Haber sitelerinin mimarisi:
Okur ne istiyor, siteler ne sunuyor?

DR. Sarphan UZUNOĞLU & VERDA UYAr
RAPOR ÖZETİ

Türkiye’nin gazetecilik krizi bize bir haber sitesi enflasyonu olarak geri döndü. Düşük maliyetlerle ve çoğunlukla asgari teknik bilgiyle oluşturulan haber içerikli web sitelerinin sayısında ciddi artış meydana geldi. Elbette haber sitelerinin oluşturulma motivasyonları da zamanla farklılaştı. Siyasi partilerin il örgütlerine bağlı politik yayınlardan kripto para alanındaki müteşşebbislerin bu alanda içerik ürettikleri yayınlara kadar birçok farklı yayın, haber sitesi havuzumuzun parçaları hâline geldi. 

Peki bu kadar haber sitesini kim okuyor? Daha da önemlisi, bu haber sitelerini birbirlerinden ayırt etmek, adlarını hatırlamak bile zorlaşmışken, içeriklerin bunca benzeştiği bu dönemde bir haber sitesini diğerinden farklı kılan şey ne? Bu soruya verilebilecek çok sayıda yanıt var; ama bunlardan biri biçimle ilgili ve bu araştırmanın konusunu da bu yanıt belirledi: Haber sitelerinin tasarımları.

Bu araştırmanın amacını; haber sitesi tasarımında etkili olan dinamikleri, karar verme süreçlerini ve mevcut tasarım trendlerinin ardında yatan mantığı anlamak, mevcut tasarım mantıklarının arama motoru optimizasyonu ve reklam optimizasyonu gibi gelir ve trafik elde etme amaçlı stratejilerle bağını ortaya koymak ve de ortaya çıkan son ürünlerin okurun talepleriyle ya da okur tecrübesiyle örtüşüp örtüşmediğini anlamak olarak belirledik. 

Bilindiği gibi Türkiye’de haber endüstrisinin içerisinde irili ufaklı farklı uzmanlıklara yoğunlaşmış aktörler var. Bu aktör kategorilerinden biri de haber web sitelerinin arayüzlerini ve arka planda çalışan sistemi tasarlayanlar. Tasarımcılar bazen serbest çalışanlar veya butik işler çıkaran şirketler oluyor, bazen de hazır haber sistemleri geliştirip bunları çok sayıda müşteriye satan şirketler. Bu serbest çalışanlar ya da şirketler esasen Türkiye’nin, haberi ekranında nasıl gördüğünü belirliyorlar. Daha da önemlisi tasarımlarının yarattığı kullanıcı deneyimi, dolaylı olarak da olsa hangi tür haberin ne kadar geniş kitleye eriştiği konusunda dahi belirleyici olabiliyor. Araştırmamızın odağına, tasarımın arkasındaki kişileri ve karar verme süreçlerini koyduk. Buradan yola çıkarak haber sitelerinin tasarımlarının etkisine ilişkin bu belirleyicilik durumunu çıkış noktamız olarak belirleyerek iki farklı grupla derinlemesine görüşmeler gerçekleştirdik: Haber sitesi veya haber sitesi yazılımı tasarlayanlar ile bugünün haber sitelerinin tüketim dinamiklerinde en belirleyici rolü üstlenen SEO ve reklam optimizasyon uzmanları. Bu ikili görüşmelerin ardından, haber sitelerine yönelik beklentiyi anlayabilmek adına, rastgele örneklem metodunu kullanarak haber sitesi okurlarına yönelik bir anket çalışması gerçekleştirdik. 

Araştırmanın yalnızca tasarımcıların, ilgili sektör aktörlerinin ve haber okurlarının görüşlerinden ibaret kalmaması ve sektörel standartları daha iyi anlatması için araştırmaya bir başka ayak daha ekledik: Tasarım paternleri. Türkiye’nin en çok okunan 25 haber sitesinin masaüstü ve mobil anasayfa ile iç sayfa tasarımlarını analiz ettik. Amacımız, benzerlikler ve farklılıkları vurgulamak ve olası farkların arkasında yatan mantığı anlamaktı. 

Araştırmamızın sonucunda aşağıdaki sonuçlara ulaştık:

  • Haber siteleri küresel tasarım trendlerini takip etmekte geri kalıyor. 
  • Hangi içerik yönetim sisteminin haber sitesi tasarımı bağlamında daha avantajlı olduğuna yönelik bir fikir birliği yok. 
  • Türkiye’deki haber siteleri tasarımlarında alternatif seçenekleri değerlendirmekten imtina ediyor. 
  • Haber içeriklerinin birbiriyle aynı olması tasarımdaki tektipleşmeden daha büyük bir sorun olarak görülüyor. Zira iyi bir tasarıma sahip olmak tek başına yeterli değil. Özgün bir içerik yaratmak site trafiğini arttırmak için önemli. 
  • Haber içerikleri ve haber sitesi tasarımı arama motoru için üretiliyor, okur için optimize ediliyor. 
  • Haber siteleri Google News ve AMP gibi sektör özelindeki SEO kriterlerini takip edebildikleri ölçüde başarılı olabiliyor. 
  • Haber sitelerinin mobil versiyonlarında anasayfa ve içerik sayfalarında reklamlar ilk açılış anında ekranın %30’undan fazlasını kapsıyor.
  • Haber sitelerinin mobil ve masaüstü tasarımlarında üst menünün altında reklam alanı kullanımı neredeyse standartlaşmış.
  • Haber sitelerinin masaüstü versiyonlarında üst menüler barındırdıkları kategoriler ve içlerindeki piyasa bilgileri, hava durumu, ibadet saatleri gibi modüller bakımından çoğunlukla benzeşiyor.
  • Okurların çoğu reklam engelleyici kullanıyor ve haber sitelerindeki reklamların her yeri kaplamasından rahatsız oluyor.
  • Tasarımların son hâllerine getirilmesinde kullanıcı deneylerinden ziyade haber organizasyonu yöneticilerinin görüşlerine önem veriliyor. 
  • Haber sitelerinin yorum modülleri popülerliklerini yitirmiş durumda. Okurlar sosyal ağlar aracılığıyla yorum yapmayı tercih ediyor.
  • Okurlar habere olabildiğince hızlı erişmek istiyor. 
  • Okurlar içeriklerin arasında görünen reklamlardan ve galeri formatında tasarlanan içeriklerden rahatsız.
  • Okurların çoğu iyi tasarımın haberi daha çekici kılabileceği görüşünde birleşiyor.
  • Son dakika bandı, hava durumu, piyasalar ve sonradan okuma için kaydetme modülü gibi modüller okurlar tarafından daha çok tercih ediliyor. Burçlar, rüya tabirleri gibi modüllerse pek tercih edilmiyor.
  • Gelir kaynakları çeşitliliğindeki yetersizlik ve reklam gelirlerine olan ihtiyaç bazı tasarımsal ögeleri zorunlu kılıyor. 
  • Haber sitesi tasarımlarındaki tektipleşme haber yorgunluğu yaratıyor. 

RAPOR HAKKINDA

Haber siteleriyle ilişkimiz teknolojiyle ilişkimizin dönüşmesiyle eş zamanlı olarak değişti. 2000’li yıllarda masaüstü ya da dizüstü bilgisayarlarımızda tarayıcılarımızdaki kısayollardan ya da el alışkanlığıyla adreslerini yazarak girdiğimiz haber siteleri bugün birçoğumuz için bir şekilde belirli sayfalarında kendimizi bulduğumuz web siteleri hâline geldi. Mobil trafikteki dramatik artış, Google AMP gibi teknolojilerin gelişimi ve içerik yönetim sistemlerinin tasarımsal olarak yarattığı standardizasyon gibi meselelerle birlikte okur kimliğimizle haber sitelerinin tasarımı üzerine fazla düşünmez olduk. Yine de bu, tasarımın gazeteciler için önemsizleştiği anlamına gelmiyor. Çünkü bir haber sitesinin mimarisi hem arka planda çalışan içerik yönetim sisteminin (ki bu çalışmanın ana odağı bu değil) hem de birçok haber odası yöneticisinin değişen dinamiklere rağmen vitrin olarak gördüğü anasayfanın işleyişiyle doğrudan ilgili ve haber organizasyonları tasarım konusunda ciddi mesailer harcıyor.

Haber sitelerinin mimarisini, özel olarak tasarımlarını, odak olarak seçmemizin ana nedeni sektörde sıklıkla üzerine konuşulan arama motoru optimizasyonu, mobil sayfa teknolojileri ve yüksek sekme oranı gibi meselelerin tasarım alanında nasıl ele alındığını görmekti. Üzerine sık sık konuştuğumuz, hatta eğitim programları kurduğumuz teknolojilerin uygulamasında tasarım büyük bir yere sahip ve tasarımcılar çoğu zaman sanki gazetecilik endüstrisininin dışından aktörlermiş gibi görülüyor. Oysa gerçek hiç de böyle değil. Bugün Türkiye’nin haber endüstrisinde tasarım adına söz söyleyenlerin çoğu “mutfaktan” gelmiş. Yani gazeteciliğin ya tasarımsal alanında ya da başka alanlarında geçmişleri var. Bu nedenle raporun mevcut diğer araştırmalara odaklanan kısmının ardından sözü ilk olarak görüştüğümüz tasarımcılara verdik. Bu süreç içerisinde ilk olarak tasarım alanında belirleyici olduğuna inandığımız temel sorularımızı SEM Kıdemli SEO Uzmanı Onur Poyraz Kaya ve SEM Dijital Pazarlama Uzmanı Zeynep Merve İşeri’ye yönelttik. Amacımız arama motoru optimizasyonu ve reklamların tasarım bağlamındaki etkisine dair genel bir anlayış elde etmek, bu alanlardaki uzmanların tasarıma nasıl baktığını görmekti. Ardından işin mutfağındaki kişilerle görüştük. Doruk Tokçabalaban, Siraceddin El, Barbaros Koçanalı, Mehmet Özer, Tansu Günay gibi isimlerle haber siteleri için web tasarım yapma tecrübelerini konuştuk. Bu isimlerin bazıları farklı haber siteleri için kullanılabilecek siteler ve içerik yönetim sistemleri tasarlayan şirketlerin temsilcileriydi bazıları ise siteler veya içerik yönetim sistemlerini müşterilerin taleplerine karşılık verecek şekilde özel sıfırdan tasarlayan ya da var olan içerik yönetim sistemleri ve tasarımları dönüştürüp uygulayanlar konumundalardı.

Görüşmelerimizle eş zamanlı olarak hem tasarımcılarla okur arasında bir anlayış farkı olmadığını anlamak hem de aslında tasarımın tümüne dair fikir elde etme ihtimali mevcut tüketim trendleri nedeniyle düşmüş olan okurun fikrini almak adına okurlara yönelik, bir haber sitesi tasarımı anketi uyguladık. Anketimize 100 kişi katıldı. Görüşmeler ve anketlerin tamamlanmasının ardından, Similarweb verilerini göz önüne alarak belirlediğimiz 25 haber web sitesinin tasarımlarını ele alarak Türkiye’de haber sitesi tasarımındaki biçimsel, kategorik ve teknik bazı paternleri keşfetmeye çalıştık. Bu süreçte ele aldığımız her haber sitesinin hem mobil hem de masaüstü versiyonlarını incelediğimizden, bu kısımdaki analizimizi masaüstü ve mobil olarak iki ayrı alt kısımda sunmaya karar verdik. 

Araştırmamızın sonuçlarını sunarken ise araştırmayı sürdürdüğümüz sıralamadan daha farklı bir sıralama izledik. İlk aşamada haber sitesi tasarımlarının ardındaki mantığı anlamak için alandaki literatürü ele aldık. Ardından tasarımcılar, SEO ve reklam uzmanlarıyla yaptığımız görüşmelerin çıktılarını tek bir bölüm altında işledik. Bu bölümü takiben de 25 haber sitesinin mobil ve masaüstü versiyonları üzerine çalışarak ortaya koyduğumuz tasarım paternleri analizini sunduk. Sonuçtan önceki son bölümde de, okurların haber sitesi tasarımına bakış açılarını anlamayı amaçlayan anket çalışmamızın sonuçlarını sunduk. 

Haber sitelerinde web tasarımı: Araştırmalar ne söylüyor?

Haber sitesi tasarımlarının okur sayısını etkileyen kilit unsurlardan biri olduğu bilinse de bu alandaki literatürün çok geniş olmadığını ve tasarımın genel anlamda haber tüketimine olan etkisine dair çok az araştırma yapıldığını, mevcut literatürün basılı yayın ve internet haberciliği arasındaki farkı ortaya koymaya ve bazı yerel örnekler üzerinden bir internette haber okuma alışkanlıkları çerçevesi çizmeye odaklandığını söylemek mümkün.

 İnternet haberciliğinin 90’ların ikinci yarısından itibaren giderek popülerleşmeye başlamasıyla beraber akademik çalışmalar gazetelerde editoryal süreçlerden okura kadar farklı alanlarda yaşanan bir dizi değişime dikkat çekmeye başladı. Tasarımı belirleyenin içerik olması gerektiğini söyleyen Lowrey’e (1999) göre haberin internet ortamına taşınmasıyla beraber editörler artık içeriği kontrol etmekten ziyade, içeriğin daha rahat okunabilmesine aracılık eder hâle geldiler. Benzer bir değişimi haberi tüketenler açısından değerlendiren Slatin (1990) de okurların istedikleri içerikler arasında serbestçe dolaşabilme özgürlüğü edindiğini ve bu sayede bir nevi “eş-yazar” statüsü kazandığını söylüyor.

Uçak (2012) Türkiye’de görsel kullanımının gazetelerin internet sayfaları ve basılı yayınları arasındaki en belirgin fark olduğunu ve dijital ortamda fotoğrafların ön plana çıkarılarak metinlerin arka planda kaldığı tasarımların tercih edildiğini söylüyor. İnternet kullanıcılarının haber sitelerini kullanma alışkanlıklarını inceleyen bazı araştırmalar bu öncelemenin aslında haber tüketicisi beklentileriyle de ilintili olduğunu, örneğin okurların konu fark etmeksizin büyük görsellere yer verilen internet sitelerine daha fazla çekildiğini (Garcia & Stark, 1991) ve okurların bir yazıyı okumadan evvel fotoğraf, ikon ve grafiklere göz atma eğiliminde olduklarını gösteriyor (Onursoy, 2010). Ali Emre Dingil (2015) Türkçe yayın yapan haber siteleri tasarımlarını görsel kullanımı açısından incelediği makalesinde özellikle “kayan fotoğraflar”ın yaygın olarak kullanıldığını ve bu tarz bir görsel kullanımının ulusal olarak Amerika, İngiltere ve Almanya ile karşılaştırıldığında çok yüksek olduğunu belirtiyor. Dingil, aynı zamanda Türkiye’deki haber sitelerinin tasarımlarının benzerlik gösterdiğine dikkat çekerek yaygın olarak gözlenen tasarımları 4 farklı gruba ayırıyor. Farklı boyutlarda kullanılmakla beraber bu 4 tasarımda da ağırlıklı olarak görsellere yer verildiği görülüyor. 

Bir haber sitesini görsel anlamda okur açısından dikkat çekici kılma gayreti aslında okuru site içerisinde daha uzun kalmaya teşvik etmekle alakalı. Bu sebeple Nielsen (2000) görseller kadar okuru daha fazla tıklamaya motive edecek “hyperlink” gibi tasarım ögelerinin de yer almasının kritik önem taşıdığını belirtiyor. Hipermetinselliğin gazetecilerin ve teknik ekibin çalışma pratiklerinde yarattığı dönüşümü anlamaya çalışan bir başka çalışma (Narin, 2016) ise Türkiye’deki internet gazetelerinin hipermetin özelliğini desteklemesine karşın bu özelliğin haber metinlerinde etkin biçimde kullanılmadığını söylüyor. Bu konuda bütüncül, kapsamlı ve açık bir politikanın oluşmadığını belirten Narin, haber sitesi tasarımının haberin içeriği ile iç içe geçtiğini, böylelikle görev tanımları ve paylaşımlarını da bulanıklaştırdığını savunuyor. Narin’e göre özellikle sadece internet üzerinden yayın yapan haber organizasyonları genellikle hazır paket programlar kullanıyor ve teknik ekiple içerik üreticisi arasında bir ortak çalışma pratiği gözlenmiyor.

Poynter Enstitüsü’nün 2004 tarihli internet kullanıcılarının haber okuma davranışlarını incelediği çalışması da okurların genel olarak haber sitesiyle ve kullanılan görsel ve metinlerle kurduğu ilişki hakkında önemli bilimsel saptamalar içeriyor. Kullanıcıların çevrim içi haber okuma pratiklerini bir termal görüntüleme aracı kullanarak izleyen araştırmaya göre internet kullanıcıları bir haber sitesine girdiğinde öncelikle sol üst köşeye odaklanıyor. Sayfanın ortasından aşağıya doğru ilerleyen okurlar daha sonra tekrar sol köşeye dönüyor ve sayfayı kapatmadan evvel de sağ üst köşeye göz atıyor. Çalışma aynı zamanda okurların ilk olarak büyük başlıklara takılsa da daha küçük boyuttaki yazıları okumaya daha fazla zaman ayırdığını, büyük başlıkların genellikle daha detaylıca göz atılacak içeriğin seçimi için okunduğunu söylüyor. Poynter’in bu çalışmasından yola çıkarak Avustralya’da yaklaşık 50,000 günlük okurun okuduğu haberleri inceleyen bir başka çalışmada da (Heekeren, 2005) en çok okunan içeriklerin haber sitelerinin sol köşelerinde yer aldığı ve “hyperlink” içeren haberlerin daha çok ilgi gördüğü gibi sonuçlara ulaşılmış. 

İnternet kullanıcılarının haber okuma alışkanlıklarına dair ipuçları sunan bu tarz çalışmaların artmasıyla haber siteleri giderek kullanıcılara daha fazla adapte olmaya başladı. İnternet sitesinin arayüzü, içeriklerin yerleştirilme biçimleri, reklamların çeşitleri ve sıklığı kullanıcılara göre uyarlanan ögelerden bazıları olarak sıralanabilir. Fakat, bu kişiselleştirilmiş ve kullanıcı-odaklı modellemeler, belli bir tasarımın okurun haberi nasıl algılayacağı ve haber kuruluşuna yönelik tutumunu şekillendirip şekillendirmeyeceği yönündeki soruları da beraberinde getiriyor. Örneğin Spillane vd.’nin (2017) 135 okurun 9 haber sitesini değerlendirdiği araştırması bir sitenin tasarımının okur nezdinde oluşan pozitif ve negatif algıda belirleyici olduğunu gösteriyor. Haber sitesi tasarımının daha genel anlamda okurun katılım ve öğrenme seviyesini nasıl etkilediğini araştıran bir başka akademik çalışma (Stroud vd., 2020) modern tasarımlı sayfaların klasik tasarımlı olanlara kıyasla daha çok okunma sayısına sahip olduğu, okurun site içerisinde belirgin bir biçimde yerleştirilmiş haberleri daha fazla akılda tutma eğilimi gösterdiği, haberle beraber bir görselin bulunup bulunmamasının ise çok belirleyici olmadığı gibi önemli bulgular içeriyor. Pipps vd.’nin (2009) araştırması ise sadece yazı ya da yazıyla beraber fotoğraf bulunan içeriklerin, sadece fotoğraf ve video formatında olanlara göre okur açısından daha akılda kalıcı olduğunu saptamış. Üniversite öğrencileri ile yapılan başka bir araştırma daha interaktif site tasarımlarının ve haberle birlikte çoklu görsel öge kullanımının haberde yer alan bilgilerin daha iyi hatırlanmasına yardımcı olduğunu söylüyor (Al-Said & Al-Said, 2021). McIntyre vd.’nin (2016) çalışmasına göre ise haber sitesinin kaydırmalı ya da tıklamalı tasarlanmış olmasının da okur üzerinde farklı etkileri var; araştırmaya göre okurlar olguları özellikle ilk türdeki sitelerde kavrasa da tıklamalı içeriklerde habere dair daha derin bilgi sahibi oluyor. 

Haber içeriğinde yer alan reklamların okur üzerindeki etkilerine yönelik araştırmalar da benzer bir şekilde farklı bulgular sunuyor. Örneğin Yang ve Oliver (2004) internet kullanım sıklığının belirleyici olduğunu, haber sitesinde yer alan reklamların interneti sıklıkla kullanmayanların haberi algılama sürecinde negatif etkiye sahip olduğunu fakat bu durumun diğerleri için geçerli olmadığını söylüyor. Araştırmaya göre bir internet haberine eşlik eden reklamların interneti yaygınca kullananlar üzerinde bir internet haberine eşlik eden reklamların etkisi görece az. Bir habere ve reklama eş zamanlı olarak maruz kalmanın bilgi akışı sürecine etkisini sorgulayan bir başka araştırma ise (Kim, 2013) statik reklamların okurun dikkatini dağıtarak haberi algılamaya yönelik zihinsel sürecine olumsuz etkide bulunduğunu fakat, hareketli reklamların illa böyle bir etkiye sahip olmadığını belirtiyor.

Haber sitesi tasarımı: Farklı bakışlar

Haber sitesi tasarlarken dikkat edilen unsurların ve ortak uygulamaların neler olduğunu görebilmek ve tasarımları Türkiye’deki habercilik pratikleri çerçevesinde değerlendirebilmek amacıyla kimi serbest olarak farklı haber sitelerinin tasarımını üstlenen kimi de haber sitelerine ücreti karşılığı yazılım paketleri sunan daha kurumsal yapılardaki temsilcilerin görüşlerini dinlemek önemliydi. Bu nedenle serbest yazılımcılar ve şirketlerle kimi görüşmeler gerçekleştirdik.

Türkiye’de haber yazılımı sunan kurumlar içerisinde önemli bir marka değerine sahip TE Bilişim’in 500-1000 arası bir sabit portföyü var. TE Bilişim adına bizimle görüşen Siraceddin El, şirketin 2009 yılında haber yazılımı üzerine piyasadaki boşluğu doldurmak için kurulduğunu, zamanla Haber 7 ve Ulusal Kanal gibi büyük aktörlerle çalışmaya başlayarak yükseldiğini, çoğunlukla yerel haber üreten Türkiye kökenli gazetelerin yanı sıra Afrika’dan ve Avrupa’dan da müşterileri olduğunu belirtiyor: “Sadece haber yazılımı odaklı çalışmıyoruz aslında. Seçim yazılımı da yapıyoruz. Bir seçim döneminde Anadolu Ajansı ile yaptığımız anlaşma vesilesiyle bir çalışmamız da oldu. Burada NTV vardı, Ensonhaber vardı, T24 vardı. AA verileri servis ediyordu biz bunları işliyorduk sitelere. NTV o yazılımla o zaman 500 bin kişiye ulaştı.” 

Haber siteleri belli bir ücret karşılığında hosting, domain, güvenlik sertifikası ve IT hizmeti gibi seçeneklerden yararlanabiliyor. Siraceddin El, TE Bilişim’de kendi uyguladıkları ücret politikasını şu şekilde açıklıyor: “Bir defa yazılım ücreti karşılığında lisansı satarak, teknik hizmetler için ek ödeme almak gibi bir politikamız var, bizi cazip kılan da bu zaten, tek ödeme ile yazılım lisansı elde edip uzun yıllar kullanabiliyor müşterilerimiz. Şimdi her yıl yeni temalar, tasarım yapıları da çıkarıyoruz. Daha önce müşterimiz olanlara yeni tema almak istiyorlarsa sadece aradaki farkı almak gibi bir hizmet de sağlıyoruz.” Temaların fiyatları bin ile 5 bin TL arasında değişiyor. 

Medyapod, Turizm Gazetesi gibi internet sayfalarının tasarımında yer almış ve şimdi serbest olarak daha ziyade küçük haber kuruluşlarıyla çalışan Tansu Günay ise tasarımdan önce altyapının önemli olduğunu düşünüyor. “Haber sitesi çok dinamik bir olay, kesinti, sorun kabul etmemeli. Bunları aşmanın tek yolu da altyapının iyi olması… Sunucu, hangi yazılımın kullanıldığı, hızı etkileyen unsurlar. Bunlar da maliyetin en az yarısını oluşturuyor, oluşturması gerekiyor daha doğrusu. Bir siteye çok iyi bir hosting sağladık mesela ama Türkiye’yi sarsan bir haber yapsa kimse okuyamayacak çünkü altyapısı sebebiyle ancak 10 bin kişi girebilir o siteye.” 2000 yılında internet gazeteciliğine başlayan ve yaklaşık 15 siteye yazılım danışmanlığı da veren Barbaros Koçanalı da altyapının önemli olduğunu, çalıştıkları haber sitesinin trafiğinin maliyeti etkilediğini söylüyor: “Altyapımızı güçlü tutuyoruz buna göre, hızlı ve her trafiğe yanıt veren sitelerle çalışıyoruz. Ücreti de bize ve sunucuya yarattığı trafiğe göre belirliyoruz.” 

2005 yılında başladığı Evrensel’de muhabirlik, dış haberler gibi çeşitli servislerde görev aldıktan sonra 2011 yılından bu yana internet editörlüğü yapan Mehmet Özer, Evrensel Gazetesi’nin tasarım ve altyapı işleriyle uğraşıyor, bir yandan da haber bültenlerinden sosyal medya araçlarına kadar gazetenin içerik koordinasyonunu üstleniyor. Haberi sitesi tasarımı ve içerik yönetiminin yanı sıra içerik paylaşımı kısmıyla da ilgileniyor olmasını bir avantaj olarak görüyor: “Türkiye’de internet içeriği çok hızlı akan bir süreç ve bitmeyen bir gündem var bir yandan… Haberin nasıl sunulacağı, fotonun nerede görülürse daha etkili olabileceği, reklam nerede olursa haberi bölmeyeceği ve bütünlüğe zarar vermeyeceği gibi şeyleri görmek büyük avantaj. Bazen birbirinden kopuk, birbirini anlamayan gruplar olabiliyor, birbiriyle çelişebiliyor. Tasarıma iyi görünen bir şey editörü zorluyor olabilir mesela. Emek verimliliğini düşüren bir şey olabiliyor bu. O açıdan bu işin kendi içimizde yapılması, bu işlerle ilgilenen kişilerin içerikle de birebir ilgili olması iyi.” 

Editörlükten gelen Doruk Tutku Tokçabalaban’ın internet teknolojileri uzmanlığı bulunuyor. 10 yıla yakın bir süredir de web tasarımı yapıyor, uzmanlık alanında danışmanlık ve eğitim veriyor. Zete, Dokuz8, Bir+Bir Forum gibi sitelerin tasarımında görev alan Tokçabalaban şu anda çalışmalarını editör, tasarımcı ve yazılımcıdan oluşan 3 kişilik bir ekiple sürdürüyor. Tokçabalaban, Türkiye’deki haber sitelerinin hem kullanıcı deneyimi hem de tasarım bakımından zayıf olduğunu ve bunun tasarım sürecinde yer alan farklı aktörler arasındaki anlaşmazlıklardan kaynaklandığını düşünüyor: “Vizyonsuzluk ya da teknik yetersizlik değil, içeriği hazırlayanların, reklamcıların köstek olmasının çok etkisi var bunda. Bir sürü yayın belirli kısıtlara sahip. Çok fazla şey deneyebilirler, deneyecek fırsat da ellerine geçiyor aslında ama denemeyelim, hazır şeylerle devam edelim diyorlar.” İçeriği hazırlayanların, tasarımcıların içeriği yönlendirmelerini kabul etmedikleri ve içeriğe göre tasarım yapılmasını istediklerini söyleyen Tokçabalaban’a göre daha fazla esneklik uygulanması mümkün: “Aslında tasarıma göre de içerik yapılması gerekiyor bazen. İnsanların dikkat süresi çok düşük, sosyal medyadan geliyorlar, bir sürü parametreyi de düşünmek lazım.” 

Arama Motoru Optimizasyonu (SEO) ve tasarım

Giderek daha fazla sayıda haber sitesinin günlük olarak içerik ürettiği bir ortamda haberlerin internet kullanıcılarına hızlı ve doğru bir şekilde servis edilmesi önemli. Fakat, paylaşılan içeriklerin olabildiğince çok kullanıcıya ulaştırılması ve okutulabilmesi için içeriğin hazırlanması ve paylaşılması aşamalarında dikkat edilmesi gereken başka kriterler de bulunuyor. Haber sitelerinin de diğer tüm internet siteleri gibi sitelerine organik trafik çekmek, ve dolayısıyla belli bir başarı elde etmek için bu koşulları yerine getirmesi gerekiyor. Gerek tasarım gerek haberin girişi esnasında yapılması gereken bu kriterlerin temel amacı aslında hazırlanan içerikleri arama motorları, hatta spesifik olarak Google için optimize etmek. 

Google ve diğer arama motorlarının internetteki tüm sayfaları ziyaret ederek taradığı ve belirli bir sıralamaya tabi tuttuğu düşünüldüğünde haber medyasının izlemesi gereken SEO stratejilerinden biri sitenin mimarisini buna elverişli bir şekilde kurgulamak. Türkiye’nin ilk arama motoru pazarlama ajansı SEM’de Kıdemli Arama Motoru Optimizasyonu danışmanı olarak çalışan Onur Poyraz Kaya kendi istihdam alanını dahi oluşturmuş bu işlemleri şu şekilde tanımlıyor: “Google’ın ücretsiz sonuçlarında en iyi sıralamayı alabilmek için yapılıyor tüm çalışmalar. Bu içerik güncelleme, içerik yayınlama da olabilir siteyi hızlandırma, sitenin tasarımını değiştirme de.”

Bu noktada, görüştüğümüz kişiler arasında bir haber sitesinin teknik altyapısının Google tarafından taranabilir ve dizine eklenebilir olmasının önemine ilişkin bir fikir birliği var. Siteye periyodik olarak içerik eklenmesi, eklenen içeriğin zamana duyarlılığı, sitenin hızı diğer internet sitelerinde olduğu gibi haber siteleri için de belirleyici hususlar arasında sıralanıyor. Fakat Kaya’ya göre içeriklerini SEO uyumlu bir şekilde üretme konusunda en fazla problemle de gazeteler karşılaşıyor. Gazetelerdeki insan kaynağının boyutu, gün boyu sürekli yayın yapılması ve dolayısıyla günlük olarak optimize edilmesi gereken içerik sayısının fazlalığına değinen Kaya’ya göre haber sitelerinin her biri doğru optimize edilmiş içerikler çıkarması neredeyse imkânsız. “Sitede kopya sayfalar, taranamayan sayfalar, doğru konumlanmamış içerikler olabiliyor… Mesela kullanıcı sayfa yüklendiğinde görselle karşılaşıyor, yazı aşağıda kalıyorsa buna müdahele etmek gerek. Bu tarz optimize edilmemiş içerikleri engellemek için biz bazı kurallar belirliyoruz ve gazetelerle paylaşıyoruz başlık şöyle olmalı, URL böyle olmalı gibi.” Ağırlıklı olarak Türkiye’deki yerel gazetelerin oluşturduğu 1000’in üzerinde haber sitesine yazılım sunan TE Bilişim’den Siraceddin El, şirketlerinin temel olarak benzer bir şekilde SEO için gerekli kriterleri ve yönergeleri izlediğini ve müşterilerini bunlara uygun olarak yönlendirdiklerini belirtiyor: “Haber yazılımlarında belirli bir trafiğe ulaştıktan sonra ihtiyaçlarınız karşılanamaz hâle geliyor. SEO tarafında biz altyapınızı güçlü tutuyoruz. Bunları takip ederek yaptığımız yazılımlarda puanların yüksek çıkabileceği şekilde ayarlamalar yapıyoruz. Müşteri tarafında yapılabilecek işlemler kalıyor sadece aslında. Haber eklerken haberin nasıl etiketlendiğinden tutun pek çok şey SEO tarafını etkileyebiliyor.”

Haber sitelerinde içeriğin uygun etiketler ve kategoriler kullanılarak sunulması okurun ilgilendiği içeriklere kolay ulaşabilmesi ve Google’ın kategoriler aracılığıyla haberi tespit etmesine yardımcı olması açısından önemli. Ne var ki, görüştüğümüz temsilciler Türkiye’deki haber sitelerinin hem arama motoru hem de kullanıcı açısından dikkat edilmesi gereken unsurlardan olan kategoriler ve etiketleri uygulama biçimlerine ilişkin farklı görüşler belirttiler. Bir haber sitesinde yer alan kategori yapısının okurun site içerisindeki haberlere nasıl bir navigasyonla ulaşacağını belirlediğini söyleyen Onur Poyraz Kaya’ya göre Türkiye’deki haber sitelerinde bu yapılar düzgün işlemiyor: “Mesela politik haberlere tıklıyorum, oradan önemli bir politik figürle, bir partiyle ilgili haberlere gidemiyorum, bulamıyorum onları. Her şey karman çorman.” Etiket sayfaları için de benzer bir eleştiri yönelten Kaya yanlış kullanıldığını, hangi etiketlerin gerekli olduğu ayrımının doğru yapılmadığını ve haber sitelerinde etiket yaratma yetkisinin belli kişilerle sınırlandırılması gerektiğini düşünüyor. 

Doruk Tutku Tokçabalaban ise içeriklerin etiket gibi belirli bilgiler koyularak girilmesinin örneğin daha sınırlı kapasiteye sahip araştırmacıların işine yarayabileceğini ama çok da gerekli olmadığını söylüyor: “Bunlar çok önemli SEO’culara göre ama aslında o kadar da değil. Google zaten bizim yaptığımızdan daha iyi anlıyor. Başka ülkede biri mesela Google için bişi yapmasa da Google’ın bir şey yapacağını biliyor, o yüzden uygulamıyor.” Evrensel Gazetesi İnternet Editörü Mehmet Özer de benzer bir şekilde bir dönem çok kullanılan etiket sayfalarının artık işlevsiz olduğunu çünkü Google’ın etiketleme işlemini kendisi metinden seçerek yaptığını belirtiyor. “Bugün artık etiket kullanmaya gerek yok bir haber sitesinde, kullanıcıların tıklama oranları da çok düşük zaten bu etiketlere.” Özer için sitede kategorilere yer vermek ve haberleri okurun ilgisini çekecek ilgili diğer haberler ile birlikte sunmak hem haber tasarımı hem de daha genel anlamda haber tüketimi açısından mühim: “Okur o haberin bütününe ya da detaylarına dair verilere ulaşabiliyor mu, çok uğraşmadan bir haberden diğerine geçerek olayın bütününe dair bilgi sahibi olabiliyor mu? Bizim de Evrensel’de çözmek istediğimiz temel konu bu. Türkiye’de detaylara çok fazla kapılıp okur olayın bütününü göremeyebiliyor. Bizim amacımız okuru bilgilendirmek, haberi tükkettirmek değil… Gerekirse bir haber okusun ama konuyu iyi anlasın.” 

Bir internet sayfasının hızlı açılıyor olması da hem kullanıcı deneyimini zenginleştirmek hem de SEO yapmak için önemli bir kriter. Araştırmalar bir sitenin yavaş yükleniyor olmasının kullanıcının sitede daha az vakit geçirmesiyle ya da direkt olarak siteden çıkmasıyla sonuçlanabildiğini gösteriyor. Google tarafından da bir sitenin yüklenme hızı sıralama algoritmasına etki eden faktörlerinden biri olarak kabul ediliyor. Bir haber sitesinin yükleme hızının yüksek olması da bu sebeple hem sitenin Google’da hızlı indekslenmesi hem de okurun sitede daha uzun kalmasına yardımcı oluyor. Bu doğrultuda site hızını yüksek tutmak için habercilerin dikkat etmesi gereken bazı tasarımsal noktalar var. Onur Poyraz Kaya örneğin yanlış görsel kullanımının hız açısından ciddi etkileri olduğunu belirtiyor: “Görsel kullanırken bunların da optimize edilmesi gerekiyor. Optimize edilmeyen görsel çok yer kaplıyor MB cinsinden ve bu da sayfayı yavaşlatıyor. Haber sitelerine gelenlerin %70’i mobilden geldiği ve orada hız çok önemli olduğu için de kayba uğranıyor.” Kaya aynı zamanda kullanılan fotoğrafın özgün olmasının önemli olduğunun ve büyük oranda stok fotoğraf kullanımının SEO açısından sorun teşkil ettiğinin de altını çiziyor. Yüklenme hızının yüksek olmasının en önemli tasarımsal ögelerden biri olduğunu düşünen Doruk Tutku Tokçabalaban, Google’ın yavaş siteleri “cezalandırması” sebebiyle 2-3 yıl içinde böyle bir problemin kalmayacağını öngörüyor. 

Google taramasında olumlu sonuçlar almak için sitenin mimarisinde dikkat edilmesi gereken bir diğer nokta da hatalı ya da kopya sayfalar bulundurmamak. Onur Poyraz Kaya danışmanlığını yaptıkları internet sitelerinde tespit ettikleri hatalı sayfaları sildiklerini ya da düzeltilmesi için uyarıda bulunduklarını söylüyor. Fakat konu kopya sayfalar olduğunda görüştüğümüz temsilciler, Türkiye’deki haber sitelerinde bu tarz sayfalarla bu denli karşılaşılıyor olmasının Türkiye’deki habercilik dinamiklerine ilişkin başka bir şey anlattığı, örneğin “ajans haberciliği” kavramı ile ilişkili olduğu görüşünde. TE Bilişim’de tasarım temsilcisi olarak çalışan Siraceddin El, Google’ın ajanslarla entegre çalışan ve gelen haberlerin olduğu gibi aktarıldığı içerikleri “kopya içerik” saydığını ve bu sistemi kullanarak farklı sitelerin bir haberin servisinde aynı metin ve başlığı kullanmasının SEO’yu kötü etkilediğini belirtiyor. Google kopya içerik olarak algıladığı içerikleri arama sonuçlarında filtreliyor ve dolayısıyla kullanıcılar bu içeriklere organik olarak ulaşamayabiliyor. El’e göre bu problemin ortadan kaldırılabilmesi için habercilerin içerikleri özgün aksettirmeleri önemli: “İçerik özgünleştirilerek kullanılsa SEO için daha iyi olur. Kalıcı olan içerik zaten, siz içerik kısmında kendinize düşen görevi yerine getirmediğinizde problem yaşamak kaçınılmaz.” NK İletişim’den Barbaros Koçanalı da Google’ın bu tarz ajans botu haberciliğine “değersiz” gözüyle baktığını ve ceza kestiğini vurgulayarak yazılım verdikleri haber sitelerine kopya içeriklerden kaçınmak için metnin içinde oynama yapmalarını, örneğin içeriği özgün bir spot ve başlıkla paylaşmalarını önerdiklerini söylüyor. “Google özgün ve değerli tasarıma önem vererek iyi içeriği ön plana çıkarmaya başladı, bu yüzden hep en değerli oldu. İyi, özgün içerik her zaman SEO anlamında karşılığını buluyor.” 

Haber sitelerinin Google için uyguladığı optimizasyonların bir parçası da içeriklerini Google Haberler içinde görünür kılmak ile ilgili, çünkü siteler Google’ın haber siteleri için kullanıma açtığı bu ek arama motoru ile sitelerine daha fazla trafik çekebiliyor. Fakat ana arama motoruna ilaveten bu alt listelemede görünür olmak için haber sitelerinin bu motora kayıtlı olmak, özgün ve okunabilir içerik üretmek, HTML formatı kullanmak, haberin içinde gömülü reklam bulunmaması gibi uygulaması gereken bazı teknik yönergeler var. Onur Poyraz Kaya, bir sitenin Google Haberler listesine çok kolay bir şekilde kaydedilebiliyor olmasına rağmen bu süreci belli bir ücret karşılığı üstlenen ajanslar ve kişiler olmasına eleştirel bakıyor: “500 liraya Google Haberler kaydınızı yaparım gibi şeyler duydum. Teknik hiçbir bilgiye ihtiyaç duymadan sadece rehberi okuyarak 1 saatte yapılabilecek bir şey. Google uyumlu site tasarımı denen şey de zaten dolandırıcılık. Web tasarımı ilerleyen bir şey, nasıl uygun olabilir ki? Google’ın kriterleri zaten yılda yüzlerce kez değişiyor.” Siraceddin El bununla ilgili olarak Google Haberler listelerine girmenin eskiden çok kolay olduğunu ama zamanla Google’ın kriterlerini zorlaştırdığını söylüyor. Görüştüğümüz bir başka temsilci ise Google Haberler aracılığıyla gelen trafiğin eskiden çok daha fazla olduğunu ve sitelere belli bir büyüme etkisi yarattığını fakat mevcut olarak tatminkâr bir trafik sağlamadığını belirtiyor. 

Haberciler dijital okur kazanmak, site trafiği yaratmak, daha çok tıklama ve reklam geliri elde etmek için bir nevi Google tekelinde belirlenen kurallara göre iş yapmak zorunda bırakılıyor. Barbaros Koçanalı “Bizim sektörün tanrısı zaten Google olduğu için tapıyoruz ona, ne derse ikiletmiyoruz, bütün algoritmalarımızı da ona göre yapıyoruz. Kendimizi sevdirmek için de ne kriter varsa uyguluyoruz” dese de bu duruma daha eleştirel yaklaşan bir kesim de var. Kendi tasarladığı sitelerde mümkün olduğunca Google’ın herhangi bir servisini kullanmamayı tercih ettiğini belirten Doruk Tutku Tokçabalaban’a göre aslında arama motoru optimizasyonu için uygulanan çeşitli işlemler sadece Google’a hizmet ediyor: “Bu Google’a yapılan bir şey sadece. Bilinmezlikten böyle. Tam olarak ne yapıldığı da bilinmiyor, fikir yürütmek de sıkıntılı oluyor. SEO diye bir şey yok aslında, bu Google direkt. Türkiye’de sanki kaç arama motoru var, ciddi derecede büyük internet şirketleri birkaç şirketin motorları hariç diğerlerini blokluyor zaten. Veri çalıyorlar, sayfaları yavaşlatıyorlar ama herkes Google Analytics, Gmail kullanalım diyor.” Mehmet Özer de haber sitelerinin Google’ın belirlediği kriterleri uygulasa dahi başarılı olamayabildiğini çünkü bu kuralların Türkiye’de işlemediğini savunuyor: “Google kendi kurallarına Türkiye’de kendi uymuyor. Bir alışveriş sitesiyse kurallar daha farklı uygulanıyor olabilir ama haber sitesinin Google’ın önerdiği, şunu böyle yapsan sonuçları böyle olur dediği kuralları uygulasa bile başarılı olma ihtimali çok düşük. Google kendisi uymuyor kurallara zaten. Siz ne yaparsanız yapın Milliyet’i, Sabah’ı, Hürriyet’i gösteriyor.” Özer’in aynı zamanda Türkiye’de haber sitelerinin içerik üretim ve optimizasyon süreçlerini tersten kurduğuna dair bir saptaması var: “Birçok haber sitesi arama motoru için üretiyor, okur için optimize ediyor. Okur için üretmiyor yani haberi aslında. Biz okur için yapıyoruz o sayfaları.” 

“İyi editör SEO uyumludur zaten” diyen Onur Poyraz Kaya, haber sitelerinin “bu nedir?”, “bu kimdir?” gibi siteye trafik çekmek için anahtar kelimeler kullanılarak “kötü” ve “sıkıcı” içerikleri hazırlayan SEO editörlerinin aranıyor olmasına ise eleştirel bakıyor. Daha genel anlamda da haber sitesini tasarlayan, yazılımcı ve SEO uzmanı gibi iş tanımlarının aslında dikey uzmanlıklar olduğunun anlaşılması gerektiğini ve bütün bunların bir kişiye yığılmasının da sorunlu olduğunu savunuyor. Tüm bu SEO pratiklerinin doğru uygulanması noktasında da Kaya kimi zaman haber sitelerinin tasarımlarına ilişkin habercilerin istekleri ve alışılmış tasarım ögelerine olan bağlılık sebebiyle zorlandıklarını belirtiyor: “Karşı tarafı ikna edebildiğimiz ölçüde başarılıyız. Belki önerilerimi harfiyen uygulayan site sayısı 10’u geçmez bugüne kadar. SEO önemli tamam bütçe ayıralım diyorlar, ama bilmiyorlar ki danışman başka önerilerde bulunacak ve senin o önerilere de bütçe ayırman lazım. Ama bunu yapmıyorlar. Öneriyi dinlemenin SEO yapmak olduğunu sanıyorlar ama öyle değil.” Kaya’ya göre bunda haber sitelerinin birbirini örnek almayı tercih ediyor olmasının ve bazı popüler addedilen site tasarımlarının model olarak kabul ediliyor olmasının etkisi var. “Biz SEO uzmanı olarak fikir sunduğumuzda ‘Ama Hürriyet öyle yapmamış ki’ gibi bir cevapla karşılaşıyoruz. Herkes onlar ne yapıyorsa onu yapmaya çalışıyor ama SEO böyle bir şey değil.” Doruk Tutku Tokçabalaban da bazı popüler haber sitelerinin tasarımlarının taklit edilmeye çalışıldığından ve bunun çalışmalarını etkilediğinden yakınıyor: “Bilmem kim gibi olsun çok yaygın bir şey Türkiye’de. Onlarınki gibi olunca üzerine çıkacak da bir alan kalmıyor. Biz Zete’yle çalışırken mesela fikrini öne sürdüğümüz 8 yenilik varsa bunların 5’i uygulandı. Zamanla başka yerlerde görmeye başladık o şeyleri.” 

Reklam optimizasyonu tasarımın neresinde? 

Haber sitelerinin tasarımında dikkate alınan bir diğer unsur da reklamlar. Tasarım süreçlerinde haber odaları ne kadar reklam alacaklarından bunları nerede ve nasıl konumlandıracaklarına kadar bir dizi etkeni daha göz önünde bulunduruyor. Reklamların Türkiye’deki haber sitelerinin tasarımlarında bu kadar büyük bir paya sahip olmasının sebebi aslında önemli bir gelir kaynağı olması. Ekonomik sürdürülebilir çeşitliliğinin yetersiz olduğu ve abonelik sistemlerinin henüz yaygın kullanılan bir pratik hâline dönüşmediği Türkiye’de haber siteleri reklam üzerinden elde edilen gelire ihtiyaç duyuyor. Bu sebeple haber siteleri tasarımlarında kendi oluşturdukları ve Google’dan gelenler olarak ayrılmış iki farklı reklam alanına yer verilebiliyor. Reklam alanlarının tasarım aşamasında ne kadar belirleyici olduğunu Barbaros Koçanalı şu şekilde açıklıyor: “Tasarım işi en zorlandığım şeylerden biri. 20 yıl önce daha kolaydı. Son 10 yıldır önce reklamları koyuyorum, reklam yayınlanacak yerleri. Sonra grafikere verdiğimde suratını asıyor, abi bunun bir şeyi kalmamış ki diye. Ama ne yazık ki bu reklamlarla beraber gitmesi gerekiyor tasarımın, önce o yüzden onları yerleştiririm kalanına tasarım yap derim.”

Dijital Pazarlama Uzmanı Zeynep Merve İşeri Google’dan reklam alma modelinin yaygınca kullanıldığını ve birçok site için iyi dönüş alınan bir gelir modeli olduğunu belirtiyor. Fakat reklam yoğunluğunun artmasıyla daha fazla kitlenin reklam engelleyici kullandığını bu sebeple okur memnuniyetini sağlamak için belirli çalışmalar yapılması gerektiğini söylüyor: “Örneğin, okur bir sayfada üç reklam varken sitede ne kadar kalıyor, bir reklam varken ne kadar kalıyor, hiç reklam olmasa ne kadar kalacak…” İşeri’ye göre reklamların daha tıklanabilir olması sitenin diğer organik çalışmalarıyla da bağlantılı. Site hızı, tıklama oranları, reklamın yapılan diğer aramalarla örtüşmesi, “expanded text ad” ve “responsive text ad” gibi olabildiğince tüm reklam alanı faktörlerinin değerlendirilmesi önemli. Haber sitesinin alanı reklama açtıktan sonra içerik anlamında ise alabileceği bir aksiyon olmadığını söylüyor. 

Reklamın nerede konumlandığının ve hatta linkin hangi renkle hazırlandığının dahi okurun tıklama eğilimini ciddi derecede etkileyebildiğini söyleyen Tansu Günay zaman zaman kullanıcıların bir sitede daha çok nerelerde gezindiğini inceleyen ısı haritalarına bakarak karar alabildiklerini söylüyor: “Tutucak haberlerin altına şu haberi de koyayım, hemen oraya reklam koyayım dersin.” Günay, siteye reklam almanın her zaman beklenen değeri getiremeyeceğini ve siteye gelen trafiğin az olduğu durumlarda örneğin Google’dan reklam almanın çok büyük bir değişiklik yaratmayacağını da belirtiyor. Bu durumun özellikle yerel haber sitelerinde gözlenebildiğini söyleyen Barbaros Koçanalı da benzer bir görüşü paylaşıyor: “Yerel haber siteleri için Google reklamların verdiği paralar hiçbir işe yaramaz. Çok agresif modeller Google AdSense. Trafiği de çok ciddi anlamda düşürebiliyor, bir sitemizde %40 düşüş yarattı mesela her tarafın reklam olması. Bu kadar paraya değmiyor.” Koçanalı reklamlardan beklediği geliri elde edemeyen ve finansman arayışında olan yerel gazetelerin bu sebeple son birkaç yıldır belediyelerden kaynak almaya başladığını ve bir nevi belediyelerin kontrolü altında yayın yapmaya başladığına dikkat çekiyor. Lifebursa.com ve Bursa Hakimiyet gibi yerel gazetelerin tasarımında rol alan Koçanalı reklamların işin içine girmesinin eski şablon tasarımları büyük ölçüde değiştirdiğini söylüyor. 

Doruk Tutku Tokçabalaban da Facebook ve Google gibi önemli paydaşların ortaya çıkmasının haber siteleri için reklam modellerini büyük oranda değiştirdiğini ve tasarımlardaki reklam uygulamalarının giderek “vasatlaştığını” düşünüyor: “Türkiye’deki yerel haber, ulusal haber sitelerindeki neredeyse tüm reklamlar aynı kalıba denk düşüyor. Benzer tasarımlar kullanılıyor, bunlar Google reklamı göstermek için tasarlanıyor. Maksimum kaç reklam gösterebiliriz diye düşünülüyor.” Yine de Google reklamların özellikle küçük haber sitelerine reklam geliri olduğunu ve başka bir gelir kapısı bulunmaması sebebiyle durumun kabullenilmek zorunda bırakıldığını söyleyen Tokçabalaban’a göre alternatif gelir modellerin bulunup uygulanması gerekiyor. 

Haber siteleri tasarımlarında reklamların kimi zaman sayfanın neredeyse tamamını kaplayacak boyutlarda kullanılması ve asıl haber içeriğinin okunmasını zorlaştırması sebebiyle okurlar reklam engelleyici kullanmayı tercih edebiliyor. Sayfanın farklı yerlerinden fışkıran reklamların ciddi bir sorun teşkil ettiğini söyleyen Siraceddin El’e göre haber sitelerindeki reklamlar ciddi bir bilgi kirliliği de yaratıyor. Mehmet Özer de reklam gelirlerinin çok yüksek olmadığını, Evrensel’de okuru rahatsız edecek bir reklam yerleşiminden yana olmadıkları gibi okurlara da bu tarz reklam engelleyici programları kullanmalarını tavsiye ettiklerini söylüyor: “Yaptığımız görüşmelerde ve teknik çalışmalarda en çok zorlandığımız şeylerden birisi reklam yerleştirme olmuştu. Sıfırlayacak kadar pazarlık yaptık. İlk başlarda standart bir uygulama yapılmıştı, okurlarımızdan hemen tepki geldi çok reklam var diye biz de şu anki hâline indirdik.” Özer aynı zamanda kullanıcıyı yormayacak tasarımların zamanla daha çok önem kazanacağını düşünüyor. Türkiye’de Sözcü gazetesi gibi reklam yerine abonelik modelinin alternatif bir gelir oluşturduğu gazeteleri örnek gösteriyor. 

İçerik yönetim sistemleri ve tasarımsal etkileri

Haber siteleri tasarlanırken öncelikle ya WordPress, Drupal ya da Joomla gibi hazır yazılımlar ya da kişiselleştirilmiş yerel yazılımlar kullanılıyor. Kıdemli SEO Danışmanı Onur Poyraz Kaya’ya göre bu iki seçenek arasında aslında belirgin bir fark yok: “Bir yazılım şirketinin yarattığı haber sitesi berbat olabilir; ama WordPress ile yaptığınız zaman çok iyi olabilir, tam tersi de olabilir. Burada mesele altyapıyı nasıl kullandığınız ve tasarım aşamasında SEO uzmanınızın olup olmadığı.” Kaya, WordPress gibi hazır yazılımların çok fazla şeye entegre edilebilme özelliği olduğunu ama kalabalık bir editoryal ekibi olup günlük haber akışı yüksek platformların kendi yazılımlarını yazması gerektiğini düşünüyor. Tasarımcılar arasında da hangi yazılımın kullanılmasının daha avantajlı olabileceğine yönelik çelişkili görüşler var. 

Tokçabalaban haber siteleri için yerel yazılımların kullanılmasının gerekli olmadığını ve kendi tasarımlarında da kullanmayı tercih ettiği WordPress’in güvenilir bir tercih olduğunu söylüyor: “WordPress’i teslim edip bırakması çok kolay. Biri benden sonra devraldığında içerikler kaldığı için yeni tasarımı takıp devam ettirmesi kolay. İçerik sitesinin kodunu yazmak aşamasındaki gereklilikler ciddi zor. Emek ve insan gücü gerekiyor. WordPress internetin %25’ini sağlıyor, bu devasa bir şey.” WordPress yazılımların kişiselleştirilmiş yazılımlarla kıyaslandığında RSS feed, açık veri kanalları, haberlerin filtrelenerek görüntülenebilirliği gibi belli özellikleri hâlihazırda içeriyor olması ciddi fayda sağlıyor. 

Görüştüğümüz temsilciler içerisinde kendi yazılımlarını kullananlar ise hâliyle WordPress gibi hazır yazılımların kullanılmasının çeşitli sebeplerle sorunlu olabileceğini belirtiyor. Örneğin Siraceddin El’e göre WordPress’in site trafiği noktasında teknik altyapısı yeterli değil ve teknik destek alınabilecek bir ekibin bulunmaması da haber sitesine ek iş yükü getirebiliyor: “WordPress zaten bir içerik yönetim sistemi aslında, yazılım değil. İhtiyacınıza göre aldığınız temayı istediğiniz şekilde kullanıyorsunuz. Sorun yaşadığınızda ya Google’da arama yapacaksınız ya da konuyla ilgili makale okuyup video izleyeceksiniz. Kendi başınıza çözmek için bir teknik yeterliliğe sahip olmanız gerekiyor. Anlık 1000 kişi olunca mesela site çöküyor.” Benzer şekilde Barbaros Koçanalı da WordPress gibi sistemlerde hizmetin ucuz olmasına rağmen içerik girmenin zorluğuna ve kullanışlılığın düşüklüğüne dikkat çekiyor: “WordPress’te bir haberi girene kadar benim sistemimde 8 haber girersiniz. Bizim en iyi detaycı olduğumuz konu işin kolay olması. Dijitalde her şey böyledir, ‘Keep it simple for the stupid’. Yazılım hazırlanıyor bunu da koyalım bu da olsun diye işi karmaşıklaştırma olayı var Türkiye’de ama bunun hiç gereği yok. Görseli ikinci plana atıp kullanıcı ergonomisi üzerine kurguluyoruz biz.” 

Ücreti karşılığında alınan haber sitesi yazılımlarını kullanan sitelerin tasarımsal olarak birbirine çok benzediğini söyleyen ve dolayısıyla bu sitelerde hep aynı tasarımsal ögelerin bulunmasını eleştiren Mehmet Özer Evrensel’in satın aldığı yazılımın %80’lik bir kısmını değiştirerek tamamen kendi site tasarımları üzerinde çalıştıklarını söylüyor: “1000 lira veriyorsunuz haber yazılımı alıyorsunuz her şey hazır ve aynı yerde. İmsak vakti, hava durumu, galeriler aynı, aynı kategoriler var… Biz hiç WordPress kullanmadık, başından beri kendi yazılımımızı kullanıyoruz.” Özer Evrensel’in kendi yazılımlarını kullanıyor olmasının güncel trendlere uygun değişiklikler yapabilmek anlamında esneklik kazandırdığını, örneğin kullanıcının haber içeriğini sosyal medyada paylaşımını arttırabilecek çeşitli özellikleri tasarımlarına entegre ettiklerini iletiyor. 

Klişeleşmiş bir tasarım: Manşet sistemleri 

Türkiye’deki haber sitelerinin hemen hepsinde kullanılan manşet sistemi ile ilgili ne düşündüklerini sorduğumuz temsilcilerin görüşleri çoğunlukla olumsuz. Tansu Günay, Türkiye’deki haber sitesi tasarımında en önemli görülen ögenin yana kaydırılan görseller (slider) olduğunu ama kişisel olarak “slider” kullanımına sıcak bakmadığını belirtiyor: “Türkiye’de ana akım medyayı takip edenler ‘slider’lardan okuyor haberi. Bu slider kullanımı ile bir yemek tarifi aradığınız zaman bile ilk sıralarda Hürriyet, Akşam, Milliyet, Habertürk çıkıyor karşınıza. Ama seçim analizi aradığınızda başka siteler çıkıyor. Haber siteleri okurlarını yanlış seçmişler yani baştan zaten.” Günay’a göre “slider” kullanımının bu kadar yaygın olması “tık rantı” beklentisinden kaynaklandığı kadar Türkiye’deki haber sitelerinin güncel küresel trendleri takip edememesiyle de alakalı: “Mesela 3-4 senedir The Guardian’da, The Times’ta bir canlı akış (live feed) furyası var. Aslında Türkiye’nin gündemine tam oturabilecek bir şey ama bir türlü gelemedi buraya. Bütün dünya bıraktı ama 10 yıl öncesinin ‘slider’ları duruyor her yerde.” 

Görüştüğümüz temsilcilerden bazıları Türkiye’deki haber sitelerinin görsel kullanımının yurtdışındaki örneklerle kıyaslandığında çok daha fazla olduğunu ve manşet sistemi kullanımının da bu sebeple tercih edildiğini düşünüyor. Koçanalı’ya göre haber siteleri içerik ile değil kullandıkları görseller aracılığıyla okuru yakalamayı hedefliyor. Siraceddin El de “hareket eden kımıl kımıl internet sitelerinin” hem kullanıcı hem de haber sitesi yöneticilerinin beklentileriyle açıklanabileceğini, çoğu zaman hazırladıkları sade tasarımların müşterileri tarafından kabul görmediğini belirtiyor. Diğer ülkelerin haber sitelerinin anasayfalarında bu kadar fazla görsel kullanılmadığı tespitine katılan El’e göre Türkiye’deki habercilerdeki hâkim düşünce okuru anasayfada daha fazla tutmak. okur odaklı bir kaygıları ise bulunmuyor. Hürriyet Gazetesi’nin 3 yıl önce sitesini daha sade bir tasarım kullanarak yeniledikten sonra zamanla tekrar eski hâline getirmesini örnek gösteren El’e göre Türkiye’deki okur “hareketli sayfalar”dan kaçamıyor. 

“Slider” kullanmama konusunda kararlı olduğunu vurgulayan Doruk Tutku Tokçabalaban da bu sistemin iyi bir kullanıcı deneyimi sağlamadığını ve zamanla daha az kullanılmaya başlanacağını düşünüyor: “Hiçbir espirisi yok. Sayfaya yük oluyor, editöre iş çıkıyor. Kullanıcı deneyimini baltalıyorlar ama neden yaptıklarını da çok iyi anlayabiliyorum.” Galeri formatında kurgulanmış ve metnin her biri farklı URL’ye sahip sayfalara bölündüğü içerikler için ise görüşü daha keskin: “Galeri haber gibi devam eden ve aslında sanki yeni tıklama yaratmış gibi şeyler çok verimli, bundan yürüyorlar. Haber sitesinin hayat döngüsü için kârlı aslında bu, bir kerelik şeyi alıp 20 kere kullanmış oluyorsunuz. Ama bazen çıkamıyorsunuz galeriden, geriye tıkladığınızda sayfa geçmişinize sayıyor çünkü. Bu etik bile değil, yapılmaması lazım. Kullanıcı özel bir tarayıcı kullanıyor olabilir, engelli olabilir.” Onur Poyraz Kaya, bu tarz galeri haberlerin SEO açısından da anlamsız olduğunu açıklıyor: “Negatif bir şey, zayıf bir içerik. Galeri ile sayfa sayısını 10’a 20’ye katlıyorsun ama sayfaların çoğu ne kullanıcıya ne Google’a bir anlam ifade etmiyor… Aşağı kaydırmalı olanlar ise hem tasarım hem SEO olarak daha çok işimize yarar aslında; ben bunu haber sitelerine öneriyorum, çünkü yeni URL ile başka bir habere geçmiş oluyor.” 

Evrensel’in internet sitesinde ise galeri haberler kullanılmıyor. Mehmet Özer bunun bilinçli alınmış bir karar aldığını aktarıyor: “Bilsek ki trafiğimizi %10 arttıracak, yapmayacağız. Okurun istemediği hiçbir şeyi yapmayız. Emniyetin yayınladığı bir genelge bile galeri olarak sunuluyor. Haber değeri taşıyan şey gerçekten görseldir o zaman yaparsın, ama tamamını galeriye dönüştürmek okuru aldatmaktır. Okur haberi ayırt edebilir, okurun zekâsına güvenmek lazım.” 

Mobil tasarımlarda öne çıkan detaylar 

Mobil kullanılabilirlik tüm internet siteleri için çok önemli, fakat haber sitelerine gelen trafiğin neredeyse %80’ini mobil kullanıcıların oluşturduğu göz önünde bulundurulduğunda bu sitelerin başarılı olabilmesi için daha da belirleyici bir kriter olarak karşımıza çıkıyor. Haber sitelerini ziyaret edenlerin çok büyük bir çoğunluğunun haberleri cep telefonlarından takip etmeyi tercih etmesi haber sitelerinin mobil kullanıma uygun olarak biçimlendirilmiş duyarlı tasarımlar oluşturmasını zorunlu kılıyor. Mobil uyumlu tasarımların öncelikli olarak hızlı yüklenmeye elverişli olması, masaüstü internet sitelerinden farklı olarak mümkün olduğunca içeriğin görüntülenmesini etkileyecek diğer unsurları barındırmaması, içeriğin kendisini kısa sürede ve en anlaşılabilir biçimde okura sunması gerekiyor. Mobil haber okurları ve masaüstünden haber okuyanlar sitede geçirdikleri süre, ziyaret ettikleri sayfalar, siteye ulaşma yolları bakımından farklılaşıyor. Bu sebeple mobil kullanıcıların bu farklılaşan ihtiyaçlarının ve haber okuma pratiklerinin tespit edilip buna yönelik tasarımlar geliştirmek kullanıcı deneyimini iyi kurmak için oldukça kritik. 

Mobil tasarım yaparken özellikle dikkat edilmesi gereken unsurlara yönelik sorumuza aldığımız cevaplar neredeyse birebir örtüşüyor. Sitenin hem font açısından hem de evrensel bir dil sağlayarak kolay okunabilir olması, menü seçeneğinin her daim ulaşılabilir bir yerde olması ve haberin içinde hareket kabiliyeti sağlaması gibi konular öne çıkıyor.

Barbaros Koçanalı da masaüstü için tasarlanan sitenin trafiğinin mobilden geldiği için tasarım önceliğinin mobile kayması gerektiğini düşünüyor. Koçanalı, kullanıcıların hareketlerini inceleyerek anasayfalarda açılan manşet alanından aşağıya çok da inilmediğini ve özellikle masaüstünde sayfanın açıldığı şekliyle okunduğunu saptadıklarını, bu sebeple “vitrin” kısmının hem mobilde hem de masaüstü tasarımlarda güzel hazırlanmasının önemli olduğunu söylüyor. 

Görüştüğümüz temsilcilerden Siraceddin El, mobil uyumluluk kriterleri içerisinde tıklanabilir alanların doğru ayrıştırılmasının da kullanıcı deneyimi açısından önemli olduğunu hatırlatıyor. El, mobil uyumluluk noktasında Google ads yönergelerinin belirleyici olduğunu, Google’ın zaman zaman siteyle ilgili testler yaptığını ve “yazılar küçük” ya da “butonlar birbirine yakın” gibi uyarılarda bulunduğunu belirtiyor. 

2013 yılında Evrensel gazetesinin mobil uyumlu internet sitesi tasarımı kullanmaya başladığını ileten Mehmet Özer, tasarımların en başta öncelikle mobili dikkate alarak hazırlanması gerektiğini düşünüyor: “Tasarımcı bir iş alsa önce masaüstü için mi mobil için mi istiyorlar diye soracak. Bunu istemeyen bir yönetim olması lazım artık. Size gelen demonun direkt mobil olması lazım, onu sonra masaüstüne göre ayarlamanız lazım.” Özer, Evrensel gazetesinde bir süredir mobilde Google teknolojileriyle entegre bir altyapı kullanıldığını aktarıyor. Uygulama gibi çalışan bu sistem masaüstüne de eklenebiliyor ve okurun habere daha hızlı erişmesini ve haberler arasında daha kolay gezinmesini sağlıyor. İstatiklerin de görüşünü desteklediğini belirtiyor Özer; Evrensel okurları mobilde kullanılan sistemde daha fazla zaman geçiriyor ve daha fazla haber okuyor. Fakat pandemi ile beraber bu durumun görece değişme eğilimi gösterdiğine de dikkat çekiyor: “Okurun %80’i mobilden geliyor ama pandemi sürecinde daha çok ekran kullanılmaya başlanmasıyla bu biraz azaldı. Eskiden mesai saatlerinde masaüstü akşam mobil trafik olurdu.” Özer ayrıca mobil tasarımın sadece internet sitesinin kendisiyle sınırlı olmaması gerektiğini hatırlatıyor: “Haber sadece sitede tüketilen bir şey değil aslında, tasarımı bütünlüklü olarak ele almak gerekiyor. Okur haberi sosyal medyada tüketip bırakıyor bazen, oradan siteye trafik çok az. Bu yüzden aslında bahsetmemiz gereken haberin tasarımı. Mesela sosyal medyada paylaştığımız içeriklere Evrensel’in logosunu da ekliyoruz, haberi en azından oradan gördüğünü hatırlatsın diye.”

Haber değerini belirleyen unsurlardan biri de paylaşılabilirlik, bu sebeple site mimarisi oluşturulurken haberciler ve tasarımcıların içeriğin kullanıcılar tarafından sosyal medyada paylaşılması bağlamında da dikkat ettiği belli hususlar var. Görüştüğümüz tasarımcılar özellikle mobilde paylaşım yoğunluğu olduğunu, örneğin okurların WhatsApp’tan kendi aralarında yaptıkları paylaşımlar sonucunda sitelere önemli trafik geldiğini belirtiyorlar. Paylaşım butonunun haber içerisindeki yerleşimi, başlığın ve spotun sosyal medya paylaşımlarında görünebilir olması gibi kriterler önemli. Ama okurun haberi sosyal medyada paylaşmaya teşvik edecek yapılanmaların eskisi gibi kolay olmadığına yönelik bir tespit de var. Örneğin Günay ve El, Facebook’un güvenlik ihlalleriyle mücadele kapsamında platformda haber paylaşımına ilişkin tutumunu değiştirdiğini ve bir haber sitesinde yapılan yorumun otomatik olarak okurun sosyal medya hesabında da görüntülelenebilmesini sağlayan entegrasyon özelliklerini zamanla kaldıracağını söylüyor. 

Tasarımlar ve haber yorgunluğu

Görüştüğümüz temsilciler zaman zaman Türkiye’deki haber siteleri için sıklıkla ifade edilen “tasarımların hepsi birbirine benziyor” gibi eleştirilere değinerek bazı gazetelerin tasarımda yol gösterici görevi üstlendiğini ve bunun okur açısından sonuçları olabileceğini vurguladı. Görüştüğümüz isimlerin hemen hepsi haber endüstrisindeki kişilerce Hürriyet ve Milliyet gibi sitelerin “amiral” olarak görüldüğünü ve geride kalanların onların uyguladıkları tasarımların dışına çıkmak istemediklerini belirtti. Buna karşılık, haber sitesinin içerik kapsamı ve kendi ulaşmak istediği okur kitlesini gözeterek tasarımda farklılaşmaya gidilmesi gerektiği yönünde ortak bir öneri var. Örneğin hedef kitlenin motivasyonunun tasarımda belirleyici olması gerektiğini düşünen Onur Poyraz Kaya “haber sitelerine uygun tasarım” gibi söylemleri de absürt bulduğunu iletiyor: “Yerel haber sitelerinin kullandığı tasarımla Washington Post’unki bambaşka olmalı, ya da tamamen ekonomi haberleri üreten bir sitenin. Örneğin bir site manşete ihtiyaç duymayabilir. Bunlar hedef kitleye ve kitlenin motivasyonuna göre çok değişen şeyler. Bazı sitelerde navigasyonu çok sadeleştiriyorum mesela, dikkati dağıtacak şeyleri azaltıyorum. Başka bir sitede ise çok şey olabiliyor çünkü orada istenen o.” 

Tasarımda tektipleşmenin okur için haberden kaçınma eğilimi yaratacağı en çok dile getirilen kaygılardan biri. Barbaros Koçanalı’ya göre birbirine benzeyen tasarımların kullanılması Türkiye’deki haberciliği etkileyen diğer dinamiklerle beraber sitelerin trafik sayılarına yansımış bile: “Analiz ettiğimizde direkt girişler gerçekten çok küçük. Sosyal medya çok büyük bir haber kaynağı hâline geldi.” Bağımsız ve iyi içeriğin en önemlisi olduğunu ve bunların sağlanması durumunda “başka oyuncaklara gerek kalmadan okurun yakalanabileceği”ne olan görüşünü tekrarlayan Koçanalı haber sitesi tasarımında yer alan farklı paydaşların çelişkili beklentilerinin de belli bir tecrübe düzeyine güven ile çözülebileceğine inanıyor.

Habercilikte görülen bu tasarımsal benzerlikleri daha genel bir perspektiften değerlendiren cevaplar da aldık. Örneğin Doruk Tutku Tokçabalaban’a göre yayıncılığın içinde bulunduğu bu durum kendisine özgü değil: “Türkiye farklı sebeplerden dolayı çok monoton ve vasat bir kapitalizm içinde. Biz ciddi derecede yaratıcı olmayan bir kapitalizmiz. Bu yayıncılıkta da belli ediyor kendini. Toplumun kabul edeceği bir vasat belirleniyor, herkes bunun üzerine atlıyor. Herkes aynı vasatlığı yapalım diyor, kimse itiraz etmiyor… Şu an bir şeyler üretmeye çalışanlar aynı şeyleri yapıyor, birikimi yok, düzgün bir şey bulamıyor.” Özellikle niş konularda çalışan eski gazetelerin “düzgün içerik” çıkarabildiğini, yurtdışında çok başarılı habercilik yapıp aynı zamanda iyi tasarımlara sahip olan küçük gazeteler gibi örneklere ise Türkiye’de rastlanamadığını düşünüyor: “Sürekli sürekli haber yapılıyor, gelir yaratamıyor, insanlara da ulaşamıyor… Gelir kaynağı çeşitliliği sıkıntısı tasarımları da içerik kararlarını da etkiliyor. Suç tabii okurda da, yayıncıda da, ama bir yerden sonra suçlamayı bırakıp çözmek gerekiyor.”

Tansu Günay ve Mehmet Özer aslında eleştirilerin merkezinde tasarımdan çok içeriklerde gözlenen benzeşmenin olması gerektiğini söylüyor. Türkiye’de bu anlamda bir ruh kaybı yaşandığını düşünen Özer’e göre içeriklerin iyi olması elzem: “Tasarım açısından bir problem yok aslında. ABD’de, Avrupa’da da siteler aynı. Keşke daha sade tasarımlar olsa evet ama içerik iyi olduğu sürece iyidir zaten.” 

Siraceddin El de tasarımın ötesinde kutuplaşmış siyasi ortamın okurun haber tüketim alışkanlıklarını dönüştürdüğünü hatırlatarak insanların kendi kutuplarına uyan haber şekillerini daha fazla takibe aldığını ve okurların sitelere daha çok arama sonuçlarından ya da Facebook gibi mecralarda önüne düşen haberlere tıklayarak ulaştıklarını belirtiyor. 

Okur için nasıl çözümler üretiliyor? 

Bir internet sitesi için siteyi ziyaret eden kullanıcı sayısı, kullanıcının hangi kaynaktan geldiği, hangi sayfanın kullanıcının daha çok dikkatini çektiği gibi detaylar performans ölçütü olarak görülüyor. Bu anlamda haber siteleri Google Analytics gibi araçları kullanarak arama motoru, sosyal medya ağları veya direkt internet sitesinden gelen farklı trafiklere ilişkin istatistikleri elde edebiliyor, bunları gözeterek de gerekli iyileştirme çalışmaları yapabiliyor. Bu tarz uygulamalar dışında haber sitelerinin başka analitik paneller kullanmak ya da okurlarının sitedeki dolaşımını takip eden ısı haritası çalışmaları yürütmek gibi opsiyonları da var. Görüştüğümüz temsilcilerin kullanılan metrik ölçüm araçlarına ilişkin tercihleri de çeşitli. “Kullanıcıya 3-5 sayfa daha gösterebiliyorsan iyi iş yapmışsın demektir tasarım olarak. KVKK bazı şeyleri engelliyor gerçi. Hedefimiz kullanıcıyı da analiz ederek reklam mantığının aynısını haber için yapmaktı. Bunun çalışmalarına başlamıştık ama şu an kullanıcı takibi yapmak da zorlaştı,” diyor Barbaros Koçanalı. 

Kullanıcı testi uygulamak yerine Google Analytics’in sunduğu geniş veri analizlerini okumayı tercih ettiğini söyleyenler olduğu gibi bunu doğru bir yöntem olarak görmeyenler de mevcut. Örneğin Mehmet Özer, Evrensel’in internet sitesi için Google Analytics’ten veri toplamayı büyük ölçüde azalttıklarını, sadece minimum düzeyde okunma sayısı, okurun nerden geldiği gibi verilere baktıklarını söylüyor. Özer aslında bir okurun Evrensel’de en çok okuduğu haber kategorisini, okurun en çok haber okuduğu saatlerde kendisine iletilebileceği bir sisteme dahi sahip olduklarını ama bunu kullanmadıklarını söylüyor. 

Siraceddin El de kendi kullanıcı deneyimi deneylerini yapmadıklarını onun yerine site trafik istatistiklerini analiz eden başka bir internet sitesinin belirledikleri birkaç pilot site ile ilgili değerlendirmelerine göz attıklarını belirtiyor: “Kullanıcı tarafından ziyade biz yayıncılara hitap ettiğimiz için onların memnun olabilecekleri özelliklere bakıyoruz daha çok.” Okurun site içerisinde ne kadar kaldığı gibi metrikleri Google Analytics’ten takip etmeyi tercih ettiğini belirten Tansu Günay da bu konularda son sözün işverende olduğunu söylüyor. “Haber odası yöneticileri tasarım alanına %100 müdahil oluyor, fikirleri olsa da olmasa da. Onların dediği oluyor. %80’i zaten ‘şunun aynısı olsun’ diye geliyor bize.” 

Görüşmelerde internet sitesine daha fazla trafik çekmek ve okuru sitede daha fazla vakit geçirmeye ikna etmek sorumluluğunun aslında kime ait olduğu da sıklıkla tartışmaya açılan bir nokta oldu. Günay, sayfadan sekme oranlarının düşürülmesi için okurun yakalanması gerektiğini ve bunun da içerik üreticisinin işi olduğunu söylüyor. El’e göre de okurun bir haber sitesinde daha fazla zaman geçirmesi için en başta dürüst içerikler üretilmesi gerekli: “Bir kelimeyi arıyorum mesela, haber siteleri ilk sayfada çıkıyor. O kelimenin anlamını öğrenene kadar bir sürü alakasız şeyler yazılmış. Ben bunu öğrenene kadar kırk takla atıyorum… kullanıcı aslında tasarımla ilgilenmiyor, birinci belirleyici içeriktir diyorum ben bu konuda.” 

Haber sitelerinde hâkim tasarım trendleri: MASAÜSTÜ TASARIMLAR

Araştırmamızın bu kısmını Alexa ve Similarweb platformlarının trafik raporlarına göre Türkiye’de en çok ziyaretçi çeken 25 haber sitesinin tasarımlarının analizine ayırdık. Araştırma kapsamında incelediğimiz haber siteleri sırasıyla şunlardı: ensonhaber.com, hurriyet.com.tr, milliyet.com.tr sozcu.com.tr, mynet.com, yeniakit.com.tr, haberturk.com, yenisafak.com, trthaber.com, haberler.com, sabah.com.tr, haber7.com, cumhuriyet.com.tr, t24.com.tr, odatv4.com, diken.com.tr, cnnturk.com, birgun.net, evrensel.net, posta.com.tr, aksam.com.tr, ntv.com.tr, bianet.org, aa.com.tr ve dha.com.tr.

Tasarım bütünlüklü bir süreç olsa da özellikle kullanıcı tarafında mobil ve masaüstü gezinme tecrübeleri arasında ciddi farklılıklar olmasından ötürü de masaüstü tasarımlardaki hâkim trendler ve paternlerle, mobil tasarımlardaki hâkim trendler ve paternleri ayrı ayrı ele aldık. Süreç içerisinde 25 haber sitesindeki anasayfaları ve her birinden rastgele olarak seçtiğimiz bir haber içeriği sayfasını analiz ettik.

Haber sitelerinin masaüstü tasarımları: Anasayfalar

Haber sitelerinin anasayfa tasarımlarına bakıldığında ortak bir paternden bahsetmek tam anlamıyla mümkün olmasa da incelediğimiz 25 çok ziyaret edilen haber sitesinin ortaklaştığı modülleri ele almak şart. 

Önce aşağıda teker teker ele alacağımız modülleri tanımlayalım. Haber sitelerinin çoğunun en tepesindeki menü çubuğu aşağı doğru indikçe sizi takip edecek şekilde tasarlanmış durumda. Bu kısmın hemen altında incelediğimiz sitelerin %80’inde banner türünde reklamlar bulunuyor. İncelediğimiz sitelerin %75’inde üst menü ve varsa tepe reklamı, sürmanşet modülleri izliyor. Bunların bazıları kayan yapıda, bazıları da yan yana duran dikdörtgenler ya da kareler şeklinde. Burada tam bir standardizasyondan bahsedilemese de kayan imajlara dayalı sistemler sürmanşetlere de yansımış. Bunların ardından genellikle manşet modülü (incelediğimiz sitelerin tamamında kayan görsellere ya da kayan içerik kutularına dayalı) geliyor. Bu sistem Türkiye’deki popüler haber sitelerinin ve haber yazılımı tasarımlarının vazgeçilmezi durumunda gibi görünüyor. Tepeden sayfanın altına doğru inerken bahsettiğimiz tepe menüsü, reklam, sürmanşet ve manşet bölümleri tüm tasarımlar arasındaki ortak noktaların başında yer alıyor. Bu bölümün ardından çok sayıda ortaklaşma olmakla birlikte enine bir bant olarak ya da çoğunlukla sağ sütunlarda köşe yazarları modüllerinin kullanıldığına şahit olmak mümkün oluyor. Köşe yazarı modülü dışında aşağı doğru indikçe en belirgin olan modüller kategorilerine göre ayrılmış yazılar, varsa gazetelerin ek ya da özel kategorilerinin içeriklerine ilişkin bölümler, multimedya odağı olan yayınlarda video modülleri, resmi ilan modülleri ve alt menü olarak sıralanabilir. Bu bölümde bu sık rastlanan modülleri ve görüşmelerde ya da okur anketimizde önemli olduğu belirtilen ve anasayfada görülen modülleri biçimsel olarak ele alacağız.

Manşet ve sürmanşet modülleri

Türkiye’de haber sitelerinin anasayfalarının tasarımı içerisindeki en önemli modül manşet modülü gibi görünüyor. Manşet modülleri slider denen tarzda tasarlanıyor. İncelediğimiz siteler arasında ana manşet modülü kullanımı genellikle 10-20 haberin kaydırma yoluyla görüntülenebildiği bir tarza sahip. Çoğunlukla bu modüllerde sağa ve sola kaydırma tercih edilmiş. Elbette burada istisnalar da var, örneğin Bianet.org’da 1’den 20’ye ya da 10’a giden manşet sistemi yerine, hem aşağıdan yukarı haberler arasında gezinerek ana görseli değişen hem de sayılara dayanmayan bir manşet sistemi kullanılmış.

Manşet sistemlerinde dikkate değer farklılıklardan biri de resim/fotoğraf üstü yazıları. Sitelerin birçoğunda yazılar görsellerin içine gömülmüş durumda. Yani imajı indirdiğinizde başlık içerisindeki yazıyı da görebiliyorsunuz. Bu içerik daha ziyade yönetim sistemi ile ilgili bir durum olsa da sitelerin çoğunluğunda hâkim olan anlayış bu yönde. Bazı sitelerde ise görsel üzerine standartlaştırılmış manşet yazıları ekleniyor. Büyük harflerle, büyük yazılan başlıklar üç dört kelime arasında değişen cümle ya da ifadelerden oluşuyor, çoğunlukla üstlerinde normal cümle yapısı şeklinde yazılan açıklayıcılar görülüyor. Manşetlerde yoğunluklu olarak kalın ve büyük harften oluşan başlıklar görüyoruz. Birçok manşette özellikle kişi fotoğrafları dekupe yöntemiyle eklenerek kullanılıyor. Manşetlerde çoğu sitede bir ortak renk kullanımından bahsetmek mümkün değil. Birçok sitede ortak bir görsel kavram da yok. Sadece renkler değil, yazı tipi, yazıların yerleşme biçimleri, görsel yerleşimi gibi konularda da ciddi tutarsızlıklar var.

 

Sitelerin %70’inde manşet akışını oluşturan görsellerin çoğunda bizim analiz yaptığımız dönemde insan yüzü kullanılıyordu. Ayrıca, birçok haber sitesi son dakika, sıcak gelişme gibi kalıplar kullanarak manşetteki haberleri de kategorize ediyor. 

Manşet sistemine ilişkin önemli detaylardan biri de reklam ve “advertorial” içeriklerinin ana manşet modülünde ve sürmanşet bölümünde sıklıkla yer alıyor olması. Bu türden içeriklerin bir kısmında “advertorial”, reklam ya da ilandır gibi uyarılar yer alıyor olsa da bunlar çoğunlukla habere ayrılan kutu içerisinde çok küçük bir yer tutuyor. İçeriğe tıklanıldığında ise çoğunlukla yalnızca içeriğin sonunda “ilandır” gibi bir ifadeyle karşılaşmak mümkün oluyor. Bu tarz içeriklerin kullanımının ayrı bir araştırmanın konusu olabileceğini düşünüyoruz. 

 

Manşet modülleri ile ilgili önemli detaylardan biri de kendilerine ait bir modülü de olan köşe yazarlarının bazılarının yazılarının manşet modüllerinden de duyuruluyor olması. Muhtemelen masaüstü deneyiminde site içi gezinmenin çoğunlukla manşet ve sürmanşet kayan içerik/görsel sistemine odaklandığını gördüklerinden yayıncılar köşe yazarlarını da manşet sisteminin içerisinde kullanıyor.

 

Manşet sistemiyle ilgili ilginç detaylardan biri de görsel kullanımı. Daha önce de belirttiğimiz gibi Türkiye’deki haber sitelerinde görseller çok sayıda dekupe imaj ve farklı yazı tipinden oluşan ifadelerin kolajı şeklinde. Burada farklı bir bulgumuz da bu imaj tiplerinin de özellikle aynı yayın grubunun yayınları içerisinde pek bir değişiklik olmadan kullanılıyor olması. Birebir örtüşen içerikler artık neredeyse birebir örtüşen özelleştirilmiş imajlarla ve başlıklarla sunuluyor.

 

Ana manşet modülleri ile üst manşet ya da sürmanşet olarak adlandırılabilecek modüllerin kullanım pratikleri arasında ise farklılıklar var. Ana manşetlerde çoğunlukla 15-20 haber arasında değişen haber sayısı sür manşetlerde 5-10 aralığına inerken sağa sola kaydırmanın yerini aşağı ya da yukarı kaydırma alıyor. 

Sürmanşet modüllerini kategorize eden ve manşet modülünün üstünde birden fazla sürmanşet modülü kullanan siteler de var. Örneğin Milliyet.com.tr’de genel gündem akışını gördüğümüz manşet modülünün üstünde son dakika gelişmeleri için de biraz daha viral içerikler için ayrılmış iki ayrı modül görmek mümkün.

Üst menüler

Haber sitelerinde üst menü kullanımı çoğunlukla standartlaşmış durumda. Üst menüde çoğu zaman temel haber kategorileri tek sıra hâlinde bulunurken, arama çubuğu, döviz ve borsa bilgileri, üye girişi (tüm sitelerde olmasa da), hava durumu gibi bilgiler bulunuyor.

 

İncelediğimiz sitelerin yarısından çoğunda üst menülerin altında ya da üst menü tasarımının içinde son dakika gelişmelerinin yer aldığı son dakika haber akışları yer alıyor. Geleneksel ana akım medya haber sitelerinde çoğunlukla sosyal ağ butonları yer almazken geleneksel ayağı olmayan medya kuruluşlarının üst menülerinde sık sık sosyal ağ hesaplarına giden butonlara rastladık. 

Üst menülerin en temel ortak karakteri logonun sola hizalı olacak şekilde menünün ilk unsuru olması. Gazete logosu tıklandığında kullanıcıyı doğrudan anasayfaya dönülebiliyor. Yin üst menülerdeki arama fonksiyonu ezici çoğunlukla büyüteç simgesiyle görünür kılınıyor.

Üst menülerin önemli kısmında aşağıda da ayrıca ele alacağımız döviz, namaz/iftar vakti ve hava durumu modülleri de yer alıyor. Bu menü yapıları bazı sitelerde bu şekilde olmasa da çoğunlukla ortak dil, döviz ve hava durumu bilgilerinin üst menüye içkin olması yönünde.

 

Abonelik modülü olan kuruluşların tamamı üst menülerinde abonelerin giriş yapabileceği özel bağlantılara ya da tıklanabilecek simgelere yer vermiş. Bunun Türkiye’de abonelik temelli gelir modellerinin artışıyla birlikte kaçınılmaz olarak üst menülerin bir parçası olacağını düşünüyoruz.

Sabah.com.tr gibi kalabalık ve Sabah’ın alt kategorilerine doğrudan referans veren üst menü tipleri diğer siteler tarafından pek tercih edilmiyor. Örneğin Hürriyet’in web sitesine girdiğinizde ilişkili yayınların bağlantılarının en alt menüde verildiğini görüyorsunuz. 

 

Sitelerin çoğunun üst menülerinde Koronavirüs özel kategorisi açıldığını görmek mümkün oluyor. Bu elbette hem sitelerin SEO faaliyetleriyle ilişkili hem de 2020 yılından bu yana en popüler haber konusu olan bu konunun gündemdeki belirleyiciliği düşünüldüğünde fazlasıyla mantıklı.

 

Sitelerin üst menü yapılarına bakıldığında dünyadaki büyük referans haber siteleriyle bazı farklılaşmalar ve benzeşmeler görmek mümkün. Özellikle küresel gazetecilik faaliyeti yürütüyor diyebileceğimiz The New York Times ya da The Guardian gibi yayınlar kategoriler, tarih, dil/edisyon seçimi ve abone girişi gibi basit üniteleri üst menünün parçası hâline getirirken, Türkiye’de her ne kadar bir sadeleşme akımı var gibi görünse de (bkz. Hurriyet.com.tr anasayfası üst menüsü) ulusal, yerel ve dini eksenli bazı bilgiler menü sisteminin kalıcı parçaları hâline gelmiş durumda. 

Tıpkı Yenisafak.com ve Bianet.org‘da görülen dil seçimi ögeleri gibi  Ramazan Bayramı’na özel iftar saatleri ya da genel olarak görünür olan namaz vakitleri gibi bölümler bu kültürel özelleşmenin üst menü yapısına yansıyan önemli parçaları.

Yazar modülleri

Türkiye’de köşe yazarları gazetecilik endüstrisinde ekonomik ve işlevsel olarak önemli bir yer kaplıyor. Kaplanılan bu yer haber sitelerinin masaüstü tasarımlarına da yansımış durumda. Bütün haber sitelerinde sayfaların orta ya da üst kısımlarında yatay şekilde ya da orta ya da üst kısımlarında sağ veya sol sütunlarda köşe yazarları modülleri bulunuyor. Bu modüllerin bazıları standart olarak tüm yazarları gösterirken bazıları yalnızca günün yazarlarını gösteriyor. Örneğin Cumhuriyet.com.tr’ye baktığımızda o günün yazarlarının tamamı anasayfada görülürken tüm yazarlar bağlantısına da erişmek mümkün. Sayfanın orta bölümünde yatay olarak görüntülenen bu köşe yazarları modülü gazetenin renkleri ile benzerlik gösteriyor. Bu neredeyse tüm gazetelerde (özellikle de bir renk paterni varsa) rastlanan bir tasarım tipi. Her ne kadar tam sayfa yatay tasarım olmasa da yenisafak.com.tr’nin ya da hurriyet.com.tr’nin de benzeri tasarım paternleri kullandığını görmek mümkün. Zaten araştırma kapsamında görüştüğümüz ve özellikle yerel haber sitelerinin kullandığı sitelerin tasarımcıları da bu paterni kullandıklarını söylemişlerdi. Köşe yazarları modülü tüm sitelerin ortak noktalarından biri, bu aslında Türkiye’deki medya sisteminde görüş yazılarının rolü ve işlevine ilişkin de fikir veren bir tasarım detayı.

Reklam yerleşimleri

Haber sitelerinin ortaklaştığı noktalardan biri de reklam yerleşimleri. Masaüstü haber siteleri söz konusu olduğunda en çok fark edilen reklam tiplerinin başında site henüz açılmadan karşınıza çıkan ve tüm sayfayı kaplayan reklamlar geliyor. Bu reklamların bazıları hızla anasayfaya geçmenize izin verirken, bazıları da sayaç usulüyle çalışıyor. Fazlasıyla agresif bu reklam stratejisi ilk anda anasayfanın görünümünü, en azından reklam engelleyici kullanmayanlar için, bozduğundan kullanıcı deneyimini değiştiriyor. 

 

Üst menünün hemen altındaki reklamlar ise neredeyse tüm siteler için standart hâline gelmiş durumda. Reklam engelleyici kullanmadan haber sitelerinde gezinenlerin sürmanşet ve manşeti ya da köşe yazarları gibi bölümleri görmeden önce ilk açılan ekranda bu reklamları görmemeleri imkânsız. Bu reklamların boyutları değişiyor. Bazıları sayfanın ortalama bir dizüstü bilgisayar ekranında (11-13 inç) görünen kısmını enine ve boyuna kaplayan video reklamlar olan bu görsellerin bazıları sayfanın yarısını kaplıyor. Burada, özellikle kullanıcı deneyimi bağlamında bir haber sitesine girildiğinde haber içeriğinden önce bir gıda firması reklamını fark ettiğiniz bir deneyim oluşuyor. Tabii ki milliyet.com.tr’nin aşağıdaki anasayfa ekran görüntüsünde olduğu üzere menünün altında son dakika bandı ile habere başlama ihtimali de kullanıcıya sunulmuş da olsa, video ve oldukça ciddi piksellik alan kaplayan bir içeriğin göze ilk takılan şey olma ihtimali çok daha yüksek.

Elbette anasayfalardaki reklam yerleşimi bu iki kısımla sınırlı değil. Örneğin T24.com.tr’de olağan haber akışının sağ ve solundaki boşluklarda uzunlamasına reklamlar barındığını görmek mümkün. Bunlar, reklam engelleyici kullanmayanlar için standart olarak görüntülenen reklamlar. Sağ ve sol boşluklarda ortaya çıkan bu reklamlar, dijital yayıncılıkta artık neredeyse standart hâline gelmiş durumda.

Özel modüller

Günlük burç yorumları, incelediğimiz sitelerin %68’inde anasayfada birer modül olarak yer alıyor. İncelediğimiz sitelerin %80’inde ise burçlar ve astroloji ile ilgili içeriklere giden anasayfa bağlantılarına rastlanılıyor. Bunlar bazen üst ya da alt menü bileşeni bazen de sayfa içerisinde bağımsız modüller olarak karşımıza çıkıyor. 

Günlük burç yorumlarının yanı sıra incelediğimiz sitelerde göze çarpan modüllerden bir diğeri ise döviz, borsa ve kripto para piyasalarına ilişkin modüller. Bu modüller ya üst menüde ya sayfa ortasında sağ sütuna yaslı olarak karşımıza çıkıyor. Kripto para piyasaları söz konusu olduğunda genellikle yalnızca Bitcoin piyasalarına ilişkin veri gösterilirken, Amerikan Doları, Avro ve İngiliz Sterlini değerlerinin paylaşılması tercih ediliyor. Altın fiyatının yanı sıra borsa verisi olarak da Borsa İstanbul verileri paylaşılıyor.

Tüm sitelerde olmamakla birlikte muhafazakâr yayın kuruluşlarının web sitelerinde namaz saatlerine ve bazı sitelerde de Ramazan Ayı vesilesiyle özel olarak iftar saatlerine ilişkin de özel modüllere yer veriliyor.

Yerel yayın kuruluşlarına ve haber yazılım sistemlerine bakıldığında görülen nöbetçi eczane, biyografi ve benzeri modüllerinse ulusal ölçekli medya kuruluşlarında genel olarak anasayfa modülü olarak yer almadığını, bazı kuruluşların SEO prensipleri etrafında ilerleyerek günlük olarak yerel bilgilerle içerik ürettiklerini ya da biyografi gibi sayfaları hazırda tuttuklarını görüyoruz. 

Haber sitelerinin masaüstü tasarımları: İçerik sayfaları

Günümüzde değişen haber tüketim trendleri doğrudan anasayfaya gelen trafiği geçmişe göre azalttı. Özellikle sosyal ağlar, Bundle gibi uygulamalar ya da mesajlaşma uygulamaları gibi kaynaklardan gelen trafik doğrudan içeriğe yöneliyor. Peki insanlar içerik sayfalarında nasıl bir tasarımla karşılaşıyor? Araştırmamıza konu ettiğimiz sitelerde içerik sayfaları yapı olarak çoğunlukla tepe menü, tepe menü altı reklam, başlık, fotoğraf (bazen başlık fotoğraf üstünde), içerik ve içeriğe eşlik eden yan sütun altında da benzer içerikler yapısıyla ya da kaydırmalı gezinme teknolojisinin aktif olduğu sitelerde aşağı indikçe yeni başlıkla yeni içerikler gelecek şekilde tasarlanmıştı. Üst menünün hemen altındaki ve sağ ve sol boşluklardaki reklamlar birkaç örnek haricinde neredeyse standartlaşmış durumda. Hatta kimi siteler tepe reklamları aşağı kaydırıldığında bazı sayfalarda şekil değiştirerek sayfanın üstünde aşağı doğru kayarak devam edebiliyor.

Anasayfada da görünen ve sayfa açıldığı gibi sayfadaki diğer içerikleri karartarak açılan reklamlar iç sayfalara da kullanılabiliyor. Bu reklamlar, masaüstü tarayıcılarında reklam engelleyici kullanmayan kullanıcılar için içeriğe ulaşmayı 4-5 saniye kadar geciktiriyor. Özellikle dijital okuryazarlık düzeyi düşük kullanıcılarda bu reklamlardan çıkamama problemlerinin gözlenebilmesi olası. 

Sitelerin bazılarında masaüstü okuma deneyimi kapsamında yazı tipini değiştirme olanağı kullanıcılara tanınırken bazı sitelerde bu olanağın tanınmadığını gözledik. Analiz ettiğimiz sitelerin 3’ü hariç hepsinde içeriği bastırma seçeneği vardı. Tüm web sitelerinde ise sosyal ağlarda paylaşım butonları yer alıyordu.

İç sayfa tasarımlarında dikkat çeken uygulamalardan biri de site içi sayfalar arası gezinme istatistiğini ve görüntülenen sayfa sayısını artıran kaydırarak gezinme özelliği. Bu özelliğe benzer şekilde fotoğraf galerisi içeriklerinde fotoğraftan fotoğrafa geçerken kalıcı url’lerin değiştiğini de görmek mümkün oluyor. 

İçerik sayfalarının çoğunlukla sağ kısmında bulunan sütunlar ilgili içeriklerin ya da köşe yazısı gibi içerikler söz konusuysa yazarın diğer yazılarının yer alacağı şekilde tasarlanmış durumda. Bunun özellikle masaüstü kullanıcı deneyiminde site içi gezinmeyi olumlu yönde etkileyebileceği düşünülebilir. 

Bazı sitelerde, içerik sayfalarında belirli bir sürenin geçirilmesinin ardından pop-up türünde pencereler açılıyor ve insanların ilgilenebileceği içerikler gösterilebiliyor. 

İçerik sayfaları ile ilgili bulgularımızdan biri de bazı web sitelerinde gözlemlediğimiz anasayfalardaki alt kısım ve alt menülerin içeriğinin aynı olmaması. Örneğin Milliyet.com.tr’deki içerik sayfalarında Ramazan Ayı dönemine denk gelen süreçte din ve Ramazan Ayı ile ilgili özel içeriklerde alt menünün dini temalara göre şekillendiği görülebiliyor.

 

Haber sitelerinde hâkim tasarım trendleri: MOBİL TASARIMLAR

Araştırma kapsamında 25 web sitesinin mobil versiyonlarını da inceledik. Her sitenin anasayfalarının ve iç sayfalarının görüntülerini alarak yaptığımız araştırmaya göre haber sitelerinin trafiklerinin ezici bölümünü aldıkları mobil araçlara göre tasarım geliştirme konusunda istekli olduğu ortada. Menü kullanımından gösterilen bileşenlere kadar birçok alanda masaüstü tasarımdan ayrışma olduğunu söylemek mümkün. Masaüstü site tasarımlarında olduğu gibi bu bölümü de anasayfa ve içerik sayfaları üzerinden ikiye ayırdık.

Mobil sitelerde anasayfa tasarımı

 

Siteler genelinde hamburger menü kullanımı ortak dil olarak görülüyor. Bu şekilde masaüstü tasarımda görünür kılınan kategorilerin çoğunluğuna ya da tamamına (örnekten örneğe değişen bir detay) erişim sağlanıyor. Bazı sitelerde hamburger menünün yanı sıra sağa kayan bir satırlık menü yapıları gözlemlemek de mümkün olabiliyor. 

 

Bilindiği gibi günümüzde özellikle mobil tasarımda en önemli ölçütlerden biri aygıtın ekran boyutuna ve tarayıcı özelliklerine göre sitenin görüntülenme biçiminin optimize olabilmesi; bu özellik çoğunlukla “responsiveness” olarak tanımlanıyor. Seçtiğimiz sitelerin tamamı anasayfa ve iç sayfa düzeyinde bu özelliğe sahipti. Görseller, metinler ve modüller değişen ekran boyutlarına ve hatta telefonun yatay ya da dikey tutulmasına adapte olabiliyordu. 

 

Her ne kadar anasayfalar mobilde çoğu zaman ilk erişilen sayfalar olmasa da incelediğimiz sitelerin anasayfalarına baktığımızda sitelerin 20’sinde anasayfalarda mobil ekranın %25’inden fazlasının reklamlara ayrıldığını gördük. 

 

Mobil anasayfalarda çoğunlukla yukarıdan aşağı sırasıyla üst menü, menü altı reklamı, döviz ve borsa modülü, kayan manşet modülü, teker teker içerik kutuları, köşe yazarları modülü, kategorilere özel içerik modülleri, içerik arası reklamlar, resmi ilanlar (tüm sitelerde olmamak üzere), iftar ve namaz saatleri ve burçlar gibi bölümler bulunuyordu. İlk Covid-19 vakasının üzerinden 1 yılı aşkın süre geçmiş olsa da araştırmayı yaptığımız dönemde yalnızca üç sitenin anasayfasında Sağlık Bakanlığı’nın yayınladığı Covid-19 vaka tablosunu mobil tasarımda yer verecek şekilde yayınladığını gördük.

 

Her ne kadar yerel gazetelerin web sitelerinde ve haber yazılımlarında sıklıkla ulusal futbol liginin puan tablosuna yer veriliyor olsa da ulusal çapta yayın yapan izlediğimiz sitelerde çoğunlukla futbol ligi puan tablosunu yalnızca spor kategorisine yer verilen sayfalarda gösterme eğilimi hâkimdi. 

 

Mobil tasarımda sosyal ağ takip butonları hâkim bir standartmış gibi görünmüyor. Yine de menülerde arama fonksiyonunun kullanımı standartlaşmışa benziyor. Genel olarak sayfalarda birden fazla kayan manşet modülü görme fırsatımız oldu.

 

Sitelerin anasayfalarının mobil tasarımlarındaki alt menüler söz konusu olduğunda bazı sitelerin sosyal ağ bağlantılarını ve uygulama indirme uygulamalarını bu kısımda barındırdıklarını görmek mümkün oluyor. Tamamında olmasa bile sitelerin önemli kısmında reklam, kullanım koşulları gibi kısımlar görmeniz mümkün oluyor. Bazı web sitelerinin mobil kısımlarında ise yukarı ok şeklinde tasarlanmış ve tek tıklamayla sayfanın tepesine dönmeyi kolaylaştıran kısayol tuşları eklenmiş.

 

Mobil sitelerde iç sayfa tasarımı

 

Haber sitelerinin mobil trafiğinde payın çoğu içerik sayfalarına düşüyor. Bu türdeki sayfaların tasarımı söz konusu olduğunda ise yukarıdan aşağı genel olarak üst menü, reklam, görsel, başlık, ana metin, metin içi reklam görselleri, benzer içerikler ve sonrasında da siteden siteye değişen modüller görülüyor. Bazı sitelerde aşağı kaydırdıkça yeni içeriklerin okunabildiği bir deneyim varken bazı sitelerde ise yalnızca benzer içeriklerin bağlantıları resimli kutular şeklinde görüntülenebilmektedir.

 

Dikkatimizi çeken detaylar arasında en önemlilerden biri mobil uygulaması da olanların üstte açılan bir kutu aracılığıyla (örneğin iOS platformunda) haber kuruluşunun mobil uygulamasını indirme bağlantısı paylaşıyor olmasıydı. Uygulamalar, tam anlamıyla farklı bir inceleme alanı olmakla birlikte bize kalırsa bildirim yollayabilmeleri ve daha yüksek angajman sağlayabilecek olmaları varsayımıyla bazı platformlarca tercih ediliyordu.

Mobil tasarımlarda dikkat çeken meselelerden biri de bazı sitelerde üst menülerin içerik kategorilerine göre renklerinin ve temalarının değişmesi oldu. Çoğu sitede anasayfa teması için de geçerli olan bu özelliğin yanı sıra farklılaşan kategorilerin altındaki içeriklerde site genelindekinden farklı bağlantı renkleri bulunuyor. Genel olarak sitelerde siyah ve farklı tonları yazı rengi olarak tercih edilirken Sabah.com.tr gibi sitelerde farklı renklerin de kullanıldığına tanık olunabiliyor. 

 

Mobil tasarımlarda içerik kategorisinin tasarıma etki ettiği belirli türler var. Köşe yazarları, foto galeriler ve video içerikler bunların başında geliyor. Genel olarak köşe yazarlarının yazdığı yazıların bulunduğu sayfalarda yazar fotoğrafı yazı başlığı ve bunu izleyen yazı gövdesi görülüyor. Köşe yazılarının sonlarında çoğunlukla yazarların daha önceki yazılarına giden bağlantılara rastlamak mümkün oluyor. Bu bağlamda bu kategorideki içeriklerde olağan metin haber akışına göre farklı bir yapıdan bahsetmek mümkün. Söz konusu foto galeriler olduğunda ise ortaya daha farklı bir durum çıkıyor. Fotoğraflar arasında gezinirken trafiği de artırma amacıyla sürekli değişen sabit url de dahil olmak üzere farklı tasarım dinamiklerinin devreye girdiğini görüyorsunuz. Bu elbette tıklanabilirlik değeri tartışmasına da bağlanabilecek bir tasarım tercihi. Fotoğraf galerilerinde aşağı kaydırarak ilerleme ve sağa kaydırma iki ayrı trend olarak mobilde de görünür durumda. Bazı sitelerde galeri yapısının işleyişi mobil ve masaüstünde aynı iken, bu durum mobile özel sistem çalıştıran sitelerde değişebiliyor. Video içerikler için ise ayrı bir parantez açmak şart. Kendi iç video içerik yönetim sistemi olan sitelerin videoları paylaşma biçimleri ile YouTube, Dailymotion gibi platformları kullananların paylaşım biçimleri teknik nedenlerle farklılaşıyor.

 

Okurlar ve haber sitesi tasarımları

Araştırmamızın son kısmını ise yaptığımız okur anketiyle tamamladık. Anketimize 101 kişi katıldı. Bu bağlamıyla anketin temsil yönünden eksikleri olduğunu söylememiz gerekiyor. Katılımcılarımızın %59’u lisans mezunu olduğunu ifade ederken, lisansüstü ve doktora yapanların oranı %32,9’u buluyordu. Bu bağlamda katılımcı kitlemizin doğrudan Türkiye genelini yansıttığını söylemek güç. Yine de araştırmamızın bu kısmının kullanıcı tercihlerini yansıtmak bakımından aydınlatıcı yanları olabileceğini düşünüyoruz. 

Anketimize katılanlara haberleri hangi kaynaklardan eriştiklerini sorduk ve birden fazla yanıt vermelerine olanak tanıdık. Toplam içerisinde en çok %92.6’lık oranla sosyal ağ yanıtını aldık. Bu yanıtı %87.4’le çevrim içi medya ve haber uygulamaları ve %21.1’le basılı yayınlar takip ediyordu. Ankete katılanların beyanları üzerinden yola çıkarsak araştırmanın farklı kısımlarında altını çizdiğimiz içeriğe doğrudan gelen trafiğe ilişkin yaklaşımımızın doğrulandığını söylemek mümkün; ama web siteleri ve uygulamalar da tamamıyla kurumuş bir alan değil, hatta sosyal ağ temelli trafiğe yakın derecede tercih ediliyor olduklarını söylemek mümkün. “Haber sitelerine nasıl erişiyorsunuz” sorumuza gelen yanıtlar da bu konuda benzer doğrultuda benzer sonuçlar çıkardı. Burada katılımcıların birden fazla yöntemi işaretlemesine izin verdik. Amacımız farklı erişim biçimlerini aynı anda kullananların az kullansa da kullandıkları erişim biçimlerini de keşfetmekti. Sosyal ağlar üzerinden gelen bağlantılara tıklamak en çok tercih edilen yöntem olarak görülürken, doğrudan haber platformunun web sitesine gitmek %58.9’luk oranla ikinci sırada yer aldı. Buradaki önemli bulgulardan biri Flipboard, Bundle, Google News, Nabız gibi uygulamaların haber erişiminde tercih ediliyor oluşu. Anketimize katılanların %35.8’i bu uygulamalar aracılığıyla haber sitelerinin içeriklerine erişim sağladıklarını bildirdi. Haber sitelerinin kendi uygulamalarını kullananların oranı ise %16.8 civarında kaldı. 

Okurlara haber sitesi tasarımının iyi olmasının haberi daha ilgi çekici kılıp kılmadığını da sorduk. Her ne kadar günümüzde AMP gibi teknolojilerle özellikle mobilde içerik sunumları benzeşiyor olsa da toplamda okurların %71’i iyi tasarımın çok önemli ya da önemli olduğu görüşünde birleşiyor. Toplam katılımcıların yalnızca %14’ü tasarımı belirleyici bir faktör olarak görmüyor. 

Günümüzde bir haber sitesinin mobil ve masaüstü alandaki görüntülenme biçimini en çok etkileyen değişken reklam engelleyici. Reklam engelleyici kullananlar çoğu zaman bir haber sitesinin tasarımında önemli yer kaplayan, hatta bazı tasarım biçimlerinde içeriğin görünmesini bile engelleyebilen reklamları görmüyor ya da o reklamların olduğu bölümleri beyaz boşluklar olarak görüntülüyor (kullanılan engelleyici yazılım ya da eklentiye göre bu değişiyor). Bizim anketimize katılanların %54’ü reklam engelleyici kullandıklarını belirtirken %38.5’i de reklam engelleyici kullanmadığını söyledi. Katılımcılarımızın %7.3’ü ise ya reklam engelleyicilerin ne olduğuyla ilgili fikir sahibi değillerdi ya da bu yazılımları kullanıp kullanmadıkları konusunda fikirleri yoktu. Çok geniş bir kesimin reklam engelleyici kullanıyor olması burada dijital reklam pazarı bağlamında ciddi bir sıkıntı olduğunu da gösteriyor. 

Katılımcılara araştırma kapsamında sorduğumuz sorulardan biri de reklam engelleyici yazılım kullanma motivasyonlarıydı. Katılımcıların en çok otomatik video oynatan reklamlardan rahatsız olmaları gerekçesiyle reklam engelleyici kullandıklarını öğrendik. Bu gerekçeyi reklamların okumayı zorlaştırması, reklamlar üzerinden takip edilmek istememek, güvenlik riski yaratan reklamlardan korunmak istemek gibi gerekçeler takip ediyordu.

Haber sitesi tasarımında yorum kısımları Türkiye’de özellikle 2000-2010 yılları arasında çok popülerdi. Bazı sitelerin yorum kısımları hâlâ canlılığını korusa da sosyal ağların ortaya çıkması haber üzerine tartışmanın platform merkezli bir hâl almasına neden oldu. Yorum modüllerinin tasarımın bir parçası olarak önemini anlamak için sorduğumuz “Bir haberle ilgili yorum yapmak için hangisini tercih ediyorsunuz?” sorusuna gelen yanıtlar bu platforma kayma tespitini doğrular nitelikteydi. Katılımcıların %53’ü yorum yapmadıklarını belirtirken, %26’sı kendi hesaplarından retweet/repost yöntemiyle yorum yaptıklarını, %13.5’i doğrudan haberin bağlantısını paylaşarak kendi hesaplarından yorum yaptıklarını,%6.3’ü haber sitesinin sosyal ağlardaki profil ve sayfalarına yorum bıraktığını, yalnızca %1’lik kısmı ise haber sitesinin sayfasına doğrudan yorum bıraktığını belirtiyor.

Elbette site mimarisi bağlamında tasarım kadar önemli olan şeylerden biri de görüntülenme süresi. Katılımcılarımızın %79.2’si haber sayfalarının hızlı açılmasının kendileri için çok önemli, %17.6’sı önemli olduğunu belirtti. %3’lük bir kesim bunun kendileri için ne önemli ne de önemsiz olduğunu belirtirken, sadece %1’lik kesim sitenin açılma hızını önemsiz bulduğunu belirtti.

Haber sitelerinin “ayrılmaz parçası” hâline gelmiş kayan manşet modülleri okur deneyiminin önemli bir parçasını oluşturuyor olsa da anketimizin sonuçlarına göre okurlar kayan manşetlerin dışındaki içeriklere de bakıyor. Katılımcıların %75.6’sı kayan manşet dışındaki içerikleri de okuduklarını belirtiyor.

Bizim için tasarım bağlamındaki önemli faktörlerden biri de erişilebilirlikti. Pandemi koşullarından ötürü aslında bu araştırmayla fazlasıyla uyuşabilecek kullanıcı deneyimi deneyimizi gerçekleştiremedik. Bunun yerine okurlara haber sitelerinde ilgilerini çeken içeriklere kolaylıkla erişip erişemediklerini sorduk. Genel olarak okurların %62.3’ü aradıkları içeriklere ulaşabildiklerini söylerken %16,6’lık bir kesim bu konuda olumsuz görüş bildirdi. 

Haber sitelerinin içeriklerini okuma deneyimimizi belirleyen önemli etkenlerden biri de yazıların boyutu. Katılımcıların %70’i yazı boyutlarının değiştirilebilir olması gerektiğini belirtirken sadece %8’i bunun kendileri için önemli olmadığını belirtiyor. %22’lik kesim ise bunun ne önemli ne de önemsiz bir faktör olduğu görüşünde.

Haber sitelerinin öne çıkan formatlarından biri de fotoğraf galerileri şeklinde tasarlanan içerikler. Normal bir haber akışının haberle dolaylı olarak ilgili, ilgili ya da neredeyse ilgisiz fotoğraflarla birlikte sunulması bir tür gelenek hâlini almış durumda. Okurların toplamda %73’ü galeri formatındaki içeriklerden rahatsız olduklarını belirtiyor.

Haber siteleri ulusal ve yerel ölçekte farklı tasarımlara sahip olmakla birlikte genelde modüler yapılarda ve farklı modüllerden oluşuyor. Bu modüller siteden siteye değişiyor. Sitelerin ideolojik kimlikleri ve gazetecilik anlayışları bu sitelerin kullanılıp kullanılmayacağı konusunda belirleyici olabiliyor. Peki okur ne istiyor? Biz de bu sorudan yola çıkarak okurlara Bir haber sitesinde mutlaka bulunması gerektiğini düşündükleri modüllerin hangileri olduğunu sorduk. 

Yanıtlara göre son dakika bandı, köşe yazarları modülü, döviz, sonradan okuma için kaydetme seçeneği, manşet modülü, hava durumu gibi modüller %50’nin üzerinde katılımcı tarafından tercih edilmek suretiyle en çok tercih edilen modüller konumunda. Biyografiler, ölüm ilanları gibi kategorilere talep düşük. Aynı şekilde neredeyse tüm haber yazılımlarında bulunan futbol ligi puan durumu tablosu da pek ilgi çekmemiş gibi görünüyor. Canlı blog gibi uluslararası aktörlerin tasarımlarında yer tutan modül ve içerik tiplerine ise talep düşük. Neredeyse tüm ana akım sitelerde olmasına rağmen burçlar ve rüya tabirleri anketimize katılan kimse tarafından tercih edilmemiş. Söz konusu okurların “haber sitelerinde olmasa da olur” dedikleri modüller olduğunda ise rüya tabirleri, burçlar, ölüm ilanları gibi bilgiler ilk sıraları aldı. 

Sonuç

Bu araştırmanın bizim açımızdan en önemli yanı haber sitesi tasarımının az işlenen bir konu olması ve var olan çalışmaların genelde belirli bir medya aktörüne odaklanmış olmasıydı. Kısa zamanda gerçekleştirdiğimiz bu araştırmanın çıktılarını üç başlık altında değerlendirebiliriz: Teknik, ekonomik ve toplumsal.

Teknik bağlamda sektörde bir değişim arayışı var. Tasarımcıların tamamı dünyada olup biteni ve diğer sitelerin tasarım paternlerini takip ediyor. Konuştuğumuz tasarımcıların tamamı içerik yönetim sistemleri ve görünümlerini yenileme ve değiştirme aşamasında olduklarından bahsediyor. Bu bağlamda ortada bir dinamizm söz konusu; ama bu dinamizm gelenekselleşmiş haber sitesi modüllerinin terk edilmesi anlamına gelmiyor. Özellikle SEO ve reklam optimizasyonu gibi meselelerin kafalarda henüz çözülmemiş olması, tasarımsal anlamda büyük değişimlerin kısa vadede mümkün olup olmayacağı konusunda kafa karıştırıcı bir sonuçla bizi baş başa bırakıyor. 

Söz konusu ekonomik çıktılar olduğunda ise reklam ve SEO alanında olup biten gelişmelerin sektörün tasarım ayağının geleceğinin başat belirleyicileri olacağını gösteriyor. Görüşmecilerin çoğunun Google bu işte herkesin baktığı yer demiş olması ve Google algoritmalarının dinamikliği göz önüne alındığında sektörde son sözü tasarımcılar söylemeyecek gibi. Büyük platform etkisi tasarım alanına da yansımış. Yani AMP gibi formatların güçlenmesini ve sektörde daha da belirleyici olmasını izleyeceğimiz neredeyse kesin gibi. Çünkü tıklanabilir ve paylaşılabilir içerik üretiminin tasarımsal kurallarının başında bu mobil ziyaretler için optimize edilmiş tasarımlar var. Reklamlar ise tasarım bağlamında en belirleyici unsur. Özellikle kâr amaçlı site tasarlayanlar için reklamların yerleşimi haberlerin yerleşiminden daha önemli bir hâl almış durumda. Bu sektörel olarak büyük bir kırılma yaratıyor. Okurların en rahatsız olduğu şeylerden biri olan reklamlar, sektörel anlamda sürdürülebilirliğin en temel şartı hâlinde. Abonelik ve üyelik modellerine geçilmediği sürece tasarımdaki reklam hâkimiyetinin kolay kolay kırılamayacağı görüşündeyiz.

Söz konusu toplumsal talep, dolayısıyla okurlar olduğunda okuru dinleme konusunda kafalar karışık. Türkiye’deki görsel kavramın haber siteleri bağlamında dünyadaki prestijli örneklerden farklı olması tasarımcıların da fark ettiği bir husus; ama karar vericilerin okur davranışını tam anlamıyla dinlediği ya da okura kulak verdiğini söylemek güç. Biz araştırmada medya grubu yöneticilerine ulaşmamış olsak da, zaman kısıtı ve araştırmanın odağını kaydırma ihtimali nedeniyle, tasarımcılar burada topu genelde işverene yani haber odalarının yöneticilerine atıyor. Bizim araştırmamız, okurların mevcut haber sitesi paterninin birçok ögesinden rahatsız olduğu, beklentilerinin yüksek olduğu yönünde. Okurlar aşırı reklamdan arındırılmış, hızlı açılan, galerilere boğulmamış tasarımlar istiyorlar ve tasarımı çoğunlukla önemsiyorlar. 

Bize kalırsa bu araştırmayı gelecekte yapılacak kullanıcı deneyimi araştırmalarıyla geliştirmemiz ve her gazetenin de akademik değil ticari amaçlarla bu tarz kullanıcı deneyimi araştırmalarına daha ciddi bütçe ayırması şart. Mevcut hâliyle haber sitelerinin sürdürülebilir finans modellerine aracı olmaları okuru dinlemeyen, masaüstünü hâlâ belirleyici olarak gören “eski” bakışla sağlanamaz. Yenilikçi ve farklı bakışlar için daha “indie” medya inisiyatiflerine gitmek zorunda kalıyor olmamız, gazete tüketicisinin yalnızca belirli bir yaşı aşmış gruplara indirgenmesi ve gazetelerin yeni trendleri izole etmesi dışında hiçbir anlama gelmez. Bu bağlamda tasarım meselesinin okur hassasiyetleri olmadan düşünülemeyeceği ama ne yazık ki işlerin bu şekilde yürüdüğü bizim için bu araştırmanın en trajik çıktısıydı. 

Referanslar

Al Said, N., Al-Said, K.M. The effect of visual and informational complexity of news website designs on comprehension and memorization among undergraduate students. AI & Soc (2021).

Dingil, A.E. (2015). Website designs and visual applications of Turkish news sites. International Journal of Social Sciences and Education Research, 1 (1), 250-261. 

Garcia, M., Stark P. (1991) Eyes on the News, The Poynter Institute for Media Studies, USA. 

Heekeren, M. Van. (2005). Navigating the news site: the impact of page design on story preference. 

Kim, Minchul, “The Effects of Online Advertisements and News Images on News Reception” (2013). Theses and Dissertations. 254.

https://dc.uwm.edu/etd/254

McIntyre, K., Barnes, S. R., & Ruel, L. (2016). The Effects of Online News Package Structure on Attitude, Attention, and Comprehension. Electronic News, 10(3), 178–193.

Narin, Bilge. (2016). İnternet Gazeteciliğinde Hipermetin Üretimi* The Hypertext Production in Online Journalim. İletişim Kuram ve Araştırma Dergisi / Gazi Üniversitesi İletişim Fakültesi Süreli Elektronik Dergi. 118-149. 

Natalie Jomini Stroud , Alexander L. Curry & Cynthia Peacock (2020): The Effects of News Site Design on Engagement and Learning, Journalism Practice,

Nielsen, J. (2000). Designing Web Usability: The Practice of Simplicity. Unites States: New Riders Publishing

Onursoy, S., Kılıç, D., Er, F. (2010). Gazete Okuma Davranışı ve Okuma Yolu: Bir Göz İzleme Çalışması,.Marmara İletişim Dergisi, 16, 75-91.

Pipps, Val & Walter, Heather & Tabatcher, Patrick. (2009). Information Recall of Internet News: Does Design Make a Difference? A Pilot Study. J. Mag. New Media Res. 11. 10.1353/jmm.2009.0003.

Slatin, J. (1990). Reading Hypertext: Order and Coherence in a New Medium. College English, 52(8), 870-883. doi:10.2307/377389

Spillane, B., Lawless, S., & Wade, V. (2017). Perception of bias. Proceedings of the International Conference on Web Intelligence – WI ’17.

Uçak, O. (2012). Yazılı basında ve internet gazeteciliğinde kullanılan haber fotoğraflarının karşılaştırıl- ması. The Turkish Online Journal of Design, Art and Communication – TOJDAC. 2. (3). 73-80. 

Yang, Hyeseung & Oliver, Mary Beth. (2004). Exploring the Effects of Online Advertising on Readers’ Perceptions of Online News. Journalism & Mass Communication Quarterly – JOURNALISM MASS COMMUN. 81. 733-749. 10.1177/107769900408100402.