Rapor hakkında
Türkiye’de cinsellikle ilgili konuşmak toplumsal muhafazakârlaşmaya rağmen yeni medya teknolojilerinin getirileriyle kolaylaştı denebilir. Google sonuçlarında öne çıkan kizlarsoruyor.com benzeri forumlardan Ekşi Sözlük’e cinsel sağlık ve üreme sağlığı ile ilgili birçok soruya internet üzerinden yanıt bulmak mümkün.
Bu, aslında son on yılda ortaya çıkan bir durum. Bundan önceki süreçte cinsel sağlık ve üreme sağlığı birçoğumuz için ya kulaktan kulağa aktarılan bir bilginin konusuydu ya da Türkiye’de cinsellik ve cinsel sağlık denildiğinde akla gelen isimlerden biri olan Haydar Dümen’in köşe yazıları alanı domine ediyordu. Bu araştırmanın yayınlanması kendisinin vefatıyla aynı döneme denk geldi. Her ne kadar artık, cinsellik gazetelerde soru cevap usulü hakkında bilgiye ulaştığımız bir konu olmaktan çıkmışsa da Dümen’in farklı jenerasyonlardan insanların sorularına yanıt verdiği köşesi Türkiye açısından yer yer problemli ve dışlayıcı içeriğine rağmen cinsel sağlık tartışmalarına açılan kapıyı araladı. Bugün çoğunlukla gece editörlerinden sağlık editörlerine çoğunlukla isimleri öne çıkmayan gazetecilerin elinde olan cinsel sağlık ve üreme sağlığı temalı içerikler ise hem yoğun ilgi görmeye hem de bazen mizahi bazen eleştirel bir dille tartışılmaya devam ediyor.
Türkiye’de cinsel sağlık ve üreme sağlığına dair haberleri ele aldığımız bu rapora elbette Türkiye’de cinsiyet meselesinin ve cinsiyet eşitliği meselesinin durumuyla başlamakta fayda var. Dünya Ekonomi Forumu’nun 2020 Toplumsal Cinsiyet Farkı Raporu’na göre Türkiye, toplumsal cinsiyet eşitliği açısından 153 ülke arasında sondan 23. sırada yer alıyor. Cinsiyet eşitliğindeki bu uçurumun yanı sıra, sosyal, ekonomik, kültürel ve politik bir dizi faktöre paralel olarak Türkiye’de başta kadınlar, LGBTİ+’lar ve engelliler açısından “Cinsel Sağlık ve Üreme Sağlığı (CSÜS)” hizmet ve haklarına ulaşma noktasında ciddi sıkıntılar mevcut.
Bu sıkıntılı atmosfer içerisinde, çeşitli problemlerin kesiştiği CSÜS konularının medya tarafından nasıl haberleştirildiği, hangi konuların ön plana çıkarıldığı, hangilerinin işlenmediği, kırılgan grupların nasıl temsil edildiği ve haber kaynaklarının ne olduğunu irdelemek, hem medya profesyonelleri hem de toplumun tamamı için gerekli farkındalığın oluşmasında önemli sorular olarak beliriyor. 11 farklı gazetenin altı aylık bir zaman dilimi içerisinde yayınladığı CSÜS haberlerini analiz ettiğimiz bu çalışmanın çıkış noktasında, her zaman karşımıza çıkan, kanıksadığımız veya dikkatimizden kaçan cinsel sağlık ve üreme sağlığına ilişkin haberleri bu sorularla birlikte değerlendirme amacı bulunuyor.
Araştırmanın bulgularına geçmeden önce, cinsel sağlık ve üreme sağlığı nedir, bu konulara ilişkin temel haklarımız neler, CSÜS haberleri niçin önemli sorularına kısaca cevap vermek, raporun bulgularının yukarıdaki sorular bağlamında okunabilmesi açısından önemli.
Cinsel Sağlık ve Üreme Sağlığı Nedir?
Dünya Sağlık Örgütü cinselliği; fiziksel, duygusal, entelektüel ve sosyal yönlerin kişiliği, iletişimi ve aşkı zenginleştirici etkilerinin bileşiminden oluşan çok katmanlı bir olgu olarak tanımlıyor (DSÖ, 2006).
Bu tanıma paralel olarak, cinsel sağlık ve üreme sağlığı; üreme sistemi ve işlevleriyle ilgili sadece hastalık ya da sakatlık olmaması durumunu değil, bedensel, zihinsel ve sosyal açıdan bütünüyle iyi olma durumunu ve hiçbir baskı altında kalmadan CSÜS’e ilişkin sağlıklı, doğru ve güncel bilgiye ulaşabilmeyi, tedavi ve yöntemler arasından özgürce seçim yapabilmeyi içeriyor (DSÖ, 2006).
Medyanın Rolü
Literatürdeki çalışmalar ve sayısı oldukça fazla olan araştırmalar, medyanın cinsellik ve cinsel sağlığa dair sunduğu içerik ve şemaların bireylerin bilgi, tutum ve davranışlarını şekillendirerek alınan kararlarda belirleyici olduğunu gösteriyor (Finlay & Faulkner, 2005; Manduley ve ark., 2020). Cinselliğin toplumsal bir tabu olduğu, cinsel eğitim olgusunun gelişmediği ve ilgili hizmetlere ulaşmada problemlerin yaşandığı Türkiye’de ise, medyanın bu rolü şüphesiz daha belirgin. Örneğin Cinsel Eğitim Tedavi ve Araştırma Derneği (CETAD) tarafından Türkiye genelinde yürütülerek 2006 yılında tamamlanan “Cinsel Sağlık ve Üreme Sağlığı Araştırması”, cinselliğe ilişkin bilgi kaynaklarının başında televizyondaki sağlık programlarının geldiğini, programlarda edindiği bilgilerin etkisiyle doktora başvuranların oranının %30,5 olduğunu gösteriyor.
Daha güncel bir araştırmaya göre ise, özellikle gençler, LGBTİ+’lar ve kırsal kesimlerde yaşayan kadınlar cinsel sağlık ve üreme sağlığına ilişkin konularda profesyonel yardımdan önce internet aramasına başvurmakta ve ihtiyaç duydukları bilgileri çeşitli medya platformlarında elde etmekteler (Esin ve ark., 2021). Dolayısıyla, medyada yer alan CSÜS haberlerinin yeterli ve doğru olması, reklam/PR ve bilimsel bilgi sınırının bulanıklaşmaması ve toplumun tamamını ve “gerçek sorunları” temsil edecek şekilde kurgulanması “cinselliğe ve üremeye ilişkin bilgiyi edinme” hakkının zarar görmemesi açısından oldukça önemli.
İhtiyaca dayalı bilgiye ulaşmanın yanı sıra, medyanın HIV, AIDS, HPV gibi bulaşıcı hastalıklara ilişkin hem toplumsal farkındalık yaratma hem de politika yapıcılar üzerinde baskı yaratma noktasındaki rolü de yadsınamaz. Örneğin, HPV aşısının ücretsiz olmasına yönelik gerçekleştirilen kampanyaların medyadaki görünürlüğünün artması, sivil toplum örgütlerinin talep ve eylemlerine daha sık yer verilmesi bu bağlamda oldukça önemli ve güncel bir mesele olarak karşımıza çıkıyor.
Cinsel sağlık ve üreme sağlığı haberlerinin etkisini değerlendirirken, medyanın kimi zaman toplumu, nüfusu ve bedenleri şekillendiren ve yöneten bir iktidar aracına dönüşebildiğini de göz önünde bulundurmak gerekiyor. Nitekim araştırmanın bulguları da, bazı medya kuruluşlarının öncelik verdiği konuların ve bu konuların ele alınış biçimlerinin iktidarın nüfus, sağlık ve kadın politikalarıyla, kırılgan gruplara yönelik negatif ve ayrıştırıcı söylemleriyle paralellik gösterdiğini ortaya koyuyor. Daha genel bir ifadeyle, araştırmada yer alan CSÜS haberlerinin analizi Türkiye medyasının genel dinamiklerine ve kimlikleri şekillendiren bir iktidar aracı olarak işleyişine dair ipuçları içeriyor.
Politik karar ve söylemlerin CSÜS üzerinden medyaya yansımaları başta olmak üzere çeşitli toplumsal dinamiklerin izini sürmeye imkân veren bu bulguların, anne-gebe ölümleri, aşırı doğurganlık, LGBTİ+lara karşı nefret söylemi, kadın bedeni ve cinselliği üzerinden uygulanan şiddet gibi konularda önemli sınavlar vermeye devam ettiğimiz mevcut dönemde, cinsiyet eşitliğinin ve CSÜS haklarının merkeze alındığı bir yayın çeşitliliği ve politikası oluşturulması noktasında medya kuruluşları ve gazetecilere faydalı olmasını umuyoruz.
Örneklem ve Araştırma Yöntemi
Araştırma verilerini, ortalama ziyaretçi sayısı ve farklı editoryal bakış açılarını temsil ediyor olmaları kriterleri doğrultusunda seçtiğimiz BirGün, Cumhuriyet, Diken, Evrensel, Gazete Duvar, Hürriyet, Posta, Sabah, Sözcü, T24, Takvim ve Yeni Akit’in çevrimiçi haber sitelerinde yer alan cinsel sağlık & üreme sağlığı haberleri oluşturuyor.
01.08.2021-31.01.2022 tarihi arasında 6 aylık bir zaman periyodunu kapsayacak şekilde yayınlanan cinsel sağlık & üreme sağlığı haberlerinin dağılımı Tablo 1’de yer almaktadır. Buna göre seçilen zaman aralığında en çok CSÜS içeriği yayınlayan gazeteler sırasıyla Posta (218), Hürriyet (119) ve T24 (96) olmuştur.
İçerik analizi yöntemiyle incelenen haberler, konu başlıklarına, referanslarına, hedef kitleye göre araştırmacılar tarafından kodlanmış, ana teması cinsel sağlık & üreme sağlığı olmayan haberler kapsam dışı bırakılmıştır.
CİNSEL SAĞLIK VE ÜREME SAĞLIĞI HABERLERİNDE NELER VAR?
Araştırmanın Bulguları
Hangi Konular Haberleştiriliyor?
Araştırmanın sonuçlarına göre en çok haberleştirilen cinsel sağlık ve üreme sağlığı (CSÜS) konuları “cinsel işlev bozuklukları (%17)”, “infertilite-doğurganlık (%13.3)” ve “cinsel yolla bulaşan hastalıklar (%9.5)”.
“Ruhsal sağlık (%0.1)”, “kürtaj (%1.3)” ve “aile planlaması & doğum kontrol (%2.4)” haberlerde en az değinilen CSÜS başlıkları. Genital estetik haberlerinin bu konuları ele alan haberlerin toplam oranından yüksek olması ise araştırmanın ilgi çekici bulguları arasında.
Kürtaj ve doğum kontrol içeriklerinin toplam haberler içerisindeki dağılımını geride bırakan genital estetik haberlerinin toplam haberler içerisindeki oranı %2.
Cinsel sağlık ve üreme sağlığı içerisinde en kritik konular olmalarına rağmen aile planlama, doğum kontrol ve kürtaja ilişkin haber oranının az olması tedirgin edici bir durum olsa da şaşırtıcı değil, aksine ülkenin nüfus, sağlık ve kadın politikalarıyla doğrudan ilintili.
DSÖ’ye göre (2006) kadının istemediği gebeliği sonlandırabilmesini ifade eden ve üreme hakkının önemli bir parçası olan kürtaj, Türkiye’de 1983 yılında yürürlüğe giren 2827 sayılı Nüfus Planlaması Hakkında Kanunu ile güvence altına alınmış bir hak olsa da, kürtaja erişimin fiilen sınırlandırıldığı yönündeki eleştiriler CSÜS odaklı çalışma ve raporlarda sıkça dile getiriliyor (Atay, 2017; CİSÜ, 2021). Araştırmanın bulguları benzer bir eleştirinin medya alanı açısından da gerekli olduğunu gösteriyor.
Kürtaj ve doğum kontrol & aile planlaması gibi konuların medyada da arka planda kalması, Adalet ve Kalkınma Partisi (AKP) tarafından formüle edilen “ailenin korunması” ve “Türkiye’nin genç nüfus demografik yapısının korunması” gibi hedefler doğrultusunda aşınan hak temelli yaklaşımın bir parçası olarak okunabilir. Medyanın neredeyse tamamı tarafından yeterince işlenmeyen kürtaj konusunun yanı sıra, Tablo 2’de görüldüğü üzere farklı medya kuruluşları tarafından en sık haberleştirilen konular da ülkenin mevcut CSÜS ve nüfus politikalarıyla birlikte gazetelerin ideolojik konumlanışlarını yansıtıyor.
Öne Çıkan CSÜS Konuları
Gebelik ve İnfertilite
Hükümete yakın duruşlarıyla bilinen Sabah (%28) ve Yeni Akit (%26) gazetelerinin en çok yer verdikleri CSÜS konularının gebelik, merkez medya olarak nitelendirebileceğimiz Hürriyet’in ise en çok haberleştirdiği CSÜS bileşenin infertilite ve doğurganlık (%24) olması Türkiye’nin mevcut pronatalist politikaları ve siyasilerin bu politikaları destekleyen ve sürekli yinelenen söylemleriyle ilişkilendirilebilir. Öte yandan bu haberlerin içerisinde riskli gebeliklerle ilgili bilgilendirici içeriklerin yer almaması dikkat çeken bir bulgu.
Cinsel Haz ve Doyum
Önemli bir CSÜS bileşeni olan cinsel haz ve doyum konusu T24, Posta ve Hürriyet dışındaki gazeteler tarafından görülmüyor. Cinsel haz ve doyum kategorisine giren içerikleri en çok haberleştiren medya kuruluşu ise ilgili içerikleri sosyal medyada da gündem olan T24. T24’ün haberlerinin %19’u cinsel doyum ve hazzı konu alıyor.
Cinsel İşlev Bozuklukları
Evrensel (%36) ve Sözcü’nün (%21) en çok haberleştirdiği konular AIDS ve HIV. Sivil toplum örgütlerinin çabalarına ve hukuki girişimlerine paralel olarak son zamanlarda daha fazla görünür olan HPV ve HPV aşısına ilişkin içerikler ise en çok BirGün (%32) ve Diken’de (%32) yer alıyor. Sabah, Takvim ve Yeni Akit ise HPV’ye en az yer ayıran gazeteler.
Kanser
Rahim ağzı kanseri ve prostat kanseri başta olmak üzere üreme sağlığı ile ilişkili kanser türlerini konu alan haberler incelediğimiz CSÜS haberlerinin %6’sını oluşturuyor.
Diken (%17) ve Cumhuriyet (%15) toplam içeriklerine oranla bu kategoride en çok haber yayınlayan medya kuruluşları.
Temsil Problemi
Haberler Kimleri Dışarıda Bırakıyor?
11 farklı medya kuruluşunun 6 aylık bir süre içerisinde yayınladığı 790 haberde konu alınan aktörlere baktığımızda, genç, çocuk ve yaşlı bireyler ile CSÜS hizmetlerine erişim ve faydalanma açısından dezavantajlı konumda bulunan LGBTİ+’lar, göçmenler/mülteciler ve engellilerin haberlerde yeterli ölçüde temsil edilmediği görülüyor.
Türkiye’de her dört kişiden birinin 10-24 yaş arasında olduğu göz önünde bulundurulduğunda, okullarda cinsel eğitim alamayan gençlerin medya tarafından da temsil edilmemesi ve bilgilendirilmemesinin ciddi sonuçlar doğurabilecek bir probleme işaret ettiği söylenebilir. LGBTi+’lara yönelik en fazla CSÜS haberi yayınlayan gazeteler ise sırasıyla Evrensel (%9), Gazete Duvar (%7) ve Diken (%6).
CSÜS haberlerinde en çok sağlık profesyonellerinin görüşlerine (%60) yer veriliyor. Haberlerin %15.8’inde herhangi bir kaynak bulunmuyor.
Haberlerde görüşlerine yer verilenlerin %64’ü erkek.
NELER DEĞİŞEBİLİR?
Çözüm Önerileri
CSÜS sorunlarına ilişkin haberlerde yer alan çözüm önerileri arasında modern tıp içerisinde değerlendirebileceğimiz cerrahi müdahaleler ve ilaç tedavileri çoğunluğu kapsıyor (%33). Özellikle cinsel işlev bozuklukları, infertilite & doğurganlık ve menopoz sürecine dair problemler söz konusu olduğunda karşımıza çıkan alternatif tedavi önerilerinin incelenen haberler içerisindeki oranı %10.
Alternatif tıp kapsamındaki çözüm önerilerine en çok yer veren gazeteler ise sırasıyla Takvim (%27), Yeni Akit (%25) ve Posta (%16). Alternatif tıp çözümlerinin verildiği konuların başında ise genel üreme sağlığına ilişkin sorunlar (%22) ve cinsel işlev bozuklukları (%20) yer alıyor.
BirGün, Gazete Duvar, T24 ve Sözcü çözüm önerilerinde aşı ve koruyucu/önleyici tedavi ve yöntemlerini öne çıkarırken, Posta, Sabah ve Takvim’in aşı ve koruyucu/önleyici yöntemlere yeteri kadar yer vermediği görülüyor.
%8.1 Oranında Ticari İçerik & PR İçeriği
Sağlık profesyonellerinin görüşlerine başvurma oranının yüksek olması bilginin güvenirliliği açısından olumlu değerlendirilse de, içeriklerdeki ticarileşme bu noktada karşımıza çıkan bir diğer sorun.
İncelenen haberlerin %8’i açık bir şekilde sağlık profesyonelinin veya kuruluşunun reklamını içeriyor. İnfertilite & doğurganlık problemleri ve genital estetik haberleri reklam / PR içeriklerinin en sık görüldüğü CSÜS başlıkları.
Reklam/PR içeren bu haberler en çok Hürriyet, Posta ve Sabah gazetelerinde yer alıyor.
Haber Bileşenleri
Araştırma kapsamında incelenen 790 haberin %83’ünde görsel elementler kullanılmıştır. Haberlerde görsel kullanımının yüksek olması okuyucunun dikkatini çekerek haberin okunma oranını arttırması noktasında olumlu bir veri olarak değerlendirilebilecek olsa da kullanılan stok görsellerin kompozisyonu çeşitli problemlere işaret ediyor.
Problemli olarak değerlendirilebilecek görsel kompozisyonlarının başında “doktorun yanında acı çeker hâlde duran hasta profili” geliyor. Kullanılan stok görsellerin bir kısmında hastanın yüzünün gösterilmemesi ise CSÜS muayenesi ve tedavilerine yönelik farkındalık oluşturmayı engelleyecek şekilde, habere konu olan problemlerin “mahrem”, olarak çerçevenlemesi şeklinde yorumlanabilir.
Görsel kullanımında gözlemlediğimiz bir diğer problemli patern de cinsel işlev bozuklukları ve cinsel haz & doyumla ilgili sorunları konu edinen haberlerde sıklıkla karşımıza çıkan “mutsuz partner” ve “çaresiz partner” temsilleri.
Cinsel işlev bozuklukları başta olmak üzere sağlıklı ve aktif bir cinsel yaşamı engelleyen problemlerin varlığında partnerlerden birini eksik ya da suçlu olarak çerçeveleyen bu görsellerin kullanımı da CSÜS haberlerinde oldukça yaygın.
Araştırmanın bulgularına göre CSÜS haberlerinin %28’in “tık” getirecek sansasyonel başlık içeriyor. Araştırmaya konu olan zaman aralığında yayınlanan CSÜS haberlerinde bu tarz başlıkları en çok kullanan gazete ise T24. Buna göre, T24’ün ilgili haberlerinin %42’sinde sansasyonel olarak nitelendirilebilecek başlık kullanımı mevcut.
Araştırmanın bir diğer bulgusu ise haber metinlerine egemen olan duygu ve ton ile ilgili. İncelenen haberlerin %26’sının metin veya başlığında panik ve korku yaratacak ögelerin bulunması CSÜS haberlerini okuyucu açısından problemli hâle getiriyor. CSÜS’e ilişkin bir konuyu veya sorunu bu şekilde çerçeveleyen haberlerin %21’i infertilite ve doğurganlık, %13’ü ise HIV ve AIDS konularını ele alıyor.
Sonuç
Kültürel, psikolojik, ekonomik ve politik birçok boyutu olan; temel insan hakları arasında yer alan “cinsel sağlık ve üreme sağlığı’nın (CSÜS)” Türkiye medyası tarafından nasıl haberleştirildiğini incelediğimiz bu çalışma, ilgili haberlerin konu kapsamı, temsil, ticarileşme ve üslup-dil açısından çeşitli problemler barındırdığını ortaya koyuyor.
Araştırmanın bulguları, haber medyasındaki içerikleri problemli kılan medya rutinlerinin başında CSÜS konularına ayrılan alanın yetersiz olması ve “kürtaj”, “doğum kontrol” gibi önemli konuların Türkiye’nin ilgili politikaları ve siyasilerin söylemleriyle paralel olarak gündem dışına itildiğini gösteriyor. Algı ve tutumları şekillendirme hem de bilgilendirme gibi işlevleri olan medyanın üreme sağlığını doğurganlıkla sınırlandırması ve konunun diğer bileşenlerini görmemesi ise, kadın bedeninin ve cinselliğinin doğurganlık üzerinden tanımlanarak bir nüfus politikası aracına dönüşmesine yardımcı olurken, medyayı; gitgide aşınan CSÜS haklarına dair farkındalığın oluşmasını engelleyen zincirin önemli bir bileşeni hâline getiriyor.
En çok haberleştirilen ve arka plana atılan konuların yanı sıra, bu içeriklere kimlerin konu olduğu, kimlerin temsil edilmediği sorularını sorduğumuz çalışmanın bir diğer önemli bulgusuysa, LGBTi+’ların, engellilerin, gençlerin ve yaşlıların CSÜS haberlerinde yeterince temsil edilmediği, medyanın görmeyi ve hitap etmeyi tercih ettiği kitlenin “doğurgan ve heteroseksüel” olduğu. Sağlık alanındaki ticarileşmenin etkisi, araştırma kapsamında incelediğimiz haberlerde karşımıza çıkan ticarileşme ile kendini CSÜS haberlerinde de gösteriyor. Özellikle infertilite ve genital estetik haberlerinde bir doktorun veya kuruluşun reklamının açıkça yapıldığı haberler, bilimsel bilgi ile ticari iletinin sınırlarını bulanıklaştırıyor.
İncelediğimiz haberlerde karşımıza çıkan “sansasyonel başlıklar”, “korku-panik yaratmaya yönelik içerikler”, “mucizevi alternatif tıp önerileri” ise CSÜS haberlerini problemli hâle getiren diğer unsurlar olarak beliriyor. Örneklemi oluşturan haberlerin önemli bir kısmını yayınlamış olan Posta, Hürriyet ve T24 gibi gazetelerde karşımıza çıkan ve daha çok “tık” almak doğrultusunda kurgulanmış olan bu haberler, bireylerin cinselliğe ve CSÜS sorunlarına dair kapsamlı bilgi ve tutumlara sahip olmalarının önünde bir engel olarak değerlendirilebilir.
Araştırmanın genel bulguları oldukça problemli bir medya alanına işaret etse de olumlu olarak değerlendirilebilecek bulgular da mevcut. Örneğin BirGün, Gazete Duvar, Evrensel ve Diken gibi medya kuruluşlarının HPV ve rahim ağzı kanserine yönelik ürettikleri içerikler, bu konulara ilişkin bilgi ve mevcut taleplere diğer medya kuruluşlarına oranla daha geniş yer vermeleri farkındalığın oluşması ve taleplerin daha geniş bir zemine yayılması açısından oldukça önemli.
Mevcut şartlar içinde ana akım medyanın değiştirmesi zor olan medya rutinlerini göz önünde bulundurduğumuzda genel bir iyileşme için bu kuruluşların CSÜS haberlerine daha çok alan ayırmaları daha da önem kazanıyor.
Referanslar
Atay, H. (2017). Kürtaj Yasasının Arkeolojisi: Türkiye’de Kürtaj Düzenlemeleri, Edimleri Kısıtları ve Mücadele Alanları, Feminist Eleştiri Dergisi, 9, 21-26.
Cinsel Eğitim Tedavi ve Araştırma Derneği (CETAD) (2006). Cinsel Sağlık ve Üreme Sağlığı Araştırması 2006. https://www.cetad.org.tr/CetadData/Books/10/2692011154421- Arastirma_sonuclari_Dosyasi_1.pdf. Erişim Tarihi: 26 Ocak 2022.
Esin, A., Mıhçıokur, S., Demir, C. & Kanal, G. (2021). Türkiye’de Cinsel Sağlık ve Üreme Sağlığı Durum Analizi Raporu. Cinsel Sağlık & Üreme Sağlığı Hakları (CİSÜ) Platformu. https://dspace.ceid.org.tr/xmlui/handle/1/1651 . Erişim Tarihi: 26 Ocak 2022.
Finlay, S. J., & Faulkner, G. (2005). Physical activity promotion through the mass media: inception, production, transmission and consumption. Preventive medicine, 40(2), 121–130. https://doi.org/10.1016/j.ypmed.2004.04.018
Manduley, A. E., Mertens, A. E., Plante, I., & Sultana, A. (2020). “The role of social media in sex education: Dispatches from queer, trans, and racialized communities”: Corrigendum. Feminism & Psychology, 30(4), 566. https://doi.org/10.1177/0959353520927545
WHO (2006). Defining sexual health: Report of a technical consultation on sexual health, 28–31 January 2002. Geneva, World Health Organization.