Türkiye’de açık veri çalışmaları ve veri gazeteciliği söz konusu olduğunda akla ilk gelen isim olan Pınar Dağ ile 2018 yılının veri gazeteciliği ve gazetecilik muhasebesini yaptık. 2019’a dair beklentilerini konuştuk.
Sizce 2018 yılı Türkiye’de ve Dünyada gazetecilik için nasıl bir yıldı?
2018 yılı Türkiye için de dünya için de zor bir yıldı. CPJ’in 2018 raporu daha yeni yayınlandı. Öldürülen gazetecilerin sayısının bir yılda 2 kat arttığı bilgisi veriliyor. 53 gazeteciden 34’ünün cinayete kurban gittiği bilgisi var. RSF ise 2018’de görevleri başındayken öldürülen gazeteci sayısının en az 63 olduğunu yazdı. Hayatını kaybeden medya çalışanı ve yurttaş gazeteci sayısı ise 80’e ulaştı deniliyor 2018 için. Eğer gazetecilik alanında yürütülen faaliyetler ve çabaları sormuş olsaydınız doğrusu teknolojik anlamda gerçek bir altın çağını yaşadığımızı söylerdim. Devletler verilerini açıyor, açılan veri, gazetecilik için önemli. Gazeteciler için gazetecilerin geliştirdiği muazzam araçlar geliştirildi ve çoğu açık kaynak. Becerilerinizi geliştirebileceğiniz sonsuz açık dersler zenginleşti.
Veri gazeteciliği nezdinde 2018 yılını nasıl değerlendirirsiniz?
Her yıl gelişiyor ama 2018 özelinde veri gazeteciliği hiç olmadığı kadar dünyayı etkisi altına aldı. Yakından takip ediyorum. Hatta bu yıl İtalya’da finalistlerin açıklandığı Data Journalism Unconference’ın konuşmacılarından biriydim. Şunu diyebilirim, her yıl çıtanın çok iyi şekilde yükseldiğini görebiliyorum. Bu yıl 58 ülkeden çok yüksek standartlarda veri gazeteciliğinin her kategorisine yönelik toplamda 630 başvuru yapıldı. 2012’de yarışmaya da katılmış biri olarak şunu da ekleyeyim basit haritalardan çok büyük hacimli projelerin olduğu ve neredeyse her türlü teknolojinin haberde kullanıldığı muazzam bir dönüşüm yaşıyor veri gazeteciliği. Gazetelerin veri gazeteciliği bölümleri, bağımsız veri muhabirleri, çok iyi veri görselleştirme yapan tasarımcı olan gazetecilerin durmaksızın üretiyor olmaları, programcılarla haber merkezlerinin yan yana oluşu ve ortak çalışmaları; veriyi kullanma yeteneklerinin çok fazla değişkenin katkısı ile gelişiyor olması da bu teknolojilerin kullanımında etkin bir rol oynuyor.
2012 yılından beri Küresel Editörler Ağı tarafından bu yıl da 7. kez düzenlenen Veri Gazeteciliği Ödülleri veriliyor. Türkiye gibi zorlu ortamda kamu yararı taşıyan haber yapımı zorken, bizimle benzer sorunlar yaşayan bazı coğrafyalarda yine başvurular ve hatta ödül almış projeler dikkat çekiyor. Bu noktada veri gazeteciliğinin geldiği noktayı nasıl değerlendiriyorsunuz? Türkiye’de neden başvuru yapılamıyor?
Çok ülke var listede ama hemen bazılarını özellikle şartları zor olabilen örnekler üzerinden belirteyim. Örneğin Suudi Arabistan’da 7, Pakistan’da 18, Gana’da 8, Mısır’da 34, Çin’de 40, Afganistan’da 5 veri gazeteciliği projesi bu yarışmaya yollanmış. Bunlar arasında finale kalan da var, ödül alan da. Türkiye’de ise 7 proje var. 4’ü doğrudan bizlerin yaptığı çalışmalar. 2018 yılında mesela hiçbir başvuru olmamış Türkiye’den. Çok daha zor şartlarda olan ülkeler üretirken, Türkiye’de neden yapılmıyor/yapılamıyor sorusunu araştırmak gerçekten iyi olabilir. Data Driven Journalism sitesinde daha yeni kaleme aldığım bir yazım var, doğrudan ne tür sorunlarla karşı karşıya kalınıyor veri gazeteciliği yapılırken Türkiye’de, bunu kişisel tecrübelerim üzerinden detaylandırdığım ancak bunların dışında da farklı sorunların olduğuna yer verdiğim bir yazı.
Ekonomik nedenler, baskılar, kayırmacı politikalar, resmi gazete ilanlarının eşit dağıtılmıyor olması vd. bir dizi şey sıralayabiliriz. Ancak hiçbiri yavaş habercilik yapmamaya doğrudan etkili değil, editörler, gazeteciler, haber siteleri ve gazetelerin şefleri bunun önemli bir güven tazeleme, düzenli olarak takip edilme ve sürdürülebilir bir model için gazeteciliğin geleceği olduğunu görmekten itina ile kaçıyor gibi. Kendini geliştirmek için zaman yaratmayan, kolaya kaçan, haberi okumadan kopyalayıp yapıştırarak hataları ile birlikte yayan/çoğaltan o kadar çok mecra ve hatta insan var ki. Sürekli sosyal ağlarda her şey hakkında yorum yapmakla zaman harcayan o kadar çok gazeteci(!) var ki. Üstelik yandaş, havuz medyasından bahsetmiyorum. Güvenilir bulduğum bir iki site ve onların basılı gazetelerinden bahsediyorum ve tabii ki oralarda çalışan gazetecilerden, editörlerden. Diğerleri zaten gazete değil, parti bülteni ama takip ediyorum, etmek de gerekiyor.
Gazetecilik için veri ile çalışmanın önemi nedir? Veriler nasıl haberlere dönüşüyor?
Günümüz imkânlarından etkin şekilde yararlanmanız ve uyum sağlamanız sizi iyi bir gazeteci yapmanın dışında, haberi daha güçlü metotlar kullanarak okura ulaştırmanızı sağlar. Bugün veri gazeteciliği yapan gazetecilerin en önemli özelliği araç takibi yapıyor olmaları, veri ile çalışma isteklerinin olması, zamanı daha etkin kullanacak diller öğrenmeleri. Bunlar sizi iyi bir haberci yapar. Veri gazeteciliğinin anlatılması, varlığı, önemi, nasıl yapıldığı ve alınan yolu değerlendirme noktasında doğrusu benim en net gözlemim 6-7 yıldır aktif olarak veri gazeteciliğinin ve tüm alt kategorilerine yönelik yürüttüğüm faaliyetlerin çok hızlı olmasa da büyük ölçüde etki yarattığıdır. İlgilenen kurumların, kişilerin paralel çalışmalar yürütme gayretleri olduğunu da görüyorum. Hem akademide hem sivil toplum ayağında hem uygulama alanı bulan medyada kımıldamalar olduğu açık. Ama basının yerle bir edildiği bir ülke Türkiye ve böylesi bir baskılı ortam olmasa, inanıyorum ki bugünkü Asya, Afrika, Batı ve Amerika merkezli haber merkezlerinden çıkan veri gazeteciliği projelerini bizler de Türkiye’de daha etkin görebiliriz. Nitekim haber için nümerik veri kaynaklarının nerede olduğunu bilmek, doğrulamak, kalitesini anlamak, temizlemek, filtrelemek, analiz etmek ve ondan değer yaratıp görselleştirerek okura sunmak geniş bir zaman istiyor. Bunun için ise gerçekten veri ile çalışmayı seven, önemini anlayan ve haber için değerini gören gazetecilerin yetişmesi gerekiyor. Tabii ki kendini geliştiren akademisyenlere de ihtiyaç var. Gazetecilik bölümlerinde takip ettiğim kadarıyla an itibari ile 15’in üstünde üniversite veri gazeteciliği dersi veriyor. 15 haftalık programlar olmasa da bu alana yönelik teorik/yarı pratik olarak yer buluyor veri gazeteciliği. Kadir Has Üniversitesi’nde dersleri ilk kez vermeye başladığımda hiçbir üniversitede bu ders yoktu.
Basılı yayınların hayatlarının önümüzdeki yıllar için sürdürülebilir olduğunu düşünüyor musunuz? Dijitale geçiş yapan yayınların, dijital dünyaya uyum sağlayabildiğini veya ileride sağlayabileceğini düşünüyor musunuz?
Belirli kısıtlamalara gidilerek uyum sağlandığını görebildiğimiz örnekler var ama basılı yayıncılık her zaman önemliydi ve her zaman da önemli olacaktır. Daha yeni Evrensel’in sayfa sayısını azaltıp, özgün içerik için çaba sarf edeceğiz dediğini okudum. Dünyada da bu örnekleri görebiliyoruz, basılı yayından vazgeçmiyor ama küçültüyor, okur desteğini almak için de alternatifler yaratıyor. Gelir modeli oluşturuyor.
2019 Yılına dair Türkiye ve dünyada gazetecilik için öngörüleriniz nelerdir?
Biraz karamsarım. Türkiye için öngörüm haber alma hakkının daha da törpüleneceği yönünde. Meslek örgütleri ve münferit çabalarla yürütülen faaliyetler tabii ki devam edecektir ama adaletin sağlanamadığı bir ülkede gerçekten haber yapabilmek çok daha zorlaşıyor. 2019 gazetecilik adına daha iyi bir yıl olmayacak çünkü sorunlar sürüyor, sorunların çözülmesine yönelik bir niyet de yok ortada. Baskı, sansür derinleşerek devam edecek. Biliyorsunuz gazetecilik yapan mecra neredeyse hiç kalmadı, yapanlarda haber baskı ile karşı karşıya. Dünya için ise okur destekli haber merkezlerinin sayısının daha fazla olacağını düşünüyorum. Nitekim sahte haberle mücadele hiç olmadığı kadar önemli hâle geldi. Uzman sistemler de bu bağlamda daha fazla önem kazanacak.