Bu haftanın anahtar kelimeleri: News Hustlers, Wall Street Journal, Google Chrome, Semafor Gulf.
Sosyal medyanın “son dakikacılık” krizi

n okuyoruz| Bültenden Herkese Merhaba!
Sosyal medyadaki tek cümlelik “haber hesapları” giderek yaygınlaşan ve başta son dakika gelişmeleri olmak üzere haberlerle olan ilişkimizi tamamen sorgulamamıza neden olabilecek bir gelişme. Bu haftanın odağında bu yeni dinamiği ve sebep oldukları iki ana sorunu inceledim.
“Ne Okuduk” bölümünde ise The Wall Street Journal‘ın iki yüzlü basın özgürlüğü yaklaşımı, Google’ın çerezler konusunda değişen fikri ve daha fazlası var.
Görüş, yorum ve önerilerinizi her zaman bekliyorum.
Haftaya görüşmek üzere!
—Ahmet Alphan Sabancı

Bu hafta ne okuduk?
WSJ Çin’den Korkuyor mu?
Geçtiğimiz bir yıl boyunca, Rusya’da tutuklanan muhabirlerinin özgürlüğü için her yolu deneyen The Wall Street Journal, bu süreçte basın özgürlüğünü gerçekten önemseyen bir gazete olarak öne çıkmıştı. Ancak görünen o ki WSJ‘nin özgürlük savunuculuğu ülkeden ülkeye değişebiliyor.
Gazetenin Hong Kong ofisinde çalışan Selina Cheng, üç yıldır yönetiminde olduğu Hong Kong Journalists Association’ın (Hong Kong Gazeteciler Cemiyeti) başkanı seçildikten kısa bir süre sonra gazetedeki işini kaybetti. Gazete, Cheng’in işten çıkarılmasının yeniden yapılanma süreciyle alakalı olduğunu ve kendisinin Hong Kong’da gazetecilerin haklarını savunan en önemli örgütün başkanı seçilmesiyle alakası olmadığını iddia ediyor.
Ancak Cheng’in Columbia Journalism Review için yazdığı yazı durumun pek de öyle olmadığını gösteriyor. Ülkedeki kötü gidişi ve Çin’in giderek artan baskısını görüp daha etkin bir rol oynamak istediği için bu göreve talip olan Cheng, bu haberin yönetime ulaşmasıyla birlikte kendisine adaylıktan çekilme baskısı yapıldığını söylüyor. Seçimi kazanmasından üç hafta sonra da —daha önce işten çıkarmaların kendisini etkilemeyeceği söylenmesine rağmen— ekonomik yeniden yapılanma bahanesiyle işten çıkarılıyor. Demek ki konu Rusya olunca özgürlük savunucusu olan WSJ, Çin karşısında o kadar da cesur olamıyormuş.
Google Çerezlere Şimdilik Dokunmayacak
Üçüncü parti çerezler bir yandan dijital reklamların temelini oluşturdukları için çok değerli görülen ama internetteki gizliliğimizi ihlal etmek ve hakkımızda bolca veri toplamak için kullanıldığından dolayı da hiç sevilmeyen teknolojilerden birisi. Geçtiğimiz yıllarda Safari ve Firefox gibi tarayıcılar bunları kullanıcı gizliliğini koruyacak şekilde engellemeye ve sınırlamaya başlamıştı. Ancak Google Chrome’un piyasadaki tekel durumundan dolayı bunun özellikle ekonomik etkisi çok sınırlı kalmıştı.
Bu yüzden 2022 yılından bu yana Google’ın Chrome’da da bunları engellemeye başlayacağını söylemesi büyük bir paniğe neden olmuştu. Dijital reklam platformları ve ana gelir kaynağı bu reklamlar olan dijital haberciler “çerezsiz gelecek” için planlar yapmaya ve teknolojiler geliştirmeye başlasalar da Google, yıllarca bu planını erteleyip durdu. En sonunda da yapılan onca hazırlığa ve kendileri için geliştirdikleri özel teknolojilere rağmen çerezleri engelleme fikrini rafa kaldırdıklarını duyurdu.
Elbette bu habere en çok sevinenler reklam teknolojileri geliştiren şirketler oldu ve bunu neredeyse bir zafer kazanmış gibi kutluyorlar. Ancak dijital reklamların gelir potansiyeli her yıl daha da düşerken bunun yayıncılar için gerçekten kutlanmaya değer bir şey olduğunu pek düşünmüyorum.
Semafor Körfeze Açılıyor
2022’nin sonlarına doğru yayına başlayan Semafor, farklı bir dijital habercilik formatı denemesi ve genelde alışık olduğumuz veri odaklı yaklaşım yerine “yüksek gazetecilik” odağıyla ilerlemesinden dolayı oldukça ilgi çekmişti.
O zamandan bu yana başarılı ve istikrarlı bir yol izleyen Semafor, artık büyüme zamanının geldiğini düşünüyor. Başlangıçtan bu yana küresel yaklaşımını ABD ve Afrika odağında tutan Semafor, bu listeye yeni bir bölgeyi daha ekliyor: Körfez ülkeleri. 16 Eylül’de yayına başlayacak olan Semafor Gulf, körfez bölgesindeki ülkelerden haberleri okurlarla buluşturacak. Tıpkı Semafor Africa‘da olduğu gibi yine bölgeden tecrübeli bir gazeteciyi bu yayının başına koymuşlar.
Muhtemelen Semafor’un ilk büyüme adımı olarak herkes ya Avrupa ya da Asya masası açmasını bekliyordu. Ancak tıpkı ABD ile birlikte önceliği Afrika’ya vermeleri gibi, burada da zaten bolca haberleştirilen ve bu yüzden de öne çıkmanın zor olacağı bir alan yerine gündemde giderek daha fazla etki sahibi olan ama özellikle odaklı içeriklerin az olduğu bir bölgeyi seçmek gibi stratejik bir karar almışlar. Bu da Semafor’un iş zekâsının önemli göstergelerinden birisi.
OpenAI’ın NYT Davasındaki Garip Hamlesi
Geçtiğimiz yıl içerisinde The New York Times‘ın OpenAI’ya karşı açtığı telif hakkı ihlali davası yavaş da olsa devam ediyor. Ancak geçtiğimiz günlerde OpenAI tarafının mahkemeye sunduğu son keşif talebi muhtemelen bu yavaşlık yüzünden birçok kişinin gözünden kaçtı.
Bildiğimiz üzere NYT‘nin davasının temelinde OpenAI’ın ChatGPT ile gazetenin telif haklarını ihlal ettiği ve insanların doğrudan haber metinlerine bot üzerinden erişebildiği yatıyor. OpenAI buna karşı argüman olarak ilginç bir yol seçerek gazetenin yayınladığı haberlerin ne kadar orijinal olduğunu görmek istiyor. Bunun için de NYT‘nin davada telif hakkı ihlali olarak örneklediği haberlere dair muhabirlerin kullandığı bütün kaynakların ve notların inceleme için kendilerine verilmesini talep ediyor.
Bu gerçekçilikten uzak ve muhtemelen kasıtlı olarak abartılmış bir talep. Ancak OpenAI, bu talebiyle davayı ilginç bir noktaya çekmeyi planlıyor gibi görünüyor. Anlaşılan amaçları, haberlerin özgünlüğünü tartışmaya açarak haberin telif ile korunmasının doğruluğunu tartışmaya açmayı hedefliyorlar. Hatta buradan ChatGPT’nin yaptığının muhabirlerin yaptığından farksız olduğunu iddia etmeye kadar gidebilirler. Nasıl bir taktik izlerler bilmiyorum ama bu davanın ilginç sonuçları olacağı şimdiden belli oldu.
Kısa Kısa
🤖 OpenAI, kendi YZ arama motoru SerachGPT’yi 10.000 kişiyle test etmeye başladı.
💰 Medyanın gelir modeli sorununu 1924 yılında bir yarışma ile çözmeyi denemişler.
🇷🇺 Rusya geçtiğimiz günlerde bir Rus-Amerikan gazeteciyi daha gizli bir davayla hapse attı.
🔏 Eğer notlarınızı daha güvenli bir şekilde almak istiyorsanız buradaki uygulamaları inceleyebilirsiniz.
🤝 The Atlantic’in CEO’su Thompson, OpenAI ile neden anlaşma imzaladıklarını bu podcastte anlatmış.
🤖 Yeni bir araştırma, YZ asistanların insanlara daha yaratıcı yazmaları için yardımcı olabildiğini söylüyor. Ancak bu etki genel olarak düşük yaratıcılığı olan insanlarda daha net görülüyor ve ortaya çıkan işler birbirine çok benziyor.

Haftanın odağı: Sosyal medyanın “son dakikacılık” krizi
Sosyal medyayla birlikte habere ulaşmanın ve haber paylaşmanın giderek kolaylaşması genellikle pozitif bir etki gibi düşünülüyor. Bu sayede insanların gündemi daha rahat takip edebildiğinden ve gündeme dair daha fazla insanın bilgi sahibi olup kendi yorumlarını paylaşabilmesinden sıkça bahsediliyor. Ancak bu durumun aslında haberle olan ilişkimizi nasıl köklü bir şekilde değiştirdiğini ve bunun nasıl sorunlara yol açtığını çok fazla konuştuğumuz söylenemez.
Bu hafta bu dönüşüme güncel bir örnek üzerinden bakalım istedim. Mevcut ABD başkanı Joe Biden’ın Kasım ayında gerçekleşecek seçimlerde aday olmaktan vazgeçmesi bir anda gündemi alt üst etti. Biden bunu sosyal medya hesapları üzerinden yayınladığı bir mektup ile duyurdu ama herkes haberi bu şekilde duymadı. Joshua Benton, NiemanLab‘de yayınladığı derlemede onlarca farklı örneği bir araya getirmiş. Liza Minelli fan hesabından sosyal medyada sinema haberi yayınlayan bir hesaba, alakasız Discord sunucularından meme hesaplarına kadar aklınıza gelen gelmeyen birçok yerden bu haberi ilk kez alan insanlar mevcut.
Bu yeni bir gelişme değil. Önceleri pop kültür haberleri yayınlayarak popüler olan Pop Crave gibi sosyal medya hesapları bir süredir normal son dakika haberlerini de tek cümle paylaşımlarla yayınlamaya ve kitlelerini böyle büyütmeye başladılar. Konu, yaşanan bir olayı kaynak ve detay vermeden, kısaca özetleyen paylaşımlar yapmak olduğunda herkes bu alanda bir aktöre dönüşebiliyor. Bunların sosyal medya üzerinde normal gazeteciliğe göre daha avantajlı bir konumda olması da çoğu insanın gündemi bu şekilde takip ettiği bir durum doğuruyor.
Bu gelişme önümüze iki temel sorun koyuyor. Bunlardan birincisi sosyal medyada gelişen bu dinamiği kişisel veya politik çıkarları için kullanmaya çalışan aktörler. Hepimiz son birkaç yıldır iyice yaygınlaşan bazı “haber hesaplarını” biliyoruz. Nereden çıktığı, sahibinin kim olduğu belli olmayan, sadece bir sosyal medya haber hesabı diye kendisini gösteren bu isimler kısa sürede büyük takipçi kitlelerine ulaşmayı başarıyor. Gazetecilik yapmaktan fazlasıyla uzak oldukları ve çoğu zaman başkasının başlıklarını tek cümle ve bir görselle yayınlamak gibi hiç emek istemeyen bir iş yaptıkları için de normal haber kurumlarından çok daha hızlı davranabiliyorlar. Bir kez yeterli takipçi sayısına ve algoritma ilgisine kavuştuklarında da kendilerinin veya kendilerine kaynak sağlayanların istedikleri konuda propaganda yapmaya başlıyorlar. İlgi çekici bir şekilde hem ülkemizde hem de dünyada bu taktiği genellikle siyasetin daha sağındaki aktörler tercih ediyor.
İkinci sorun ise gazeteciliği ve haberin kendisini yeniden konumlandırma ihtiyacının daha da kritikleşmesi. Eğer haberciliği salt insanları güncel konular hakkında bilgilendirmek olarak tanımlarsanız bütün bu hesapların yaptığını da gazetecilik olarak görmeniz gerekiyor —ki toplumun bir kesiminin bunları haber kaynağı zannetmesinin bir sebebi de bu eksik tanımlama. Ancak gazeteciliğin bundan daha fazlasını vermesi, haberlerin olan biteni birebir anlatmaktan daha fazlası olması (veya olduğunu göstermesi) gerekiyor ki bu ayrımı göstermek ve insanlara anlatmak mümkün olsun. Bu da özetle gazetecilerin yaptıkları işe daha fazla zaman ve emek vermesi, daha çok özen göstererek işlerini yapması demek.
Ama günümüzde birçok haber sitesi bile haberlerini sosyal medya postu seviyesinde bıraktığından veya Google’da öne çıkmak için başlık atıp boş haberler yayınladığından dolayı insanların bu hesaplarla o haber yayınlarına aynı muameleyi yapması kaçınılmaz oluyor. Gazetecilik elbette toplumlar için önemli ama bu önemi hak edecek nitelikte gazetecilik yapılmadığı sürece de kısa günün kârının peşinde olan birileri gelir beş dakikada açtığı hesapla herkesi etrafına toplar, sonra da onlara canının istediğini satmaya başlar.