Ukrayna Rusya Savaşı'nın Türkiye'deki Medyaya Yansımaları
DR. SARPHAN UZUNOĞLU
HAZAL SENA KARACA
Kökleri hayli derin olsa da Rusya’nın 18 Mart 2014’te Ukrayna’ya bağlı bir yarımada olan Kırım’ı ilhak etmesinin ardından bölgesel bir savaşa dönüşen ve Eylül 2014’te Minsk’te imzalanan ateşkesin ardından çeşitli iniş ve çıkışlar eşliğinde süregelen Ukrayna-Rusya krizi, Rus birliklerinin 24 Şubat 2022’de Ukrayna’ya girmesiyle tüm dünyanın yakından izlediği hibrit bir savaşa dönüştü. Bu raporu hazırladığımız tarihte hâlâ devam etmekte olan Rusya-Ukrayna savaşını alışkın olduğumuz konvansiyonel savaşlardan farklılaştıran aktörlerin başında ise şüphesiz “medya” geliyor.
Medyanın savaş zamanlarında nasıl etkili bir silah olabildiğine ilişkin bilgimiz 100 yıl öncesine, 1. Dünya Savaşı’na dayansa da; Facebook, Twitter ve YouTube gibi platformların Rus devlet medyasına ait hesaplarla birlikte savaş yanlısı paylaşım yapan kullanıcılara uyguladığı sansür; Avrupa Birliği’nin (AB) kablo, uydu, IPTV, video paylaşım platformları ve uygulamaları dahil olmak üzere Rus devlet medyasını ve uzantılarını “tüm kıtada” yasaklaması gibi örneklerini çoğaltabileceğimiz gelişmeler sosyal ağların da birer savaş cephesine dönüşebildiğini ve geleneksel-dijital medya şeklinde yapılan ayrımlarda sınırların ne denli bulanık olduğunu gösterdi.
Bu dinamikleri göz önünde bulundurarak hazırladığımız bu rapor, farklı yayın politikalarına sahip ve farklı ideolojik çizgilerde duran BirGün, Cumhuriyet, Evrensel, Gazete Duvar, Hürriyet, Sabah, Sözcü ve Yeni Şafak gazetelerinin Rusya-Ukrayna savaşını nasıl haberleştirdiklerini, hangi anlatıları ve aktörleri ön plana çıkarıp, hangilerini geride bıraktıklarını ve savaşı nasıl adlandırdıklarını inceleyerek, hem geleneksel medyada hem de mevcut hâliyle sosyal paylaşım ağlarında bir arada görebilmenin oldukça zor olduğu farklı bakış açılarını ve haber çerçevelerini bir arada sunmayı amaçlıyor.
Bu doğrultuda örneklemi oluşturan gazetelerin 24.02.2022 ve 31.03.2022 tarihleri arasında yayınladığı 2418 haber üzerinden gerçekleştirdiğimiz içerik ve çerçeve analizinin öne çıkan bulguları şu şekilde:
Araştırmanın örneklemini Türkiye’de en çok okunan gazeteler arasında yer alan ve farklı yayın politikaları/ideolojileri temsil eden BirGün, Cumhuriyet, Evrensel, Gazete Duvar, Hürriyet, Sabah, Sözcü ve Yeni Şafak gazetelerinin çevrimiçi haber sitelerinde, 24 Şubat-31 Mart 2022 tarihleri arasında yayınlanan ve doğrudan Ukrayna-Rusya Savaşı’nı konu alan 2418 haber oluşturuyor. Araştırmanın kısıtları gereği, söz konusu gazetelerin dünya, gündem ve güncel kategorilerinde yer alan haberleri analize dahil ederken, video-haberleri, köşe yazılarını ve foto-galerileri kapsam dışı bırakarak belirlediğimiz kriterleri karşılayan 2418 haberi içerik analizine tabi tuttuk.
Haberlerde öne çıkan çerçeveleri incelemek içinse Semetko ve Valkenburg (2000) tarafından geliştirilen topolojiyi kullanarak örnekleme dahil olan haberleri sorumluluk, ekonomi, insan ilgisi ve çatışma çerçeveleri bağlamında inceledik. Çerçevelere ek olarak, haber kaynakları, görsel temaları ve odak noktaları gibi unsurları kategorize ederek, savaş anlatılarını şekillendiren dinamikleri ve öne çıkan farklılıkları tespit etmeye çalıştık.
Çalışmada kullandığımız çerçeve analizinin güvenilir olması adına örneklemin %10’u ikinci araştırmacı tarafından da kodlandı. Cohen’s Kappa değeri %80 üzerinde olan araştırmalar güvenilirlik açısından iyi değerlendirilmekte, kimi durumlarda %70 üzeri değerler de kabul edilebilir olmaktadır (Kottner ve ark., 2011). Her bir çerçeve ve inceleme başlığı için ayrı ayrı hesaplanan Cohen’s Kappa değerleri %85-%93 arasında değiştiğinden araştırmanın güvenilirlik katsayısı tatmin edici olarak değerlendirildi.
Araştırma kapsamında yayınlanan haberlerin zaman grafiği Rusya’nın Ukrayna topraklarına girişini takip eden haftanın, gazetelerin en çok haber yayınladığı zaman dilimi olduğunu gösteriyor. Bu tarihten sonra yayınlanan haber sayısında görülen en belirgin artış ise Türkiye’nin arabuluculuk ettiği Ukrayna-Rusya müzakerelerinin gerçekleştiği haftayı işaret ediyor. 24-28 Şubat 2022 arasında yayınlanan haberlerde genel olarak askeri müdahale/operasyon/saldırı ya da işgal girişimi şeklinde ifadeler bütün gazetelerde kullanılır durumdayken, iktidara yakınlığı ile bilinen Hürriyet, Yeni Şafak ve Sabah gazetelerinin ilerleyen süreçte operasyon ifadesini “savaş” ile değiştirdiği görülüyor.
Muhalefet kanadını temsil eden Sözcü ve Cumhuriyet gazetelerinin ise savaş ve operasyon/askeri operasyon/müdahale ifadelerini benzer oranlarda kullandıklarını söylemek mümkün. Öte yandan Evrensel, BirGün ve Gazete Duvar’ın savaşı “operasyon” odağında tanımlamaları dikkat çekici bir bulgu olarak karşımıza çıkıyor.
Buradaki kullanımlar, doğal olarak, siyasi ve editoryal tercihlerin ürünü. Savaş, saldırı, operasyon ve işgal kavramları arasında yapılan bu tür tercihler Ukrayna ve Rusya’nın devlet düzeyinde duruma bakışlarını yansıtabildiği gibi aynı zamanda bizim incelediğimiz gazetelerdeki gibi durumun doğrudan muhatabı olmayan bir ülkede yapılan yayınlarda gazetenin yayınlandığı ülkenin devletinin ya da gazetenin politik duruşuna göre yapılabiliyor.
İşgal kavramı ile operasyon kavramı elbette aynı anlama gelmiyor. Örneğin Rusya Devleti kaynakları sürecin başından bu yana resmi yayınlarında askeri operasyon kavramını kullanmayı tercih ederken Ukrayna’daki medyanın saldırı, işgal girişimi gibi kavramları sıklıkla kullandığı biliniyor. Türkiye’de özellikle iktidara yakın gazetelerin operasyon teriminden savaş terimine geçmeleri de Türkiye’nin siyasi tercihlerinin belirginleşmesi, devletin dengeleyici ve arabulucu bir tavır takınması ile açıklanabilecek bir tercih. Bazı gazetelerde görülen birden fazla kavramın kullanımı ise editoryal bir ortak politikanın belirlenmemesi olarak yorumlanabilir.
Öne Çıkan Konu Başlıkları
İncelediğimiz haberlerin %28’i askeri operasyonlar ve savaşın gidişatına yönelik enformasyondan oluşuyor. Bu haberleri barış müzakereleri (%14) ve Türkiye’nin pozisyonuna/yürüttüğü dış politikaya ilişkin açıklamalara yer veren haberler (%7) takip ediyor. Öte yandan Türkiye için önemli olan ya da savaş haberlerinde görmeyi beklediğimiz bazı konuların yeteri kadar işlenmemesi söz konusu. Örneğin TV programlarında çokça tartışılan Montrö Boğazlar Sözleşmesi ve savaşın Türkiye açısından olası ekonomik ve politik etkileri de sınırlı oranda haberleştiriliyor.
Tablo 2’de görüldüğü üzere barış gazeteciliği açısından önemli bir odak noktası olan protestoların haberleştirilme oranı da yine benzer ölçüde düşük. Öte yandan Evrensel, Gazete Duvar ve Birgün’ün protestoları ve savaşa yönelik sivil tepkileri gündeme taşıma noktasında diğer gazetelerden daha iyi bir performans gösterdiği görülüyor.
“Askeri operasyonlar/gidişat” ve “müzakereler” yayın politikasından bağımsız olarak Ukrayna-Rusya Savaşı bağlamında gazeteler tarafından en çok haberleştirilen konu başlıkları arasında yer alıyor. Gazete Duvar diğer gazetelerden farklı olarak en sık Ukrayna’da yaşayan Türklerin tahliyesine ilişkin haberler yayınlarken, BirGün Gazetesi’nde Avrupa Birliği ile Amerika Birleşik Devletleri’nin Ukrayna’ya askeri, ekonomik ve politik desteğinin yoğun olarak haberleştirildiği görülüyor.
İncelediğimiz 2418 savaş haberinde kaynak olarak kullanılan ya da direk açıklamalarına/görüşlerine yer verilen aktörlerin başında Ukraynalı yetkililer geliyor (%23,6). Rus yetkililerin kaynak olarak kullanıldığı haberler ise bu oranın neredeyse yarısı (%12,5). Bu yetkililer içerisinde devlet başkanları ve dışişleri bakanları/temsilciler öne çıkıyor. Görüş ve açıklamalarına en çok yer verilen aktör bağlamında incelediğimizde, Rusya-Ukrayna savaşı haberlerinde açıklamalarına en çok yer verilen aktörün Ukrayna devlet başkanı Volodymyr Zelensky (%9,8) olduğunu görüyoruz. Rusya devlet başkanı Vladimir Putin’in kaynak olduğu haberler ise yine bu oranın yarısında kalıyor (%4,4). Kaynaklar açısından ilgi çekici bulgulardan biri de Rus (%0,4) ve Ukrayna (%0,2) medyalarının haberlere yeterince kaynaklık etmiyor oluşu. Öte yandan gazetecilerin ve uluslararası medya kuruluşlarının haber kaynağı olarak kullanıldığı haberlerin oranı ise %5,1.
Türk gazetelerinin en sık referans verdiği uluslararası medya kuruluşları arasında Reuters, Washington Post, Alman Bild Gazetesi, New York Times ve the Guardian yer alıyor.
Ukrayna-Rusya Savaşı haberlerinde görüşlerine en çok yer verilen ve habere kaynaklık eden aktörler bağlamında ise ana akımda yer alan gazeteler arasında dikkat çekici farklılıklar bulunmuyor. Gazete Duvar dışında bütün gazetelerin en sık başvurduğu kaynak Ukraynalı yetkililer olurken, Evrensel’in savaşı protesto eden grup ve kişilerin, özellikle dünyanın farklı yerlerinden işçilerin ve meslek gruplarının görüşlerine yer verdiği görülüyor.
Araştırmanın haber kaynakları bakımından dikkat çekici bir diğer bulgusu da Sözcü, Cumhuriyet ve Hürriyet gazetelerinin en sık başvurduğu üç kaynak arasında Türk yetkililerinin ve kurumlarının yer almaması.
Arka Plan Bilgisi ve Yorum
Araştırma kapsamında incelenen 2418 savaş haberinin sadece %7’sinde savaşın arka planına, ilgili anlaşmalara ve nedenlerine ilişkin somut bilgi yer alıyor. Ukrayna-Rusya Savaşı haberlerinin %8’inde editör/yazarın yorumu bulunurken, yorum içeren haber oranının Evrensel (%13) ve BirGün (%11) tarafından yayınlanan haberlerde daha fazla olduğu görülüyor.
Araştırma kapsamında incelenen gazetelerin tamamında, oranları ve negatif tonun şiddeti değişmekle birlikte, doğrudan veya haber kaynakları aracılığıyla NATO, ABD ve AB’ye getirilen eleştiriler göze çarpıyor. Bu bağlamda Evrensel ve BirGün gazetelerinde subjektif yorum içeren haberlerin odak noktasında NATO-ABD ve AB’ye yönelik eleştirel ifadeler içeriyor. Bu haberlerde Rusya’nın işgalinin hiçbir dayanak noktası olmadığının ve Rusya’nın eylemlerinin kınandığının altı çizilirken, savaşı yaratan unsurlar arasında NATO ve ABD tarafından uygulanan “emperyalist” politikaların bulunduğunun ve mevcut savaşın Rusya ve Ukrayna’dan ziyade, Rusya ve Batı arasında gerçekleşen emperyalist nitelikte bir savaş olduğunun, kaybedenin ise Ukrayna halkı ve işçi sınıfı olduğunun vurgusu yapılıyor.
NATO, ABD ve AB odağında, kimi zaman aktör belirterek kimi zaman “Batı” şeklinde bir genellemeyle yapılan eleştirel haberler hükümete yakınlığı ile bilinen Sabah ve Yeni Şafak gazetelerinde de görülüyor. Evrensel ve BirGün’de karşımıza çıkan haberlerden farklı olarak bu gazetelerin yayınladığı haberler Avrupa Mülteci Krizine referansla Batı’nın “ikiyüzlü” ve “ayrımcı” olduğuna; Ukrayna’ya gereken desteğin sağlanmamasından da hareketle NATO, ABD ve AB’nin güvenilmez/etkisiz partnerler oluşlarına dair vurgular içeriyor.
Yukarıda değindiğimiz tüm bulgular incelediğimiz haberlerin öne çıkan çerçeveleriyle birlikte değerlendirildiğinde daha da anlam kazanıyor. Çerçeveleme kavramını kısaca açmak gerekirse, haberde çerçeveleme bir olayın/konunun haberleştirilmesinde bazı bakış açılarının öne çıkarılması, bazılarının geri plana atılması; habere kaynaklık eden gerçeğin bir kısmının sunulması gibi yöntemlerle okuyucunun “nasıl düşüneceğine” ve bir olayı “nasıl yorumlayacağına” etki etme süreci olarak ifade edilebilir. Buna göre “çerçeveleme” şeklinde ifade edilen yöntemle medya, “algılanan bir gerçekliğin bazı yönlerini seçip onları bir metinde daha önemli hâle getirerek belli bir problem tanımını, neden sonuç yorumunu, ahlaki yargıyı ve/veya çözüm önerisini destekleyecek biçimde kullanır” (Entman, 1993: 52).
Araştırma kapsamında yer alan haberleri incelediğimiz çerçeveler arasında yer alan sorumluluk çerçeveleri, yukarıdaki tanıma paralel olarak savaşa neden olma ya da problemleri çözme ve üstesinden gelme sorumluluğunun çeşitli aktörlerde olduğuna ilişkin bilgi/yorum barındıran haberlerde gözleniyor. Tablo 7’de görüldüğü üzere Ukrayna-Rusya Savaşı haberlerinde en sık görülen çerçeve olan sorumluluk çerçevelerini en sık kullanan gazeteler Evrensel (%58), Gazete Duvar (%55) ve Sabah (%39).
Bireyler, gruplar veya kurumlar arasındaki çatışmaya dikkat çeken ya da bu kurumların eylemlerini eleştirmek, mevcut çelişkileri ortaya çıkarmak için kullanılan çatışma çerçevesi ise Ukrayna-Rusya Savaşı haberlerinde en sık görülen ikinci çerçeve (%30). Çatışma çerçevelerinin en çok görüldüğü haberler sırasıyla Hürriyet (%38), Evrensel (%33) ve Sabah (%32) gazetelerinde yer alıyor.
Bireyler, gruplar veya kurumlar arasındaki çatışmaya dikkat çeken ya da bu kurumların eylemlerini eleştirmek, mevcut çelişkileri ortaya çıkarmak için kullanılan çatışma çerçevesi ise Ukrayna-Rusya Savaşı haberlerinde en sık görülen ikinci çerçeve (%30). Çatışma çerçevelerinin en çok görüldüğü haberler sırasıyla Hürriyet (%38), Evrensel (%33) ve Sabah (%32) gazetelerinde yer alıyor.
Savaş ve çatışma haberlerinde sıklıkla kullanılan ve okuyucuların ilgisini çekme noktasında oldukça etkili olan “insan ilgisi” çerçevesini en çok kullanan gazeteler ise Evrensel (%31), Sabah (%27) ve Hürriyet (%26). Savaşın bireylerin yaşamlarına olan etkisine yer veren, kişi ve grupların savaştan nasıl etkilendiğini bireysel hikâyeler, veriler ya da insan yüzü kullanarak öne çıkaran bu çerçevelerin gazeteler tarafından farklı şekillerde kullanıldığının da altını çizmek gerekiyor. Örneğin Evrensel’in haberlerinde göç hikâyeleri ve işçi sınıfının anlatılarına, savaşın dezavantajlı kesimler açısından yarattığı sorun ve yıkımlara yer verilirken; Sabah Gazetesi’nin haberleri Ukraynalı yaralıları, göçmenleri ve savaşta öldürülen sivilleri ilgi çekici ve sansasyonel haber başlıkları altında görseller ve istatistiksel veriler aracılığıyla sunuyor.
Ukrayna-Rusya Savaşı haberlerinde tüm gazetelerin ortak olarak en az kullandığı çerçeve ise “ekonomik sonuçlar” çerçevesi. Savaşı bireyler, gruplar, kurumlar, bölgeler veya ülkeler için doğuracağı maddi yararlar veya maliyetler bakımından anlatan bu çerçeveleri en çok kullanan gazeteler Yeni Şafak (%16), Hürriyet (%16) ve Evrensel (%14). İnsan ilgisi çerçevesinde olduğu gibi ekonomik sonuçlar çerçevesinde de gazetelerin odak noktasına ilişkin farklılıklar bulunmakta. Yeni Şafak ve Hürriyet’te karşımıza çıkan ekonomik çerçeveler Rusya’ya yönelik ekonomik yaptırımlar, savaşın uluslararası ve ulusal ekonomiye mevcut ve potansiyel etkilerini öne çıkarırken; Evrensel’in haberlerinde görülen çerçeveler bu unsurlara ek olarak işçi sınıfının savaştan nasıl etkilendiği ve etkileneceğine, savaştan kârlı çıkacak gruplara vurgu yapıyor.
Haber çerçevelerinin nasıl kurgulandığının da okuyucuların Ukrayna-Rusya Savaşı’na ilişkin bakış açılarını şekillendirmede etkili olduğunun altını çizmek önemli. Örneğin 29 Mart 2022 tarihinde ana akım medyada Rusya-Ukrayna müzakerelerine ilişkin yayınlanan haberlerde karşımıza çıkan sorumluluk çerçeveleri, Tablo 8’de görüldüğü üzere Türkiye’nin ve Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın rolüne ilişkin birbirinden oldukça farklı yorumları yansıtıyor.
Bu başlıkların yansıttığı gibi, Ukrayna-Rusya Savaşı’na ilişkin haberlerin büyük bir kısmı gazetelerin yayın politikaları doğrultusunda Türkiye’nin rolüne ilişkin farklı kaynakların açıklamalarını ön plana çıkartarak, farklı portreler çiziyor. İktidara yakın olan gazeteler müzakereleri Türkiye’nin ya da Recep Tayyip Erdoğan’ın başarısı olarak çerçevelerken, muhalif çizgide olan gazetelerin Türkiye’nin rolüne ilişkin olumlu açıklamaları manşete taşıma noktasında çekimser kaldığı, kimi zaman da uluslararası basında yer alan eleştirel görüşleri ön plana çıkardıkları görülüyor.
Gazetelerin öne çıkan savaş karelerinde Rus veya Ukraynalı askerlerin, tankların, uçak vb. araçların yer aldığı görülüyor. Bunları işgal altındaki şehirlerin görüntüleri takip ediyor.
Ukraynalı yaralıların görüntülerini içeren ya da daha fazla okunmak ve dikkat çekmek amacıyla bu görseller etrafında kurgulanan haberlerin sayısının sınırlı olması Türkiye medyasına ilişkin olumlu bir bulgu olarak yorumlanabilir. Genel trendden farklı olarak Ukraynalı yaralılara ilişkin görselleri haberlerinde kullanan gazetelerin başında gelen Sabah Gazetesi’nde ise bu kapsama giren karelerin bulunma oranı %6. Öte yandan Evrensel’in savaş haberlerinde Ukrayna’ya destek için toplanan gruplara ve savaş karşıtı protestoculara yüksek oranda yer vermesi (%15) görsel kullanımına ilişkin olumlu bulgularından bir diğeri.
Ukrayna-Rusya ilişkileri, politik, ekonomik ve coğrafi çeşitli dinamiklere bağlı olarak Rusya’nın işgali öncesinde de Türkiye medyasının gündemindeydi. Rusya’nın 24 Şubat 2022 tarihinde Ukrayna’ya girmesiyle ABD, AB ve NATO gibi aktörlerin yanı sıra sosyal ağlar ve uluslararası şirketlerin de çeşitli yaptırımlarla dahil olduğu hibrit bir savaşa dönüşen kriz, Türkiye medyasının gündeminde ilk sıralara yerleşti.
Araştırmamızın çıkış noktası; medya sansürü, bilgi savaşı, dijital propaganda ve siber savaş gibi fenomenler etrafında tartışılan ve siyasal iletişim tarihinde de önemli bir âna denk geldiğine inandığımız bu savaşın Türkiye medyası tarafından nasıl adlandırıldığını, odak noktasını oluşturan konuları, hangi kaynakların ön plana çıkarıldığını, hangi haber çerçevelerinin kullanıldığını analiz ederek farklı savaş anlatılarını ortaya koymak ve bu anlatıların gazetelerin yayın politikaları doğrultusunda nasıl farklılaştığını görebilme isteğiydi.
Bu amaç doğrultusunda incelediğimiz 2418 haber üzerinden gerçekleştirdiğimiz analiz, günümüze kadar gerçekleştirilen çok sayıda araştırmanın ortaya koyduğu gibi kitle medyasının haber çerçevelerinin siyasi aktörlerin ortaya koydukları çerçeveler ile büyük oranda benzeştiğini, ana akım medya söz konusu olduğunda ise bu çerçevelerin arasındaki sınırların gitgide belirsizleştiğini, medyanın sunduğu savaş anlatılarının ulusal dinamiklerden ve siyasi aktörlerin tercihlerinden beslenmekte olduğunu ortaya koyuyor. Dolayısıyla kullanılan kaynaklar ve konuların yorumlanışı açısından farklılıklar bulunsa da medya kuruluşlarının yayın politikalarından ve ideolojik çizgilerinden bağımsız olarak benzer konuları haberleştirdikleri, çoğunlukla siyasi aktörlerin görüşlerine ve perspektiflerine yer verdikleri ve odak noktalarının ulusal gündem etkisinde belirdiği açıkça gözlemleniyor.
Elbette savaş anlatılarını ve haber çerçevelerini şekillendiren dinamikler arasında daha geniş perspektiften incelenmesi gereken olgular da bulunuyor. İncelediğimiz gazetelerin tamamında belirli bir ölçüde gözlemlediğimiz NATO, ABD ve AB’ye yönelik eleştirel perspektif ve bu aktörlerin tanımlanma biçimleri, Türkiye’nin genel anlamda “Batı” ve daha özelde “AB” gibi kurumlarla olan çalkantılı ilişkilerine referansla incelenmesi gereken “toplumsal hafıza” çıktılarına işaret ediyor.
Öte yandan, haberlerde gözlemlediğimiz farklı bakış açıları, odak noktaları ve çerçeveler platform sansürü dolayısıyla sosyal ağlarda karşılaşmanın zor olduğu türden bir çeşitlilik sunarak, kurumsal medya kuruluşlarının yayın politikalarının sosyal ağlara kıyasla daha gevşek ve çoğulcu olabileceğini düşündüren bir manzara çiziyor.
NewsLabTurkey Research Hub Direktörü Dr. Sarphan Uzunoğlu, aynı zamanda Bilgi Üniversitesi’nde medya yönetimi üzerine dersler vermekte ve çeşitlik uluslararası sivil toplum örgütlerine danışmanlık yapmaktadır. Doktorasını Galatasaray Üniversitesi’nde yazdığı gazetecilikte güvencesiz emek pratikleri temalı tezle 2017 yılında tamamlayan Uzunoğlu daha önce Lübnan Amerikan Üniversitesi Multimedya Gazetecilik Bölümü’nde Öğretim Üyesi Doktor, Norveç Arktik Üniversitesi Medya ve Dökümantasyon Bölümü’nde Doçent Doktor ve Kadir Has Üniversitesi Halkla İlişkiler ve Tanıtım Bölümü’nde Öğretim Görevlisi doktor olarak çalışmıştır.
Uzunoğlu geçmişte Evrensel ve Akşam gibi gazetelere ve Mesele, Varlık, Kaos GL gibi dergilere yazılarıyla katkı sunmuştur.
NewsLabTurkey araştırmacısı Hazal Sena Karaca, lisans eğitimini Kadir Has Üniversitesi Yeni Medya programında tamamlamış, ardından Türk-Alman Üniversitesi Avrupa ve Uluslararası İlişkiler Bölümü’nden yüksek lisans derecesini almıştır. 2018 yılında Jean Monnet bursuyla gittiği Goldsmiths, University of London’da eğitimine devam eden Karaca, Dijital Medya Yüksek Lisans Programını Türkiye’nin bilgi toplumu politikaları üzerine yazmış olduğu tezle tamamlamıştır.
Bir dönem mobil oyun ve reklam teknolojisi alanında çalışan Karaca, Marmara Üniversitesi Medya ve İletişim Çalışmaları Doktora programında eğitimini sürdürmektedir.