Her ne kadar Üsküdar Üniversitesi’nde İletişim Fakültesi’nin dekanlığını yapsam da bildiğiniz gibi asıl uzmanlık alanım gazetecilik ve gazetecilik dersleri veriyorum.
Son yıllarda gazeteciliğin yaşadığı krizler malum. Basılı gazete tirajları dibe çakılmış durumda. Ulusal gazetelerin tirajlarını toplasan bir milyonu biraz geçiyor. Gerçek satış rakamlarının çok daha aşağılarda olduğunu tahmin etmek hiç zor değil. Ben aslında birçok nedenden dolayı basılı gazeteciliğin sonunun geldiğini, daha fazla kendimizi kandırmadan kâğıda gazete basmaya son vermenin daha doğru olacağını düşünüyorum.
Gazetecilik değil, basılı gazetecilik devri kapanıyor!
Gazete sözcüğü basılı gazete ile özdeşleşmiş durumda. Bu nedenle gazetecilik dediğimizde hemen aklımıza basılı gazeteler geliyor doğal olarak. Oysa gazetecilik haber toplamak, yazmak ve yayımlamakla ilgili bir meslek dalı. Her ne kadar basılı gazeteciliğin sonuna geldiysek de gazetecilik mesleği öneminden bir şey kaybetmiş değil. Tam tersine, enformasyon patlaması yaşanan bir dönemde yaşıyoruz ve bu enformasyonu kaliteli habere dönüştürecek iyi gazetecilere ihtiyaç artmış durumda.
Devlet üniversitelerinde gazetecilik programlarının kontenjanları giderek artıyor
Bu yazının asıl konusunu basılı gazeteciliğin yaşadığı kriz değil, üniversitelerin gazetecilik programlarının kontenjanları ve doluluk oranları oluşturuyor. Bu yazı için son 5 yılın istatistiklerine baktım. 2019, 2020, 2021, 2022 ve 2023 yılı gazetecilik kontenjanları ile bu kontenjanların doluluk oranlarını inceledim. Devlet ve Vakıf üniversiteleri olarak iki tablo oluşturdum. Her ne kadar haberlerde sık sık gazeteciliğin işsizlik oranı en yüksek meslekler arasında sayıldığı haberler görsek de devlet üniversitelerindeki gazetecilik programlarının sayıları ve kontenjanları sürekli artıyor.
ÖSYM tarafından ilan edilen 2023 yılı kontenjanları ve yerleşenler listesine göre 41 devlet üniversitesinde iletişim fakültesi; bu 41 fakültenin 35’inde de gazetecilik bölümü var. Gazetecilik bölümlerinin bu yıl ilan edilen genel kontenjanı 3520. Okul birincileri kontenjanı, deprem bölgesi kontenjanı, 35 yaş ve üstü kontenjanı gibi kontenjanlar da eklenince bu yıl tam 3620 öğrenci gazetecilik bölümlerine kayıt hakkı kazanmış görünüyor.
Tabloya bakıldığında sadece 2021 yılında gazetecilik programlarına yerleşenlerin oranı kontenjanların yüzde 73’ünü ancak doldurabilmiş. Bunun sebebi kuşkusuz 2020 yılında başlayan ve dünyayı kasıp kavuran Covid-19 pandemisi. 2021 yılında özellikle ikinci öğretim programlarıyla (Atatürk İletişim, Erciyes İletişim, Fırat İletişim, Gümüşhane İletişim, İzzet Baysal İletişim, Kastamonu İletişim, Selçuk İletişim, Sivas Cumhuriyet İletişim, Süleyman Demirel İletişim) taşradaki bazı iletişim fakültelerinin (Aksaray İletişim, Atatürk İletişim, Fırat İletişim, Giresun İletişim, Gümüşhane İletişim, İnönü İletişim, Kastamonu İletişim, Muş Alparslan İletişim, Niğde İletişim, Sivas Cumhuriyet İletişim, Uşak İletişim, Yozgat Bozok İletişim) birinci öğretim programları kontenjanlarını dolduramadı. 2023 yılında ise bütün programlar kelimenin tam anlamıyla ful çekti.
Vakıf üniversiteleri gazetecilik programlarına mesafeli
Türkiye’de öğrenci alan 74 vakıf üniversitesi var. Bu üniversitelerin 21’inde iletişim fakültesi bulunuyor. Bu 21 fakültenin sadece 6’sında gazetecilik bölümü var. Bu bölümlerin toplam kontenjanları (197), İstanbul Üniversitesi’nin birinci öğretim ve uzaktan eğitim kontenjanlarından (256) daha az. 2023 yılında İstanbul Arel, İstanbul Aydın ve Maltepe İletişim, gazetecilik kontenjanlarını dolduramazken; İstanbul Medipol, Üsküdar İletişim ve Yeditepe İletişim’in kontenjanları dolmuş durumda.
Burada kısa bir parantez açıp, YÖK’ün 2019 yılında “Yeni Medya ve Gazetecilik” adıyla açılan programları isim değişikliğine zorlamasının yanlış bir karar olduğunu belirtmek zorundayım. Bu yanlış kararın olumsuz sonuçlarını Üsküdar İletişim’de yaşadık. 2019 yılında başkanlığını yaptığım “Yeni Medya ve Gazetecilik” bölümünün 80 kişilik kontenjanı da dolmuşken, 2020 yılında yapılan zorunlu isim değişikliği neticesinde “Gazetecilik” bölümünün 80 kişilik kontenjanından sadece 16’sı dolmuştu.
Günümüzde gazetecilik dijitale kaymış durumda ve gelecek çevrim içi gazetecilikte. Bu nedenle geleneksel gazetecilik programlarının ismini güncel trendlere uygun olarak “Dijital Gazetecilik”, “Çevrimiçi Gazetecilik” veya “Yeni Medyada Gazetecilik” gibi gençler açısından daha cazip bir isimle değiştirmenin zamanının çoktan geldiğini düşünüyorum. Oysa YÖK tam tersini yapıyor. Bir yandan “Geleceğin Meslekleri” konulu çalıştay yaparken bir yandan da program isimlerinde geleneksel isimleri dayatıyor.
Gazetecilik mesleğinin cazibesini yitirdiğine ilişkin söylemlere karşın özellikle devlet üniversitelerindeki gazetecilik kontenjanlarının ful çekmesinin izaha muhtaç olduğunu vurgulamak zorundayım. Bunun bir nedeni, gençlerin özellikle dijital gazetecilikte bir gelecek olduğunu görmeleri olabilir ki bu bence en doğru değerlendirme olurdu. Bir başka nedeni ise liselerin sözel bölümlerinden mezun olanlar için alternatiflerin sınırlı olması olabilir.
Her ne sebeple seçerlerse seçsinler, gazetecilik akademisyenleri olarak bu gençlere kaliteli bir eğitim sunmak ve geleceğin nitelikli gazetecilerini en iyi şekilde yetiştirmek zorundayız.