin kontrolüne karşı bir savunma mekanizmasına dönüşme riskine de sahip. Her ne kadar şu anda kurulda kimlerin olacağını ve nasıl hareket edeceklerini bilmesek de, tüm bu gelişmeleri temkinli bir şekilde izlemekte fayda var.
SCROLL BETADAN ÇIKTI: Söz konusu gelir modelleri olduğunda genellikle birkaç seçenek var. Ya reklamlardan bir şekilde para kazanmaya çalışacaksınız ya da bir şekilde okurun desteğini almaya. Okurun desteği her ne kadar daha güvenilir bir yol olsa da, giderek artan ödeme duvarları okurların mecburen paralarını nereye verecekleri konusunda daha seçici olmalarına neden oluyor. Bu durumda da her yayın için ödeme duvarı veya abonelik makul bir seçenek değil.
Scroll uygulaması özellikle bu arada kalan haber kurumlarının sorunlarına çözüm olabilecek bir sistem sunuyor. Uygulamayı kullananlar, aralarında BuzzFeed News, The Atlantic, USA Today, Vox, Business Insider gibi 300’den fazla yayına hiçbir reklam ve onun yan ürünü çerezlere maruz kalmadan temiz bir okuma tecrübesi ile erişebiliyor. Aylık abonelik ücretinin büyük kısmı ise (ilk ay ücretsiz, sonraki altı ay $2,50, ardından $5) okudukları yayınlar arasında paylaştırılıyor. Bu sayede okurlar hem internette haberleri temiz bir şekilde okuma şansına kavuşuyor hem de okudukları yerleri destekleyebiliyor.
Herkesin uygulamaya dair farklı bir bakışı olsa da, şu anda bu girişimin geleceği hakkında kesin bir şey söylemek güç. Ancak kesinlikle detaylıca düşünülmüş ve okura maksimum rahatlık sağlamayı amaçlayan bir uygulama olduğu kesin. Eğer daha fazla yayını da çatısı altında toplamayı başarırsa birçok yayın için sağlıklı bir gelir kaynağı olma potansiyeline sahip.
KISA KISA:
Teyit ekibi Factory 2020 programını duyurdu ve başvuruları açtı. Son başvuru tarihi 7 Şubat.
Bloomberg Media, iklim krizine odaklı Bloomberg Green isimli yeni bir marka kurdu.
Haberlere güvenin geri gelmesi için şeffaflık önemli. Bu yüzden bu konuda atılan adımların okur için daha görünür olması lazım.
Guardian karbon ayak izini düşürme çabasının parçası olarak bir gazete için en ciddi adımlardan birisini atarak petrol şirketlerinden reklam kabul etmeyi yasakladı.
Arizona State University geleceği düşünmek için gazeteciliğin araçlarına başvurmayı deniyor.
Google’ın veri setleri arama motoru beta sürümden çıktı ve elindeki veri miktarını da giderek büyütüyor.
Yanlış bilgiye karşı bir savunma yöntemi olarak insanlara haber içinde arama yapmayı öğretmek bir seçenek olabilir mi? (Eğer bilmiyorsanız sayfa içinde arama yapmak için klavye kısayolu Ctrl + F veya Cmd + F)
BBC 2022’de 100 yaşına girecek. Bu yazıda BBC’nin bir kamu yayın kurumu olarak günümüzde nasıl bir rolü olması gerektiği tartışılıyor.
Haftanın odağı: Kriz anlarında gazetecilik
Geçtiğimiz birkaç hafta içerisinde Elazığ’daki deprem ve Çin üzerinden başlayan Koronavirüs salgını gibi ciddi doğal afetlere tanık olduk. Bu olaylar ve ardından yaşananlar bizlere gazeteciliğe ve doğru habere neden ihtiyaç duyduğumuzu da bir kez daha gösterdi. Her iki örnekte de doğru ve sağlıklı bilgiye başlarda ulaşmak zordu ve birçok yanlış bilgi kısa sürede yayıldı. Söz konusu virüs salgınında ise bu yanlış bilgi salgını tüm hızıyla devam ediyor.
Böyle zamanlarda kaçınılmaz olarak gazetecilere daha büyük bir sorumluluk düşüyor. Özellikle sağlıklı bilginin hayat kurtarıcı olabileceği afet veya kriz zamanlarında çok daha hassas hareket edilmesi kritik. Örneğin bir afet anında insanların hızlı bir şekilde doğru bilgiye ulaşmasına yardımcı olmak için tık avcılığından vazgeçmek veya ödeme duvarınızı bir süreliğine kaldırmak işin ekonomik yönünde yapabileceğiniz en önemli şeylerden birisi.
Böyle durumlarda sosyal medya kullanımı da çok dikkat edilmesi gereken bir nokta. Yanlış bilginin en çok yayıldığı alanlardan birisi olduğu için, elinize gelen her bilgiyi çok daha hassas bir şekilde incelemeniz gerekiyor. Bu konuda zaten tecrübeli olan teyit platformları ile iletişime geçip ortak çalışmak mümkün. Söz konusu uluslararası bir kriz ise benzer ortaklıklar ülkeler arasında kurulabilir. Aynı şekilde sosyal medyadaki herhangi bir hesap yerine, doğrudan o bölgede çalışan gazeteciler ve kurumlar ile iletişime geçip elinizdeki bilgileri doğrulamanız da çok önemli. Çünkü afet durumunda hızlı bilgi değil, sağlıklı bilgi kıymetli.
Sosyal medya ile ilgili bir diğer sorun da, böyle zamanlarda insanların bu platformları hem bilgi edinme hem de anlık duygularını paylaşma amacıyla kullanması. Gazetecilerin ve haber kurumlarının bu noktada olabildiğince sağlıklı bilgi akışına yardımcı olması ve insanların faydalanabileceği bilgileri paylaşması gerekiyor. Çünkü insanlar önlerine gelen bilgiye karşı duygusal tepkiler vermeye ve bu dürtülerle hareket etmeye afet zamanlarında çok daha müsait. Vereceğiniz yanlış veya eksik bir bilgi çok daha büyük sorunları beraberinde getirebilir. Gazetecilerin afetlerin savunmasız bıraktığı insanların kendilerini korumak için sağlıklı bir bilgi akışına ihtiyaç duyduklarını ve bunun ana kaynaklarından birisi olduklarını unutmadan hareket etmeleri gerekiyor.