Kendi işini kurmak, kiminin hayali kiminin hedefi de olsa da bir de ekonominin zorlamaları var: Bugün sanal ofis firmalarının müşterilerinin önemli bir kısmı e-ticaret platformlarına çalışan kuryeler. Öyle veya böyle bir süredir kendi işini kurmaktan, girişim dünyasından konuşuyoruz. Ekonomi sayfalarının klasiklerinin yanına yeni kavramlar, yeni aktörler eklendi: Kuluçka ve teknoparklar, yatırım turları, girişimciler ile onlara adanmış teşvikler. Ve bir sürü fikir fikir fikir.
Fikirleri hayata geçirip işleyen bir mekanizma kurmak ise doğru bir yol haritası çıkarmakla başlıyor. İş kurmak demek, şirket açmak demek değil; hatta şirket açmak, yol haritanızda adımlardan biri.
Peki ne yapmalı, nereden başlamalı?
Yeni bir iş kurmak dikensiz gül bahçesi değil, risklerle dolu bir yolculuk. Her şeyden önce risk alabilmek, riski kaldırabilmek, riski yönetebilmek önemli. İş fikri, sermaye yeterliliği gibi konulara da geçeceğiz ama ilk konu riskli ortamı kaldırabilecek bir yapı geliştirebilmek. İş fikriniz doğrudur, yeterli sermayeyi de doğru hesaplayıp bir şekilde bulup buluşturmuşsunuzdur ama burası Türkiye; bir bakmışsınız kurlar uçmuş, öbür gün seçim geliyor diye asgari ücrete rekor zamlar yapılmış derken sermayeniz de buhar olmuş. İşte bu yüzden yatırım, teşvik veya hibe alacağınız kişi veya kurumlardan şu tarz sorular duyduğunuzda şaşırmayın: Siz şirketi kurduktan sonra beklenen büyük İstanbul depremi olursa yapacağınız ilk iş ne olacak? (Ben duydum bu arada.) Belki biraz zalimce ama öğretici; sıfırdan iş kurarken harcayacağınız zamanı, işin finansmanını düşünmek doğru ama eksik. Sizden başka büyük bir dünya var; sizin ve şirketinizin risklerinden başka sektörünüzün, ülkenizin, dünyanın ayrı ayrı riskleri var ve bunların hepsine hakim olmak gerek.
Riskler
Risklerin başında girişimci kaynaklı hatalar geliyor. İş planı yapmamak, bunlardan biri: Lokmacının karşısına lokmacı açmak en sık yapılan hata. Söz konusu lokmacı olduğunda hepimiz gülsek de çoğu serbest gazetecinin yurtdışından yayın yapan birkaç yere telifle iş yapmayı hedeflemesi, aynı hatanın basın sektöründeki izdüşümü aslında. Pazar araştırması yapmamak veya pazarda tek noktaya odaklanmak, rakipleri ve hedef kitleyi araştırmamak ve yeterince tanımamak riskleri yönetememenize neden olan bilgi eksikliği kaynaklı hatalar. Diğer hatalar ise maddi konularda birikiyor: finansal bilgilerin zayıf olması, fiyat stratejilerini oturtamamak, bir anda çok fazla büyümeye çalışmak, nakit akışını ayarlayamamak gibi sebepler her ne iş yapıyor olursanız ve işinizde ne kadar iyi olursanız olun işinizi batırabilir.
İkinci sırada çevre kaynaklı riskler var. Başarılı girişimlerin ortak noktalarından biri, iyi çalışan bir takım kurabilmeleri. İş insanla var; takımı doğru kuramazsanız işler bir yere varamaz. İşletmenin iç çevresi diyebileceğimiz takım arkadaşlarınızdan başka insanların da etkilerine açıksınız. Çevrenizin motivasyon kırıcı söylemlerine veya yanlış yönlendirmelerine maruz kalabilirsiniz. “Git, düzenli bir işe gir”, “Yapamazsın, kolay değil o işler öyle” gibi göz korkutucu sözlerden kurtulmak görece kolay; ama “Kendi işinin patronu olunca işe istediğin saatte gidersin, kuralları sen koyarsın” gibi sözlere kanmayan çok az kişi var. Kendinizi pazar sabah çalışırken bulmanız çok daha olası, üstelik işten çaktırmadan kaytarma imkânı da yok. Kendi işinin patronu olmanın en kötü yanı da bu, kendi işinden kaçamıyor insan…
Takvim ve önceliklendirme
İşin zorluğunun ve sorumlulukların farkında olarak yola çıkınca işler kolaylaşıyor. Yukarıda bahsettiğimiz hataların yerine doğrularını, belli bir takvim ve sıra dahilinde soğukkanlılıkla yapmak yeterli. Öncelikle iş fikrinizi tanımlayın, yapmak istediğiniz iş hakkında kafanız net olsun. Zira aynı anda on işe girip her birinin yüzde onunu yapınca, bir iş bile bitirmiş olmuyorsunuz; on işe başlayıp öylece bırakmış gibi görünüyorsunuz. Hem dışarıdan nasıl algılandığınız için problem, hem de yola çıkan biri için kaldırılması güç bir kaynak israfı. Fikir konusunda netseniz, fikrin uygulanabilir olmasına dikkat etmelisiniz.
Aynı fikri daha önce başka birileri aynı veya benzer şekilde denemiş olabilir; bu örnekleri yakalayıp görmek riski azaltmak için çok önemli. Daha evvel yapılmamış bir şeyi ilk defa denemeyi düşünüyorsanız; herkesten büyük bir risk alacağınız için herkesten fazla getiri almanız mümkün olduğu gibi, hiçkimsenin yapmamış veya yapamamış olmasının nedenleri de olabilir. Tüm bu sebeplerden iş fikri hakkında detaylı bir araştırma yapmak elzem. İş fikrinizin diğerlerinden farkını potansiyel yatırımcılarınıza göstermeniz, hedef kitlenize hissettirmeniz gerekli.
Pazar araştırması
Ardından yapmayı düşündüğünüz iş için iyi bir pazar araştırması yapın. Çok inandığınız bir işse bile, zor bir pazarsa ve kaynaklarınız yetersizse rekabette geri düşeceğiniz için hiç yapmamak en doğrusu olabilir. Pazar araştırması yapmak size pazardaki boşlukları gösterir; bu da işinizi yolda gözden geçirmenizi sağlayabilir. Girişim yapılacak sektördeki eksiklikleri fark ederseniz, iş fikrinizi bulduğunuz boşluğa göre uyarlayabilirsiniz. Haber içerikli bir yayın oluşturmak istiyorsanız, pazar araştırması yaparken websitesi açtığınızda çok büyük yayınlarla rekabete gireceğinizi ama TikTok üzerinden yayıncılık yapmaya başlarsanız az kaynakla daha çabuk daha büyük kitle edilenebileceğinizi görebilirsiniz mesela. Tüm bu konularda profesyonel destek almaktan çekinmeyin.
Finansal planlama
Yola çıkmaya karar vermeden önce finansal planlamalarınızı netleştirin. İş fikrinizin hayata geçmesi için ne kadar bütçe gerektiğini ve konulan paranın geri dönüşünün ne kadar zamanda ne civarda olacağını yaklaşık olarak hesaplayın. Eğer bir yatırımcıyla işe başlıyorsanız, siz işinize veya iş fikrinize ne kadar âşık olursanız olun, onun aklındaki soru son derece basit olacak: “Kaç para koyacağım, kaç para alacağım?” Bu hesabı yapmak tek başına olsanız da zorunlu, zira artık kendi yaşam giderlerinizden başka şirketinizin de yaşam giderleri olacak. Maliyetler artacak ve artık sabit bir maaşın garantisi de olmayacak; işinizi başlattıktan sonra mevcut kaynaklarınızın işinizi sürdürmesinden emin olmanız ve yol sırasında gelir kaynaklarınızı artırmak için neler yapacağınızı bilmeniz şart. Bunu yapmak için mevcut ağınızı gözden geçirin ve ağınızı büyütmek için neler yapacağınızı planlayın. Hatta ağınızı büyütmeye hemen başlayın; bu da bir nevi yatırım ve meyvelerini hemen vermiyor, geç kalmayın. Medya sektöründe bir girişim düşünüyorsanız ve bu yazı bir şekilde karşınıza çıktıysa NewsLabTurkey’in ağını mutlaka değerlendirin.
Ticari unvan ve markalaşma
Son aşama ticari unvan ve markalaşma. Söz konusu iş kurmak olunca nedense çoğu kişi önce güzel bir isim bulmaya ve o ismin alan adlarının alınıp alınmamasına bakıyor. (Hele medya sektöründe!) Oysa bu, en son yapılması gerekenlerden. Bu ülkede A101 adında market var ve bu marketin müşterileri ismin ne kadar anlamsız olduğunu bir an bile aklına getirmeden sürekli alışveriş yapıyor. Bu “üç harfli” marketlerin hepsi isimden önce iş modellerinin bir sorunu çözdüğünden emindiler: Kabul edilebilir kalitede ürünleri reklam yapmadan erişilebilir kılmak, daha geniş bir tüketici havuzuna ulaşmalarını sağlayacaktı; sağladı. İş fikri de netti, hedef kitle de, fiyat politikası da. Çok düşük kâr marjıyla geniş bir satış ağı kurmak büyük bir sermaye ve finansman koşulları gerektiriyordu; kervanı yolda düzmek yerine sermayeyi hazırlayıp güçlü girdiler. Yerel birkaç market zincirinin yerel kalmakla yetinmek zorunda kalmasının bir sebebi siyasetse de asıl sebep yine sermaye yetersizliğidir. Kendi işinizde benzer problemler yaşamamak için ya daha az sermaye yoğun olacak şekilde iş kurmalısınız ki bu yıllarca aynı yerde saymanıza sebep olabilir ya da gerekli sermayeyi bulmak için yatırımcılarla görüşmeye bir an evvel başlamalı, ilgili alandaki kamu destekleri için başvurularınızı hemen yapmalısınız. Sermaye bulmak kadar sermayeyi doğru kullanmak da önemli. İktidarı parayı inşaata gömmekle eleştirenlerin dahi kendi iş kurmaya başladığında ilk iş tüm sermayeyi havalı ofislere gömdüklerini gördük ve üzüldük…
Her an her şey olabilir
Tüm bu basamaklardan sonra iş son kısma, tüm bunları resmileştirmeye kalıyor. Nitekim işe şirket kurmakla başlamak, tatsız anılar bırakabilir. Şirketi kurduğunuz andan itibaren yepyeni sabit giderleriniz olacak ve henüz ortada hiç müşteri yokken damga vergisi ödemek, emin olun, çok keyifsiz bir durum. Özellikle medya gibi kırılgan bir sektörde iş yapacaksanız, en güvenilir iş bağlantılarınız bile sallantıda olabilir, buna hazır olun. Bu satırların yazarı, Almanya’da bir dergiye fatura kesebilmek için ilk şirketini kurdu; işi gönderen derginin editörü muhabirlik tutkusu uğruna bir haber için Afganistan’a gidip vurulunca jet hızıyla kepenk indirdi. Almanya’dan bağladığım işi Afganistan’da gömdüğüm günden beri her an her şeyin olabileceği fikrini kabul etmiş bir şekilde çalışıyorum.
İşi resmileştirmeye karar verdiyseniz ve ortaklı bir şekilde başlayacaksanız “Ahmet benim kardeşim ya” demek yerine önden bir sözleşme hazırlamanız riskleri kontrol etmek için oldukça faydalı. Ahmet sizin kardeşinizdir, kardeşliğinize kimse bir şey demez ama işlerin iyi gittiği ama Ahmet’in ömrünün vefa etmediği bir durumda kendinizi Ahmet’in sevimsiz mirasçısıyla ortak bulabilirsiniz. Gelecek öngörüleri konusunda yardım almak için bir avukattan görüş alabilir; ileride şu olursa bunu yapacağız tadında hükümler ekleyeceğiniz bir sözleşme hazırlayabilirsiniz. Eğer ortağınız Ahmet kardeşiniz değil de profesyonel bir yatırımcı ise, yatırımcı taraf da dolandırıcılık, manipülasyon gibi istenmedik durumlara karşı kendini güvenceye alacak vetolar isteyebilir. Bu durumda hukuki danışmanlık bir seçenek olmaktan çıkıp zorunluluğa dönüşür.
Son adım, aslında en kolayı. Türkiye, şirketleşmenin en kolay olduğu ülkelerden. Yalnızca bir gün içinde vergi levhası almak mümkün. Artık sanal ofis firmalarının bile kampanya paketlerinin içinde olacak kadar basit bir işlem şirket kurmak. Ancak tüm bu kolaylıklara aldanmayın, yazının en başına bakın. Tüm bu süreçleri atlattıktan sonra başladıysanız, hayırlı uğurlu olsun. Sırada markalaşma var, o da ayrı bir yazının konusu. (İşbirliği için DM.)