ne-okuyoruz-bulten-kapak-gorsel

Köşe yazarları ne kadar gerekli?

Getting your Trinity Audio player ready...

NewsLabTurkey Ne Okuyor’dan Herkese Merhaba!

⏱ Bu hafta bültenimiz 1254 kelime, okuma süresi yaklaşık 6 dakika.

Haftanın odağında köşe yazıları var. Gazetelerin demirbaşı hâline gelen bu kategori ve kadrolara, New York Times’ın hayata geçirdiği değişimler üzerinden baktım ve tartışmamız gereken noktaları ele aldım.

“Ne Okuyoruz” bölümünde ise sosyal medyanın gazeteciliğe etkileri, Meksika’daki gizemli dijital yayın Latinus ve dijital yayıncılık performansı gibi konuları okuyabilirsiniz.

Görüş, yorum ve önerilerinizi her zaman bekliyorum.

Haftaya görüşmek üzere!

—Ahmet A. Sabancı

Bu hafta ne okuduk?

SOSYAL MEDYANIN ETKİ GÜCÜ

Sosyal medyanın hayatımızda giderek daha yaygın ve kalıcı bir yer edinmesiyle birlikte, bu platformları denetlemeye ve kontrol etmeye yönelik çabaları da daha sık görmeye başladık. Geçtiğimiz hafta içerisinde Hindistan’ın talebiyle Twitter’ın onlarca eleştirel tweeti silmesi ve “bir hata yüzünden” Facebook’ta #ResignModi (Modi İstifa) etiketinin geçici olarak engellenmesi de bunun gündeme gelen örnekleri oldu.

Bu gelişmeler ve daha fazlası beraberinde kimi önemli soruları da getiriyor. Bunların içerisinde belki de en önemlisi bu kontrol çabasının gazetecilik üzerinde nasıl bir etkisi olacağı. Avustralya örneğinden ifade özgürlüğü konularına kadar sosyal medya merkezli birçok yasal düzenleme girişimi farkında olmasak da bu platformları denetlemeye çalışırken onları daha güçlü kılıyor. Zaten gazeteciliğin geleceğini yönlendirme gücüne sahip bu platformların iyice sağlam bir yer edinmesi durumunda olabilecekler ise çoğu zaman bu kontrol çabaları esnasında akla gelmiyor.

AÇIKLAMAK YASAK!

Hem gazetecilikte hem de akademide sıkça tartışılan konulardan birisi, veri ile açıklama arasındaki dengeyi nasıl kurmak gerektiği. Bir konu veya olay üzerine yazarken ona dair bilgi ile bağlam arasındaki dengeyi kurmak her zaman kolay bir iş değil.

Bu yüzden de kimi zaman uç noktaları tercih eden projelerle karşılaşıyoruz. Bunlardan birisi de dijital medya odaklı yeni bir akademik yayın: Journal of Quantitative Description: Digital Media. Yayını diğer akademik dergilerden ayırt eden nokta, tanımlayıcı veya açıklayıcı çalışmalara yer vermeyecek olması. Odak noktaları tamamen verilere odaklı akademik çalışmalara yer vermek. Böyle bir yayın politikasının nasıl etkileri olacağını ve bunu gazeteciliğe uyarlamak istesek nasıl olabileceğini düşünmek zihin açıcı olabilir.

MEKSİKA’DAN GİZEMLİ BİR DİJİTAL MEDYA HİKÂYESİ

Dünyanın birçok yerinde tamamen dijital odaklı kurulan ve büyük bir aktöre dönüşen haber odalarının hikâyelerini duyuyoruz. Bunların bazıları şeffaf ve bilinir olmayı tercih ederken, bazıları ise olabildiğince gizemli kalmak istiyor.

Meksika’da 2020 başında yayın hayatına başlayan Latinus, ikinci kategoride yer alanlardan. Kısa zamanda çok büyük bir okur kitlesine ulaşmayı başaran ve özellikle pandemi döneminde gündem belirleyen haberler yayınlayan kurum aynı zamanda Meksika medyasında önemli bir tartışma konusu. Bunun ana sebebi ise bu etki güçlerine rağmen etraflarında yarattıkları gizem. Gelir kaynakları konusundaki belirsizlikten, hem eski hem de mevcut çalışanlarının medyaya konuşmama konusundaki ısrarı, Latinus’a şüpheyle bakanların sayısının artmasına neden oluyor.

Latinus’un hikâyesi hem dijital medya kurumlarının işleyişine dair farklı örnekleri görmek hem de Meksika’da değişen medya ekosistemine dair bilgi sahibi olmak açısından önemli. 

DİJİTAL İŞLERİN PERFORMANSINI ÖLÇMEK

Dijital yayıncılıkla birlikte medya ve gazetecilik için belki de en tehlikeli gelişmelerden birisi ölçülebilecek verilerdeki artış ve bunları kullanmaya yönelik iştah oldu. Gazetecilerin ve diğer içerik üreticilerin nitelik yerine nicelik odaklı bir ölçüme tabi tutulması beraberinde birçok sorunu da getiriyor.

Insider’da yaşananlar bunun iyi bir örneği. Çalışanlarını okunma sayısı, abone kazandırma, etki seviyesi gibi sıkıntılı ölçümlere tabi tutan kurum oldukça sıkıntılı bir ortam yaratmış durumda. Sürekli ölçülüyor olma hissi, tamamlanması gereken hedeflerin baskısı ve bu ölçümlerin ne kadar sağlıklı olduğu gibi sorular kaçınılmaz olarak üretilen haberlerin kalitesine ve gazetecilerin psikolojisine etki ediyor. Tüm bunların sonunda Insider çalışanları sendikalaşma kararı aldı ve öncelikli hedef olarak bu sistemi değiştirmeyi önlerine koydu.

Her ne kadar bir şirket için çalışan performansını ölçmek gerekli kabul edilse de bunu ne şekilde yaptığınız ve nasıl etkileri olduğunu tartışmak bundan daha gerekli.

KISA KISA

💻 İklim Haberciliği Ağı, 4 Mayıs’ta Covering Climate Now direktörü Mark Hertsgaard ile iklim haberciliğinin konuşulacağı bir webinar düzenliyor. Ücretsiz olarak buradan kayıt olabilirsiniz.

🧐 Çözüm gazeteciliği konusundaki en önemli dijital kaynaklardan birisi olan “Solutions Journalism Basic Toolkit” Türkçe çevirisini yayına aldı.

🤝 BuzzFeed News’de medya ve yanlış bilgi sorununa dair büyük araştırmacı gazetecilik işleriyle tanıdığımız Craig Silverman, ProPublica’ya transfer oluyor.

🏆 Covering Climate Now, dünya çapında en iyi iklim gazeteciliği haberlerinin ödüllendirileceği bir ödül organize ediyor. Aday gösterme süreci herkese açık.

📚 AP Stylebook, 2021 güncellemesini yayınladı.

💰 Roman Mars’ın meşhur podcast serisi 99% Invisible, SiriusXM tarafından satın alındı.

🦠 COVID-19’un gazeteciliğe etkilerinden birisi de haber odalarının incelemesi tamamlanmamış akademik makalelere daha açık hâle gelmesi oldu.

🇷🇺 Rusya tarafından yabancı ajan olarak tanımlanan haber sitesi Meduza, olası ekonomik etkilerden kendisini korumak için abonelik sistemine geçme kararı aldı.

👁 Guardian, Google’ın FLoC sistemine etik gerekçelerle dahil olmayacağını, New York Times ise test edebileceğini söyledi.

📖 Geçtiğimiz bültende ele aldığımız akademik araştırmanın sorunları üzerine tartışma, metodoloji üzerinden devam ediyor.

📣 Teyit tarafından organize edilen, bilgi ve medya ekosisteminin sorunlarını çözmek isteyen ekipler için iş geliştirme imkânı sağlayan Factory kuluçka programının 2021 yılı başvuruları açıldı.

Markus Winkler

Haftanın odağı: Köşe yazarları ne kadar gerekli?

Geçtiğimiz hafta gazetecilik dünyasındaki en büyük gelişmelerden biri New York Times’ın op-ed içerikler konusunda gerçekleştirdiği değişiklikler oldu. Türkiye’deki köşe yazılarına denk olan bu içeriklerin NYT içerisindeki konumunu ve Times’ın yaptığı gazetecilikten farkını daha net kılmak için atılan bu adımlar aynı zamanda gazetelerde fikir yazılarının yerini de tartışmaya açtı.

“Opposite the Editorial Page” (Editoryal sayfanın karşısında) kavramının kısaltması olan op-ed, hem gazetelerde kadrolu olarak köşe yazan hem de dışarıdan fikir yazısı yazan herkesi kapsıyordu. Özellikle basılı gazetede böyle bir adlandırma ve konumlandırma, bu yazıların gazetecilik politikalarına ve editoryal kurallara bağlı olmadığını ve daha özgür bir alan olduğunu göstermek için yeterli oluyordu. Fakat dijital yayıncılık ile birlikte bu ayrımın bulanıklaşması ve okurlar için bir haber ile fikir yazısı arasındaki farkın giderek görünmez hâle gelmesi birçok sorunu da beraberinde getirdi.

New York Times, bunu hem tasarım hem de adlandırma ile çözmeyi deneyecek. Bundan sonra op-ed yerine “Guest Essays” (Konuk Makaleler) tanımı kullanılacak ve bu yazıların haberlerden farklı olduğu tasarım ile de vurgulanacak. Burada özellikle tasarımı kullanma konusunda gösterdikleri özen ve çaba da dikkat çekici.

Times’ın hayata geçirdiği bu değişim ve arkasında yatan gerekçeler, aslında bizi köşe yazılarının ve yazarlarının konumunu da tartışmaya mecbur bırakıyor. Fikir ve yorum yazılarının giderek daha ön plana çıkması ve haberciliğin önüne geçmesi gazetecilik açısından ele alınması şart bir konu.

Bunu ülkemizdeki gazetelerin ve dijital yayınların durumuna bakınca da görmek mümkün. Köşe yazılarının ve yazarların ön planda tutulduğu, haber yapmanın ve gazetecilerin arka planda kaldığı yayınlarla dolu her yer. Kimi örnekler ise neredeyse sadece köşe yazısı yayınlamak için kurulmuş hissi veriyor. Böyle bir durumda da köşe yazarları gazetecilerden, yazılar da haberlerden daha değerli hâle geliyor. Bu atmosfer içerisinde de özenli ve detaylı haberciliğe verilen değer kaçınılmaz olarak düşüyor.

NYT’nin attığı adımlar önemli ama ne kadar yeterli emin değilim. Belki kulağa daha radikal gelecek ama yazar ve araştırmacı Jay Owens’ın tavsiyesi benim de desteklediğim bir yol: Köşe yazarı kadrolarının ve köşe yazıları konseptinin tamamen emekliye ayrılması ve bunun yerine gazetelerin fikir ve yorum yazılarını tamamen öneri bazlı hâle getirmesi. Böyle bir dönüşüm hem köşe yazarlarına ayrılan kaynakların gazetecilere ve haber üretimi ve yayınına ayrılmasına imkân tanır hem de yayınlanan fikir ve yorum yazılarının kalitesini artırmak için kullanılır. Sırf maaş karşılığı yer doldurmak için yazılan yazılardansa gerçekten üzerine düşünülmüş fikir yazıları yayınlamanın okurlar için de iyi yönde bir değişim olacağına şüphe yok.

Subscribe
Bildir
guest
0 Yorum
Inline Feedbacks
View all comments
İlginizi çekebilir
Daha fazlasını oku

Herkese merhaba!

NewsLabTurkey Ne Okuyor‘dan Herkese Merhaba! Her hafta sizlerle buluşacak olan NewsLabTurkey Ne Okuyor isimli bültenimizin ilk sayısına hoş…
Daha fazlasını oku

İnternet mi Splinternet mi?

NewsLabTurkey Ne Okuyor’dan Herkese Merhaba! İnternetin politik çatışmaların alanı hâline gelmesi beraberinde birçok riski de getiriyor. Bunlardan birisi…