Bu haftanın anahtar kelimeleri: Donald Trump, NYT Tech Guild, The Daily Beast, Flipboard.
Medya ve teknoloji dünyası için Trump’ın anlamı
n okuyoruz| Bültenden Herkese Merhaba!
Donald Trump’ın seçimi kazanmasıyla birlikte tüm dünya “şimdi ne olacak” sorusunun cevabını düşünmeye başladı. Ben de bu haftanın odağında yeni Trump döneminin medya ve teknoloji dünyası üzerinde nasıl etkileri olabileceğine dair bazı öngörülerimi sizlerle paylaştım.
“Ne Okuduk” bölümünde ise NYT’nin teknoloji ekibinin grevi, Flipboard’un yeni döneme ayak uydurma hamleleri ve daha fazlası var.
Görüş, yorum ve önerilerinizi her zaman bekliyorum.
Haftaya görüşmek üzere!
—Ahmet Alphan Sabancı
Bu hafta ne okuduk?
NYT’nin Teknoloji Ekibi Grevde
The New York Times’ın son yıllardaki büyümesinde en önemli etkenlerden birisi, teknolojik anlamda gerçekleştirdikleri gelişimdi. Uygulama ve site tasarımından veri görselleştirmeye ve oyunlara kadar öne çıkmalarını sağlayan en önemli özellikleri teknoloji odaklı olmalarıydı. Fakat buna rağmen konu bunu hayata geçiren insanlara hak ettikleri sözleşmeyi vermeye geldiğinde şirket, çalışanların hakkını vermemek için elinden geleni yaptı. Bunun üzerine NYT’nin teknoloji çalışanlarını temsil eden New York Times Tech Guild, ABD seçimlerinden bir gün önce greve çıkma kararı aldı.
Bu karar, özellikle seçim akşamı sitenin performansı ve veri görselleştirme gibi konularda sorun yaşanma ihtimalini gündeme getirse de çalışanlar, greve önemli haber üretimini etkilemeyecek bir şekilde çıkma kararı aldıkları için böyle bir sorun olmadı. Eğer greve destek vermek istiyor ve grev kırıcı gibi görünmek istemiyorsanız, NYT Tech Guild’in sizden talebi bu süre boyunca NYT oyunlarını oynamamanız. Bunun yerine grev sona erene kadar grevdeki çalışanların yaptığı alternatif oyunları bu site üzerinden oynayabilirsiniz.
Suç Haberciliğinin 10 Yıllık Evrimi
2014 yılında başlayan podcast serisi Serial, aynı anda birden çok trendi tetikledi. Bir yandan Serial’ın yakaladığı popülerlik, podcastın ciddi bir medya türüne dönüşmesine ve önemli bir sektör hâline gelmesine yardımcı oldu; diğer yandan da suç haberciliği ve “true crime” adı verilen formatın evrilmesini sağladı.
Takip eden on yılda suç haberciliği ve true crime formatı ciddi bir dönüşüm geçirdi ve devasa bir popülerlik kazandı. Bu alanda çıkan podcastlar, Netflix serileri ve gazeteciliğin bu ilgiye uyum sağlama süreci yaşanan değişimin en büyük örnekleri. NiemanLab, hazırladığı özel dosya ile bu alanı kapsamlı bir şekilde incelemiş ve yaşanan değişimi anlatmış. İlgililerinin mutlaka okumasını öneririm.
Flipboard Yeni Nesil Sosyal Medyaya Oynuyor
Sosyal medyanın son yıllardaki gidişatı, özellikle haberleri takip etmek için alternatif arayışını artırıyor. Medya kurumlarının ve haber okurlarının eski platformlarda aradığını bulma oranı düştükçe de hem yeni nesil platformlara hem de farklı alternatiflere ilgi artıyor.
Her ne kadar Mastodon ve yakın zamanda 14 milyon kullanıcıyı aşan Bluesky bu konuda kendilerini daha cazip hâle getirmeye çalışsa da uzun zamandır haber okurlarına hitap etmeye çalışan uygulamalar da bu boşluğu değerlendirmek için ekstra çaba gösteriyor. Flipboard, bu grup içerisinde en yaratıcı hamleleri yapan isim oldu. Hem Mastodon’un protokolünü kullanarak sosyallik imkânı sağlaması hem de içerisindeki birçok yayıncıyı bu yeni platforma taşımasıyla öne çıkan Flipboard, büyük haber yayıncılarının paylaşımlarını Mastodon’a taşıyan press.coop sunucusunu da kendi içerisine katarak bu alanda en büyük aktör olmak için önemli bir adım attı.
Yeni dönemde internette sosyal medyanın ve bununla birlikte haber okuma ve paylaşma alışkanlıklarımızın değişeceği kesin. Elinizdeki seçenek ise ya bu alanda Flipboard (veya Mastodon ve Bluesky) gibi aktörlerin yaptıklarını takip edip öncü olmak ya da her şey oturduktan sonra geriden gelip yeni koşullar içerisinde yine görünür olma savaşı vermek.
The Daily Beast Toparlanabilir mi?
BuzzFeed News ve Vice’ın gündemi etkileyebildiği ilk dijital habercilik dalgasının öne çıkan isimlerinden birisi de The Daily Beast’ti. Her ne kadar diğer büyük isimler kadar sık duymasak da iyi işler üretiyorlardı ve bunca zamandır ayakta kalmaya devam ettiler.
Ancak son birkaç yıldır durum onlar için de iyi görünmüyor. Son beş yıldır düzenli olarak zarar eden ve okur kitlesi düşen yayının bu yıl toplam zararının 10 milyon dolar olacağı öngörülüyor. Ancak hem buna hem de kendilerine çok da güvenmeyen bir ekibe rağmen The Daily Beast’in yüzde 49 hissesini alan Joanna Coles ve Ben Sherwood buradan tekrar başarılı bir yayın çıkarabileceklerine inanıyor. Fakat bunu ekibi küçülterek, tık avcılığına oynayarak ve genel olarak kaliteyi düşürerek yapmak istiyor gibi görünüyorlar.
Bu denemenin sonucu nasıl olacak emin değilim ama hem mevcut ekip hem de eski çalışanlar, -haklı sebeplerle- The Daily Beast’in gidişatından memnun değilken bu hikâyenin mutlu sonla biteceğini hiç sanmıyorum.
Kısa Kısa
🦋 Popülerliği giderek artan Bluesky, 15 milyon dolarlık yeni bir yatırım aldı.
💬 WhatsApp’ın yeni gruplama özelliği ile artık kontrolden çıkan sohbet listelerini biraz organize etme şansımız olacak.
🖌️ Apple cihazlarındaki en popüler görsel düzenleme uygulamalarından olan Pixelmator, Apple tarafından satın alındı.
🤖 Microsoft kimseyi Copilot için ekstra abonelik ücreti ödemeye ikna edememiş olacak ki YZ özelliklerini Microsoft 365 aboneliklerinin parçası hâline getirip ona zam yapmaya karar vermiş.
🤖 Google Scholar, Chrome eklentisine yaptığı güncelleme ile akademik makalelere YZ özet özelliği getirdi. Şu anda özellik, seçili İngilizce makalelerde test ediliyor ama zamanla daha geniş kullanıma açılacak.
🤝 404 Media, Wired ile içerik ortaklığı anlaşması yaptı. Anlaşma kapsamında Wired, her ay 404 Media’dan iki haberi kendi sitesinde yayınlayabilecek.
Haftanın odağı: Medya ve teknoloji dünyası için Trump’ın anlamı
Donald Trump’ın bu hafta gerçekleşen ABD seçimlerini kazanmasıyla birlikte hem Amerikalılar hem de dünyanın geri kalanı için yeni bir döneme girdiğimizden kimsenin şüphesi yok. Bir önceki başkanlık dönemine göre daha tecrübeli ve hazırlıklı olan Trump’ın hemen her alanda büyük bir etkisi olacağı kesin. Böyle bir durumda özellikle teknoloji ve medya dünyası için olası senaryolara bakmakta fayda var.
Teknoloji sektörü, özellikle de Silikon Vadisi’nin önemli bir kesimi, Trump’ın kazanmasına sevinmiş gibi görünüyor. Beklentileri, yeni gelecek yönetimin regülasyonları ve tekelleşme karşıtı mücadeleyi durduracağını ve onlara istediklerini yapabilecekleri bir alan vereceğini düşünmeleri. Bunun gerçekleşmesi her ne kadar bu şirketlerin yöneticileri için güzel haber gibi görünse de bu şirketlerin denetimsizliği ile hepsinin bizler açısından daha kötüye gittiği, Cory Doctorow’un deyimiyle “enshittification”ın hızla kontrolden çıktığı bir ortama doğru ilerleyebiliriz.
Trump’ın diğer ülkelerle ticari savaşlara girme isteği hem ABD’de hem de dünyanın geri kalanında teknoloji sektörünün işlerini yapmasını zorlaştırabilir. Bu çekişmenin bir gümrük vergisi savaşına dönüşmesi ise her teknolojinin daha da pahalılaştığı bir ortam yaratabilir. Üstelik ülkeler arasındaki bu çekişme, dünyanın geri kalanında da teknolojiye karşı daha korumacı politikaların yaygınlaşmasına neden olacaktır.
Ayrıca iklim krizi ve bu alandaki teknolojilerin de Trump’tan ciddi bir darbe alma ihtimali var. İklim krizini önemsemeyen ve bu konudaki destekleri ve düzenlemeleri geri çekmeyi planlayan Trump, hem bu alandaki teknolojik gelişmelerin duraksamasına hem de “ABD umursamıyorsa biz de umursamayız” diyecek ülkeler yüzünden gezegen olarak daha tehlikeli bir noktaya gitmemize neden olabilir.
Diğer yandan Trump’ın dünyadaki birçok sağcı lider gibi medyayı kontrol altına alma ve kendi keyfine göre şekillendirme niyetinde olduğunu herkes biliyor. Bunu siyasi kariyerinin her aşamasında denedi ve başkanlığa geri döndüğünde de denemeye devam edecek. Her ne kadar ABD yasaları medyayı bu tür saldırılara karşı koruma konusunda daha güçlü olsa da hem tecrübesiyle hem de partisinin meclislerde de çoğunluğu yakalamasıyla bu dört yılda daha agresif olacağından şüphe yok.
Bunun ABD içerisinde çok ciddi etkileri olması kaçınılmaz. Bir kesim, 2016–2020 dönemi gibi gazeteciliğe ilginin ve desteğin artacağını düşünüyor olsa da saldırıların şiddetine göre bu desteğin Amerikan gazeteciliğini ve medyasını korumaya yetmediği bir durum da görülebilir.
Bu yaklaşım aynı zamanda dünyanın geri kalanını da etkileyecektir. ABD’nin medyayı susturmaya ve şekillendirmeye çalışan bir yönetiminin olması, dünyanın geri kalanındaki liderlerin de daha rahat davranmasına ve basın üzerindeki baskının küresel çapta normalleşmesine neden olabilir. Böyle bir dalganın sonuçlarının nereye varacağını tahmin etmek çok da güç değil.
Özetle, önümüzde ilginç bir dört yıl var. Trump’ın ABD’de yaptıklarının bizi ne kadar etkileyeceğini kestirmek güç ama hiç etkilemeyeceğini söylemek imkânsız. Hem doğrudan etkilerle hem de verdiği ilhamla Donald Trump, önümüzdeki dört yıl boyunca tüm dünyanın sorunu olacak gibi görünüyor.