3 kıtadan 200 yerel dijital medya kuruluşu, sürdürülebilirlik için örnek teşkil ediyor
Politika ve ekonomide bu kadar çok şey kötü giderken neden “iyimser olmak için nedenler” üzerine yazıyorum? Çünkü iyimserlik bize bir şeyleri daha iyi yapabileceğimize dair güven veriyor. Ya da benim söylemeyi sevdiğim şekliyle, yeni bir gün, yeni bir fırsat.
SembraMedia iyimser olmamız için bize bir sebep daha veriyor. Gazeteciliğin geleceğini sıfırdan başlayarak inşa etmede küresel bir lider olarak ortaya çıktı. Dizininde bulunan İspanyol dilinde 1000’den fazla dijital yerel medya yayınıyla işbirliği ağının temelini oluşturuyor.
Latin Amerika’daki dijital medya platformlarına yardım etme misyonuyla sürdürülebilir iş modellerinin gelişmesini mümkün kılıyor. Bu platformlara ticari ve teknik eğitimler, pazar geliştirme, iletişim ağı oluşturma imkânları, danışmanlık ve finansal destek sağlıyor.
Sembra’nın Afrika, Güneydoğu Asya ve Latin Amerika’da bulunan 201 yerli dijital medya kuruluşunu içeren Inflection Point raporu sürdürülebilir medyanın farklı kültür ve siyasetlerde nasıl inşa edilebileceğini daha iyi anlamamızı sağladı.
Her ne kadar sürdürülebilirliğe ulaşmak için tek bir reçete olmasa da, hemen her bağlamda uygulanabilecek belli taktik ve stratejiler mevcut. Burada yeniden yazacaklarım, bu bulgulardır. (Açıklama: SembraMedia’nın mali işler sorumlusu olarak raporun yazımında yer aldım. Yazı ve grafikler Creative Commons 4.0 ShareAlike uluslararası lisansıyla yeniden yayınlanmıştır.)
Metodoloji: Görüşmeler bölgesel yöneticilerce yönlendirilen yerel araştırmacılardan oluşan 23 kişilik bir ekip tarafından her ülkenin yerel dilinde gerçekleştirildi. İki ila üç saat süren görüşmeler; içerikler ve etkileri, basın özgürlüğü, gazetecilerin güvenliği, gelir kaynakları ve harcamalar, örgütsel yapı ve deneyim, sosyal medya kullanımı, teknoloji ve inovasyon hakkında toplam 500 soru içeriyordu.
Araştırmacılar medya kuruluşlarının farklı katmanlarını kendi içlerinde çözümledikçe, farklı kuruluşlar için sorunların ve imkânların ortak olduğu sonucuna vardı. Başarıya giden tek bir yol olmasa da, 12 ülkede de büyümenin farklı aşamalarında en çok umut vaat eden gelir kaynaklarının hangileri olduğu konusunda fikir veren trendleri buldular.
Örneğin, görece daha fazla okur/izleyici kitlesine sahip olan bölgesel ve ulusal medya kuruluşlarının gelirlerinin büyük ölçüde reklama; daha küçük, yerel ve belli bir kitleye yönelik yayın yapan medya kuruluşlarının gelir kaynaklarının ise daha ziyade yöneticilerinin deneyimlerinin artırılması için alınan danışmanlık ve eğitim programlarına ayrıldığını ortaya çıkardılar.
Bu çalışmada yer bulan medya kuruluşlarının büyük çoğunluğu 15.000 doların altında bir yatırımla yola çıkmıştı ve sınırlı kaynakları sürdürülebilir bir iş modeli inşasını zorlaştırıyordu.
Farklı yeteneklerle donatılmış ekipler daha fazla gelir elde ediyor
Üzerinde çalışılan medya kuruluşlarının ortak sorunlarından biri, yöneticilerinin çok az işletmecilik deneyimi olması ya da hiç olmamasıydı. Tüm bölgelerde medya kurucularının yüzde 75’ten fazlasının mesleki arka planı gazetecilikti. Bunların yüzde 43’ü kaynak ve iş geliştirmeden tek başına sorumluydu.
Bununla birlikte gazeteciliğin ötesinde farklı deneyim ve yetenekleri bulunan kişilerden oluşan bir ekip kurmak gelirleri gözle görülür biçimde artırdı. En önemlisi ise, kadrosunda bir satış ve iş geliştirme sorumlusuna yer veren yerli dijital medya kuruluşlarının, bunu yapmayan kuruluşlara göre altı misli daha fazla gelir elde ettiği görüldü.
- Kadrosunda iş geliştirme ve satıştan sorumlu en az bir kişi çalıştıran kuruluşların ortalama geliri 132.455 dolarken,
- Kadrosunda iş geliştirme ve satış sorumlusuna yer vermeyen kuruluşların ortalama geliri 21.000 dolardı.
Üç bölgede satış ve iş geliştirme için ödenen ücretler aylık 200-2.000 dolar bandındaydı, küresel ortalama ise 733 dolardı. Bu harcama, bir haber merkezinin satış ve/veya iş geliştirme harcamalarının yüzde 16’sından biraz fazlasına tekabül ediyordu.
Bu verilerden hareketle, satıştan sorumlu tam zamanlı bir kişi çalıştırmanın, pazardaki görece düşük işçilik maliyeti ve bu pozisyondaki kişinin gelir üzerindeki büyük etkisi göz önüne alındığında kesinlikle düşünülmesi gereken bir seçenek olduğu söylenebilir.
SembaMedia’nın çalışması ayrıca, inovasyon teknolojileri konusunda rehberlik eden birini çalıştıran medya kuruluşlarının, bünyesinde satış ve iş geliştirmeden sorumlu kimse olmasa dahi, bunu yapmayanlara oranla üç kat fazla gelir elde ettiğini ortaya koydu.
Çalışma ayrıca, sayıları bölgelere göre değişmekle ve Afrika’da belirgin biçimde diğer bölgelere göre daha az olmakla birlikte, 201 medya yöneticisinin yüzde 32’sinin kadın olduğunu ortaya koydu.
Topluma etkisi
Güneydoğu Asya, Afrika ve Latin Amerika’da görüşülen yerli dijital medya kuruluşlarının büyük çoğunluğu, yaptıkları haberlerin, vatandaşların siyasete artan katılımından, cezai soruşturmalara, hükümet görevlilerinin istifaları da dahil olmak üzere siyasi ve toplumsal değişimlere gözle görülür biçimde katkıda bulunduğunu ifade etti.
Her ne kadar kuruluşların büyük çoğunluğu görece düşük bütçeli olup küçük ekiplerle çalışsalar da -bölge genelinde ortalama tam zamanlı çalışan sayısı 14’tü- etkileri, ağırlıklarının çok üzerindeydi. Birçoğu araştırmacı gazetecilik ve veri gazeteciliği alanında uzmanlaşmıştı, yarısından fazlası ulusal ve uluslararası çapta ödüller almıştı.
Latin Amerika ve Afrika’daki medya yöneticilerinin yüzde 20’sinden fazlası hükümet görevlilerinin istifa etmesini ya da görevlerine son verilmesine katkıda bulunmuştu, fakat bu rakam Güneydoğu Asya’da yüzde 9’da kaldı.
Görüşülen medya yöneticilerinin yüzde 80’inden fazlası, yaptıkları özgün haberlerin ulusal ve uluslararası medyada yer bulduğunu ifade etti. Yüzde 25’inden fazlası yaptıkları gazeteciliğin kendilerine, aralarında Gabo Ödülü, (Latin Amerika) Ortega y Gasset Ödülü (İspanya) ve Pulitzer Ödülü’nün (ABD) de olduğu prestijli uluslararası ödüller getirdiğini belirtti.
Her üç bölgenin de ilk sıradaki beş haber konusu şunlardı:
- İnsan hakları
- Politika
- Toplumsal cinsiyet/kadın
- Sağlık
- Çevre
Bazı toplumsal etkiler
Ghana Business News, çalışmalarının elektronik atıklar hakkında yeni bir yasa çıkarılmasına ve bir okulun gıda projesinin geliştirilmesine katkı sağladığını ifade etti.
Nijerya merkezli Uluslararası Araştırmacı Gazetecilik Merkezi (ICIR), emeklilik maaşlarının ödenmemesini haberleştirmelerinin, ödemelerin kısmen yeniden başlamasına katkıda bulunduğunu vurguladı.
Yine Nijerya merkezli HumAngle, Boko Haram tarafından yerinden edilen kadınlara Borno’da yurttaş gazeteciliği eğitimi verdi ve onları “Ülkesinde Yerinden Edilmiş Kişi” (IDP) kamplarındaki uygulamaları belgeleyebilmeleri için akıllı telefonlarla donattı. Bu sayede, kadınlar, gıda karşılığı seks skandalını ortaya çıkarabildi. HumAngle yurttaş gazetecilere ödeme yaptı ve haberlerini isimleriyle yayınladı. Bu gazetecilerin bir kısmı bugün farklı medya kuruluşlarında başarılı muhabirler olarak çalışıyor.
Malezya merkezli bir bölgesel medya kuruluşu olan New Naratif, ülkedeki genç mülteci ve sığınmacıların eğitim alanında karşı karşıya olduğu ve giderek genişleyen uçurum hakkında yaptıkları haberin ardından çalışmalarının öğrencilere bağışlar gelmesini sağladığını ifade etti.
Filipinler’de The POST müstehcen görüntülerini çevrimiçi olarak satışa çıkaran öğrenciler hakkında hazırladıkları haberlerinin, Cumhurbaşkanlığı Ofisi ve Adalet Bakanlığı da dahil olmak üzere hükümet kurumlarını harekete geçirdiğini ve bu birimleri konu hakkında soruşturma başlatmaya ittiğini belirtti.
Brezilya merkezli Marco Zero Conteúdo de yaptıkları haberin haksız biçimde uyuşturucu ticaretiyle suçlanan ve cezaevinde bulunan bir kişinin salıverilmesine katkıda bulunduğunu ifade etti. Yaptıkları araştırma, söz konusu kişinin belgelerinin çalındığını ve uyuşturucu ticareti yaptığı gerekçesiyle tutuklu bulunduğu cezaevinden kaçan başka bir kişi tarafından kullanıldığını ortaya çıkardı.
Bazı acı gerçekler
SembraMedia raporu ayrıca bu medya startup’larının büyük çoğunluğunun finansal kesintilere karşı kırılgan olduğunu ortaya koyuyor. Pek çoğu, gelirlerinden de anlaşılacağı gibi aşkla yapılan projeler: Bu çalışmadaki örneklerin yüzde 60’ından fazlasının 2019’da elde ettiği gelir 50.000 doların altında; yüzde 8’ise hiç gelir elde etmemiş. Bu kırılganlıklarının yanına, neredeyse tamamen ne kadar süre devam edeceği kestirilemeyen bağışlarla ayakta durduklarını eklemeli.
Her üç bölgede de bu çalışma kapsamında görüşülen medya kuruluşlarının yarısı dijital saldırılara maruz kaldıklarını, yüzde 40’ı ise yaptıkları çalışmalar nedeniyle tehdit aldıklarını aktardı. Pek çok kuruluş ise trollerin neredeyse aralıksız saldırılarına ve başta sosyal medya üzerinden olmak üzere farklı türden çevrimiçi küfür ve tacizlere maruz kaldıklarını ifade etti.
SembraMedia’nın çalışması, bu medya kuruluşlarının gazetecilik ve dijital iletişimin ötesinde pek çok farklı türde eğitime ihtiyacı olduğu ve üniversitelerin bu eğitimlerin sunulmasına yardımcı olabileceği sonucuna varıyor. Çalışma, gazetecilik alanındaki girişimciler için gazeteciliğin kapsamının işletme, yöneticilik ve teknoloji becerilerini içerecek şekilde genişletilmesi tavsiyesinde bulunuyor.
Bir taban hareketi
Tüm zorluklarına rağmen, bu startup’lar küresel bir taban hareketinin bir parçasını teşkil ediyor. Bu hareket büyük ölçüde yerel ölçekte hareket ettiği ve dünyanın farklı bölgelerine hayli dağınık bir şekilde yayıldığı için çoğunlukla dikkatlerden kaçıyor. Büyük medya kuruluşları ve ana akım medya, çoğunlukla kendilerinin hilafına, içerik, dağıtım ve formatta yenilikçi olan bu küçük kuruluşlara önem vermiyor.
Geçtiğimiz on yıldan bu yana gazeteciliği dönüştürmek adına bu taban hareketleri konusunda yazmaya ve bu kuruluşların kurucularından ve yöneticilerinden ilham almaya devam ediyorum. Onların cesareti ve yaratıcılığı, ilkel tekelci iş modelleriyle artık geçmiş zamana ait olan eski medyanın nüfuz edemediği alanlardaki boşlukları doldurabileceklerine dair bana güven veriyor.
Tüm bu dijital medya girişimcileri, optimist olmak için bir neden sunuyor. Onlar her gün eyleme geçiyor; her gün, ne kadar zor olursa olsun aynı zamanda da bir fırsat demek.
İlk olarak yazarın kendi sitesinde yayınlanan bu yazıyı Defne Sarıöz çevirdi.