Tüm dünyada konvansiyonel medyaya ilginin yok olması bir yana dijital medya da eskisi gibi “gel gel” yapamıyor. Yani okuyucuyu-izleyiciyi çekmek için sürekli yeni “numara”lara ihtiyaç var. Hızlı dönüşümün yanı sıra sürekli bir yarış hâlinde olmak zorundasınız. Bu nedenle de gazeteciler sürekli beyin cimnastiği yapıyor: Daha dikkat çekici ne yapabilirim?
Bu sorunun yanıtı aynı zamanda büyük tehlikeyi içeriyor. Tıklanma hevesi yanlış bilgiyi yaymaya yol açabilir. Kirli ve manipülatif bilginin yaygınlaşmasına neden olabilir.
Ya da gerçeğin peşinden giderek bu sorunun yanıtını zorlamak birçok yeni, dikkat çekici girişime olanak tanıyabilir.
Yayın hayatına dört ay önce başlayan çiçeği burnunda bir internet sitesi ile karşınızdayız. Kompleks.org’u pek çok yayından ayıran özelliği interaktif olması. Tabii sadece interaktiflik sıfatı yüklemek haksızlık olur. Bilginin hızla yok olduğu, çok önemli haberlerin “tık avcılığı”na kurban verildiği bir dönemde haber niteliği taşıyan bir konuyu derinlemesine inceleyen bir internet sitesi Kompleks.
Yayın ve Proje Yönetmeni Selin Özavcı’ya sorularımızı yönelttik.
Okuması rahat akademik makalelerden fikir yazılarına bilgiye aç birçok kişinin dikkatini çekeceğini düşündüğüm Kompleks ile baş başa bırakıyoruz sizleri.
Sitenin adıyla başlayalım. Neden Kompleks?
Bilgiyi korumanın, saklamanın ve yaymanın önemine ithafen, başlangıçta düşündüğümüz isim, Keşişler’di. Yayının temel hatlarının belirginleşmesi ve omurgasının ortaya çıkmasıyla ismini Kompleks olarak değiştirmeye karar verdik. Kompleks, odaklandığı ana konuyu oluşturan her bir parçaya derinlemesine bakarak analog ve dijital hikâyeler hazırlayan bir yayıncılık girişimi. Biraz daha açmak gerekirse; seçtiğimiz konuyu alt başlıklara bölerek, yani birbiriyle bağlantılı parçaları kategorize ederek, uzun-form habercilik metoduyla araştırıyoruz. Tüm bunların da gündelik hayata sirayet etmiş ve aslında hepimizi ilgilendiren temel sorunları kapsamasını önceliyoruz. Özetle ele aldığımız meseleleri, kompleks bir yapılar bütünü olarak düşünerek onu parçalarına ayırıyoruz demek mümkün. Bunu da her bir başlığa, bir fasikül ismi vererek yapıyoruz. İlk fasikül, “yeni işçi” ana konusunun başlıklarından biri olarak seçtiğimiz “gig ekonomisi“ni içeriyor. Beş bölüm altında yer alan her bir makale, uzman yorumu, fikir yazısı, video haber ya da söyleşi de fasikülün sonunda ortaya çıkacak külliyatın bir parçasını oluşturuyor. Kompleks, her ne kadar interaktif bir dijital yayın da olsa temelinde; bilginin hızla tüketildiği günümüzde haberin kılcal damarlarına kadar incelendiği bir yayın olma hevesi yatıyor. Yarı akademik makalelerden detaylı ama okuması kolay fikir yazılarına, farklı yazın formalarını kullanarak, ele adlığı konu hakkında derinlemesine bilgi vermeyi hedefliyor.
Kompleks, odaklandığı ana konuyu oluşturan her bir parçaya derinlemesine bakarak analog ve dijital hikâyeler hazırlayan bir yayıncılık girişimi.
Ne kadar zamandır yayın hayatındasınız?
Kompleks yayın hayatına başlayalı nerdeyse dört ay oldu ve her şey oldukça hızlı gelişti. Konuları ele alış biçimimiz süreli bir yayın akışından farklı olduğu için, ilk fasikülü ayırdığımız beş ana bölüm altında parçalı bir yayın olarak ilerliyoruz.
Yeni medya son on yıldır epey gündemimizde. Birçok internet sitesi de “yeni medya”nın parçalarını kullanmaya çalışıyor. Ama daha çok birbirinin neredeyse aynısı. Sizin siteniz daha interaktif. Birçok siteden farklısınız. Nasıl bir ekiple çalışıyorsunuz. Neden bu yöntem?
Kompleks ekibi 15 yıla yakın zamandır, o ya da bu şekilde, birlikte çalışan; teknik yönetmenden görsel yönetmene her biri gazetecilik tedrisatından geçmiş çekirdek bir ekipten oluşuyor. Ekip, bu süreçte bağımsız yayınların yanı sıra birçok kurum ve marka ile ortak yayın projeleri hayata geçirdi. Bunu yaparken bir yandan da yeni medya araçlarına uyum sağlayarak, bu yönde işler geliştirdi. Dijital yayıncılığa ilk heves ettiğimiz dönemde, 2010 yılında açtığımız, çok katılımlı blog Bizbozmaz.com, bizim için bir deney alanıydı. O dönemden beri de dijital medya araçlarını kullanarak üretim yapmaya devam ettik. Şansımız, başta da belirttiğim gibi, ekipteki herkesin gazetecilik altyapısından gelmesi. Editoryal anlamda ortaklaşa alınan kararlar; teknik ve görsel yönetimin de ekip içinde yürütülmesiyle hem fikir birliği sağlanmasını hem de üretimin hızlanması açısından avantajlı. Kompleks ekibinin ürettiği, 1+1 Ekspres, Postane, Dere Tepe gibi diğer dijital işlere Neopublico.com adresinden göz atabilirsiniz.
Fikir yazıları, söyleşiler, uzman yorumları, infografik ve veri analizleriyle videolar da var. Epey özgün bir platform.
Ekipten bahsederken değindiğim bilgi birimi ve deneyim Kompleks’te yoğun biçimde ortaya çıkıyor. Daha önce birçok yayın projesinden kazandığımız deneyimleri Kompleks’e de uygulamaya odaklanıyoruz. Dijital araçların kullanılabileceği birçok alan ve deneyim alanı daha mevcut. Hayal edilen noktaya gelinmesi için hâlâ zaman ve emeğe ihtiyaç var. Yanı sıra yazıları, söyleşileri ve video haberleriyle katkıda bulunan gazeteci, akademisyen ve araştırmacıların da her bir kelimesi ve emeği kıymetli. Onların bakış açıları ve önerileri de Kompleks’e şekil veren başlıca öğelerden. İletişim dilinden sosyal medya üretimine hızla tüketilmeye değil; kaynağı ve gelişimi itibariyle üzerine zamansız olarak katkıda bulunabilinir koşulları sağlayan bir rotada ilerlemeye özen gösteriyoruz.
Sosyal medyadan doğan hıza ne kadar erişilmesi gerekiyor?
Dijital dönüşüm çok hızla gelişiyor. Birçok platform doğuyor ama geleneksel medya bu hıza ne kadar yetişiyor sizce? Yeni bir gazetecilik platformu kurulduğunda, geleneksel medyanın bağlarını daha fazla görüyoruz gibi gözlemliyorum ben. Sizce durum nedir?
Geleneksel medyayı ekonomik ilişkiler üzerinden ele alırsak, bu medyanın bir grup bağımsız örneği harici, siyasi kapitalizm üzerinden var olduğuna değinmek hatalı olmaz. Bu hâliyle, haber içeriklerinin tamamen bu modelle şekillenmesine sebep oluyor ve üzerine bir de sosyal medyanın kırıcı etkisini koyunca ortaya şu an içinde bulunduğumuz durum çıkıyor. Geri kalan yeni veya güncel medyanın da bu etkilerden korunan bir tarafı yok. Örneğin konumuz sosyal medyadan doğan hız olduğunda, bu hıza ne kadar erişilmesi gerekiyor o da büyük bir soru bize göre. Kompleks, “bu soruya nasıl bir cevap verebiliriz?” deneyi olarak da düşünülebilir. Uzun form ile videonun daha kısa bir modelde birleşimi gerçekçi olur mu diye farklı denemeler yapıyoruz. Gazetecilik platformu dediğimizde tam olarak neyi kastediyoruz net değil ama genel olarak geleneksel modellerin yeni çözümlerin içine sızması da şaşırtıcı değil. Zaten buna karşı olan direnç, haberi yapandan değil haberin yayıldığı sosyal medya platformlarından geliyor. Bu platformların her bit ve pikseline kadar tamamen kapitalize olmasının getirdiği etkiyi yaşıyoruz hepimiz. Geleneksel medyanın gördüğümüz izlerinin de çoğunlukla, medyanın daha geniş bir çatışma alanına yayılan; demokratik mücadeleye daha açık tarihinin bir yansıması, belki de aktif bir nostaljisi olarak görmek gerekiyor herhalde. O deneyimi tekrarlamak istiyor birçokları ama bunu nasıl yapacağımız konusu bir muamma.
“Sosyal medya platformlarının her bit ve pikseline kadar tamamen kapitalize olmasının getirdiği etkiyi yaşıyoruz hepimiz.”
Selin Özavcı
Türkiye’nin medya ortamı birçok çelişkinin üzerine kurulu. Medya sahipliği nedeniyle bağımsız olamayışı, iktidar baskısı vs. Böyle bir ortamda düne oranla daha zor gazetecilik yapmak. Sizin kaygılarınız var mı?
Bu çelişkilerin sadece bizde olmadığını, medyanın global bir sansür ve kısıtlama içinde olduğunu biliyoruz. Tabii ki Türkiye’nin içinde bulunduğu şartların farklılıkları var ama gazetecilik yapmaya çalışırken farklılıklardan çok benzer ülkelerdeki benzer durumları yaşadığımızı düşünüyoruz. Hâliyle kaygılarımız var, bunlar hem duruma hem de durumun devam etmesi sonucunda varılacak noktaya istinaden kaygılar.
Yayın çizginiz hangi ilkeler üzerine kurulu?
Kompleks, bilginin dışa kapalı erişimle kısıtlanmasına karşı bir duruşta. Külliyata katkıda bulunduğu her bilgi parçasının açık bir bilgiler bütününe eklenmesini hayal ediyor. Herkesin ihtiyacı yönünde içeriklerini kullanmasını desteklerken konu hakkında yayınlanmış açık içeriklerden faydalanarak okuyucuyla paylaşıyor. Özetle bir bilgi kompleksi inşa etmeye çalışırken dışarıya kapalı internete karşı, açık bir ağ için herkesin bu şekilde davranması gerektiğine inanıyoruz. Kolektif çabayı önemsiyoruz.
Haber çok pahalı. Henüz çok yenisiniz ama siz nasıl ayaktasınız? Okuyucu desteğini almak bu konuda en önemli saç ayağı sanırım ama Türkiye’de okuyucu bir habere ulaşmak için ödeme yapma geleneğinden çok uzak. Deneyen dijital yayınlar oldu/oluyor ama başarı tartışılır.
Bir habercilik girişimi olarak, EED tarafından fonlanarak yayına başladık. Türkiye’de haberciliğin üzerindeki gelir baskısının herkes farkında, çözülmesi için en azından içinde bulunduğumuz konjonktürde çok da parlak bir çözüm görmüyoruz. Sosyal medya platformlarındaki gelir paylaşımları, yayının kendi çizgisine uygun sponsorluk anlaşmaları ve okuyucu katılımını haber açısından değil de insanların para harcamaya daha rahat yaklaştıkları etkinlik düzenleme, ürün satışı gibi noktalardan kurmak gibi hedeflerimiz var. Bunlara ek olarak biz de farklı bir model ile okuyucu desteğini de uygulamaya çalışacağız. Burada da amacımız yaptığımız içerikler ve değindiğimiz konular üzerinden bir komünite oluşturmaya çalışmak. Yani pasif bir destekçilikten ziyade daha aktif bir katılımın olduğu bir model denemek istiyoruz.
Yarı düzenli emek rejimi: Gig Ekonomisi
Fasikül olarak ortaya koyduğunuz işte gig ekonomisini işliyorsunuz. Gig ekonomisi nedir? Literatüre yeni giren bir kavram.
Gig ekonomisi genel olarak esnek çalışma şartlarını içeren, yarı düzenli emek rejimine verilen genel bir isim. Tarihin birçok noktasında emek ilişkileri bu tarz güvencesiz çalışma modelleriyle düzenleniyordu. Günümüze gelindiğinde gig ekonomisi daha çok platform ekonomisini işaret ediyor. Bu da konum tabanlı (yemek teslimatı, kuryelik, sürücülük, hasta-bebek-yaşlı bakım işleri, tamirat, temizlik ve güzellik hizmetleri) ve internet tabanlı (freelance yazarlık, çevirmenlik, yazılım, habercilik, içerik hazırlama, grafik tasarım) işler olarak gruplandırılabilir. Bu konuda daha detaylı bir okuma için Ali Alper Alemdar’ın Platformlaşan Sömürü Gig Ekonomisi: Bir Kontrol, Güvencesizlik ve Borçlandırma Modelinin Politik Ekonomi Eleştirisi başlıklı yazısıyla Pınar Üzeltüzenci’nin Konum Tabanlı Platform Emeği ve Toplumsal Cinsiyet ve İnternet Tabanlı Platform Emeği ve Toplumsal Cinsiyet başlıklı yazılarını önerebilirim.
Sadece dijital çalışmayla ilgili değil sanırım. Kuryelik falan da dediniz.
Biraz evvel özetlemeye çalıştığım gibi, dar bir çerçevede güncel tanım platform işçilerine denk gelmekte. Daha geniş ve emek bazlı bir açıdan baktığımızda tarım işçilerinden kültür sanat işçilerine, özel güvenliklerden dönemsel hizmet sektörü çalışanlarına neredeyse emek piyasasının büyük bir bölümünü kapsıyor.
“Yeni İşçi’nin vaziyetini tasvir etmek için gig ekonomisiyle çıkıyoruz yola” demişsiniz. Hayatımızın içinde olan ama ne yazık ki kendisi de işçi olduğu hâlde, gazetecinin sırtını döndüğü bir alan işçi/emekçi. Çalışma yaşamı medya sektörünü cezbetmiyor. Tabiri caizse “tık”lanmıyor. Ama siz yeni bir tartışmayla tam da göbeğine dalmışsınız… Neden?
Başta da bahsettiğim gibi çekirdek ekibimiz geleneksek medyadan geliyor ve hepimizin bir noktada karşı karşıya kaldığı, hak ihlallerinden bahsetmek mümkün. Kendimden örnek vermem gerekirse; gazeteciliğe 2001 yılında, ekonomik krizin birebir sonuçlarını yaşayarak başladım. Güvencesiz olarak çalıştığım ilk üç buçuk yılda, ekonomik sebepler gösterilerek yayınına son verilen dergilerden toplu işten çıkarmalara, türlü olumsuzluğa mesleğin daha başındayken tanıklık ettim. Basın iş yasası kapsamında gazetecileri kapsayan 212 sigortasına kavuşmam yıllarımı aldı, uygulamada fayda sağlaması için gerekli olan beş yıllık süreci de ancak iş davası açarak kazandım. Sendikaya üye olup haklı fesih davası açtığım Haziran 2010’a kadar; mesai arkadaşlarımın kiminin sigortasının otopark görevlisi olarak işlendiğinden kimininse işyeri adresinin bir depo olarak gösterildiğinden bihaberdim. İş davasını kazandığımdaysa yıl 2022 olmuştu! Özetle, 2010 yılından beri de bir gig çalışanıyım. Sadece ben değil, ekibin kalanı da bu şekilde bir deneyimin içinden gelme ve dolayısıyla yola en iyi bildiğimiz yerden çıkalım diye düşündük.
Sıradaki konu: Yeni Yeşil Düzen
Önümüzdeki dönemin Kompleks planlarından bahseder misin?
İlk fasikül olarak incelediğimiz gig ekonomisinin ardından “yeni yeşil düzen”e odaklanmak istiyoruz. İklim krizi de tıpkı gig ekonomisi gibi tüm yönleriyle etkilendiğimiz bir konu. Kompleks’in ele almayı planladığı konular arasında bu tür büyük kapsamlı başlıklara ek olarak kent yaşamına, siber kültüre değinen konular da olacak. Klog isimli blog sayfamız, detaylıca incelediğimiz konu başlıklarından bağımsız olarak farklı alanlara da daldığımız, farklı okuma deneyimleri üretmeye çalıştığımız bir başka alan. Dijital yayıncılıkta her zaman severek ve hevesle üretim yaptığımız bir mecra blog ve Klog’un da bu hevesi yansıtmasını umuyoruz.