Wikileaks ve Assange, gazetecilik ödülleri, yorumlara farklı yaklaşım

NewsLabTurkey Ne Okuyor’dan Herkese Merhaba!

“Bu Hafta Ne Okuduk” bölümümüzde yine birçok farklı konuyu ele aldık. Wall Street Journal’in sitedeki yorumlar bölümünü yenileme süreci üzerine düşünülecek önemli şeyler sunuyor. NYT ise farklı gelir yolları arayışında üst segment bir çabaya girişmiş gibi görünüyor. Ayrıca yakın zamanlarda verilen ödüller de önemli gazetecilik işlerini öne çıkartıyor.

“Haftanın Odağı”nda ise geçtiğimiz haftanın en önemli gündemlerinden birisi hâline gelen Assange’ı ve Wikileaks’i ele aldık. Hem bu konudaki farklı yaklaşımları hem de Assange’ın neden böyle tartışmalı bir karaktere dönüştüğünü konuştuk.

Şimdilik benden bu kadar. Görüş ve önerilerinizi her zaman bekliyoruz.

Haftaya görüşmek üzere!

—Ahmet A. Sabancı

EVERLANE x New York Times özel serisinin internet sitesinden, seriyi birçok anlamda özetleyen bir ekran görüntüsü.

Bu hafta ne okuduk?

ASSANGE TUTUKLANDI: Bu haftanın en büyük olayı, 11 Nisan Perşembe günü Ekvador’un Julian Assange’ın sığınma hakkını iptal etmesi ve İngiliz polisinin kendisini yaka paça tutuklaması oldu. Tutuklamanın hemen ardından, 2010’da Chelsea Manning’in yardımıyla sızdırdıkları dosyalar hakkında ABD’den iadesini talep eden bir mahkeme kararı gelmesi de, konunun muhtemelen bununla alakalı olduğunun düşünülmesini sağladı.

Perşembe gününden bu yana konuyla ilgili birçok farklı açıklama ve görüş yazıldı ve yazılmaya devam ediyor. Ancak konunun karmaşıklığı ve Assange’ın geçmişten bu yana yaptıkları bunu özetlemeyi ya da kesin bir yaklaşımda bulunmayı zorlaştırıyor. Bu yüzden konuyu daha derin bir şekilde ele almak ve hem Assange’ın hem de Wikileaks’in geçmişten bu yana yaptıklarını hatırlamak için konuyu haftanın odağına aldık. Biraz aşağıda konuyu tüm detaylarıyla okuyabilirsiniz.

GIZMODO TEKRAR SATILDI: Eski Gawker Media grubunun şansı, Amerikan güreşcisi Hulk Hogan ve Silikon Vadisinin en “ilginç” patronlarından birisi olan Peter Thiel’in başlattığı savaştan bu yana dönmedi. Dava sonucu ciddi bir borca giren ve bunu kapatabilmek için Univision grubuna satılıp Gawker sitesini kapatan grup, şimdi Univision’ın elinde olan diğer sitelerle birlikte bir özel sermaye grubuna satıldı.

İçerisinde Gizmodo, io9, Lifehacker, The Root ve The Onion gibi internetin bilinen sitelerini barındıran grubun geleceğinin ne olacağı ise belli değil. Özel sermaye grupları genellikle medya kurumlarına kâr amaçlı baktıkları için ciddi dönüşümlerin ve sorunların gelmesine neden olabiliyor. Üstelik satış sürecinde grubun amacının “markalar için güvenli içeriklere” odaklanmak olduğunun söylenmesi de iyiye işaret değil gibi görünüyor. Bakalım gelecek Gizmodo grubundaki siteler için neler getirecek.

ÖDÜL SEZONU BAŞLADI: Gazetecilik alanında birçok önemli ödül var. Bunların hepsini takip etmek zor olsa da, bu ödüller hem gazeteciliğin güncel durumuna hem de ileriye dönük ipuçları taşıması anlamında değerli. Biz de geçtiğimiz günlerde gözümüze çarpan kimi ödülleri sizler için kısaca derledik.

WSJ YORUMLARA YAKLAŞIMINI DEĞİŞTİRİYOR: Haber siteleri için yorumlar karmaşık bir konu. Bir yandan okurların dahil olmasını sağlamak ve onlarla iletişime geçmek mümkün olabilirken, diğer yandan ağır saldırılarla ve trollerle mücadele edilen kaotik bir alana da dönebiliyorlar. Wall Street Journal bir süredir yaptığı araştırmaların sonucunda negatif yanları minimuma indirecek ve pozitif noktaları öne çıkartacak bir değişime gitme kararı almış.

Bu değişimi ve arkasındaki gerekçeleri anlattıkları bu yazı çok önemli bilgiler sunuyor. Yorumlar bölümünün adını “Diyalog” olarak değiştirmeleri, seçili haberlerde bu bölümün aktif olması ve 48 saat sonrasında kapatılması bu değişimin yönünü daha iyi belirliyor. Gerekçelerin arasında en önemli noktalardan birisi de şu: “Sık yorum yapanların çoğu haberleri tam olarak okumuyor ve kendisini ifade etmeyi öne koyuyor. Bunlarla uğraşmak da gerçekten diyalog kurmak isteyenlerin arka planda kalmasına ve uzaklaşmasına neden oluyor.”

NYT’DAN MODA HAREKETİ: New York Times hem kendisini daha fazla okura ulaştırmak hem de ek gelir kazanabilmek için birçok farklı yol uyguluyor. Özellikle hedef aldıkları orta-üst gelir seviyesindeki gruplar için denedikleri bu yeni yol pek ilginç.

Özel tasarımlarıyla bilinen moda markası Everlane ile yaptıkları anlaşma sonucunda, New York Times için özel tasarlanmış t-shirt ve sweatshirt piyasaya sürdüler. Üzerinde New York Times’ın sloganını ve iklim değişimine dair bir mesajı barındıran bu ürünlerin satışı aynı zamanda devlet okullarına New York Times abonelikleri sağlanmasına da yardımcı olacakmış. Elbette çanta ve t-shirt gibi ürünler çıkartan birçok gazete ve dergi var fakat böyle üst segment bir iş sanırım ilk kez gerçekleşiyor. Bir de elbette iklim değişimine dair bilinçlendirmeyi bir tüketim ürünü ile yapmanın potansiyel çelişkileri de bu çabayı daha ilginç kılıyor.

Assange’ın tutuklandıktan sonra aracın içerisinden basına verdiği bu poz, son günlerde en çok kullanılan fotoğrafı oldu. Bir süre daha sıkça göreceğiz gibi görünüyor.

Haftanın odağı: Assange ve Wikileaks

Wikileaks, kurulduğu ilk günden bu yana tartışmalı bir platform oldu. Yayınladıkları belgelerin ve videoların önemi ve büyüklüğü elbette tartışılmıyordu fakat bunları nasıl yayınlamak istediği ya da yayınlama şekilleri zaman zaman ortaklaştıkları kurumlarla aralarında sıkıntılar yaşanmasına neden olabiliyordu. Bu sorunların başında da yayınladıkları kimi gizli belgelerdeki isimleri ve üçüncü şahıslar için risk oluşturabilecek bilgileri gizlememek konusundaki ısrarları yatıyor. Yakın zamanda Türkiye’den gelen bir sızıntıda benzer eleştirileri Zeynep Tüfekçi yaptığında, onu Twitter üzerinden AKP destekçisi olmakla itham etmişlerdi.

Fakat Wikileaks dediğimizde asıl akla gelen kurucusu Julian Assange oluyor. Bunda elbette kendisinin de payı var. Her ne kadar Wikileaks bir ekip işi olsa da, birçok anlamda Assange bunu tamamen kendi eseri olarak gören ve bu şekilde sunmayı tercih eden birisi. Bu yüzden de Wikileaks’e dair herhangi bir eleştiriyi kendisine yapılmış gibi görüp agresif tepkiler verebiliyor. Bunun üzerine bir de Assange’ın içinden geçtiği “rockstar sendromunu” eklediğimizde, durum daha da tehlikeli bir hâl alabiliyor. Tıpkı İsveç’te kendisine açılan tecavüz davasını ona karşı yapılan bir komplo olarak adlandırması ve birçok insanı bu kadının bir ajan olduğuna inandırması ya da uzunca bir süre yaptığı sızıntılar yüzünden hapiste kalan ve sonrasında büyük sıkıntılar çeken Chelsea Manning’e vermeleri gereken desteği göstermemesi gibi.

Bu perşembe yaşanan tutuklama ve sonrasında olanlarla ilgili de çok fazla bilgi kirliliği var. Assange’ın İsveç’teki iki davasından birisi düşmüş, diğeri ise Assange’a ulaşılamadığından bekleme hâlinde. Fakat perşembe günü önce Ekvador liderinin (aslında pek çok insanı şaşırtmayan) “kişisel davranış sorunlarını ve uluslararası sorun yaratacak hareketlerini” gerekçe göstererek politik sığınma talebini iptal etmesi ve İngiliz polisinin tutuklamasının hemen ardından ABD’de kendisiyle ilgili mahkeme kararlarının ortaya çıkması, aslında konunun İsveç’le alakalı olmadığının bir göstergesi. Üstelik teknik olarak böyle bir durumda Assange’ın önce İsveç’e gitmesi gerekirken bunun asla gerçekleşmeme ihtimalinin olması da, Assange’ın İsveç’le ilgili kafasında kurduklarının çok da gerçekçi olmadığını gösteriyor. Ama buna rağmen destekçileri “Bakın, Assange haklıydı” demeye devam ediyor.

Assange’a ABD’den yapılan suçlamalar da çok sorunlu. Chelsea Manning’i geçtiğimiz aylarda tekrar tutuklayan ve hücre hapsine atan ABD yargısı, Assange’a karşı yaptıkları suçlamaları “Manning’in ABD ordusunu hacklemesine yardım ve teşvik etmek” üzerinden kurmaya çalışıyor. Bunun birkaç sebebi var. İlki, ABD yasalarına göre bilgisayar suçlarından ceza vermek çok daha kolay. İkincisi, başka türlü suçlama yapabilecek malzemeleri yok. Üçüncüsü de bunun gazetecilikle bağı yokmuş gibi görünmesini istiyorlar. Ancak mahkeme dosyasında anlatılanların çoğu, herhangi bir gazetecinin kaynaklarıyla veri alışverişi esnasında kullandıkları teknik şeyler, mesela buluttan dosya paylaşımı. Üstelik iddia ettikleri hackleme girişimi de mahkeme kayıtlarına göre denendiyse bile başarısız olmuş. Fakat bu davadan Assange’a bir ceza çıkartılmasının, ABD’de sızıntılarla çalışan gazetecilerin de riske girmesi anlamına geleceğini düşünenlerin sayısı yüksek.

Özetle, Assange’ın kendi etrafında kurduğu anlatı ile gerçekte olanlar arasında ciddi uyuşmazlıklar var. Bunun yanında Assange’ın kendisini destekleyebilecek birçok insanı uzaklaştırması ve geçtiğimiz birkaç yıl içerisinde, 2010’lu yılların başında çizdiği muhalif çizgiden uzaklaşıp antisemitist, kadın düşmanı bir figüre dönüşmesi ve bunun kendisini alt-right çevrelerinde sevilen bir figüre dönüştürmesi alabileceği desteği de zorlaştırıyor. Kendi egosuna yenik düşmesi ve kişisel hedeflerinin yaptığı işi etkilemesine neden olması, insanların Wikileaks’e olan güvenini de sarstı. Tüm bunların devamında Assange ve Wikileaks’i nasıl bir geleceğin beklediğini söylemek güç. Fakat geçtiğimiz birkaç yılda attıkları adımların kesinlikle Assange’ı daha zor bir noktaya getirdiği ortada.

Tüm bu karmaşanın ve tartışmanın ortasında kesin bir yargıya varmak zor. Bu yüzden yapılması gereken en önemli şeylerden birisi olabildiğince farklı bakış açısını okumak ve özellikle bir taraf tutmak zorundaymış gibi davranmamak. Bu yüzden de bu haftanın odağında sizlere geçmişten bu yana hem Wikileaks’e hem de Assange’a dair yazılan önemli yazıları ve çalışmaları derledik. Umarız bu derleme yaşanan tartışmaları ve olayın farklı boyutlarını daha iyi anlamanıza yardımcı olur.

Subscribe
Bildir
guest
0 Yorum
Inline Feedbacks
View all comments
İlginizi çekebilir