Okuduğunuz habere güveniyor musunuz? Peki okumadıklarınızı okumamanızın sebebi yalnızca güvensizlik mi? Tarihsel olarak gazetecilerin en büyük satış noktası hep “güvenilirlikleri” oldu. Gazetelerin sloganlarında bile güven kelimesine sıklıkla rastlarız. Reklam tabelalarına güvenilmeyeceğini iyi bilmekle birlikte güvenin özellikle söz konusu hayat değiştirebilecek bilgiler olduğunda önemli bir değer olduğu ortada. Peki okurlar neye, neden güveniyor?
Reuters Institute for the Study of Journalism tarafından yayınlanan “Habere Güvenin İnşası İçin Stratejiler” başlıklı kapsamlı rapor, haber kuruluşları, gazeteciler ve halk arasındaki karmaşık ilişkiye odaklanıyor. Brezilya, Hindistan, İngiltere ve Amerika Birleşik Devletleri’nde gerçekleştirilen bu çalışma, halkın haber medyasına yönelik algılarını, gazeteciliğin toplumdaki rolünü ve haberlere güveni inşa etmek için kullanılabilecek stratejileri anlamayı amaçlıyor.
Güç sahibini denetlemek güven sağlıyor
Raporun öne çıkan bulgularından biri, gazeteciliğin bekçi/gözetici fonksiyonunun önemi. Rapora göre dört ülkedeki katılımcıların çoğunluğu, haber kuruluşlarının güç sahibi kişileri izlemesinin ve denetlemesinin önemli olduğunu ifade ediyor. Basının bu işlevi, gazeteciliğin temel bir rolü olarak kabul ediliyor ve halkın önemli bir kısmı tarafından “biraz” veya “çok önemli” olarak değerlendiriliyor.
Ancak, çalışma aynı zamanda halkın karmaşık bir perspektife sahip olduğunu ortaya koyuyor. Katılımcılar, haber kuruluşlarının sıradan insanlara ve günlük konulara daha fazla dikkat etmesini istediklerini ifade ederken, aynı zamanda medyanın güç sahiplerini denetleme rolünü de değerli bulduklarını belirtti. Bu, izleyicilerin, önemsiz denetim biçimleri yerine, esas olarak önemli konulara odaklanan dengeli bir haber sunumu aradığını gösteriyor.
Araştırma ayrıca farklı ülkelerdeki gazetecilik rollerinin değerlendirilmesine de yer veriyor. Brezilyalılar, haber kuruluşlarının insanların dünyada veya toplumlarında neler olduğunu anlamalarına yardımcı olmasını önceliklendirirken, Hintliler günlük sorunlara çözümler bulmaya odaklanılmasını vurguladı. İngilizler ve Amerikalılar ise doğruluk konusunda endişelerini dile getirdi ve haber kuruluşlarının öncelikli olarak doğruluğu iyileştirmesi gerektiğini düşündü.
Amaca uygun yayıncılık güven ve memnuniyet getiriyor
Rapor ayrıca halkın haber kuruluşlarının performansıyla haberlere olan güveni arasındaki bağlantıyı vurguluyor. Haber kuruluşlarının işlevlerini iyi yerine getirdiğine inanan katılımcılar, medya tarafından sunulan bilgilere daha fazla güvenme eğilimindeydi. Bu ilişki özellikle İngiltere ve Amerika Birleşik Devletleri’nde belirgin olarak ortaya çıktı ve editoryal performans algılarının haberlerin güvenilirliği üzerinde güçlü bir etkisi olduğunu gösterdi.
Ancak, rapor aynı zamanda halkın güvenini yeniden kazanmanın tek bir çözümü olmayan karmaşık bir görev olduğunu da kabul ediyor. Rapor ayrıca buradaki önemli noktaları keşfetmek ve haberlere güven oluşturmak için etkili stratejiler geliştirmek amacıyla daha fazla araştırma yapılmasına ihtiyaç duyulduğunu vurguluyor.
İstatistiklerle güven meselesi
Raporda öne çıkan bazı verilere göz atarak farklı demokrasilerde ve medya ortamlarında güven süreçlerinin nasıl işlediğine dair bir temel fikir edinebiliriz.
- Haber kuruluşlarıyla etkileşimde bulunurken kişisel olarak ne kadar ilgili olunduğu sorulduğunda, Hindistan’da %69, İngiltere’de %68 ve ABD’de %71 gibi yüksek oranlarda kişi haber kuruluşlarıyla ilgilendiğini belirtmiş. Bu, habere dair diri bir ilgi olduğunu gösterdiğinden mühim.
- Haber sunumunda, ülkelerindeki haber kuruluşlarının çoğunlukla ticari veya siyasi çıkarlar mı taşıdığı sorulduğunda, Brezilya’da %46, Hindistan’da %45, İngiltere’de %38 ve ABD’de %31 gibi oranlarla insanlar haber kuruluşlarının çoğunlukla siyasi çıkarlar taşıdığını düşündüklerini ifade etmiş.
- Haber kuruluşlarının güvenilirliği konusunda, Brezilya’da %47, Hindistan’da %33, İngiltere’de %12 ve ABD’de %9 gibi düşük oranlarda insanlar haber kuruluşlarına güvendiklerini belirtmişler. Gösterilen ilgi ile güven arasında büyük bir orantısızlık var. Haber, sevmesek de içtiğimiz bir kutu gazlı içecek gibi muamele görüyor.
- Haber kuruluşlarının genel olarak haber sunumunda ne kadar başarılı olduğu sorulduğunda, Brezilya’da %30, Hindistan’da %25, İngiltere’de %36 ve ABD’de %13 gibi düşük oranlarda insanlar haber kuruluşlarının iyi bir iş çıkardığını düşünmektedir. Profesyonel ve ideal olarak görülen sektörlerde beklentilerin yüksek ve değerlendirmelerin düşük olması çok şaşırtıcı gibi gelse de bu oluşan uzun zamana dayanan gazetecilik kültürünün aşınmasına bir tepki olarak da okunabilir.
- Haber kuruluşlarının öncelikli olarak hangi sorunları çözmesi gerektiği sorulduğunda, Brezilya’da %20, Hindistan’da %20, İngiltere’de %21 ve ABD’de %26 gibi oranlarla insanlar haber kuruluşlarının en çok doğruluk sorununu çözmesini istemektedir. Bu sorunun çözümünü sadece haber kuruluşlarında aramak doğru olmasa da bir satış noktası olarak yanlış bilgiyle olan mücadele hâlâ işlevli duruyor.
Bu veriler, haber medyasının güvenilirlik, ticari/siyasi çıkarlar ve haber sunumundaki sorunlar gibi konularda farklı ülkelerdeki insanların farklı görüşlere sahip olduğunu göstermekte.
Rapor ne öneriyor?
Peki raporu yazanlar, yaptıkları araştırmanın sonucunda gazetecilere neler öneriyor?
- Haber kuruluşlarının, güvenilir haber kaynaklarından beklenen konulara ve kişilere daha fazla odaklanması ve haberlerin çözüm odaklı veya yapıcı bir yaklaşımla ele alınması gerekiyor.
- Haber kuruluşlarının etik standartlarını ve haber odası politikalarını okura anlatması, çıkar çatışmalarını ve önyargıyı azaltmak için çaba göstermesi gerekiyor.
- Haber kuruluşlarının gazetecilik bağımsızlığını ve kamuoyunda şüphe uyandıran sahiplik yapılarını iyileştirmesi, haber odası personeli arasında çeşitliliği artırması gerekiyor.
- Haber kuruluşlarının halkı haber üretimine dahil etmesi, geri bildirimlerine yanıt vermesi ve doğrudan iletişim kurması gerekiyor.
Bu raporun öneri ve bulgularının haber kuruluşları ve gazeteciler için de kimi dersler içerdiğini söyleyebiliriz.
Rapor, gazeteciliğin gözetleyici/bekçi rolünü yerine getirmenin önemini vurgularken aynı zamanda farklı hedef kitlelerin spesifik ihtiyaç ve beklentilerini de ele alıyor. Raporda da altı çizildiği üzere güven oluşturmak şeffaflığı, doğruluğu ve halkla daha derin etkileşimi gerektirir.
Haber kuruluşları, editoryal içeriklerini halkın en çok önemsediği konularla uyumlu hâle getirmeye çalışmak ve izleyicileriyle anlamlı ilişkiler kurmak zorunda. Medya ortamı gelişmeye devam ettikçe, haber kuruluşlarının halkın güvenini yeniden kazanması ve sürdürmesi için bu faktörlerin anlaşılması önemli hâle geliyor.