Kişisel markasını oluşturmak isteyen gazetecilere tavsiyeler

Sosyal medya çağında gazeteciler, özellikle de yolun başındayken, birçok platformda kişisel markalarını oluşturmaya ve mükemmelleştirmeye teşvik ediliyorlar.

Parlatılan özgeçmişlerle LinkedIn profilleri, kişisel siteler ya da portfolyolar ve sayısız sosyal medya hesabı artık sadece “influencer” veya teknoloji gazetecileri için değil, endüstrideki herkes için bir ihtiyaç.

Bu kapsamda araştırmacılar meseleye akademik bir gözle yaklaşırlarken bazı gazeteciler “diğer içerik üreticilerden ayrışmak için bir persona yaratmak” süreci hakkında yazılar yazdı. Utah Üniversitesi’nden Avery E. Holton ve Temple Üniversitesi’nden Logan Molyneux tarafından yapılan bir çalışma muhabirlerin çevrim içi alandaki profesyonel ve kişisel kimliklerini dengelemeye ilişkin yaşadıkları zorlukları gösteriyordu.

“Muhabirler iddialı olduklarını göstermek, işlerinde ve ilgilendikleri alanda bir uzman olarak görünmek ve sürekli olarak haber kurumunun temsilcisi gibi davranmak konusunda bir baskı hissederler,” diyor bu araştırma.

Vox.com muhabiri olan ve Kanada Başbakanı Justin Trudeau ile yaptığı söyleşi ve kadın sorunları üzerine dürüst tartışmalarıyla tanınan Liz Plank, @feministabulous isimli Twitter hesabıyla aktif bir Twitter kullanıcısı profili çiziyor. Forbes’un medyada 30 yaş altındaki 30 kişi listesinde yer alan Plank’in bulunduğu mecralar arasında Twitter, Facebook, Google+, LinkedIn ve Snapchat var.

“Bir yandan çok yorucu ama öbür yandan da eğer bunu yapmamış ve yazmaya dahi başlamadan insanların beni takip etmek istediklerini fark etmiş olmasaydım gazetecilik yapmamın imkânı yoktu,” diyor Plank.

Ona göre bir gazeteci olarak işinizi yayınlamak yalnızca bir başlangıç:

“Yazar, yapımcı ve sunucu olarak üstlendiğim iş yükü ağır; ama yine de o iş yayınlandığında yalnızca yayınlandığı anlamına geliyor. Bu işi tanıtmak, duyurmak ve görüldüğünden sürekli olarak emin olmak zorundayım. Bu da ağır bir iş yükü. Ama sosyal medyada doğduğum için bu bana kolay geliyor. Sosyal medyayı ve fikir paylaşmayı seviyorum.”

Mobil gazetecilik eğitmeni ve Avustralya Macleay College’da gazetecilik alanında öğretim görevlisi olarak çalışan Corinne Podger, kariyerine başladığında sosyal medya diye bir şey olmadığını ve dönüşen iş pazarının kişisel marka ihtiyacını yarattığını söylüyor. Mobil gazetecilik eğitmeni olarak büyümekte olan ününü beslemek için sosyal medyayı kendi avantajına kullanmakta olduğunu söylüyor:

“Twitter’a 2011 yılında katıldım ve hızla bu global tartışmayı ve topluluğu fark ettim. Bir marka tanınırlığı kazanmak ve yeni başladığım eğitim kariyerim üzerine ün kazanmak istiyorsam bu alanda yer almam gerekiyordu.”

Bir öğretim görevlisi olarak öğrencileriyle bir marka inşa etme konusunda empati kuruyor:

“Muhtemelen ilk deneyimleri serbest çalışmak olacağından ciddi anlamda güçlü bir çevrim içi portfolyoya ihtiyaçları var. Web sitesinin olmasının ötesinde işverenlerin bakacağı hesapların nasıl çalıştığını anlamaları gerekiyor. Bir Twitter, Facebook ve LinkedIn hesapları olmalı.”

Jerusalem’de serbest gazetecilik yapan Miriam Berger, internet ve sosyal medya varlığının, özellikle de portfolyosunun mesleği için ne kadar önemli olduğunun farkında:

“Sizinle ilgili bilgi bulmak istediklerinde kolaylıkla bulabilecekleri bir yerde daha önce neler yaptığınızı editörlere göstermek önemli. Böylelikle en başarılı işlerinizi öne çıkarma fırsatı da yakalarsınız.”

Twitter’dan bahsederken daha profesyonel bir ton kullanırken Instagram’dan bahsederken daha eğlenceli bir ton seçiyor. Ayrıca gizlilik ayarlarını kullanarak kimlerin profillerini görüntüleyebileceği konusunda da dikkatli. Böylelikle profesyonel ile kişisel hayatı çok fazla çakışmıyor.

Corinne Podger, aslında kişisel ve profesyonel paylaşımları dengelemek kendinizi, işvereninizi ve kitlenizin neyle ilgilendiğini bilmekten geçtiğini belirtiyor.

Yine de sosyal medya zaman zaman yorucu olabiliyor. Miriam Berger, internet bağlantısının kısıtlı ya da tehlikeli olduğu bir alanda çalışırken kendisine sosyal medya molası verdiğini söylüyor:

“Sürekli olarak çevrim içi olmak gibi bir baskı hissetsek de aslında zorunda olmadığımızı hatırlamak ve ara vermek önemli.”

Liz Plank ise düzenli aralıklarla telefonunu uçak modunu aldığını söylüyor ve diğer gazetecilerin sosyal medyada yansıttıkları imajın da sizi strese sokabileceği konusunda uyarıyor:

“Sosyal medyayı nasıl tükettiğimizle ilgili dikkatli davranmak gazeteciler için de geçerli. Bazen işte bu gazeteci bu işin kitabını yazmış, her yerdeler, diye düşünebilirsiniz. Ancak sosyal medyada her zaman negatif ya da pozitif şeylerden bahsetmeyeceksiniz, bunu hatırlamak da önemli.”

Podger, sosyal medyada çok sayıda ilginç ve heyecan verici şey olduğu için kopmanın zor olduğunu söylüyor. Bu, zaman farkından dolayı her saat çevrim içi olabileceği Avustralya’da yaşayan kendisi için daha da zor.

“O kadar yıpratıcı ki, bırakmak dışında çare yok,” diyor.

Heyecan veya stres nedeniyle sosyal medyada yer almak duygusal olarak yıpratıcı olabilir, ancak Podger bunun bir ihtiyaç olduğuna ve doğru kullanıldığında ne kadar güçlü olabildiğine işaret ediyor. Çok sayıda serbest işin yanı sıra son üç maaşlı işini de sosyal medya üzerinden bulduğunu da ekliyor.


Bu içerik daha önce ijnet.org‘da yayınlanmıştır.

İlginizi çekebilir