Elon Musk, nihayet, ikinci girişiminde, 44 milyar dolar karşılığında Twitter’ı satın aldı. Öncelikle şunu belirtmeliyiz ki 44 milyar dolar Twitter için haddinden yüksek bir rakam. Analistler ve piyasa yorumcuları Twitter’a 15 ila 37 milyar dolar bandında değişen değerler biçiyordu. 44 milyar dolar, biçilen en yüksek değerin bile yüzde 20 üzerinde bir rakam. 2016 senesinde Twitter’ı satın almaya niyet etmiş olan Disney’in tahminen 15-20 milyar dolar civarında bir teklif düşündüğü fakat çok sayıda sahte/trol profil ve yaygın nefret söylemi gibi sorunlar nedeniyle bu işten vazgeçtiği yazıldı. Zaten WhatsApp’ın 19 milyar dolara, Instagram’ın 1 milyar dolara satıldığını hatırlayarak 44 milyar doların Twitter için ne kadar yüksek bir meblağ olduğunu anlayabilirsiniz.
Nitekim Twitter, potansiyeli olsa bile, paraya çevril(e)memiş, yıllardır zarar yazan bir şirket. Başarılı bir iş modeli haline çevrilip çevrilemeyeceği henüz test edilmemişti. Dolayısıyla bu aslında Elon Musk adına çok riskli ve kötü bir alım, Jack ve Agrawal adına ise müthiş bir satım. Twitter’ın yatırımcıları ve üst düzey yöneticileri muhtemelen Karayip açıklarındaki yatlarında mojitolarını keyifle yudumluyorlardır.
Resmi olarak, Musk bu alışverişi Morgan Stanley, Barclays, Bank of America ve BNP Paribas gibi 10 büyük bankadan aldığı borçla ve hisse satarak finanse edecekmiş. Gayriresmi olarak da, ben Elon Musk’ın Dogecoin üzerinden spekülasyon yaparak gelir sağladığını düşünüyorum. Zaten Elon Musk’ın, Tesla üzerinden Ponzi tezgâhı çevirdiğine dair, Wall Street analistleri tarafından da dillendirilen, makul şüpheler var. Bu satın alma da bu şüpheleri kuvvetlendirir nitelikte.
Musk’ın kısa vadeli gündem maddeleri
Elon Musk’ın kısa ve orta vadeli gündeminde dört ana başlık var. Birincisi, Twitter’ın feed algoritmasını açık kaynak haline getirmek. Bu şeffaflık adına olumlu bir yaklaşım olsa da kullanıcı pratiği açısından işlevsiz olabilir. Bunun yerine, Jack’in de dediği gibi, eğer bir algoritma piyasası oluşturulur ve kullanıcılar piyasadaki şeffaf algoritmalardan birini seçerse çok daha iyi olur. Şu an Twitter akışı için mevcut iki opsiyon var: en son tweetler (zamana göre) ve de ana sayfa tweetleri (kapalı bir algoritmaya göre). Buradaki seçeneklerin artırılıp kullanıcıya tam bilgi verilmesi en doğru gelişme olur.
İkincisi, spambotlar ve sahte hesaplar ile daha sert mücadele etmek. Agrawal, sitedeki sahte hesapların yüzde 5’in altında olduğunu söylemişti. Fakat Musk (ve Disney yöneticileri) bu oranın daha yüksek olduğu görüşünde. Sahte ve anonim hesapların Twitter topluluğunu bozduğu ve forum kültürünü dejenere ettiği çok açık. Bazı kişiler anonim hesapları insanlara saldırmak, çamur atmak, hakaret/küfür etmek, yalan/yanlış bilgi yaymak için kullanıyorlar. Ve bu yaptıkları için neredeyse hiçbir bedel ödemiyorlar. Bu konuda hem yasal hem de Twitter kurallarında düzenleme yapılması gerekiyor. Fakat diğer yandan, özellikle Türkiye gibi ülkelerde, bazı kişiler gerçek kimlik ve profilleriyle politik/ekonomik eleştiri yapmaktan malum sebeplerden ötürü çekindikleri için anonim hesap kullanıyorlar. Bu açıdan bakarsak, aslında, anonim hesap seçeneği ifade özgürlüğünü destekleyen bir şey. Bir şekilde ifade özgürlüğünü destekleyecek ama haksız saldırı ve hakaretleri azaltacak bir profil modeli oluşturulabilirse çok iyi olur.
Üçüncü konu, mesajlaşma güvenliğini sağlamak. Biliyorsunuz ki, ya da umarım biliyorsunuzdur, Twitter’ın direkt mesajları uçtan uca şifreli değil. Bu da demek oluyor ki Twitter’da belli yetkileri olan kişiler isterlerse herkesin mesajlaşmalarını okuyabilir. Öte yandan, benim direkt uzmanlık alanıma girmiyor ama, uçtan uca şifrelemenin de mükemmel güvenlik sağlamadığını, dijital evrende mükemmel güvenlik diye bir şey olmadığını söyleyen mühendisler de var. Dolayısıyla, aslında, mesajlaşmanın güvensiz olduğu bilgisi insanların daha dikkatli yazışmasını sağlayacaktır. Yani yüksek güvenlik illüzyonu mesajların içeriğini daha riskli hale getirebilir. Bu da bir teknoloji paradoksu olarak düşünülebilir.
Dördüncü gündem maddesi, ikinciyle bağlantılı olarak, ifade özgürlüğünün artırılması. Anonim hesapların, belirli kurallarla kullanıldığı takdirde, ifade özgürlüğüne katkı sunduğunu söyledik. Ancak Musk’ın ifade özgürlüğü vaadinin en çok radikal sağ örgüt ve kişilerin ağzını sulandırdığını da görüyoruz. Musk’ın Twitter’ı satın aldığı haberlerinin çıktığı gün Twitter’da ırkçı paylaşımların %500 arttığı tespit edildi. Yani, biraz eski bir tartışma ama, ifade özgürlüğünün sınırları yok mudur? Var mıdır? Nefret söylemi ifade özgürlüğü müdür? İfade özgürlüğünü sınırlarını ve kurallarını Elon Musk mı belirleyecek? Bu gibi sorular aslında kamusal bir rolü olan platformların özel kişilere ait olmasının ve onlar tarafından yönetilmesinin ne kadar yanlış olduğunun bir göstergesi. Eğer Twitter’ın mülkiyeti ve işletmesi kamusal olsaydı çok daha demokratik bir çözüm üretilebilirdi.
Twitter’ın gelir modeli meselesi
Bu noktada Elon Musk’ın bir Noel baba olmadığını vurgulayalım. Musk, Twitter’ı babasının hayrına satın almadı. O bir iş insanı ve öncelikli amacı para kazanmak. Eğer düşünecek olursanız Twitter, mevcut birçok soruna rağmen, gazeteci, yazar, çizer, sanatçı, akademisyen ve benzeri insanlar için muadillerine göre rüya gibi bir platformdu. Bir kere, Twitter üyeliği herkese eşit ve ücretsizdi. Akışınızda, sıfır değilse bile, Instagram ve Facebook’a kıyasla, çok daha az reklama maruz kalıyordunuz. Sayfanın sağında, solunda, altında, üstünde vıcık vıcık banner reklamlar da yoktu. Bunlardan mütevellit Twitter görece daha temiz ve daha demokratik bir platformdu. Musk’ın amacı Twitter’ı kâr eden bir şirket haline getirmek olduğuna göre buradan sonra her şeyin daha kötüye gideceğini bekleyebiliriz.
Twitter’ı Twitter yapanlar bizleriz. Biz olmazsak Twitter da olmaz. Ama gelin görün ki Elon Musk Twitter’ı Twitter yapanlardan para almaya başlayacak. Bakın YouTube video içerik üreticilerinden para almıyor, tam tersine, onlara para ödüyor. Aktif içerik üretilen hiçbir platform kullanıcılarından para istemiyor. Sadece Spotify, Netflix ve benzeri platformlarda pasif tüketici olan kullanıcılar bu platformlara para ödüyor. Bu açıdan bakıldığında, mavi tik için istenen (alım gücü paritesine göre ayarlanacak olan) aylık 8 dolar, çok büyük bir meblağ olmasa da Twitter topluluğuna zarar verecek bir karar. Öte yandan mavi tik belli kamusal karşılığı olan profillerin gerçek olduğunu onaylamak için veriliyordu. Şimdi bunun “parayı veren mavi tiki alır” seviyesine düşmesi de yine topluluğu dejenere edecektir.
Musk, mavi tiki parayla satmanın ötesinde, Twitter’ın kullanıcı sayısını hızla artırmak isteyecektir. Facebook’un 3 milyar, YouTube’un 2,5 milyar, Instagram’ın 2 milyar aylık aktif kullanıcısı olduğu düşünülecek olursa Twitter 430 milyon kullanıcısıyla sosyal medya platformları arasında güdük kalıyor. Musk, kuvvetle muhtemel, birkaç sene içinde kullanıcı sayısını 1 milyara çıkarmayı hedefleyecektir. Bu sayede akışa alınan reklamların değerini yükseltebilir.
Musk’ın ifade özgürlüğü anlayışı kullanıcılar arasında kutuplaşmayı derinleştirebilir. Trump gibilerin varlığı sitenin reytingini artırdığı için gruplar arasındaki kutuplaşma daha fazla reklam ve daha fazla gelir manasına gelebilir. Yani Musk, misal, nefret söylemini paraya çevirebilir.
Elbette Elon Musk’ın Twitter üzerinden başarılı bir gelir modeli geliştirip geliştiremeyeceğini zaman gösterecek. Fakat kesin olan üç şeyden ilki bunun çok zor olduğu; ikincisi, 44 milyar doların çok fazla olduğu; üçüncüsü, Twitter’ın artık daha kötü bir platform olacağı…