Dijital üreticiliğin acil ihtiyacı: “Dijital Telif Yasası”

Getting your Trinity Audio player ready...

Avrupa Birliği ülkelerinin ardından Avustralya ve Kanada gibi birçok ülke medyanın, ürettiği içerikler karşılığında telif ödemesi almasının yolunu açan yasalar hazırladı. Son olarak Endonezya da bu listeye eklendi; dijital yayıncıların telif alabilmesini sağlayacak yasal düzenleme ağustos ayında yürürlüğe girecek. Bu yasalar medya üreticilerini Google ve META gibi tekelleşmiş yapılara karşı korumayı amaçlıyor.

Avrupa’da içlerinde Alman medya grubu Axel Springer’in de olduğu 30’dan fazla medya kuruluşu Google’a toplam 2,1 milyar euro tazminat talebiyle dava açtı. Bu medya kuruluşları, Google’ın reklam verenler arasındaki egemen konumunun haksız rekabete yol açtığını savunuyor.

ABD’de, The New York Times da yapay zekâ robotlarını eğitmek amacıyla milyonlarca haberi, söyleşiyi, analizi ve makaleyi izinsiz kullandığı ve telif hakkını ihlal ettiği gerekçesiyle OpenAI ve Microsoft’a dava açtı. ChatGPT’nin geliştiricisi OpenAI ise buna karşılık The New York Times’ın dava için yanıltıcı deliller oluşturmak amacıyla ChatGPT’yi hacklediğini öne sürdü.

Bu davanın sonucu, giderek daha da yaygın ve etkin hâle gelen yapay zekâ uygulamalarına karşı medyanın fikri mülkiyet haklarını koruyabilmesi açısından örnek olacak.

Ama Türkiye’de ne “Dijital Telif Yasası”, ne medyanın telif haklarını yapay zekâya karşı koruyacak bir önlem ne de medyayı uluslararası platformlara karşı koruyan bir düzenleme mevcut. Buna dair bir hazırlık olduğu da söylenemez.

Sonuçta medyanın dijital alanda ürettiği haberler ve her türden içerik, uluslararası platformlar ve arama motorları tarafından bedelsiz olarak kullanılıyor. Hatta dijital reklam piyasasını da onlar kontrol ediyor, reklam gelirlerinin çok büyük bölümünü onlar alıyor. Bu yüzden medya üreticilerini korumak için böyle bir yasaya gereksinim duyuluyor.

Fikir ve Sanat Eserleri Yasası korumuyor

Türkiye’de basın yasası güncel değil, dijitalleşme döneminin gereklerini yanıtlayamıyor. Adı bile eski. Matbuattık basın olduk, basından medyaya dönüştük ama yasamızın adı “Medya Yasası” olamadı, hâlâ Basın Yasası. Üstelik yasada gazeteciliğin telif sorunlarıyla ilgili hiçbir hüküm yok.

Telif haklarını koruma altına almak amacıyla hazırlanmış Fikir ve Sanat Eserleri Yasası var. Ama orada da fotoğraf dışındaki haber, söyleşi, röportaj, analiz, makale gibi gazetecilik ürünleri fikri eser sayılmıyor. Gazetecilik ürünlerini korumak bir yana bu yasa, yayınlanan haber ve diğer yazınsal ürünlerin kaynak göstermek kaydıyla serbestçe alıntılanabileceğini öngörüyor.

Hatırlarsınız, 2022 yılında AKP iktidarı, Basın Yasası’nda “halkı yanıltıcı bilgi”ye hapis cezası öngören yasa değişikliğini gündeme getirdiğinde gazetecilik örgütleri hep birlikte itiraz etmişlerdi. Yasa değişikliğinin TBMM’deki görüşmelerine gazetecilik örgütlerinden de temsilciler katılmış, gazeteciliğin suç hâline getirilmemesi için çaba harcamışlardı.

Ben de o dönemde gazetecilik ürünlerinin fikri eser sayılması ve telif haklarının korunabilmesi için Fikir ve Sanat Eserleri Yasası’nın dört maddesinde değişiklik yapılması için bir önerge hazırlamıştım. Muhalefet milletvekilleri ve gazetecilik örgütleri aracılığıyla TBMM’ye sunulacak bu önerge konusunda AKP’liler ikna edilebilseydi, gazetecilik ürünlerinin telif haklarının tanınması yönünde önemli bir değişim sağlanacaktı.

En azından “Dijital Telif Yasası” hazırlanması öncesinde o yönde bir adım atılmış olacaktı. Ama olmadı, hazırladığım yasa değişikliği önergesi işe yaramadı. Zaten sadece benim hazırladığım yasa değişikliği değil, muhalefetin hiçbir önergesi kabul edilmedi; AKP-MHP ortaklığının hazırladığı metin neredeyse hiçbir değişiklik yapılmadan yasalaştırıldı.

O günlerde hazırladığım Fikir ve Sanat Eserleri Yasası’ndaki değişiklik önergesi metnini, bu konuda yapılacak yeni çalışmalara katkıda bulunması umuduyla yazının altına ekliyorum. (*)

Takip ajansları ve derleme uygulamaları

Devlet de telif hakları sorununu görmezden gelince gerek basılı medyada gerekse dijital medyada haber, söyleşi, analiz, makale gibi ürünlerimizin telif hakkı korunamıyor. Üstüne üstlük bir de çalınması, kopyalanması, hiçbir emek harcamayanların tepe tepe kullanması önlenemiyor.

Dijital medyadaki korsan yayıncılar, evrensel ilkelere göre yayıncılık yapan kurumsallaşmış haber sitelerinin haber merkezlerinin, muhabirlerinin ve yazarlarının emeğiyle ürettikleri içerikleri hiçbir karşılık ödemeden kullanıyorlar; hem de bunu göz göre göre, hiçbir perdeleme girişimine bile gerek duymadan yapıyorlar.

Bu yakıcı sorundan etkilenen 20 gazete, 1 Ekim 2012 tarihinde ortak bir deklarasyon yayınlamışlardı. Bu deklarasyonda, “Gazetelerin içerikleri; yani, haberler, yorumlar, köşe yazıları, yazı dizileri, fotoğraflar, çizgi, grafik, sayfa tasarımı ve benzeri bütün unsurların tek sahibi gazetelerdir” demişlerdi. “Bu unsurların şimdiye kadar gazetelerin izni olmaksızın, fikir ve emek hırsızlığı yapılarak bazı internet siteleri tarafından çalınması eylemi ‘gazetecilik’ olarak nitelendirilemez” diye itirazda bulunmuş ve içeriklerin çalınmasına karşı hukuki yollarla mücadele edeceklerini duyurmuşlardı.

Ama yasal dayanak olmadığı için başarılı olamadılar. Hatta zamanla “İçeriğimiz bizimdir” kampanyası yürüten gazetelerin dijital versiyonlarında bile başka gazetelerin ve sitelerin haberleri izinsiz kullanılmaya başlandı.

Günümüzde içeriklerin bu şekilde kullanımı 12 yıl öncesine göre çok daha yaygın hâle geldi ve en kötüsü de olağanlaştı. Artık medyanın ürettiği içerikleri çalanlar, sadece haber siteleri ve televizyonları ile de sınırlı değil. Medya takibi yapan ajanslar ve gazetelerin dijital kopyalarını alan TBMM gibi büyük kurumlar da medyanın ürettiği içerikleri bu şekilde kullanıyor. Medya takip ajansları, tıpkı arama motorları gibi sadece izleme, derleme işi yapıyorlar ve gazeteciliğin ürettiği içerikler, gazetelerin ve sitelerin yayınları üzerinden gelir elde ediyorlar. Ama elde ettikleri gelirden o içeriği üreten kuruluşlara neredeyse hiç pay vermiyorlar. Bu da başka bir haksızlık.

Ayrıca son zamanlarda haber derleme uygulamaları da yükselişe geçti. Bunlar, dijital evrendeki haberleri kendi sayfalarında topluyorlar. Bu derleme uygulamalarının Türkiye’de en yaygın kullanılanlarından biri Bundle. Bu uygulama da diğer derleme uygulamaları gibi haberleri çoğunlukla yayıncının sayfası yerine kendi sayfasından gösteriyor. O zaman da okuyucu, habere oradan tıklıyor ve haber metnindeki reklamların geliri de yayıncıya değil haberi derleyene gitmiş oluyor.

Medyanın finansman sorunu

Medyanın ürettiği içerikleri izinsiz kullanan başka onlarca mecra daha var. Elektronik bülten çıkaranlardan sosyal medyada “tek cümle haberciliği” yapanlara kadar birçok dijital mecrada, kendileri üretmek yerine gazetelerin, televizyonların ve haber sitelerinin ürettiği içerikleri kopyalıyor, oradan gelir elde ediyorlar.

Üstüne üstlük medyanın reklam gelirleri, reklamların dijitale ve sosyal medyaya kayması nedeniyle daraldı. Gazetelerin tirajları düştü ve satış gelirleri de azaldı. Eskiden basılı gazetelere para verip satın alan okurlar, dijital yayınlarla bedavacılığa alıştı, alıştırıldı. Durum böyle olunca hemen her alandaki medya kuruluşları finansman sıkıntısı yaşıyor.

Halbuki “Dijital Telif Yasası” olsa özel gazetecilik ürünlerinin telif hakları korunur, bu da medyanın yaşadığı finansman sorununun çözümüne büyük katkı sağlar. Kopyalama, çalma yoluyla haber sitelerinin birbirinin benzeri olması engelleneceği gibi özel haber üreten siteler öne çıkar; okurların abone olmasının, izlediği siteye mali destekte bulunmasının yolu açılır.

Gerçi medyamız da kendi sorunlarıyla pek ilgili değil ama ben dikkat çekmek istedim. İktidar medyası, sırtını siyasi iktidara; muhalif medyanın bir bölümü de sırtını bazı belediyelere dayamış olabilir ama bunlar iktidar yanlısı, muhalif ya da alternatif medya demeden herkesin ortak sorunu. Acilen hem de çok acilen “Dijital Telif Yasası” çıkarılmak zorunda!


(*) FİKİR VE SANAT ESERLERİ KANUNU DEĞİŞİKLİK ÖNERİSİ (MAYIS 2022 / FARUK BİLDİRİCİ)

EK MADDE– 5/12/1951 tarihli ve 5846 sayılı Fikir ve Sanat Eserleri Kanunu’nun “İlim ve edebiyat eserleri şunlardır” ibaresiyle başlayan 2’nci maddesine 3’üncü fıkradan sonra gelmek üzere yeni bir fıkra eklenmiştir:

4. Köşe yazısı, makale, deneme, röportaj, söyleşi, yazı dizisi, araştırma, analiz, özel haber, karikatür, illüstrasyon, fotoğraf, animasyon, podcast, belgesel, video, görüntü vb. özel gazetecilik içerikleri…

DEĞİŞİKLİK GEREKÇESİ

Fotoğraf dışındaki gazetecilik ürünü fikri eser sayılmamakta bu nedenle gazetecilerin büyük emek ve masraflarla ürettikleri içerik, başkaları tarafından kopyalanarak yazılı, görsel ve dijital mecralarda kendilerinin ürünüymüş gibi yayımlanmaktadır. Özellikle internet ve dijital mecralardaki haberciliğin artmasından sonra basılı medyada ve editoryal kadrosu olan haber siteleri ve dijital içerik üreticilerinin yaratılarının olduğu gibi kopyalanması alabildiğine artmış, hiçbir editoryal kadrosu olmayan internet sitesi ve dijital yayıncılar türemiştir. Basılı gazetelerin içeriğinin adeta yağmalandığı bu ortam geleneksel yayıncılığa olduğu gibi, internet haberciliğine de büyük zarar vermektedir. 

Ancak Fikir ve Sanat Eserleri Kanunu, gazetecilerin ürettikleri içerikleri “fikir ve sanat eseri” kabul etmediği aksine alenileştikten sonra kaynak gösterilerek alıntılanabileceğini kabul ettiği için medya kuruluşları ve gazeteciler, yaratılarının çalınmasına itiraz edememektedir. Bu nedenle Fikir ve Sanat Eserleri Kanunu’nun “Fikir ve Sanat Eserlerinin çeşitleri” hakkındaki 2’inci maddesine bir 4. Fıkra olarak ek yapılmıştır. 

Kanuna eklenen bu fıkra ile gazeteci ve yayıncıların ürettikleri “köşe yazısı, makale, deneme, röportaj, söyleşi, yazı dizisi, araştırma, analiz, özel haber, karikatür, illüstrasyon, fotoğraf, animasyon, podcast, belgesel, video, görüntü vb. özel gazetecilik içerikleri” “fikir ve sanat eseri” kapsamına alınmaktadır. Bu da medya kuruluşları, gazeteciler ve yayıncıların, bundan sonra ürettikleri özel içeriklere sahip çıkma olanağı getirecek; içerik hırsızlığının önlenmesinde büyük bir adım atılmış olacaktır. 

EK MADDE- 5/12/1951 tarihli ve 5846 sayılı Fikir ve Sanat Eserleri Kanunu’nun “Gazete münderecatı” başlıklı 36’ncı maddesi başlığıyla birlikte yeniden düzenlenmiştir:

6. Gazetelik içerikleri: 

Madde 36 – Basın, radyo, televizyon ve dijital mecralarda yayımlanarak alenileşmiş olan günlük/rutin haber ve içerikler kaynağın adı ve tarihi belirtilerek, dijital mecralarda link verilerek, görsel yayınlarda logosu konularak yeniden yayımlanabilir ve alıntılanabilir. Köşe yazısı, makale, deneme, röportaj, söyleşi, yazı dizisi, araştırma, analiz, özel haber, karikatür, illüstrasyon, fotoğraf, animasyon, podcast, belgesel, video, görüntü vb. özel gazetecilik içeriklerinin yeniden yayımlanabilmesi için izin alınması zorunludur. Karikatür, illüstrasyon, fotoğraf, animasyon, podcast, belgesel, video, görüntü vb dışındaki özel gazetecilik içerikleri sadece kısa özet halinde ve kaynağın adı ile tarihi belirtilerek, dijital mecralarda link verilerek alıntılanabilir. 

DEĞİŞİKLİK GEREKÇESİ 

Fikir ve Sanat Eserleri Kanunu’nda gazetecilerin ürettikleri içerikleri “fikir ve sanat eseri” kabul edilmediği için medyada yoğunlaşan “içerik hırsızlığı”nı önlemek amacıyla “özel” gazetecilik içerikleri “fikir ve sanat eseri” kapsamına alınmıştır. Bu tür içeriklerin “yeniden yayımlanması” için “izin” alınması zorunluluğu getirilmektedir.

Özel olmayan gazetecilik içeriklerinin kanunda eskiden olduğu gibi “günlük/rutin” olarak tanımlanmasına devam edilmiştir. Özel olmayan bu tür içeriklerin alıntılanması için de günün gelişmelerine paralel olarak kaynak gösterme, link verme ve logo koyma gibi yenilikler getirilmektedir. 

5846 sayılı Fikir ve Sanat Eserleri Kanunu’nun 36’ncı maddesinin “Gazetecilik münderecatı” başlığı günümüz Türkçesine uyarlanarak “Gazetecilik içerikleri” olarak değiştirilmiş, maddenin içeriği de aynı şekilde sadeleştirilerek yeniden düzenlenmiştir. 

EK MADDE- 9/6/2004 tarihli ve 5187 sayılı Basın Kanunu’nun “Yeniden yayım” başlıklı 24’üncü maddesi yeniden düzenlenmiştir:

Madde 24- Bir medya kuruluşunda yayımlanmış olan ve 5846 sayılı Fikir ve Sanat Eserleri Kanunu’nun 2’nci maddesinin 4. Fıkrasında belirtilen özel gazetecilik içeriklerini izin almadan yeniden yayımlayanlar ile kaynak göstermeden alıntılayanlar yirmi bin liradan kırk bin liraya kadar ağır para cezasıyla cezalandırılırlar. Alenileşmiş olan günlük/rutin haber ve içerikleri kaynak göstermeksizin ve link vermeksizin yeniden yayımlayanlar ve alıntılayanlar beş bin liradan on bin liraya kadar ağır para cezasıyla cezalandırılırlar. 

DEĞİŞİKLİK GEREKÇESİ 

Medyada “içerik hırsızlığı”nı önlemek amacıyla “özel” gazetecilik içerikleri “fikir ve sanat eseri” kapsamına alınmış; gazetecilik içerikleri “özel” ve “günlük/rutin” olarak ikiye ayrılmıştır. “Özel” içeriklerin yeniden yayımı izne tabi tutulmuş; “özel” ve “günlük/rutin” içeriklerin yeniden yayımı kaynağın gösterilmesi ve link verilmesi koşuluna bağlanmıştır. Madde bu değişikliğe uygun olarak yeniden yazılmış, ancak kanundaki ceza miktarları aynen korunmuştur.

EK MADDE- 9/6/2004 tarihli ve 5187 sayılı Basın Kanunu’nun “Haber kaynağı” başlıklı 12’nci maddesine “eser sahibi” ibaresinden sonra gelmek üzere “konusu suç oluştursa dahi” ibaresi eklenmiştir:

Haber kaynağı 

Madde 12- Süreli yayın sahibi, sorumlu müdür ve eser sahibi, -konusu suç oluştursa dahi- bilgi ve belge dahil her türlü haber kaynağını açıklamaya ve bu konuda tanıklık yapmaya zorlanamaz. 

DEĞİŞİKLİK GEREKÇESİ:

Gazetecilerin haber kaynağını açıklamama hakkı evrensel bir haktır. Fikir ve ifade özgürlüğü ile kamunun bilgi edinme hakkının ayrılmaz bir parçasıdır. Türkiye’nin de üyesi olduğu Avrupa Konseyi Bakanlar Komitesi 8 Mart 2000 tarihli 701. toplantısında, üye devletlere gazetecilerin “haber kaynaklarını açıklamama hakları” konusunda R (2000) 7 sayılı tavsiye kararı aldı. Bu kararda “Gazetecilerin haber kaynaklarını korumalarının, gazetecilerin olduğu kadar medyanın da özgürce çalışabilmesinin en önemli şartlarından biri olduğu” vurgulandı. 

Basın Kanunu da 12’nci gazetecilerin kaynaklarını açıklamaya zorlanamayacağı ilkesini benimsemiştir. Ancak görüşülmekte olan düzenlemenin 29’ncu maddesiyle Türk Ceza Yasası’na “halkı yanıltıcı bilgiyi alenen yayma” suçu eklenmekte, “failin gerçek kimliğini gizlemek suretiyle” yapılması halinde cezanın artırılacağı belirtilmektedir. Bu değişiklikten gazetecilerin olumsuz etkilenmemesi ve yargı tehdidi altında bulunmamaları, kaynağını açıklamama hakkının korunabilmesi için Basın Kanunu’nun “haber kaynağı” başlıklı maddesine “konusu suç oluştursa dahi” ibaresi eklenmiştir.

Subscribe
Bildir
guest
0 Yorum
Inline Feedbacks
View all comments
İlginizi çekebilir