İnternet trolü olmak, okuru tanımak, Quartz Brief’in sonu

NewsLabTurkey Ne Okuyor’dan Herkese Merhaba!

Bu haftanın “Ne Okuduk” listesi birçok ilgi çekici çalışmayla ve yazıyla dolu. Haber uygulamalarında yenilikçi fikirlerin de sıkıcı hâle gelebildiğini Quartz Brief haberiyle, partiler yokken bir seçim sonucunu nasıl görselleştirebileceğimizi BBC World ekibi ile öğreniyoruz. Ayrıca içinizdeki Twitter trolünü tatmin edecek güzel bir oyunumuz da var.

“Haftanın Odağı” olarak okuru tanıma başlığını ele aldık. Dijital medyada okuru tanıma, okura özel haber servisi ve okurun isteklerini anlamak gibi birçok alt başlığı olan bu konuya dair kimi sıkıntılı noktaları gösterdik.

Şimdilik benden bu kadar. Görüş ve önerilerinizi her zaman bekliyoruz.

Haftaya görüşmek üzere!

—Ahmet A. Sabancı

Bu hafta ne okuduk?

PARTİLERİN OLMADIĞI BİR SEÇİMİ GÖRSELLEŞTİRMEK: Seçimler ve medya denildiğinde birçok kişinin aklına ilk gelenlerden birisi oy dağılım ve sonuç grafikleri oluyor. Renkli ve eğlenceli kısımları bir yana, teknolojinin de gelişmesi ve veriyi çok daha çeşitli yollardan işlemenin mümkün hâle gelmesiyle, bu görselleştirmeler daha da ilgi çekici bir hâl aldı.

Peki politik partilerin olmadığı bir genel seçimi görselleştirmek zorunda kalsaydınız ne yapardınız? Bu zorlu sorunun cevabını, geçtiğimiz hafta içerisinde BBC World ekibinden Josh Rayman, Afganistan seçimlerindeki tecrübesi üzerinden vermiş. BBC World için birçok ülkenin seçimlerini takip eden ve sonuçlarını görselleştiren ekibin bir parçası olan Rayman, Afganistan’daki bu özel durumla nasıl baş ettiklerini ve yapıyı üzerine inşa edebilecekleri bir parti yapısı olmadığında buldukları yaratıcı çözümü çok güzel bir dille anlatmış. Tüm ülkede cinsiyete göre ayrıştırılmış oy merkezlerindeki trendlere bakmaya yönelerek bu verinin 2010 ve 2018 yılları arasında nasıl bir değişkenlik gösterdiğini araştırmışlar. Bunun sosyal medya için konu başlıkları oluşturduğunu belirtiyorlar. Gazetecilikte teknik bilginin böyle kritik zamanlarda nasıl daha önemli bir hâle geldiğinin güzel bir örneği.

GLOBAL FACT 6’NIN ARDINDAN: Dünyadaki doğrulama ve teyit organizasyonlarını çatısı altında toplayan ve denetleyen International Fact-Checking Network tarafından organize edilen Global Fact 6, geçtiğimiz hafta sona erdi. Dünyanın farklı yerlerinden gelen ve sayıları her yıl daha da artan teyit ve doğrulama organizasyonları, mevcut sorunlar ve ileriye dönük planları hakkında konuştular.

IFCN’nin de çatısı altında bulunduğu Poynter’ın Global Fact 6’da öne çıkan başlıkları ve mesajları derlediği yazısını buradan okuyarak hızlı bir özet almanız mümkün. Öne çıkan başlıklar şöyle: doğrulamaları video formatında sunun, doğruladığınız konuyu daha ayrıntılı bir haberin ipucu olarak görün, her alandan uzmanlarla çalışın. Eğer oturumları izlemek isterseniz, canlı yayınların arşivine de buradan ulaşabilirsiniz. Ayrıca Global Fact 6 ardından Afrika üzerine Daniela Flamini’nin yazdığı bu yazı da okunmaya değer. 

QUARTZ BRIEF’E VEDA EDİYORUZ: Akıllı telefonlar için farklı bir haber uygulaması yaklaşımı getirmek zor. İnsanların alışkanlıkları bir yana, haberin özüne zarar vermeden farklı bir yaklaşım üretmeniz gerekiyor. Quartz’ın mesajlaşma formatında haber özetlerini sunan Quartz Brief uygulaması bunun iyi örneklerinden birisiydi. Birçok kişi tarafından da beğenildi ve ilgiyle karşılandı.

Fakat görünen o ki, bu ilgi oldukça kısa sürdü ve 1 Temmuz itibarıyla Quartz uygulamasını yayından kaldırıyor. Bu kararın arkasında birçok farklı sebep olsa da, özetlemek gerekirse yenilik bir noktadan sonra sıkıcı hâle geldi ve kullanıcılar haberi daha geleneksel yollardan okumaya döndüler. Sanırım bunların arasında kendimi de sayabilirim. Her ne kadar ilk karşılaştığımda büyük bir ilgiyle uygulamayı kurup kullanmış olsam da, geçtiğimiz aylarda uzun zamandır bakmadığımı fark ettim ve açıkçası geri döndüğümde de çok cezbetmediği için uygulamayı kaldırdım. Sanırım birçok kişinin de yaşadığı tecrübe benzer olmuş.

Bu da aslında dijital haber anlatıcılığındaki önemli bir noktayı bize gösteriyor. Her ne kadar yenilikler başlangıçta cazip gelse ve insanları kendisine çekse de, okuru o şekilde haber almayı geleneksel yollara tercih ettirecek kadar iyi bir yenilik bulmanız lazım. Bunu başarmak da hiç kolay bir iş değil.

GAZETELERİN İKLİM HABERCİLİĞİ PROTESTO EDİLİYOR: Bültende sıkça değindiğimiz konulardan birisi, şu anda gezegenin ve insanlığın karşılaştığı en büyük risklerden birisi olan iklim krizi karşısında gazeteciler ne yapabilir ve ne yapmalı sorusu. Bununla ilgili medya profesyonelleri kendi aralarında tartışırken, okurlar da kimi taleplerde bulunuyor.

Bunun bir örneği Extinction Rebellion isimli grubun ABD’deki destekçileri tarafından başlatıldı. Önce New York Times’ı, ardından da Fox News’i iklim konusundaki haberciliklerinin yetersizliği ve sorunları için protesto eden eylemciler, medyanın ve gazetecilerin bu konuyu daha fazla ciddiye almasını istiyor. Bununla ilgili The Nation, The Columbia Journalism Review ve The Guardian tarafından eş zamanlı olarak yayınlanan bu okur yazısı da, eylemcilerin iklim konusunda gazetecilerden ne beklediğini temiz bir dille özetliyor. Temel beklenti medyanın dünyamızın yaklaşmakta olan krizine karşı insanların duyarsız kalmalarına izin vermemesi ve toplumun çalar saati olma işlevini unutmaması yönünde.

NE KADAR İYİ BİR TROL HESAP OLABİLİRSİNİZ?: “Fake news” ve internetteki diğer yanlış bilgilerle mücadele konusunda en önemli noktalardan birisi insanların bu konuda kendilerini eğitmelerine yardımcı olmak. Bunu yazılar veya videolarla yapabileceğiniz gibi, insanlara Twitter’daki bir “fake news” hesabı olma fırsatını vererek de yapmak mümkün.

Bad News Game tam olarak bu amaçla tasarlanmış bir oyun. DROG isimli ekip tarafından tasarlanan bu oyunda yeni bir hesapla başlayarak trollüğün tüm aşamalarından geçiyor ve takipçilerinizi artırırken skandallar yaratmaya çalışıyorsunuz. Keyifli ve kısa bir oyun olan Bad News Game, aynı zamanda akademik bir araştırmanın da parçası. Araştırmanın geçtiğimiz hafta yayınlanan sonuçlarına göre bu oyun insanların internette yalan haberleri ve bu amaçla kurulmuş hesapları tanımasına yardımcı olmuş. Yani oyun ile insanları bu konuda bilgilendirme amacına ulaşılmış.

Haftanın odağı: Okuru tanımak

Dijital yayıncılığın yükselişiyle birlikte en çok konuşulan konulardan birisi okurları daha iyi tanımak ve onlara daha iyi haberler, onlara özel içerikler sunmak oldu. Elbette bu birçok kişi için cazip bir fikir gibi göründü. Sonuçta gazete ve dergilerdeki gibi genel bir haber servisi yerine her okura özel bir gazete tasarlayabilme imkânı doğdu gibi düşünülüyordu. Ama zaman ilerledikçe birçok farklı sorunla karşılaştık.

Bu sorunların en başında okurların gözetlenmesi ve özellikle veri analizi ve reklamlar için okurlara dair birçok kişisel verinin toplanması geldi. Okurları internetin her yerinde takip eden servislerin insafına bırakmak ve bu verileri kullanarak haberciliği geliştirmeye çalışmak etik bir soruna dönüştü. Ayrıca 2013 yılında Edward Snowden’ın NSA sızıntıları ile birlikte giderek bilinçlenen okur da bundan rahatsız olmaya başladı. Şimdilerde kimi büyük haber siteleri bu verilere erişmek uğruna, kendisini bu durumdan korumak isteyen okurların habere ulaşmasına izin vermemeyi tercih ediyor.

Diğer sıkıntı ise bu özelleştirmenin tahmin edilemeyen yan etkileri oldu. Özellikle bu okura özel haber servisi için algoritmaları tercih edenler, bir süre sonra şu anda sıkça adını andığımız filtre balonlarına ve yankı odalarına yaptıkları katkıyı çok geç anladı. (Maalesef bunu hâlâ kabul etmeyenler de var.) Okura özel haberlerin nasıl derlenebileceği konusunda yeterince düşünülmeden hareket edilmesi ve bunun için algoritmalara güvenilmesi, okurların farkında olmadan çok ciddi yönlendirmelere maruz kalmasına neden oldu.

Peki bu durumda ne yapmak gerekiyor? Elbette okuru tanımak ve ona göre kendimizi geliştirmek gerekiyor, okuru yok sayamayız. Fakat bu noktada teknolojiye çok fazla güvendik ve bu da hiç beklenmedik sorunları yaşamamıza neden oldu. Bu yüzden şu ana kadar denediğimiz yolların dışında, daha geleneksel yolları da hesaba katarak yeni çözümleri düşünmek gerekiyor.

Ayrıca okura dair bakış açımızın da ciddi bir şekilde değişmesi lazım. Çoğu zaman okurların da bizlerden farksız olduğunu unutuyor, onlara yalnızca tek bir yayını okuyacak ya da her okumak istediği haber sitesinin ödeme duvarına bütçesi yetecek insanlar olduğunu zannediyoruz. Okurlara dair onu tıklama ve rakamdan ibaret görmek gibi diğer klişeleri ve ön yargıları saymama bile gerek yok. Bu yaklaşımın da değişmesi ve okurla yayınlar arasındaki ilişkinin de dönüşmesi gerekiyor.

Bu yüzden bu haftanın odağına okuru tanıma meselesini koyduk ve bu konuda fikir vereceğini düşündüğüm kimi yazıları ve araştırmaları derledim. İyi okumalar!

Yazar hakkında

Ahmet A. Sabancı

Eleştirel fütürist. NewsLabTurkey Strateji Koordinatörü ve Bülten Editörü.