Gazeteciliğe ilk adım: İletişim fakültesi ajansları ve gazeteleri

Türkiye’de İletişim Fakültesi bulunan üniversitelerin Gazetecilik bölümü misyonunda genelde şu sözlere yer veriliyor:

“Gazetecilik bölümünün temel amacı, öğrencilerimize temel bir sosyal bilim formasyonu kazandırmak, gazeteciliğin farklı alanlarına ilişkin kuramsal yaklaşımları öğretmek, bu kuramsal bilgiyi uygulama ile birleştirebileceği mesleki becerileri edinmelerini sağlamaktır. Bu bakımdan kuramsal ve uygulamalı eğitimi birleştirmeye yönelik bir gazetecilik eğitimi vermekteyiz.”

Misyonda bahsedilen “uygulamalı eğitim”i de şöyle aktarabiliriz:

“Gazetecilik bölümü öğrencilerine bir bilgiyi gazeteciliğin gerektirdiği formatlara göre düzenleyerek, gazetecilik etiği içerisinde etkili biçimde nasıl aktarılacağı uygulamalı olarak gösteriliyor.”

Bu uygulama, bazı üniversitelerde fakülte “ajansları”, bazı üniversitelerde de “uygulamalı haber gazeteleri” şeklinde karşımıza çıkıyor. 

Peki, iletişim fakültesi ajansları ya da gazeteleri, öğrencileri profesyonel habercilik faaliyeti ile gerçekten tanıştırıyor mu? Ya da öğrencilere medya endüstrisinin yeni ihtiyaçlarını karşılamada avantaj kazandırıyor mu?

Okul gazetesine katılmak

İrem Pınar Tunç 22 yaşında, Akdeniz Üniversitesi İletişim Fakültesi Gazetecilik bölümü son sınıf öğrencisi. Akdeniz Üniversitesi’nde bulunan AKİL Haber Ajansı’nda mesleği “uygulama” şansı bulmuş.

Tunç, hocalar ve öğrencilerin burada haftalık olarak toplantılar yaptığını aynı zamanda hazırlanan haberleri de değerlendirdiklerini söylüyor. AKİL Haber Ajansı’nda öğrenciler ayrıca yapmak istedikleri haberleri de sunuyor ve uygun görülen haberleri hazırlayabiliyorlar. Haber yazım sürecinin ardından haberler redaksiyondan geçerek, ajansın sitesinde yayınlanıyor. 

Medyanın işleyiş şekline hazırlanmak

Tunç, ajansın gazetecilik öğrencisi olarak kendisine kattığı en büyük şeyin “hata yapmaya olanak tanıması” olduğunu söylüyor:

“Fakülte ajansının bize kattığı en büyük şey hata yapmaya olanak tanıması. Bazen fikirde bazen teknik bazen her ikisinde de onlarca hata yapsak da bunu defalarca gösteren ve bize en iyi şekilde yol gösteren hocalarımız mevcut. Üretim sürecinde yer almasak bile hocalarımız redaksiyon sürecini bizimle birlikte yaptıkları için sürekli eğitiliyormuş gibi hissediyoruz.”

Tunç, ajansın habercilik faaliyetlerine olan katkısını da şöyle aktarıyor: 

“Gazetecilik alanında teknik birçok ders alıyoruz zaten. Gelişim göstermemiz için bu derslerin uygulamalı bir şekilde desteklenip, sergileniyor olması gerekiyor. Fakülte içinde yer alan ajans tam da bu eksikliği giderici bir nitelik taşıyor benim açımdan. Teknik terimler ve ders kafasından sıyrılıp bizi medyanın işleyiş şekline hazırlıyor. Ajansı faydalı buluyorum. Çünkü ajans sayesinde haber üretme süreçlerini ve işleyişine adapte olmaya başlıyoruz.”

Peki, ajanstaki haber yazma pratiklerinin mesleğe adım atarken bir katkısı olacak mı?

Tunç, bu pratiklerin mesleğe adım atarken değil, attıktan sonra katkısı olacağını düşünüyor: “Şu anki gazetecilik şartlarını göz önünde bulundurduğumda yazma pratiğim mesleğe adım atmada değil attıktan sonraki süreçte stressiz bir iş yaşamı sunabilir.”

Ege Üniversitesi İletişim Fakültesi’ne bağlı Ege Ajans’ta habercilik yapma imkânı bulan 22 yaşındaki Esmer Değirmen de yeni mezun. Ege Ajans’ta, ilk önce haber toplantısının yapıldığını, daha sonra guruplara ayrılan öğrencilerin okul sınırları içinde haber takibine gönderildiğini söyleyen Değirmen, “Haber takibinden dönünce, haberleri okulda edindiğimiz bilgiler doğrultusunda yazıyorduk. Ajansta haber yazmanın yanı sıra ekipmanların kullanımını da öğreniyorduk, bizim açımızdan iyi oluyordu,” diyor. 

Ajansın habercilik faaliyetlerine katkısı konusunda Değirmen de Tunç ile aynı görüşte: 

“Ajansın, gazetecilik mesleğini uygulamada önemli bir katkısı olduğunu düşünüyorum. Ajansta çok şey öğrendim. İlk kez kamerayı ajansta kullandım ve kullanmayı da orada öğrendim. Bir öğrencinin ajansta gazeteciliğe başlamasının önemli avantajları var. Ajans haberciliğindeki gazeteci çokluğu bir anlamda öğrenciye farklı farklı deneyimler kazandırabiliyor. Bir taraftan habere gidiyorsun dönüşte haberi hazırlayıp editöre teslim ediyorsun, eksiklerin söyleniyor ve aslında bir haberin nasıl tamamlanacağını deneyimliyorsun. Hem online hem de yazılı basının bir arada oluşu da öğrenciye geleneksel medya ve yeni medya ilişkisi açısından da bir bakış açısı kazandırıyor.”

Peki, ajansların hiç mi dezavantajlı bir noktası yok? Tabii ki var, Değirmen onu şöyle anlatıyor:

“Ajansta hak haberciliğini tam anlamıyla gerçekleştiremiyoruz. Okul bünyesinde bir ajans olduğu için okul yönetimine uygun bir politika yürütülüyor. Yapılan haberler genellikle okulda yapılan ‘iyi şeyler’ olurdu. Kalkıp da okulda kesilen ağaçların haberini yapamazdın.”

Değirmen ayrıca, Türkiye’deki bütün iletişim fakültelerinde bir ajansın olması gerektiğinin de altını çiziyor: “Çoğunlukla uygulamadan çok teorik bilgilerin öğretildiği iletişim fakültelerinde, ajanslar olmalı ki öğrenciler mesleğe başlayınca okul ve meslek gerçekleri arasındaki çatışmaya maruz kalmasın.”

Hem geleneksel hem de yeni medyayı deneyimlemek

26 yaşındaki Emre Akcebe de Ankara Üniversitesi Gazetecilik bölümünden yeni mezun. Fakültenin uygulama gazetesi olan GÖRÜNÜM’de 4 yıl boyunca habercilik yapmış. Daha sonra Anka Haber Ajansı’nda da 1 yıl muhabir olarak çalışmış.

GÖRÜNÜM’de öğrencilerin haber üretiminden tasarımına kadar gazetenin tüm kısımlarında rol aldığını söyleyen Emre, öğrencilere ilk olarak F klavyenin öğretildiğini söylüyor:

“F klavye öğrenmelerinin ardından haber takibine geçilir. Haber takibi sırasında öğrenciler haber ile ilgili not almayı, ses kayıt cihazı kullanmayı ve haber fotoğrafı çekmeyi öğrenirler. Orada bulunan diğer muhabirler ve basın mensupları ile tanışırlar.”

Akcebe de Değirmen gibi uygulamaların, geleneksel medya ve yeni medya ilişkisine dair bir bakış açısı kazandırdığını düşünüyor: 

“Öğrenciler her iki mecrayı da deneyimleyebiliyor. İnternet kısmına yapılan haberler genelde rutin haberlerden oluşurken basılı kısım için yapılan haberler daha çok özel haberlerden oluşmakta. Ayrıca öğrenciler haber yazımı dışında fotoğrafçılık ya da sayfa tasarımı üzerinde de kendilerini geliştirerek farklı alanlar ilgili de çalışmalar üretiyorlar.”

Öğrencilerin gazetede yaptıkları haber ve çalışmaların, mesleğe adım atmalarında önemli bir basamak olduğunu söyleyen Akcebe, şöyle devam ediyor: 

“Haber takipleri sırasında diğer muhabirler ile kurdukları ilişkiler ve kazandıkları deneyimler kendilerini geliştirmede önemli bir rol üstleniyor. Uygulama gazetelerinden sonra basın kuruluşlarına staja ya da çalışmaya giden öğrenciler daha avantajlı oluyor. Haber yazımı konusunda deneyimli olmaları nedeniyle uygulama gazetelerine katılmayan birçok öğrencinin önüne geçerek stajlarda öne çıkmaktalar. Anka Haber Ajansı’nda çalışırken staja gelen arkadaşların yazdıkları haberlerde uygulama gazetelerinden gelen öğrencilerin haber yazımı konusunda daha iyi ve daha istekli olduklarını, çekingenliklerini daha hızlı atabildiklerini gözlemlemiştim.”

Uzman ya da öğretim görevlisi eksikliği

Üsküdar Üniversitesi Gazetecilik Bölüm Başkanı Prof. Dr. Süleyman İrvan, fakülte ajanslarının ve uygulama gazetelerinin öğrenciler üzerindeki etkisini şöyle değerlendiriyor: 

“İletişim fakültelerinde uygulamalı habercilik faaliyetlerinin olmaması, çok ciddi bir eksiklik. Bu süreç, gerçekten çok büyük bir emek istiyor. Çünkü hocaların asli görevlerinin başında dersler geliyor. Ama bu gazete işleri ayrı bir çaba gerektiren bir şey. İletişim fakültelerinin en büyük sıkıntılarından biri uzman ya da öğretim görevlisi alamamaları. Yani fakültelerde bu işlerle uğraşacak uzman kişiler çok fazla yok. Öğretim görevlisi statüsünde bir kişiyi alamıyoruz. Dolayısıyla uygulamalı habercilik faaliyetlerinin takibi işi, ders veren hocalara kalıyor.”

Fakültenin uygulama gazetesi ve yayını olan Haber Üsküdar’ın da yöneticisi olan İrvan, öğrencilerin hazırladıkları haberlere baktığını, son okumalarını yaptığını ve sonrasında bu haberleri yayınladığını söylüyor:

“Bunlar verdiğim dersler ve idareciliğimin dışında külfet gibi gözükebilir ama ben külfet olarak görmüyorum. Sadece, kolay bir iş değil. Güncel olarak haber paylaşımı yapabilen iletişim fakültesi ajansları ya da gazeteleri çok az. Çünkü bu çok büyük bir özveri istiyor. Öğrencileri ders dışında haber üretmeye teşvik etmek gerekiyor. Fakülteyi derslerle sınırlı bir ortamdan çıkartmak gerekiyor.” 

Fakültelerin ön ayak olması gerekiyor

Bazı iletişim fakültelerinde ise ne ajans mevcut ne de uygulama gazetesi. İrvan, böyle bir durumda neler yapılabileceğini de şöyle aktarıyor:

“Günümüz internet koşullarında öğrenciler de pek âlâ kendi bloglarını ve internet sayfalarını açarak gazetecilik yapabiliyorlar. Biz öğrencilere WordPress açıp habercilik yapmalarını öneriyoruz. Gazetecilik giderek bireyselleşmeye başladı çünkü. İnternetin olanaklarını kullanmak gerekiyor. Ancak gazetecilik bireysel bir çabadan ziyade, biraz da kurumsal bir yapıyı gerektiriyor. Dolayısıyla fakültelerin buna mutlaka ön ayak olması gerekiyor.

Öğrenciler hiçbir denetim olmadan kendi haberciliklerini yapabilirler ama bunu yaparken hatalar da yapıyorlar. Ama bu süreci kurumsal bir yapı içerisinde deneyimleyince, editoryal süreci görüp haberlerin nasıl düzeltildiğini ve hataların da nasıl giderildiğini görebilirler. Kendi başına yaptığı bağımsız habercilikte bunu görmeyebilir, bu da eğitici olmayabilir.

Ama fakültelerin bu konuda özverili olması lazım. Çok zor değil, ders dışı olduğu için ekstra çaba göstermek gerekiyor sadece. Öğrencilere bir katkı olarak görmek gerekiyor bu durumu. Kurumun bir çalışanı olmaktan öte, öğrencilerin gelecekleri konusunda da bir çabamız ve kaygımız olmalı. Kaygıyı da olumlu anlamda öğrencileri geliştirmek için kullanmalıyız.”

Subscribe
Bildir
guest
0 Yorum
Inline Feedbacks
View all comments
İlginizi çekebilir