Bu haftanın anahtar kelimeleri: Taylor Swift, The Messenger, Arc Browser, Appin.
Deepfake’in gerçek tehlikesi
n okuyoruz| Bültenden Herkese Merhaba!
⏱️ Bu hafta bültenimiz 1153 kelime, okuma süresi yaklaşık 5 dakika.
Haftanın odak konusu deepfake teknolojisinin gerçek tehlikesi olan izinsiz görsel üretimleri ve bunun kadınlara ve gençlere karşı bir taciz aracı olarak kullanımı. Yıllardır örneklerini gördüğümüz bu sorunu artık ciddiye almamız gerekiyor.
“Ne Okuduk” bölümünde ise The Messenger’ın kısa süren hikâyesi, Arc Browser’ın yeni güncellemeleri ve daha fazlası var.
Son olarak Kuluçka programımız için başvuruların 5 Şubat Pazartesi günü sona ereceğini hatırlatmak istiyorum. Eğer son güne bıraktıysanız o son gün geldi.
Görüş, yorum ve önerilerinizi her zaman bekliyorum.
Haftaya görüşmek üzere!
—Ahmet Alphan Sabancı
Bu hafta ne okuduk?
The Messenger Yılını Dolduramadı
2023’ün en garip dijital medya girişimlerinden birisi olan ve geçtiğimiz haftalarda da geleceğinin hızla belirsizleştiğini öğrendiğimiz The Messenger, 31 Ocak Çarşamba günü aniden kapandı. Öyle ki, çalışanların büyük bir kısmı haberi yönetimden değil NY Times ve Semafor’dan öğrendiler.
Her anlamda başarısız olacağına emin olduğum The Messenger’ın bir yılı bile dolduramadan kapanması, günümüz medya sektöründe nitelik mi nicelik mi daha önemli sorusuna da cevap niteliğinde bir örnek oldu. 50 milyon dolar yatırımla başlayan ve çok sayıda çalışanıyla günde ortalama 275 haber yayınlayan site başarılı olmanın yanına bile yaklaşamadı. Olan da bu yayın için çalışırken bir anda kendilerini tazminatsız ve sigortasız bir şekilde işsiz kalmış hâlde bulan onca gazeteciye oldu.
Sizin İçin Tarayan Tarayıcı
Son yıllarda internet tarayıcıları dünyasına hareket getiren Arc Browser, geride bıraktığımız hafta içerisinde ikinci dönemini ve bu dönemde neler hedeflediklerini duyurdu. Tek cümleyle özetlemek gerekirse, Arc Browser’ın interneti sizin için tarayan ve istediğinizi bulan bir tarayıcı olmasını hedefliyorlar.
Yeni yayınladıkları mobil tarayıcı Arc Search ve masaüstü tarayıcısı için gelmeye başlayan güncellemeler ile bunun nasıl bir şeye benzediğini görmek mümkün. Büyük bir kısmı yeni nesil yapay zekâ araçlarına dayanan bu özellikler oldukça cazip görünse de hem benim hem de başkalarının ilk testlerinde hatalı ve uydurma bilgilerle karşılaşıldığını da söylemem lazım. Ayrıca bütün yapay zekâ araçlarında karşımıza çıkan bir diğer sıkıntı olan en popüler ve jenerik bilgiyi ön plana çıkarma sorunu da bana kalırsa sunduğu bilginin kalitesini ciddi bir şekilde etkiliyor.
Bu yeni internet tarayıcısı yaklaşımının ne kadar popüler olacağını veya gelişeceğini kestirmek şu anda güç ama yeterince yaygınlaşması durumunda dijital reklam ve SEO üzerine kurulu birçok stratejinin tamamen çöpe atılmasına neden olacağı kesin.
Kiralık Hacker Şirketi Medyayı Susturmaya Çalışıyor
2023’ün Kasım ayında Reuters, Hindistan merkezli Appin Software Security isimli bir kiralık hacker/siber casusluk şirketi hakkında dosya haber yayınladı. Haber başlarda çok fazla dikkat çekmemişti ama yılın sonlarına doğru Appin ve kurucusu Rajat Khare’nin adının geçtiği haberlerin —Reuters da dahil— kaybolmaya başlaması üzerine konu daha çok tartışılır oldu.
Reuters ve diğer haberler üzerinden Appin’in Hindistan’da bu yayınlara karşı davalar açarak haberlerin kaldırılmasını veya kurucunun isminin haberden çıkarılmasını sağladığı ortaya çıktı. Bunun üzerine yine benzer bir talep alan Techdirt, Electronic Frontier Foundation, MuckRock ve Wired bu şirketin sansür denemelerine karşı ortak bir mücadele başlattı. Yani Appin yaptığı iş hakkında daha az insan konuşsun isterken, yaptıklarını daha fazla insanın öğrenmesine neden oluyor. Üstelik Reuters’dan kaldırılmasını istedikleri haber de şu anda birden çok yerde arşivli ve konuyla ilgili her haberde linkleniyor.
Bütün bunların yanı sıra, medyanın ve sivil toplumun bir araya gelerek sansüre ve baskıya karşı böyle ortak bir mücadele sergilemesi kesinlikle örnek alınması gereken bir tavır.
Gazeteci Profillerinin Önemi
Çoğu zaman bir haberi okuduğumuzda onu yazan gazeteciyi, haberin yazılma sürecini ve arka plandaki birçok şeyi hesaba katmıyoruz. Haber okurları da bunu genellikle haberi beğenmediklerinde veya haberde ortaya çıkanlardan rahatsız olduklarında düşünüyor ve o zaman haberi kimin yazdığına bakıyorlar.
Günümüzde haberlere ve gazetecilere güvenin sıkça tartışılan bir konu olduğunu düşünürsek bu durumu daha şeffaf bir gazetecilik için kullanmak ve okurlarla iletişimde bir avantaja dönüştürmek için yollar aramak lazım. Bunun nasıl yapılabileceğine dair bir örneği hafta içerisinde New York Times tasarladığı yeni gazeteci profilleri ile bize gösterdi.
NYT’nin yeni yazar profilleri, gazeteciler hakkında kısa birkaç cümle yerine onların kendilerini açıkladığı daha kapsamlı bir sayfa sunuyor. Gazeteciler burada hangi konuları takip ettiklerini, arka planlarını ve etik yaklaşımlarını okura doğrudan anlatabiliyor. Böylece habere dair şüphesi olan bir okur, yazan gazetecinin kim olduğunu merak ettiğinde basit bir profil yerine gazetecinin kendisini anlattığı bir sayfaya erişiyor.
Kısa Kısa
🎙️ Yakında Apple Podcasts uygulamasında dinlediğiniz podcastlerin metinlerine de doğrudan erişebileceksiniz.
📱 ABD Senatosunda konuşan Mark Zuckerberg, çevrimiçi şiddete ve tacize maruz kalan çocukların ailelerinden özür diledi.
🤖 New York Times, haber odalarında yapay zekâ kullanımını araştıracak bir ekip kuruyor.
🤖 Yeni bir araştırma internetteki İngilizce dışı metinlerin önemli bir kısmının kötü kaliteli makine çevirileri olduğunu gösteriyor.
🎹 Universal Music ve TikTok anlaşma sağlayamayınca şirketin anlaşmalı olduğu birçok büyük ismin şarkıları platformdan kaldırıldı.
🤖 Çoğu haber sitesi yapay zekâ botlarını engellemeye çalışırken, Politico yeni tasarımıyla onların işini kolaylaştırmayı amaçlıyor.
🎞️ Sanat kolektifi MSCHF, son projesi ASCII Theater ile popüler filmleri ASCII formatında izleyebilirsiniz.
🍏 Netflix ve YouTube olmasa da Apple Vision Pro büyük bir uygulama kütüphanesiyle geliyor.
Haftanın odağı: Deepfake’in gerçek tehlikesi
Deepfake terimini ve bunun sebep olabileceği riskleri birkaç yıldır konuşuyoruz. Her ne kadar bu konuda bol miktarda negatif senaryo duymuş olsak da bu teknolojinin kötüye kullanım potansiyeli genellikle küçümseniyordu. Fakat bu hafta içerisinde önemli bir kırılma noktasından geçtiğimizi düşünüyorum.
Hafta içerisinde X (Twitter) isimli platformda bir grup kullanıcının Taylor Swift’in YZ ile üretilmiş pornografik görsellerini paylaşmaya başlaması ve bunların neredeyse bir gün boyunca kontrolsüzce yayılması, deepfake teknolojisinin belki de en ciddi tehlikelerinden birisini büyük bir örnekle bize gösterdi: Taciz kampanyaları.
Çoğu zaman deepfake konusunu politikacılar ve seçimler üzerinden konuşuyoruz çünkü yanlış bilgi sorununu özünde siyasi bir sorun ve politik bir araç olarak kodlamış durumdayız. Bu tür kullanımlarına dair az da olsa örnekler görmemize rağmen, teknolojinin daha tehlikeli yanlarına dair uzun zamandır gördüğümüz örnekler bundan daha az önemli kabul ediliyor.
Oysa buna benzer şekilde başkalarının pornografik görsellerini ve videolarını izinsiz yapabildiğiniz teknolojiler 2018 yılında bile mevcuttu. Yeni nesil YZ araçları yalnızca bunu daha yüksek kaliteli ve hızlı bir şekilde yapabilmenize imkân sağlıyor. Bu da birilerini taciz etmek veya birisine saldırmak isteyenlerin işini ciddi bir şekilde kolaylaştırıyor. Yıllardır yaşanan birçok olaya ve mağdur edilen kadınların hikâyelerine rağmen deepfake sorununun bu kısmını böyle büyük bir skandal olmadan konuşamamamız da ayrıca tartışılması gereken bir mesele.
Sorunun kaynağına doğru indiğimizde ise aslında YZ ile başkalarının izinsiz pornografik görsellerini üretmenin nasıl büyük ama görmezden gelinen bir sektöre dönüştüğünü görmek mümkün. Bu iş için kurulmuş şirketleri ve özel uygulamaları, Telegram ve Patreon üzerinden siparişle bunları üretenleri internette kolayca bulabiliyorsunuz. Üstelik çoğu zaman Instagram ve X üzerinden de reklamlarını yapabiliyorlar. Fakat bunlara dair önlemler çoğu zaman geç ve yetersiz kalıyor.
Deepfake’in politik riskleri çok konuşulsa da ciddi bir risk teşkil ettiğini düşünmüyorum. Çoğu zaman siyasilerin yalanları ve propagandaları o kadar etkili oluyor ki böyle bir şeye ihtiyaç bile duymuyorlar. Ama bu teknoloji birçok kadın ve genç için hayati bir tehdit oluşturuyor. Bu şekilde üretilen ve yayılan görsellerin gençler ve kadınlar için sebep olabileceği tehlikelerin sınırı yok. Eğer gerçekten bir deepfake tehlikesinden konuşacaksak buraya odaklanmamız gerekiyor.