İnsan ticaretiyle mücadelede medyanın rolü

Günümüzde modern kölelik olarak adlandırılan; kadınların, çocukların ve erkeklerin sömürü amacıyla kaçırılması, zorla alıkonulması ve çalıştırılması olarak tanımlanan insan ticareti, küresel bir sorun olarak her geçen yıl büyümeye devam ediyor.

“İnsan ticareti” yoksulluk ve daha iyi yaşama isteği, içinde bulunulan ülkelerde baş gösteren politik ve ekonomik sorunlar gibi gerekçelerle yola çıkan insanlarla yapılıyor. Bu insanlar gittikleri ülkelerde ucuz işgücü olurken insan ticareti, gerçekleştirenler için yüksek bir ekonomik kazanç anlamına geliyor ve bazı ülkelerde insan ticaretine karşı belirlenen cezaların caydırıcılıktan uzak olması gibi nedenlerle besleniyor.

İnsan ticareti kavramı aslında çok eski değil. Bildiğim kadarıyla ilk olarak 2000 yılında Birleşmiş Milletler tarafından imzaya açılan Palermo Protokolü ile tanımlandı. Türkiye, Palermo Protokolü’nü 25 Mart 2003’te imzalayarak taraf oldu ve akabinde (2005) Türk Ceza Kanunu’nun 80. maddesinde insan ticareti suçunu tanımladı. Bu maddede insan ticareti şu şekilde yer alıyor:

“Zorla çalıştırmak, hizmet ettirmek, fuhuş yaptırmak veya esarete tabi kılmak ya da vücut organlarının verilmesini sağlamak maksadıyla tehdit, baskı, cebir veya şiddet uygulamak, nüfuzu kötüye kullanmak, kandırmak veya kişiler üzerindeki denetim olanaklarından veya çaresizliklerinden yararlanarak rızalarını elde etmek suretiyle kişileri ülkeye sokan, ülke dışına çıkaran, tedarik eden, kaçıran, bir yerden başka bir yere götüren veya sevk eden ya da barındıran kimseye sekiz yıldan on iki yıla kadar hapis ve on bin güne kadar adli para cezası verilir.”

Dünyada tahmini 50 milyon civarında insan ticareti mağduru var

İnsan ticareti, tespiti zor bir küresel sorun olmasına karşın, Uluslararası Çalışma Örgütü (ILO), Özgür Yürü Vakfı (Walk Free Foundation) ve Uluslararası Göç Örgütü (IOM) tarafından 2022 yılında yayımlanan Modern Köleliğin Küresel Tahminleri başlıklı rapora göre dünyada modern köle olarak adlandırılan 50 milyon civarında insan ticareti mağduru var. Bunların 6 buçuk milyonu fuhuşa zorlanan kadınlardan, 21 buçuk milyonu zorla çalıştırılanlardan, 22 milyonu da zorla evlendirilenlerden oluşuyor. İnsan ticareti mağdurlarının 27 milyonu kadın, 23 milyonu erkek; 37 buçuk milyonu yetişkin, 12 buçuk milyonu çocuk. Tahminler bu şekilde.

İnsan ticareti türleri ve mağdurların demografik dağılımı

Türkiye’nin insan ticaretiyle mücadelesi 20 yıldır sürüyor

Türkiye’de insan ticaretiyle mücadele çalışmaları İçişleri Bakanlığı’na bağlı Göç İdaresi Başkanlığı bünyesinde yürütülüyor. Göç İdaresi tarafından yayımlanan istatistiklere göre, Türk Ceza Kanunu’nda insan ticareti suçunun tanımlandığı 2005 yılından bu yana 3361 insan ticareti mağduru kurtarılmış görünüyor.

İstatistiklere göre mağdurların yıllara dağılımı

Öte yandan, Özgür Yürü Vakfı tarafından 2023 yılında yayımlanan Küresel Kölelik Endeksi’ne göre Türkiye; Kuzey Kore, Eritre, Moritanya ve Suudi Arabistan’ın ardından beşinci sırada yer alıyor. Vakfın raporuna göre, Türkiye’de 2021 yılında tahmini 1 milyon 320 bin insan ticareti mağduru bulunuyor. Bu rakamlar içinde düşük ücretlerle sigortasız çalıştırılan düzensiz göçmenler ve sığınmacılar, fuhuşa zorlanan kadınlar ve zorla evlendirilen kız çocukları da var.

Küresel Kölelik Endeksi

Göçmen kaçakçılığı devlete karşı işlenen bir suç

Türk Ceza Kanunu’nun 79. maddesi göçmen kaçakçılığını şöyle tanımlıyor:

“(1) Doğrudan doğruya veya dolaylı olarak maddi menfaat elde etmek maksadıyla, yasal olmayan yollardan; a) Bir yabancıyı ülkeye sokan veya ülkede kalmasına imkân sağlayan, b) Türk vatandaşı veya yabancının yurt dışına çıkmasına imkân sağlayan kişi, beş yıldan sekiz yıla kadar hapis ve bin günden on bin güne kadar adli para cezası ile cezalandırılır.”

Bir ülkeye yasal olmayan yollardan giren kişilere düzensiz göçmen deniliyor ve esasında bu kişiler mağdur konumunda değiller. Para vererek başka bir ülkeye yasal olmayan yollardan girmeye veya ülkeden çıkmaya çalışıyorlar. Göçmen kaçakçılığı ile insan ticareti suçları tamamen farklı suçlar olsalar da göçmen kaçakçılarından yardım isteyen kişiler de insan ticareti mağduru hâline gelebiliyorlar.

Medyada insan ticareti haberciliğinde gelişme var ama yetersiz

Türkiye’de insan ticaretine ilişkin haberciliğin son yıllarda olumlu anlamda gelişme gösterdiğini vurgulamam gerekiyor. 1990’lı yıllarda Sovyetler Birliği’nin yıkılmasının ardından yayımlanmaya başlayan “Nataşa” temalı haberlere bakarsak çok mesafe kaydedildiğini de görmüş oluruz. Ancak yine de hem insan ticareti hem de göçmen kaçakçılığı haberlerinde sorunlar var. Göçmen kaçakçılığı haberlerindeki en önemli sorun, “yasadışı göçmen” tanımlamasının yaygın biçimde kullanılıyor olması:

İnsan ticareti haberciliğinde ise Türk basını üç temel hata yapıyor.

  • Birincisi, insan ticareti sorununu insan kaçakçılığı sorunuyla karıştırıyor.
  • İkincisi, insan ticareti bir insanlık suçu olarak tanımlanmasına karşın Türk medyası bu soruna yeterince önem vermiyor. Bu konuda bilgilendirici haberler bulmak neredeyse imkânsız, polis-adliye muhabirlerinin çoğunun ise sorundan habersiz olduğunu görmek mümkün.
  • Üçüncüsü de, özellikle Türkiye bağlamında, insan ticareti sorunu “fuhuş sorunu”na indirgenerek haberleştiriliyor.

Medyaya düşen görev

Medya, insan ticareti konusunda daha bilinçli davranırsa sorunun çözümüne de katkı koyabilir. Bu bağlamda medyanın yapabileceklerini birkaç başlıkta sıralamak istiyorum.

  1. Medya, farkındalık yaratacak haberler yapmalı: Medya, insan ticareti konusunda toplumu aydınlatacak ve sorunun önemi konusunda toplumu bilinçlendirecek içerikler üreterek sorunun çözümüne katkı koyabilir.
  2. Medya, mağdurların sesi olmalı: İnsan ticareti mağdurları genelde baskı altında olan, tehdit edilmiş, sessizleştirilmiş ve hatta toplum tarafından görmezden gelinmiş bireylerden oluşmakta. Gazeteciler, bu mağdurların isimlerini ve görüntülerini vermeden hikâyelerini kamuoyuna aktarabilir ve toplumun soruna karşı duyarlı hâle gelmesini sağlayabilir.
  3. Medya, insan ticaretini önlemek ve insan tacirlerini cezalandırmak için çaba gösteren birimlere destek olmalı: Medya desteği, insan tacirlerinin tespit edilmesine ve süreci yürütenlerin cezalandırılmasına katkı sunacak biçimde uluslararası kuruluşlara ve gerekirse güvenlik güçlerine destek olabilir.

15 yıldır katıldığım insan ticareti haberciliği konulu atölye çalışmalarında doğru ve etik haberciliğin önemini vurgulamaya çalıştım. Bu konuda görece iyileştirmeler yaşansa da hâlâ gidilecek çok yolumuz var. Gazetecilik meslek örgütleri insan ticareti sorununu gündemlerine almalı ve muhabirlerin meslek içi eğitimlerine yer vermeliler.

Subscribe
Bildir
guest
0 Yorum
Eskiler
En Yeniler Beğenilenler
Inline Feedbacks
View all comments
İlginizi çekebilir