İklim krizini ciddiye almak zorundasınız

Bu haftanın anahtar kelimeleri: Twitter, algoritmalar, Washington Post, iklim gazeteciliği.
Getting your Trinity Audio player ready...

n okuyoruz| Bültenden Herkese Merhaba!

250’nci haftamızın odağında iklim krizini çok farklı boyutlardan tecrübe ettiğimiz temmuz ayını geride bırakırken konuyu ısrarla ciddiye almayan gazetecilik anlayışını ve bunun tehlikelerini yazdım.

“Ne Okuduk” bölümünde Twitter’ın isim değişimi, Meta’nın algoritmaları üzerine yapılan araştırmalar, WaPo’da Bezos’un aktifleşen rolü ve daha fazlası var.

Görüş, yorum ve önerilerinizi her zaman bekliyorum.

Haftaya görüşmek üzere!

—Ahmet Alphan Sabancı

Twitter'ın genel merkezinde logo sökülmeye çalışılırken polis izinsiz yapıldığı için durdurunca, binadaki logoda bir süre yalnızca "er" yazıyordu.

Bu hafta ne okuduk?

Twitter X Oldu

Şirketinin arabalarının bataryasının ne kadar yola dayanacağı konusunda yıllardır yalan söyleyen Tesla’nın sahibi Elon Musk, Twitter’ı aldığından bu yana onu kendi zevkine göre değiştirmek adına yaptığı değişimleri bir üst noktaya taşıdı ve Twitter markasını tamamen ortadan kaldırmaya karar verdi.

Kariyerinin ilk yıllarından bu yana takıntı hâline getirdiği X.com adresini ve “her şey uygulaması” fikrini hayata geçirmek için bir anda açıkladığı kararla Twitter’ın adını X’e dönüştürmeye başladı. Aşama aşama her yerden eski isim ve logoyu kaldırmaya başladı ve bu esnada da birçok garip durum ve haberle bizleri baş başa bıraktı.

Onlarca yıllık marka bilinirliğini ve ismi hiçbir hazırlık yapmadan bir anda ortadan kaldırmasıyla birlikte Twitter’ın geleceğine dair belirsizlik de iyice arttı. Platformu nasıl anacağımız bile bir soruna dönüşmüşken geleceği hakkında konuşmanın ne kadar anlamı olur bilemiyorum.

Meta ve Akademiden Ortak Kutuplaşma Araştırması

Sosyal medya platformlarının, özellikle de kullandıkları algoritmaların kutuplaşmaya ve politik dinamiklere nasıl etkisi olduğu son yılların en önemli sorularından birisi. Bu platformların çoğunun kapalı sistemler olması ve araştırma için izinlerinin gerekmesi de konuyu detaylı bir şekilde araştırmayı zorlaştırıyor.

Ancak dikkat çekici bir şekilde, geçtiğimiz hafta içerisinde Meta’nın bir grup akademisyen ve araştırmacı ile uzun bir ortaklık sonucunda gerçekleştirdiği araştırmalara dair akademik makaleler art arda yayınlandı. Özellikle politik kutuplaşma ve algoritmalar konusuna odaklanan bu çalışmalar, farklı senaryoları kimi zaman doğrudan Facebook ve Instagram kullanıcıları üzerinde test ederek önemli miktarda veri toplamış. Elde edilen sonuçlar genel olarak algoritmaların politik kutuplaşmayı yaratacak kadar güçlü ve etkili olmadığını söylüyor. Yani araştırma sonuçlarına göre toplumsal sorunların ve kutuplaşmanın asıl sebebi algoritmalar değil.

Bu araştırmalar ve elde edilen veriler değerli olsa da bu tür çalışmaların hâlâ platformların izni ve ortaklığıyla yapılmak zorunda olması bir sorun. Meta bu tür ortaklıklara devam ederse yeni veriler elde etmemiz mümkün olacak ama onların keyfi kararlarını beklemeden bu çalışmaları özgürce ve kapsamlı bir şekilde yapabiliyor olmamız lazım.

İsrail’de Gazetelerle Yapılan Protesto

İsrail’de yeni Netanyahu hükümetinin yüksek mahkemeye dair yapmayı planladığı değişiklikler hem ülkenin büyük bir kesimi hem de uluslararası uzmanlar tarafından demokrasiye yönelik ciddi bir tehdit olarak kabul ediliyor. Uzun süren protestolara ve tepkilere rağmen hükümet 25 Temmuzda yasayı yürürlüğe soktu.

Bunun üzerine ülkedeki teknoloji şirketlerinin temsilcileri ve çalışanlarından oluşan Hi-Tech Protest isimli grup, ülkenin önde gelen gazeteleriyle bir araya gelerek ortak bir protesto organize etti. Yasanın yürürlüğe girdiği 25 Temmuz’da bu gazetelerin hepsi logoları dışında tamamen siyah ilk sayfalarla ve yalnızca en altta “25/07/2023 İsrail demokrasisi için karanlık bir gün” yazısıyla çıktı.

Protestonun etkisi bir yana, medyanın bu konularda cesaret gösterebilmesi ve toplu bir şekilde hareket edebilmesi bile başlı başına önemli bir gelişme. Ayrıca ülkedeki teknoloji şirketlerinin de “suya sabuna dokunmayalım” yaklaşımında olmayıp medyayla birlikte hareket etmesi de not edilmesi gereken bir detay.

Bezos WaPo ile Yakından İlgilenmeye Başlıyor

2013 yılında Amazon’un kurucusu Jeff Bezos tarafından satın alınan Washington Post, o günden bu yana daha büyük bir gazete olmak ve global bir markaya dönüşmek için çabalıyor. Her ne kadar bu konuda ciddi bir ilerleme kaydetmiş olsalar da, kendilerine koydukları hedeflere henüz ulaşabilmiş değiller.

Ancak Jeff Bezos’un Amazon’un liderlik görevinden ayrılıp daha arka plana geçmesiyle birlikte bu durum değişebilir. Bezos, aldığı bu kararın ardından sahibi olduğu diğer şirketlerle daha fazla ilgilenmeye başladı. Bu şirketler arasında özellikle öne çıkanlardan birisi de Washington Post. Uzun zamandır kendi hâline bıraktığı gazeteyle son zamanlarda aktif bir şekilde ilgileniyor ve daha etkili bir rol oynamaya çalışıyor.

Bezos’un yakından ilgilenmeye başladığı gazetesiyle ilgili nasıl planları olduğunu tam olarak bilen yok. Bu değişimin gazeteye bir şirket olarak faydasının dokunması mümkün. Ancak bu yakından ilgilenmenin gazetenin yaptığı haberlere ve yayın politikasına bir yansıması olur mu diye düşünenler de var. 

Kısa Kısa

📜 Wall Street Journal, eski haber arşivlerinden özel e-bülten serileri yayınlıyor.

🇷🇺 Citizen Lab’in araştırmasına göre, Rusya’da en çok kullanılan sosyal medya platformu VKontakte’de sansürlenen içerik sayısı savaş başladığından bu yana 30 kat arttı.

📰 Kurucularının kölelikle ilişkisini ortaya çıkaran Guardian, buradan çıkardıkları ders ile özellikle daha az temsil edilen gruplara odaklanacak yedi gazeteciyi işe alacak.

📊 Axios’un veri görselleştirme ekibiyle gerçekleştirilen sohbet, konuyla ilgilenen herkes için bolca faydalı bilgi içeriyor.

📱 Meta Threads’de güncel konuların daha az görünür olmasını istese de yayıncılar oradaki kullanıcıların daha fazla haber görmek istediğini söylüyor.

Avrupa Birliğinin Copernicus programı tarafından hazırlanan grafik küresel yüzey sıcaklığının geçmişten bu yana günlük bir şekilde alınan ölçümlerini gösteriyor. 23 Temmuz 2023 tarihinin ve 2023 yılının özellikle vurgulandığı grafik bu yılın ne kadar anormal bir seviyede olduğunu da anlamamıza yardımcı oluyor.
Copernicus

Haftanın odağı: İklim krizini ciddiye almak zorundasınız

Geride bırakmak üzere olduğumuz temmuz ayı, iklim krizinin geldiği noktayı bizlere açık bir şekilde gösterdi. Art arda dünyanın kaydedilmiş en sıcak günü rekorlarını kırmakla kalmadık, 3–10 Temmuz arasında dünyanın en sıcak haftasını geride bıraktık. Bilim insanlarına göre Temmuz 2023’ün son 120000 yılın en sıcak temmuz ayı olması büyük bir ihtimal.

Bunun sonuçlarını hepimiz gördük: sonu gelmeyen orman yangınları, kutuplarda deniz buzu seviyesinin rekor düşüş göstermesi, sıcak havanın hayatımıza etkisi ve daha birçok şey. Bunlar da yetmezmiş gibi yeni bir araştırma Atlantik Okyanusundaki Körfez Akıntısının 2025 yılında tamamen çökme ihtimali olduğunu söylüyor. Ve maalesef bütün bunların daha iyiye gitmesini sağlayacak adımlar atıldığına tanık olmuyoruz.

Küresel ama hepimizin hayatını birçok farklı noktadan etkileyen bir kriz söz konusu olduğunda gazetecilere çok daha önemli bir görev düşüyor. İnsanların bütün bu olan bitenleri anlamak için iyi hazırlanmış ve onların ihtiyaçlarına cevap verecek haberlere ihtiyacı var. Fakat dönüp de haberlere baktığımızda bunun yerine iki farklı grupla karşı karşıya kalıyoruz.

Bunlardan ilki konuyu tamamen “güvenli” bir şekilde ele almayı ve haber içeriğini genellikle “işte sıcaklar yüzünden böyle oldu” ya da “sıcaktan bunalan insanlar kafasını buzlu suya sokuyor” noktasında bitiriyor. Haber okuyan ve izleyene hiçbir faydası olmayan, zaten bildikleri dışında hiçbir şey söylemeyen haberler de kaçınılmaz olarak insanların durumun ciddiyetini anlamasını ve gerçekten neler olduğunu görmesini engelliyor.

İkinci grup ise “daha önemli meseleler” olduğunu söyleyerek bütün bu yaşadıklarımızı küçümseme ve önemsizleştirme yolunu seçenler. Kimi zaman kendi politik duruşlarını güçlendirmek kimi zaman da hedef aldıkları kişi ve gruplara saldırmak için bütün bunları hiçe sayan bir kesim de maalesef var. Bu yolda neredeyse komplo teorisyenlerine yaklaşan ve “yaz dediğin sıcak olur zaten” seviyesine düşen isimler bilerek ya da bilmeyerek okurlarına ve izleyicilerine çok büyük bir kötülük yapıyorlar.

Gazeteciler artık bu oyunları bir kenara bırakmalı ve iklim krizine hakettiği ciddiyetle yaklaşmalı. Hayatımızın her alanını, aklınıza gelecek her konuyu etkileyen ve giderek daha ağır bir şekilde etkilemeye devam edecek bir krizle karşı karşıyayız. Artık sizin sıcak olur zaten dediğiniz ya da “karın tadını çocuklar çıkardı” tarzı boş haber yapabileceğiniz koşullarda yaşamıyoruz. Kendinizi bu konularda eğitmeniz, dünyada yapılan iyi örneklerden öğrenip kendinizi geliştirmeniz lazım. Toplumun şu anda bu konuyu anlatacak ve bütün bu kriz ortamında yol gösterecek gazetecilere ihtiyacı var.

İklim krizi küresel bir sorun ve bununla ilgili atılacak adımların yavaşlamasına sebep olan herkes giderek geri dönülmesi daha da zor bir noktaya ilerlememize katkıda bulunuyor. Eğer sırf güvenli alanlarınızdan çıkmaya cesaret edemediğiniz için toplumu bilgilendirmemeye ve onların yaşananları anlamasını engellemeye devam ederseniz, bu krizin büyümesine yardımcı olmaktan başka bir şey yapmıyor olacaksınız. 

Subscribe
Bildir
guest
0 Yorum
Inline Feedbacks
View all comments
İlginizi çekebilir