Göçmen Kadınlar Anlatıyor: Göçmen kadınlar dört duvar arasına sıkışmasın, anlatsın

Van’ın İran ile olan 294 km’lik sınır hattı son 40 yıldır birçok Ortadoğu ülkesinden gelen insanların zorlu göç rotası. Uzun yıllardır Van’da serbest gazetecilik yapan Şenol Balı, bu rotayı “ölüm tarlası” diye tanımlıyor. Bu tanımlamayı yapma nedenini de “Sınırdan geçerek Türkiye’ye varmak neredeyse bir şansa bağlı. Her gün sınırdaki çetelerce fidye için kaçırılan, işkence edilen, soyulan mı dersiniz; taciz tecavüze uğrayan mı veya kaçakçılar tarafından istismar edilen mi? Tüm bunlar olmasa bile sarp ve engebeli araziler, sert iklim koşulları büyük tehlike” diyerek anlatıyor.

Balı, uzun yıllardır göç yollarında yaşanan ihlalleri duyurdu, takip etti ve haberleştirdi. Hâliyle bölgedeki sorun ve yüz yüze kaldıkları ihlalleri daha yakından görme fırsatı buldu. Takvimler 2022 yılını gösterirken de “Göçmen Kadınlar Anlatıyor” adlı bir projeye başladı. Şimdilik beş kişiden oluşan ekibiyle, 2021 yazında Taliban’ın Afganistan’da tam hakimiyet sağlamasıyla kitlesel bir hâl alan göçü yakından takip ediyor ve sözü kadınlara veriyor.

Göçmen Kadınlar Anlatıyor, NewsLabTurkey EquaLab Programı’nın desteğiyle yayın hayatına başladı. Balı, açılan başvuru formunu son gün doldurduğunu da söyleyerek eğitim sürecinin projeyi nasıl şekillendirdiğini şöyle anlatıyor:

“Kabul aldıktan sonra birçok güzel fikrin ortaya çıktığı eğitimlere katıldık. Bu her anlamda çok keyifli ve verimli oldu. Proje yazımından uygulamasına kadar birçok konuda fikir sahibi olduk. Bu eğitimin ardından çalışmamızı yeniden revize ederek çalışmalarımıza başladık.”

“Göçmen kadınlar yaşamlarını bir gölge gibi sürdürüyor”

Türkiye medyasında mülteci ve göçmenlere yönelik yanlış bilgilerin, hedef göstermelerin ve nefret söyleminin yaygınlığı hemen her gün okuduğumuz haberlerle tekrar tekrar şahit olduğumuz bir gerçek. Öyle ki bu söylemler saldırılara ve linç girişimlerine dönüşebiliyor. Göçmen Kadınlar Anlatıyor ise başka bir şekilde, “Buyrun bir de onlardan dinleyin” demesi ve farklı bir pencere açma niyetiyle kıymetli. Göçmen Kadınlar Anlatıyor’un yola çıkma motivasyonlarını sorduğumuz Balı, yola çıkışlarının temelinde bir “gölge” gibi yaşayan göçmen kadınları görünür kılma isteğinin olduğunu söylüyor:

“Açlık, işkence, donma, taciz, tecavüz, kaza vs gibi ihlaller bütün göçmenlerin yüz yüze kaldığı durumlardan; ancak bu sorunlar kadınlar için çok daha yakıcı ve derin. Üstelik, tıpkı genelde göçmenlerin yaşadığı ihlal ve zorluklar gibi, kadınların yaşadığı onca sorun ve verdikleri mücadele görünür değildi. Özellikle Afganistan ve Pakistan’dan gelen kadınların sosyolojik ve dini kodlardan dolayı içe kapalı bir yaşam sürdürmeleri burada etkili olsa da karşılaştıkları zorluklara, yaşamlarına, duygu dünyalarına ve onları göçe zorlayan koşullara ilişkin detayların kamuoyuna sunulduğu araçlar konusundaki yetersizlik çok daha baskındı. ‘Görünür’ olmayan kadın göçmenlerin yaşamlarına dair kamuoyundaki bu erişim sorunu bizler için en büyük çıkış noktası oldu. Sadece göç yollarında değil yaşadıkları kentlerde de birer gölge gibi yaşayan kadınların, yerel halkla teması ise neredeyse yoktu. Biz bir platform kurarak bu boşluğu kapatma iddiasını benimsedik. Göçmen kadınların, kendilerini kendi ana dilleriyle ve doğrudan anlatacağı bir platform olarak yayınlarımıza başladık.”

“Kadınlar dört duvar arasına sıkışmış durumda”

Tüm göçmenler ve mülteciler zor koşullarda hayatlarını sürdürmeye çalışsa da söz konusu kadınlar ve çocuklar olduğunda işler çok daha zor. Balı, mülteci ve göçmenlerin yaşadığı tüm sorunlar karşısında kadınların çok daha büyük çaresizliklerle mücadele ettiklerini söylüyor. Kadın göçmen ve mültecilere yönelik gözlemlerini ise şu sözlerle aktarıyor:

“Kadınların ek sorunlarından ve bu sorunlar karşısında daha şiddetli çaresizliklerinden söz edebiliriz. Özellikle Afgan kadınlar, iş hayatına dahil ol(a)mıyor, dolayısıyla uyum sorununu daha derinden hissediyor. Hayatları neredeyse dört duvar arasına sıkışmış durumda. Bu insanların yaşamlarını bilmek çok mümkün değil. Hâliyle yaşadıkları sorunların detaylarını da. Erkekler kötü de olsa iş bulabiliyor, çalışıyor, sosyal bir çevre ediniyor veya dil öğreniyor. Bu nedenle kadınların yaşamlarını öğrenmek için daha çok çaba harcamamız lazım.”

Göçmen Kadınlar Anlatıyor için bugüne kadar mikrofon uzattıkları kadınların çoğunun ailesinden birinin mutlaka Taliban tarafından öldürüldüğü veya alıkonulduğu bilgisiyle karşılaşan ekip, bu durumun kadınların çok daha ağır bir yükle gelmelerine neden olduğuna ve bu yükün burada katlanarak devam ettiğine işaret ediyor. Ayrıca İran’da rejime muhalif, eşinden boşanmak isteyen ancak erkekten yana olan hukuk nedeniyle kolayca boşanamayan kadınların çoğunun yalnız ya da çocuklarıyla birlikte yaşadıklarını aktarıyor. Kadınların, yaşadıkları istismarı anlatamadıklarını ya da anlatacakları bir mekanizma olmadığını da belirtiyorlar. Tüm bunlar ve kadınların yaşadıkları, Göçmen Kadınlar Anlatıyor’un ortaya çıkmasındaki en büyük neden.

Balı ve ekibi uzun zamandır göç alanında çalıştıkları için hâlihazırda bir iletişim ağına sahip. Yayınlanan ilk bölümlerde de birebir tanıştıkları göçmenlere yer verdiler. Daha sonra kentte göç veya kadın üzerine çalışan STK’lar ile iletişim kurarak işbirliğine geçtiklerini söylüyor Balı. Ancak bu süreçte ulaştıkları ve oluşturdukları platformdan söz ettikleri tüm kadınların onlara çektiği en büyük set “güven” olmuş. Onlar da ekip olarak güveni sağlamak için iletişimin daha doğal ve insani olmasını sağlamaya özen göstermişler. Bu konuda benimsedikleri tutumu şöyle anlatıyor Balı:

“Genelde röportaja o kişiyi birebir tanıyan biriyle gidiyorduk ya da ilk tanıştığımızda çekimi yapmıyorduk. Önce birbirimizi tanıma, onların platformu tanıma süresi belirlemiştik. Amacımız nedir, kimiz biz, bu çalışmanın kendilerine olan faydaları, varsa risklerini konuşuyorduk. Kaygılarını anlamaya çalıştık. Örneğin istemiyorsa yüzünü veya isim bilgilerini kullanmayacağımızı açıkça belirtiyorduk. Aramızda kadınların olması da bizler için önemli bir avantajdı elbette. Bu temastan sonra kabul edenlerle çekim için gün veya saat belirliyorduk.”

“İlk adım güven kurmak”

Göçmen Kadınlar Anlatıyor ekibinin bu prensipleri görüştükleri kişilerle aralarında güven bağı oluşmasını sağlamış. Öyle ki Balı, platform tanınmaya başladıkça bazı kadınların kendi istekleriyle ekibe ulaştığını ve hikâyelerini paylaşmak istediklerini söylüyor. Kadınlar, ekibe güvenmenin yanı sıra seslerinin de duyulmasını istiyorlardı. Çünkü Göçmen Kadınlar Anlatıyor ekibinin yer verdiği seslerin duyulduğunu görmüşlerdi. Balı, “Bize ulaşanlar hikâyesinin bilinmesini isteyenler veya yardım beklentisi olanlardı. Çünkü yayınlarımızdan sonra maddi durumu kötü olan kadınlara yardım etmek isteyen birçok kişi ve kurumla iletişimlerini sağladık” diyerek anlatıyor bu durumu.

Göçmen Kadınlar Anlatıyor’un ilk bölümü Ocak 2023’te yayınlandı. Program her ay iki bölüm yayınlanacak şekilde devam etti. Ekim ayına kadar 18 bölüm yayınlayan kanal şu an küçük bir molada. Ancak kasımda geri dönmeye hazırlanıyor. Balı ayrıca çekimlerin genelde evlerde yapıldığını ve bir ila üç saat arasında bir sürede tamamlandığını sözlerine ekliyor. Benimsedikleri diğer prensipleri ve zorlukları ise şöyle sıralıyor:

  • Aldığımız hukuki danışmanlık yardımıyla göçmenleri hedef göstermemek, kişisel bilgilerini ifşa etmemek adına bir çerçeve oluşturduk. Örneğin açık adres belirtmekten, yaşadığı yeri veya kim olduğunu belli edecek detayları kullanmaktan kaçındık.
  • İlk başlarda görüşmeci kadınların yüzünü göstermek istememesi bizi zorluyordu, devamında farklı çekim teknikleri ve anlatı kurgusu deneyerek bu durumu dezavantajdan avantaja çevirdiğimiz oldu.
  • Yine çeviri konusu da bizleri zorlayan bir başka etmen oldu. Özellikle Farsçanın Afganistan’da kullanılan birçok diyalektiği vardı ve bunları anlatıya sadık kalarak çevirme konusunda hem biz zorlandık hem de çevirmen arkadaşlarımız zorlandı.
  • Sosyal medya paylaşımlarının altında çoğunlukla motive edici yorumlar yapılsa da olumsuz, hatta küfre varan söylemler de bizi zorladı.

“Mülteci ve göçmenlere yönelik bilgi eksikliği duygu durumumuzu da şekillendiriyor”

Balı’ye göre göç etmek zorunda kalan ile göç edeni ötekileştiren arasında büyük bir uçurum var. Bu uçurumu derinleştiren en önemli faktör ise bilgi eksikliği. Zira bu noksanlık, duyguları da şekillendiriyor. Uçurumun kapanmamasını isteyenler, sürekli olarak göç karşıtlığını sıcak tutmaya çalışıyor. Balı, bilmeme hâlinin oluşturduğu durumu şöyle anlatıyor:

“Hakkında her şeyi konuştuğumuz, ötekileştirdiğimiz hatta nefret kustuğumuz bu insanların neden bir gün ansızın doğduğu, yaşadığı yeri terk ettiğini bilmiyoruz. Göç yollarında neler yaşıyorlar, Türkiye’de nelerle yüz yüze kalıyorlar bilmiyoruz veya bilmek istemiyoruz. İşte bu ‘bilememe’ durumu bu toprakların tarihsel bir realitesi olan göç olgusunun manipüle edilmesine veya başka amaçlar için kullanılmasına hizmet ediyor. Çoğumuzun belki bir göçmenle birebir bir teması bile olmamıştır ve çoğunu çok yüksek ihtimalle ya medyadaki bir ‘olumsuz’ haberden ya da bir siyasetçinin söyleminden biliriz, duyarız.”

“Medya ötekileştiriyor, siyaset kurumu düşmanlaştırıyor”

Balı, göçmenlerin haklarını önemseyerek hak odaklı habercilik yapan alternatif medya kuruluşları olsa da yayılan nefret söyleminin merkezinde bazı basın kuruluşları ve siyasetçilerin pratikleri olduğunu düşünüyor. Ayrıca Türkiye’de nefret söyleminin yaygınlaşmasını kolaylaştıran gelişmelerin çok fazla olduğuna dikkat çekiyor:

“Siyasi partilerin göçmen karşıtı söylemleri, göçmenliğin seçimlerde birer propaganda öznesi hâline getirilmesi malumunuz. Medyanın bir kere amasız fakatsız göçün insani boyutundan şaşmaması lazımdı. Ama maalesef kullanılan dil, göçmenleri biraz daha düşmanlaştırıyor. Hâl böyle olunca toplumsal algı da bu yöne doğru kayıyor. Medya ötekileştiriyor, siyaset kurumu düşmanlaştırıyor.

Peki bunun çözümü yok mu? Var elbette. Ülkede uzun yıllardır hak odaklı gazetecilik yapan kurumlar veya göçmenlerin haklarını teslim eden çevreler var. Platformumuz tam da bu cepheyi güçlendirmek istiyor. Bunu herhangi bir dolayımdan geçirmeden işin muhataplarından dinleyerek yapıyor. Evet, hepimiz olumlu ya da olumsuz bir şeyler söyledik; kimimiz o insanları anladığını düşündü, kimimiz düşman ilan etti. Bu sefer hepimiz susalım haklarında konuştuklarımız konuşsun. Temel mottomuz bu oldu. Yıllardır sözü edilenin sözü alması… Göçmen Kadınlar Anlatıyor platformunu kritik bir pozisyona çeken işte bu misyonu.”

“Mottomuz didaktiklikten uzak, sözü özneye bırakan bir hikâye anlatıcılığı”

Göçmen Kadınlar Anlatıyor’un asıl yayın mecrası YouTube. Ancak videolarının özetlerini veya farklı versiyonlarını sosyal medya hesaplarından da paylaşıyorlar. Sosyal medyanın abc’si gereği, paylaşımlarında içeriklerin vurucu kısımlarını kullandıklarını söylüyor Balı. Öte yandan didaktik bir anlatıdan çok hikâye anlatıcılığına yakın bir konsept benimsediklerini de sözlerine ekliyor. Balı’ya göre bu da kanalın izleyicilerle bağ kurmasına ve içeriklerin izlenmeye devam edilmesine neden olmuş:

“Hikâyenin bu saf sunumu, insanları itmeden onların videoyu izlemelerini sağlıyor. Nitekim YouTube verilerine göre videolarımıza başlayan izleyicilerin ezici çoğunluğu sonuna kadar izliyor.”

Twitter ve Instagram’ı aktif olarak kullanan Göçmen Kadınlar Anlatıyor’un daha sonra açtığı TikTok hesabı da hızla büyümüş. Balı, Türkiye ve tüm dünyadaki göçmenler hakkındaki gelişmeleri de yakından takip edip değerli görülen gelişmeleri sosyal medya hesaplarından duyurduklarını, böylece bize hikâye anlatıcılığı kadar bilgi/veri aktarımı konusunda da bir kaynaklık ettiklerini söylüyor.

Balı videolara gelen tepkilerden de bahsediyor:

“Olumlu da olsa olumsuz da olsa fikir beyan edenlerin çoğunda bir ‘şaşkınlık’ duygusu vardı. ‘Biz böyle bilmiyorduk’, ‘Bu böyle miydi’ şeklinde süregelen göçmen algısını göçmenlerin lehine çevirdiğimizin sinyali sayılabilecek birçok tepki aldık. Nitekim bizim videolarımız hakkında yapılan bir saha araştırması da tam olarak bunu işaret etti. Videolarımızdan sonra etnik durumu, sınıfı, cinsiyeti ne olursa olsun insan olma paydasında buluşmak gibi bir bakış açısı belirdi. 

Bunların dışında; videoların kurgu olduğunu, konuşmacı kadınların yalan söylediğini söyleyenler de oldu. Bu da ne kadar zor ve kırılması güç bir algı ile mücadele ettiğimizi gösteriyor.”

Göçmen Kadınlar Anlatıyor da medyanın ekonomik sorunlarından muaf değil. Balı, koşullar ne olursa olsun devam etmeye çalışacaklarını, göçmen kadınların sesinin çok daha fazla duyulması gerektiğini söylüyor:

“Projeyi yürüten arkadaşların çoğu farklı sektörlerden ve bazıları da işsiz. Dolayısıyla finansal bir kaynak olmadan bunu sürdürmek zor gibi görünüyor. Hem YouTube gelirleri gibi öz kaynaklara ulaşmaya çalışıyoruz hem de kitle fonları konusunda bir arayışımız var. Ancak koşullar ne olursa olsun bizler yayınlarımıza devam etmeye çalışacağız. Göçmenler, özellikle göçmen kadınlar daha çok anlatmalı bize göre.”

Göçmen Kadınlar Anlatıyor aracılığıyla kadınların sesine kulak vermek isteyenler için kanalın sosyal medya hesapları ise şöyle: Instagram, Twitter, TikTok, YouTube.

Yazar hakkında

Ilgaz Gökırmaklı

1994, Antalya doğumlu. Yeditepe Üniversitesi İletişim Fakültesi Gazetecilik lisansının ardından, Marmara Üniversitesi Gazetecilik yüksek lisansını tamamladı. Galatasaray Üniversitesi’nde Medya ve İletişim bölümünde ikinci yüksek lisansına devam ediyor. 10haber.net'te kültür sanat muhabiri.