Dijital haber dünyası hakkında bilmeniz gereken 5 global trend

Reuters Gazetecilik Çalışmaları Enstitüsü’nün 2023 Dijital Gazetecilik Raporu yayınlandı. Raporun 2023 yayını dünya genelinde 46 pazarda gerçekleştirilen bir ankete dayanıyor ve 93.000’den fazla dijital haber kullanıcısının verilerini içeren bulguları sunuyor.

Raporu detaylı bir şekilde inceledim ve ABD dışındaki verilere odaklandım. 

İşte gözden kaçırmış olabileceğiniz beş önemli bulgu ve sonuçları.

1. TikTok artık bir yan kanal değil

Çin menşeli TikTok’un önemi ve gücü yeni raporda açıkça görülüyor. Araştırma gösteriyor ki TikTok, en hızlı büyüyen sosyal ağ.

18-24 yaş arası gençlerin beşte biri (yüzde 20), haber için bu platformu tercih ederken bu demografik grubun neredeyse yarısı (yüzde 44) düzenli olarak TikTok’u kullanıyor. Bu veriler, daha genç kitlelere ulaşmak isteyen medya kuruluşlarına TikTok’ta var olmanın portföylerinin bir parçası olması gerektiğine dair güçlü bir kanıt sunuyor.

Genel olarak, TikTok’un en yoğun kullanımı Asya, Latin Amerika ve Afrika’nın bazı bölgelerinde gerçekleşirken haberler için platformun popülerliği en yüksek seviyede Peru ve Tayland’da (son bir haftada kullanım oranı yüzde 30). Kenya ise (yüzde 29) hemen arkalarından geliyor.

Gazeteciler ve medya şirketleri, kendi yaklaşımlarına uygulayabilecekleri bazı çıkarımları belirlemek için bu pazarlara bakabilir ve bu platformda bulunan daha büyük medya kuruluşlarında çalışan (örneğin, The Washington Post gibi) meslektaşlarından öğrenmeye çalışabilir.

Ayrıca raporda, “ana akım gazetecilerin genellikle Twitter ve Facebook’ta haber hakkında konuşup, paylaşıp, yapmakta öncü oldukları fakat Instagram, Snapchat ve TikTok gibi yeni ağlarda dikkat çekmekte zorlandıkları” belirtiliyor. Bu alanlarda “influencer’lar, karakterler ve sıradan insanların haberle ilgili konuşmalarda bile daha ön plana çıktıkları” not düşülmüş.

Bu durumun nedenlerini ve bu grupların platformu nasıl kullandıklarını anlayıp öğrenilebilecek çok şey var. Ayrıca, TikTok’ta influencer’larla işbirliği yapmanın haber odaları için neden önemli olabileceğini de vurguluyor.

Öte yandan veriler, TikTok’un sadece “eğlenceli haberler” ve viral içeriklere odaklanmadığını gösteriyor. Bazı pazarlarda, siyaset, sağlık haberleri ve daha geniş coğrafi-politik olaylar hakkında haber vermek için de popüler bir kanal olarak kullanılıyor. Haber odalarının TikTok’un potansiyelinden yararlanmak için doğru içerikler sunması gerektiğini düşününce bu eğilimleri anlamak daha da önemli bir hâle geliyor.

2. Çevrimiçi yanlış bilgi büyük bir sorun (ve haber odaları için bir fırsat)

Araştırmanın katılımcılarının yarısından fazlası (yüzde 56) çevrimiçi ortamda gerçek ile kurguyu ayırt etmede zorlandıklarını belirtmiş. Endişe düzeyleri en yüksek olan Afrika’da, katılımcıların üçte ikisinden fazlası (%77) bu konuda endişeli olduklarını dile getirmiş.

Bu endişeler, politika, sağlık ve iklim değişikliği gibi önemli konular etrafında görülüyor. Ayrıca, yanlış bilgilendirme miktarının, Kenya ve Nijerya gibi ülkelerde seçim dönemlerinde arttığı gösteriliyor. Bu, gazetecilerin -ve tüketicilerin- en dikkatli olmaları gereken dönemlerden biri.

Bu “bela” en iyi nasıl mücadele edileceği konusunda nadiren fikir birliğine varılsa da haber kuruluşları doğrulama, teyit, doğruluk kontrolü, söylentilere karşı mücadele ve internet kullanıcılarının çevrimiçi ortamda geliştirmeleri gereken medya okuryazarlığı becerilerini teşvik etme gibi konularda önemli bir rol oynayabilir.

Raporda, Tayvan’da bağımsız bir medya kuruluşu olan Watchout’un dezenformasyonun nasıl tespit edileceğine dair el kitapları hazırladığına dikkat çekiliyor; Tayvan Fact Checking Center’ın her hafta “tüketici korkularından jeopolitik propagandaya kadar birçok konuda” düzinelerce makale yayınladığı hatırlatılıyor.

Başka yerlerde, Avustralya ve Singapur gibi ülkelerde, yanlış bilgilendirme ile ilgili uygulama kuralları ve tutarlı çözüm yöntemleri geliştirme çalışmalarının devam ettiği de görülüyor.

3. Bazı pazarlarda, insanların habere olan ilgisi gittikçe azalıyor

ABD ve Birleşik Krallık’ın yanı sıra Arjantin, Fransa ve İspanya gibi ülkelerde de habere olan ilgi -bazı durumlarda zaman içinde hızla- düşüyor.

Bu durumun birkaç nedeni olabilir. Haberden kaçınma; haberin tonu ve tarzı, alaka düzeyi ve belirli konulara ilgisizlik tarafından tetiklenebilir. Durumu tersine çevirmek isteyen haber odalarının bu zorluklarla baş etmesi gerekiyor.

Yazarlar, habere ilgide büyük oranda düşüş yaşanan ülkelerin genellikle “yüksek düzeyde siyasi kutuplaşmanın karakterize ettiği ülkeler” olduğunu söylüyor.

Bunun yanı sıra, Finlandiya ve Hollanda gibi “istikrarlı, iyi finanse edilmiş medyaya ve kurumlara duyulan yüksek güvene” sahip ülkelerde ilgi düzeylerinin makul ölçüde sabit kaldığı görülüyor. Ama bu durum her zaman habere olan ilginin bir göstergesi değil. Rapor, “Avusturya ve Almanya gibi daha önce istikrarlı olan pazarlar etkilenmeye başlıyor” uyarısında bulunuyor.

4. Kamu hizmeti medyasının daha fazla kalbi ve zihni çelmesi gerekiyor

Araştırma, “kamu hizmeti yayıncılığı, ister özel sektördeki rakiplerden, ister bazı politikacılardan, ister halkın bir kesiminden olsun, eleştirel inceleme ve şüphecilikle karşı karşıya kalmaya devam ediyor” diyor. “Kamu hizmeti misyonuna önemli miktarda kamu finansmanının eşlik ettiği durumlarda bile, tüm halka ulaşmak ve herkese hizmet etmek zorlu bir görevdir.”

Raporun verileri bunu açıkça gösteriyor. Örnekleme alınan 19 ülkenin sadece dördünde dijital haber tüketicileri kamu tarafından finanse edilen haber hizmetlerinin kendileri için önemli olduğunu belirtmiş. Bu rakam, toplum için önemli olup olmadığı sorulduğunda biraz daha artmış. Birçok pazarda, katılımcıların %20 ile %40 arasında değişen büyük bir yüzdesi bu çıktının “ne önemli ne de önemsiz” olduğunu ya da bu sorunun cevabını bilmediklerini belirtmiş.

Birçok kamu hizmeti kuruluşu her zaman kamu kesesinin daralmasından kaynaklanan baskılarla karşı karşıya olduğundan, bu kuruluşların ülke genelinde geniş bir destek yelpazesine sahip olması önemlidir. Herkese hitap etmek kolay değil, ancak bu da kamu hizmeti modelinin doğasında var.

Çalışmada da belirtildiği üzere, bu bulgular kamu haber sağlayıcıları tarafından üretilen işlerin kalitesinin bir yansıması olarak görülmemelidir. Ancak, yine de, kamu hizmeti haber sağlayıcılarının, giderek kalabalıklaşan dijital pazarda yerlerini bulmaya devam ederken, eleştirileri ve mali tehditleri savuşturmak için içeriklerini çeşitlendirme (tarz, ürünler ve kendileri için çalışan gazeteciler açısından) çabalarını sürdürmeleri gerekecektir.

5. Haber podcastlerinin tüketiminin durağanlaştığı görülüyor

Podcast hayranları inanılmaz çeşitlilikteki programlara erişim sağlayabiliyor. Aynı zamanda platform, genç ve daha zengin tüketicilere yönelik olduğu için yayıncılar ve reklamverenler için son derece çekici bir ortam.

Ne var ki, son beş-altı yılda podcast dinleyen insan sayısı artmasına rağmen, haber podcastlerine erişen insan sayısının oldukça “istikrarlı” kaldığı görülüyor.

2018’den bu yana, raporda yer alan pazarlarda aylık olarak podcast tüketimi %5 artarak %29’dan %34’e yükseldi. Haber podcastlerinin dinlenmesi ise neredeyse hiç değişmeyerek 2018’de %11 iken 2023’te sadece %12’ye yükseldi.

Bu bulgu, katılımcıların bu %12’sinin dinlediği podcastlerin hacmini hesaba katmıyor. Ancak haber dinleyicisi olmayanları bu mecraya çekmenin zorluğunu ortaya koyuyor.

Birçok medya kuruluşunun podcast yayıncılığına yaptığı yatırım ve son beş yılda piyasaya sürülen yeni haber podcastlerinin hacmi göz önüne alındığında, veriler bu çabaların haber sağlayıcıların yeni izleyici kitlesi bulmasına her zaman yardımcı olmadığını gösteriyor.

Bunun nedeni haber dışı podcastlerin çokluğu olabilir (unutmayın, tüm podcastleri dinleyenlerin sayısı artmıştı). Haberden kaçınma ile ilişkili faktörler (stil, ton, alaka düzeyi) de burada geçerli olabilir. Ayrıca podcast sayısının çokluğu da bazı izleyiciler için ilgi çekici olmayabilir.

Sonuç olarak, haber merkezlerinin yeni dinleyicileri podcast dünyasına kazandırmak için daha fazlasını yapması, pazarlamaya daha fazla yatırım yapması ve ses sunumlarını çeşitlendirmesi gerekebilir.

Aynı zamanda, belki de yayın kuruluşlarının podcast stratejileri hakkında farklı düşünmeleri gerekiyor. Podcastler yeni kitleleri çekmek için doğru yol olmayabilir. Burada daha etkili olabilecek diğer yaklaşımlara odaklanılabilir. Yine de genç kitlelerin ilgisini çekmek için podcast değerli bir araç olabilir. Ayrıca, belirli konuları daha derinlemesine inceleyerek ve izleyicilere haberlerin nasıl yapıldığına dair perdenin arkasına bakma şansı sunarak mevcut izleyicilere daha iyi hizmet etmenin de harika bir yöntemi olabilir.

Daha fazlasını öğrenmek için raporun tamamına göz atabilirsiniz.


İlk olarak ijnet‘te yayınlanan bu yazıyı Ilgaz Gökırmaklı çevirdi.

Subscribe
Bildir
guest
0 Yorum
Inline Feedbacks
View all comments
İlginizi çekebilir