n okuyoruz| Bültenden Herkese Merhaba!
Geçtiğimiz hafta Humane AI Pin incelemeleri yüzünden internette yaşanan tartışmalar, teknoloji gazeteciliğinin nasıl yapılması gerektiğini herkese gösterdi. Ben de bu haftanın odağında yaşanan tartışmaları ve teknoloji gazetecilerinin buradan kendilerine çıkarmaları gereken dersi yazdım.
“Ne Okuduk” bölümünde ise seçimlerde yapay zekâ kullanımı, ödeme duvarlarının esnekliği meselesi ve daha fazlası var.
Görüş, yorum ve önerilerinizi her zaman bekliyorum.
Haftaya görüşmek üzere!
—Ahmet Alphan Sabancı
Bu hafta ne okuduk?
2024 Seçimlerinde Yapay Zekâ Takibi
2024’ün küresel çaptaki en özel yanlarından birisi, nüfus olarak baktığımızda dünyanın yarısının seçimlere gittiği bir yıl olması. Bunu 2023’ten bu yana içerisinde bulunduğumuz YZ dalgasıyla birleştirdiğimizde, karşımıza oldukça ilginç olaylar çıkabiliyor.
Rest of World de bu çakışmayı daha yakından takip etmeye karar vermiş ve “2024 AI Elections Tracker” isimli bir proje başlatmış. Bu proje kapsamında dünyanın hemen her yerinde gerçekleşen seçimlerde YZ teknolojilerinin kullanımlarını derliyor ve üzerinde kolayca çalışabileceğiniz bir koleksiyona dönüştürüyorlar. Proje sadece yanlış bilgiyle kendisini sınırlandırmıyor, kampanyalar ve mizah amaçlı kullanımlar da bu kapsamda toplanıyor.
Konu üzerine yapılan tekil paylaşımlar ve haberler durumu daha iyi anlamamızı ve üzerine çalışmamızı zorlaştırıyordu. Rest of World ekibine böyle bir proje başlattıkları için ne kadar teşekkür etsek az.
Ödeme Duvarlarının Yeri ve Zamanı
Medya ve özellikle de gazetecilik için reklam gibi gelir modellerinin getirisi düştükçe okur desteğine duyulan ihtiyaç artmaya başladı. Ancak gazeteciliği toplumsal bir hizmet olarak görenler, özellikle de gazeteciliğin bu görevinin öne çıktığı zamanlarda ödeme duvarlarının kalkması gerektiğini savunuyor. Bunun örneklerini de zaman zaman görüyoruz. Örneğin pandemi döneminde birçok büyük gazete ödeme duvarlarını kısmen ya da tamamen askıya almıştı.
Richard Stengel da ABD’de yaklaşan seçimlerin benzer bir önem teşkil ettiğini düşünerek seçim zamanlarında ödeme duvarlarının askıya alınması gerektiğini savunan bir yazı yazdı ve bu yazı The Atlantic’de yayınlandı. Ancak yazının gündem olmasının sebebi sunduğu fikir değil, The Atlantic’in ödeme duvarının arkasında olduğu için okunamıyor olmasıydı. Yani ödeme duvarlarının esnek olması gerektiğini savunan bir yazıyı okumak için ödeme duvarını aşmanız gerekiyordu.
Bunun gibi durumların ekran görüntüleri zaman zaman karşımıza bir espri malzemesi olarak çıkıyor. Elbette burada sorumluluk yazıyı yazan kişide değil, birçok kez yaşanan bu ironik duruma rağmen ders almayıp bu yazılara ödeme duvarı istisnası koymayan yayınlarda. Bu arada internette kendileriyle o kadar dalga geçilmesine rağmen The Atlantic hâlâ bu yazıyı ödeme duvarının dışına taşımadı.
NPR’da Berliner Krizi
ABD’de sağ hareketlerin yükselişi medya ekosisteminde de kendisini göstermeye devam ediyor. Yıllar içerisinde ana akım medyadan ayrılıp bağımsız işlere girişenlere sıkça tanık olduk. Son dönemde ise bunun formatı medyadaki büyük figürleri “fazla liberal olmakla” suçlamak oldu.
Bunun son örneğini NPR’da yaşanan krizle gördük. Uzun zamandır kurumda çalışan Uri Berliner, eskiden The New York Times’da çalışan ama yukarıda bahsettiğim motivasyonlarla buradan ayrılan Ben Weiss’in kurduğu The Free Press isimli sitede, çalıştığı kurumu “muhafazakâr olduğum için kendimi azınlık gibi hissediyorum” şeklinde özetlenebilecek bir yazıyla eleştirdi. Bunun üzerine de NPR soruşturma başlatınca Berliner istifa etti.
Burada sorun, çalıştığı kurumu eleştirdiği için bir çalışanın cezalandırılması gibi lanse edilmeye çalışılsa da Berliner’in motivasyonunu hesaba katmak gerekiyor. Margaret Sullivan’ın da yazdığı gibi, NPR’ın eleştirilecek yanları olsa da Berliner’in asıl amacı kendisini gündeme taşıyacak viral bir yazı yayınlamaktı.
Newsweek YZ Kullanımını Artırıyor
Üretken YZ araçlarının potansiyelleri konusunda çok şey konuşuluyor ve bu konuda zaman zaman iyi örnekler de görüyoruz ancak yaptığı hatalar ve sebep olduğu sorunlar çoğu zaman faydasından daha fazla görünüyor. Bu da medya ve gazetecilik sektöründeki kullanımının şimdilik kısıtlı kalmasına neden oluyor.
Ancak Newsweek, bu konuda daha aktif bir tutum sergilemeye ve birçok alanda YZ araçlarını aktif olarak kullanmaya karar vermiş. NiemanLab’in haberine göre video içeriklerden haber taslaklarına kadar birçok alanda YZ araçlarının kullanımına izin veriliyor. Zaman geçtikçe bunu daha da artırmayı planlıyorlar.
Bu yaklaşımın Newsweek için nasıl sonuçları olacağını merak ediyorum. Çünkü haberin sonlarındaki bir detay dikkatimi çekti. Bu YZ politikası değişiminden bu yana yayınladıkları düzeltme sayısı her ay artmış ve mart ayında 54 düzeltme yayınlamışlar. Bunun YZ ile ilgili olmadığını söyleseler de buna inanmakta biraz zorlandığımı söylemem lazım.
Kısa Kısa
💾 Video ve fotoğraflarla çalışanların en büyük derdi artan kaliteyle birlikte doğan disk kapasitesi ihtiyacı. Neyse ki önümüzdeki yıldan itibaren 4TB kapasiteli SD kartlar alabileceksiniz.
🍽️ The Guardian, NYT’nin başarısını takip etmeye ve Feast isimli bir yemek tarifleri uygulaması yayınlamaya karar vermiş.
📱 TikTok, Instagram’a rakip olarak geliştirdiği TikTok Notes uygulamasını Avustralya ve Kanada’da test etmeye başlamış.
📸 World Press Photo 2024’ün kazananları belli oldu.
🤖 Meta’nın YZ botu, bir Facebook grubunda New York’ta yaşadığını ve engelli bir çocuğu olduğunu iddia ederek okul tavsiyesi verdi.
📉 Haber sitelerinin yayın kalitesini puanlayan Newsguard, ilk kez The New York Times’ın puanını düşürdü.
🇭🇹 Haiti’deki politik kriz, ülkedeki gazetecilerin üzerindeki baskının da katlanarak artmasına neden oluyor.
Haftanın odağı: Teknoloji gazeteciliği kimin için yapılır?
Teknoloji gazeteciliği dediğimiz zaman genellikle iki ana kategoriden bahsediyoruz. Bunlardan ilki ağırlıkla sektörün kendisine hitap eden ve teknoloji alanıyla doğrudan veya dolaylı olarak ilişkili olan profesyonellerin ihtiyaç duyduğu bilgileri sunan türdeki gazetecilik. İkincisi ise herkese ama özellikle de teknolojinin son ürününü kullanan ve tüketen insanlara hitap eden gazetecilik. İlkinin amacı nasıl sektör içerisindekilere faydalı olacak bilgiler sunmaksa ikincisinin amacı da ilgili bir sektörden olmasa da herkese teknoloji ve teknolojik ürünlerle ilgili faydalı bilgiler sunmak olmalı.
Maalesef gerçekler bu ideal senaryoyla uyuşmuyor. Uzun yıllardır teknoloji sektörü —özellikle de Silikon Vadisi— ve teknoloji medyası arasında dengesiz ve sıkıntılı bir ilişki var. Teknoloji alanında özel haberlere erişebilmenizin, lansman ve diğer etkinliklere davet edilebilmenizin veya inceleme ürünlerine ulaşabilmenizin yolu genellikle bu şirketlerle aranızı iyi tutmaktan geçiyor. Yıllar içerisinde teknoloji şirketlerinin yarattığı bu dinamik de ya teknoloji gazetecilerinin önemli bir kısmının eleştiri yaparken çok dikkatli olmaya çalışmasına ya da zaten sorgusuz bir biçimde pozitif bir yaklaşımı gösterecek insanların teknoloji gazeteciliğine yönelmesine neden oldu.
Zaman geçtikçe bunun kırılmaya başladığına dair işaretler görüyoruz çünkü Silikon Vadisi o eski karizmasını kaybetti. Artık hepsinin dev şirketler olduklarının bilinciyle onlara yaklaşıyoruz. Her ne kadar teknoloji gazetecilerinin ciddi bir kısmı hâlâ bu gerçekle yüzleşmek istemese de bu Silikon Vadisi fanı gazeteciliğin en ünlü isimlerinden birisi olan Kara Swisher bile hatalarını kısmen kabul ettiği bir kitap yayınladı.
Dediğim gibi bu dönüşüm hâlâ devam eden bir süreç ve tıpkı teknoloji gazetecileri gibi sektördeki isimlerin büyük bir kısmı da bunu kabullenebilmiş değil. Bunun iyi bir örneğini de yeni büyük teknoloji olacağını iddia eden Humane AI Pin’in piyasaya sürülmesi ve incelemelerin yayınlanmasıyla gördük.
Humane AI Pin, hiçbir şekilde verdiği vaatleri karşılamıyor ve birçok anlamda gerçekten kötü bir ürün. Bütün incelemeler de doğal olarak bunu dile getiriyor ve gösteriyor. Sorun da tam olarak burada başlıyor. Bazı isimler bu incelemelerin “etik dışı olduğunu” ve teknoloji gazetecilerinin ürün incelemelerinde önceğilin ürüne “zarar vermemek” olması gerektiğini iddia etti.
Tartışmayı başlatan incelemenin sahibi Marques Brownlee’nin olayı başlatan paylaşıma verdiği “benim işimin ne olduğu hakkında aynı fikirde değiliz” cevabı aslında sorunu çok iyi özetliyor. Silikon Vadisi ve etrafındaki kitle için onlarla ilgilenen gazetecilerin görevi onları iyi göstermek, basın metinlerini süsleyerek yayınlamak ve bir anlamda onlar için bedava reklam yapmak olmalı. Ancak genel kitleye hitap eden teknoloji gazeteciliğinin —özellikle de insanları yeni ürünler konusunda bilgilendirenlerin— asıl amacı onları takip eden kişilerin faydasını düşünmek ve onlara en sağlıklı bilgiyi sunmak. Asıl etik dışı olan “ben bu incelemeyi yayınlarsam o şirkete zarar veririm, o yüzden yayınlamayayım” demeleri olurdu.
Her ne kadar Silikon Vadisi aksini düşünmek istese de gerçekten başarılı bir teknoloji gazeteciliğinin sırrı bu duruştan geçiyor. Şu anda The Verge ve 404 Media gibi yayınların her şeye rağmen güçlü bir şekilde devam edebilmesinin ya da Marques Brownlee’nin 15 yıl önce bir çocukken başladığı YouTube kariyerine şu anda bir marka olarak devam edebilmesinin sebebi, Silikon Vadisi’ni veya diğer teknoloji şirketlerini mutlu etmek için kendilerinden ödün vermeleri değil, tam aksi bir yolda ilerliyor olmaları. Umarım teknoloji gazetecilerinin hepsi en kısa zamanda bunun farkına varıp işlerini daha iyi bir şekilde yapmaya başlar.