n okuyoruz| Bültenden Herkese Merhaba!
Haftanın odağında konumuz bildiğimiz anlamda sosyal medyanın girdiği kriz ve başlayan dönüşüm sürecinde neler yapılabileceği. Elimizde seçenek çok ama geç kalmadan bir şeyler yapmaya başlamak lazım.
“Ne Okuduk” bölümünde ise Google’a açılan tekel davası, Patreon’un dönüşümü, WSJ’nin eğlenceli yatırım podcast serisi ve daha fazlası var.
Görüş, yorum ve önerilerinizi her zaman bekliyorum.
Haftaya görüşmek üzere!
—Ahmet Alphan Sabancı
Bu hafta ne okuduk?
Google’ın Tekel Davasında Konuşulanlar
Geçtiğimiz günlerde ABD hükümeti tarafından açılan davada Google’ın özellikle arama ve dijital reklam sektöründeki tekel gücü ve bunun etkileri masaya yatırılmış durumda. Davada bir yandan Google’ın kendisini sigara ve uyuşturucu gibi sektörlerle aynı derecede “şanslı” gördüğü, diğer yandan da Microsoft’un Bing’i otomatik arama motoru yapmaları için Apple ve Samsung’a büyük paralar teklif ettiğini öğreniyoruz.
Davada sıkça tartışılan konulardan birisi de Google’ın başka sitelere trafik yönlendirme konusunda sahip olduğu güç. Her ne kadar dava boyunca Google kendisinin internet aramaları ve reklamlar konusunda tekel olmadığı konusunda insanları ikna etmeye çalışsa da ortaya çıkan her delil bunun aksini gösteriyor. Ne diğer arama motorları ne de sosyal medya platformları, söz konusu arama ve arama temelli reklamlar söz konusu olduğunda Google’a rakip olamıyor.
Davayla birlikte tartışılmaya başlanan konulardan birisi de eğer Google bu davayla pratiklerini değiştirmek zorunda kalırsa ya da gerçek bir rakip çıkarsa medya sektörü için işlerin nasıl değişeceği. Henüz bunları konuşmak için erken ama davayı ve çıkacak sonucu takip etmekte fayda var. Eğer günlük olarak takip etmek isterseniz Big Tech on Trial en kapsamlı özetleri hazırlayan yayınlardan birisi.
Patreon’da Kimlik Değişimi
Uzun yıllardır yaratıcı sektörlerde çalışan ve içeriğine doğrudan destek arayanların ilk tercih ettiği platformlardan birisi olan Patreon, geçtiğimiz hafta içerisinde hem kimlik değişikliğini hem de birçok yeni özelliği duyurdu.
Daha modern bir logo ve font ailesiyle birlikte kimlik değişikliği uygulama ve websitenin tasarımına da yansımış. Tasarımın birçok noktasında oradaki profilinizi daha fazla özelleştirebilme imkânı sağlanmış, buna Patreon logosunun kendinize özel versiyonunu yapmak da dahil.
Patreon’a yeni gelen özellikler arasında Discord gibi destekçilerinize özel sohbet alanı, insanların ücretsiz olarak destekçiniz olabilmesi ve doğrudan platform üzerinden ürün satabilme gibi birçok şey var. Sosyal medyanın gidişatını düşünecek olursak (bkz. bu haftanın odağı) bu hamle Patreon’u daha kullanışlı bir seçenek hâline getirebilir.
New York’a Sataşan Gazete Reklamı
Yerel gazetelerin en büyük sıkıntılarından birisi ülkedeki ulusal gazetelerle de rekabet etmek ve okur abonelikleri için mücadele etmek zorunda kalmaları. Bu genel olarak işleri zorlaştırsa da bazen yaratıcı fikirlere de ilham verebiliyor.
Philedelphia Inquirer gazetesinin yeni reklam kampanyası da bunun örneklerinden. Kampanya başka şehirlerin Philedelphia’ya bakışını espriyle ele alıyor ve bunun yerine kendi şehrinizi seçin mesajını veriyor. Örneğin bir tanesinde “I ❤️ NYC aboneliğinizi iptal edin. Philly aşkına abone olun.” yazıyor. Reklamın amacı özellikle daha fazla genç okuru kazanmak ve onların abone olmasını sağlamak.
Milyon dolarlık ve birkaç yıl sürecek reklam kampanyası şehrin her yerindeki reklam alanlarını dolduracak. Kampanya başarılı olursa yerel gazeteler için başarılı bir strateji örneği olarak birçok yerde anlatılacağından şüphem yok.
WSJ’den Eğlenceli Bir Yatırım Podcasti
Söz konusu ekonomi gazeteciliği olduğunda ve özellikle yatırım gibi teknik başlıklarda genellikle aşırı ciddi veya belirli bir bilgi seviyesini gerektiren işler ağırlıkta oluyor. Bu bir yandan alanın getirdiği bir mecburiyet gibi görünse de diğer yandan toplumun daha geniş kesimine hitap edecek haberlerin ve içeriklerin eksikliği de insanların yanlış bilgilere kanmasını kolaylaştırıyor.
Wall Street Journal’ın yeni podcast serisi Take on the Week bu tür içerikler konusunda iyi bir örnek. Dünyanın önde gelen ekonomi gazetelerinden birisi olan WSJ’nin muhabirleri tarafından hazırlanmış ve yatırım konusunda birçok insanın işine yarayacak bilgileri eğlenceli bir formatta anlatan podcast kısa zamanda büyük ilgi topladı.
Ülkemizdeki ekonomik koşullardan dolayı ekonomi haberlerine ilgi artıyor. Ancak bunu karşılayacak haber üretiminin azlığı internette “yatırım tavsiyeleri” ve “kim olduğu belirsiz ekonomi yorumcuları” artışına sebep oldu. Eğer bu duruma cevap verecek işler üretmek istiyorsanız WSJ’nin podcast serisini incelemenizi tavsiye ederim.
Kısa Kısa
🤝 Bir e-bülten olarak başlayıp büyüyen Dirt, bir tasarım bülteni olan Sitting Pretty’yi satın aldı ve bundan sonra Dirt çatısı altında Prune ismiyle yayınlanacak.
🦣 BBC Threads hesabını kendi hâline bıraktı ama Mastodon hesaplarını aktif olarak kullanmaya devam ediyor.
🇺🇸 Guardian, ABD için ilk özel araştırma ekibini kuruyor.
📱 Eğer TikTok’u daha aktif kullanmayı düşünüyorsanız buradaki tavsiyelere bir göz atın.
🇮🇳 Hindistan’da polis Çin propagandası yaptığı gerekçesiyle NewsClick’in ofisine operasyon gerçekleştirdi.
💃 Gannett’in Taylor Swift ve Beyoncé muhabiri iş ilanlarına neredeyse 1000 kişi başvurmuş.
Haftanın mezunları
Boğaziçi TV: Boğaziçi TV, Boğaziçili öğrenciler ve mezunlar tarafından kurulan özgür ve bağımsız çoklu bir medya inisiyatifi. Gönüllülük ve sorumluluk esasına dayanan bir çalışma pratiğiyle, başta Boğaziçi’ndeki gelişmeler olmak üzere gündemi takip etmeyi amaçlıyor. Çoğunlukla ana akım medyada yerini bulamayan ancak üniversitelerin sürekli gündeminde kalan hak ihlallerini haberleştirmek ve üniversiteler içerisinde hak temelli yurttaş habercilik alışkanlığının gelişmesine katkı sağlamak ana hedefi.
Kız Başına: Toplumsal cinsiyet eşitsizliğine dayalı şiddet türlerini ve nefret söylemini azaltma amacıyla çalışan bir sivil toplum kuruluşu olan Kız Başına, “Konuşsak Mı?” adında konuklu bir YouTube programı hazırlıyor. Programda, her bölümünde yeni bir konuk misafir edilerek bir yandan makyaj silerken bir yandan da toplumsal cinsiyet, feminizm ve tabular gibi önemli konular üzerine samimi bir sohbet gerçekleştiriliyor. Projenin ana amacı ise feminizmin olumsuz algıdan çıkarılması ve toplumsal cinsiyet eşitsizliği üzerine konuşulabilecek özgür bir alan oluşturulması.
Pembe Hayat: Türkiye’nin ilk trans öz örgütlenmesi olan Pembe Hayat LGBTİ+ Dayanışma Derneği, 30 Haziran 2006 tarihinde trans seks işçileri tarafından Ankara’da kuruldu. Pembe Hayat, LGBTİ+‘ların cinsel yönelim ve cinsiyet kimliği temelli maruz bırakıldıkları ayrımcılık, şiddet vb. gibi sorunlara karşı bu sorunların ve potansiyel çözüm yollarının görünürlüğüne katkıda bulunarak psikolojik ve hukuki destek sağlamakta. EquaLab Programı kapsamında üretilen Trans Habercilik Rehberi ve düzenlenen Translara Yönelik Medya Atölyeleri ile translara yönelik nefret söylemi ve önyargıların yer aldığı medya alanındaki hak ihlalleri görünür kılınarak transların medyadaki temsiliyetinin ve trans medyasının güçlenmesine katkıda bulunulması hedefleniyor.
Haftanın odağı: Bildiğimiz anlamda sosyal medyanın sonu
2023 öngörülerimde bu yıl içerisinde sosyal medya platformlarına dair bir kriz ve dönüşüm dönemini göreceğimizi söylemiştim. Hemen her ay bu krizi farklı şekillerde besleyen ve yaklaştıran haberler gördük. Ekim ayını ise krizin tam anlamıyla başladığı ve artık herkesin kabul etmesi gerektiği ay ilan edebiliriz. Bunun sebebi ise Ekim başladığından bu yana üst üste gelen haberler.
Bu haberlerden ilki Similarweb’in Facebook ve X/Twitter’dan haber sitelerine giden trafik verilerine dair raporu. Bu rapora göre sadece geçtiğimiz bir yıl içerisinde bu iki platformdan haberlere giden trafik %50’nin üzerinde bir düşüş göstermiş.
Sosyal medya platformlarının haberlerden uzak durmak istemesi bunun bir sebebi. Facebook bir süredir bunu açıkça dile getiriyor ve algoritmasında buna yönelik değişiklikler yapıyordu. Son olarak geçtiğimiz hafta içerisinde Meta’nın haberler ve gazetecilerle alakalı projelerini başlatan ve yürüten Campbell Brown’ın ayrılacağı haberinin gelmesiyle birlikte şirketin bu konuda fikrinin değişmeyeceği de net bir şekilde görülmüş oldu.
Bu durumun diğer sebebi de platformların giderek kullanıcıları dışarıya göndermemek ve her şeyi platformun içerisine hapsetmek için çabalaması. Açık bir şekilde gazetecilere “güvenmediğini” söyleyen ve haberleri sadece X’ten okuduğu için bolca komplo teorileri paylaşmasıyla bildiğimiz Elon Musk’ın satın almasıyla X’e dönüşen Twitter bunun en iyi örneği.
Geçtiğimiz hafta içerisinde de Musk önce açık bir şekilde insanları uygulamada tutmak için algoritmanın linkleri arka plana ittiğini ve insanların tüm içeriği X’e yazmasının daha iyi olacağını söyledi. Sonra da X’in tasarımında yapılan değişiklik ile linklerin önizlemesini sadece düz görsellere çevirerek fark edilmesi ve tıklanması zor bir hâle getirdiler. Yani artık X’te görünür olabilmenin tek yolu hem platforma para vermek hem de sadece platform için içerik üretmek. Giderek daha fazla kişi ve kurum da bunun yerine platformdan ayrılmayı tercih ediyor.
Geçtiğimiz yılın sonlarında kendisini gösteren kriz artık burada. Bildiğimiz ve yıllardır kullandığımız sosyal medya platformları, gazeteciler ve her türlü medya üreticileri için artık faydası olmayan ve hatta zarar bile verebilen yerler. Bu noktaya geleceğimiz bir süredir belliydi ama çoğunluk bütün işaretleri görmezden gelmeye ve her şey normalmiş gibi davranmaya devam etti.
Artık oturup alternatiflerinizi düşünmek ve kendinize yeni bir dijital strateji belirlemek zorundasınız. Çünkü bu saatten sonra bu platformların kalan ne kadar faydası varsa giderek ortadan kaybolacak ve her şey daha da kötüleşecek. Alternatif platformlar istikrarlı bir şekilde büyümeye ve kendisini geliştirmeye devam ediyor. Mastodon’un 2022 yılı raporu ve giderek daha fazla medya kurumunu ve internette üretim yapan insanı kendisine çekiyor olması bunun iyi bir örneği.
Bunun yanı sıra sosyal medya dışında okurlarınıza erişim imkânları yaratmak zorundasınız. Bültenler, diğer içerik formatları, haber takip ve kürasyon uygulamalarında varlık gösterme, kendi uygulamalarınızı geliştirmek veya RSS gibi yıllar önce kendisini ispat eden ama platform cazibesinden dolayı umursanmayan birçok farklı yöntem var. Discord gibi yeni nesil topluluk platformları da topluluk odaklı girişimler için önemli bir seçenek.
Kesin olan bir şey varsa o da medyanın artık sosyal medya platformlarıyla olan ilişkisini değiştirmek ve onlara bağımlı olduğu yanılgısından kurtulmak zorunda olduğu. Facebook ve Twitter gibi platformlar artık sizi istemediklerini anlamanız için ellerinden geleni yapıyor. Medya ve gazeteciler sayesinde büyüyen platformlar şu anda onları kovup yerine Paris Hilton’a veya ünlülerin yapay zekâ kopyalarına para vermeyi tercih ediyor. Bence siz de daha fazla ısrar etmeyin.