n okuyoruz| Bültenden Herkese Merhaba!
Bu haftanın odağında Google’ın duyurduğu yapay zekâ destekli arama sonuçlarının ne olduğunu ve bunun medya üzerinde nasıl bir etkisi olabileceğini ele aldım.
“Ne Okuduk” bölümünde ise British Vogue’un yayınladığı Braille özel sayısı, The Messenger’ın ilk günleri, içerik moderatörlüğü oyunu ve daha fazlası var.
Son olarak bir duyurumuz var. Haber Odalarında Liderlik projemizin bir parçası olan “Sürdürülebilir Medya Sohbetleri” podcast serimizi yayınlamaya başladık. Mayıs ayı boyunca yayınlanacak 10 bölümden oluşan serimizde medyada sürdürülebilirliği birçok farklı açıdan ele alacağız. İlk üç bölümünü yayınladığımız serimizi Apple, Spotify, Google, YouTube ve bütün podcast uygulamalarında bulabilirsiniz.
Görüş, yorum ve önerilerinizi her zaman bekliyorum.
Haftaya görüşmek üzere!
—Ahmet Alphan Sabancı

Bu hafta ne okuduk?
British Vogue’dan Braille Özel Sayısı
Medyanın erişilebilirlik konusunda yapabileceği ve yapması gereken birçok şey var. Ancak bunların bir öncelik hâline gelmemesi bir yana, çoğu zaman mevcut teknolojik trendlere kapılıp erişilebilirliği daha da azalan bir rotaya giriliyor.
Örneğin görme engelliler için son yıllarda giderek daha fazla video ve görsel ağırlıklı yayıncılığa öncelik verilmesi ve bunların erişilebilirliğinin hesaba katılmaması ciddi bir engel yaratıyor. British Vogue dergisinin Mayıs 2023 sayısının hem Braille alfabesinde basılı bir versiyonunu hem de tamamen seslendirilmiş bir versiyonunu yayınlaması da bu konuya dikkat çekmek için iyi bir hamle olmuş. Basılı dergiyi ve Birleşik Krallık içerisinde tamamen ücretsiz, yurtdışına da posta ücreti karşılığında gönderiyorlar.
Bu tarz kampanyalar farkındalığı artırmak adına önemli olsa da bunların sürekli hâle gelmesi ve medyanın erişilebilirlik konusunu temel bir mesele olarak görmesi şart. Umarım Vogue da bunu tek sayılık bir proje olarak bırakmayıp devamını getirir.
Araştırmalar ve Tehditler Abonelikleri Artırıyor
Gazeteler ve haber siteleri için yeni abonelere ulaşmak ve aboneleri elde tutmak kolay bir iş değil. Birçok farklı strateji uygulamak, durumu sürekli takip etmek gerekiyor. Ancak bazı şeylerin de abone sayısının artmasına yardımcı olduğu ortada.
Bunlardan birisi büyük araştırmalar ve dosyalar yayınlamak. Guardian, Financial Times, Tortoise ve diğer birçok yayın büyük işler ürettikleri zaman daha fazla insanın abone olmayı ve yayını desteklemek istediğini söylüyor. Yani iyi ve özel işler ürettiğiniz zaman insanlar size para veriyor.
Diğeri ise yaptığınız gazetecilik sebebiyle karşılaştığınız yasal tehditler. Guardian’ın genel yayın yönetmeni Katharine Viner, ne zaman böyle bir durumla karşı karşıya kalsalar okurlarından gelen maddi desteğin artmaya başladığını söylüyor. Bunun anlamı da çok açık: eğer yaptığınız gazetecilik okurların gözünde önemliyse, size destek olmak için hazırda bekliyorlar.
Alakalı: Charles Baker, Guardian’ın bir ödeme duvarı koyması durumunda bütün medyaya katkısı olacağını ve Avrupa’nın New York Times’ı olabileceğini düşünüyor. Katıldığım noktalar olsa da Guardian’ın koşullarında bunun ne kadar mümkün olduğuna pek emin değilim.
The Messenger’ın “Tarafsız” Gazeteciliği
Son dönemlerde ABD’deki birçok büyük dijital gazetecilik girişiminin “tarafsız gazetecilik” iddiasıyla çıkıp anında öyle olmadıklarını göstermelerine alıştık. Ancak 50 milyon dolarlık bir bütçeyle ve çok büyük iddialarla ismini duyuran The Messenger’da durum bambaşka bir boyutta.
Bir süredir hakkında beklentileri artıran The Messenger bu büyük iddiaların ardından yayına başladığı gibi tüm gözleri üstüne çekti. İlk günde 200’den fazla haber yayınlayan ve ilk büyük haberi Trump ile bir röportaj olan The Messenger, görünüşe göre eski dijital medya taktikleriyle işleri yürütebileceğini düşünüyor.
Bunun ne kadar işe yarayacağı ayrı bir sorun ama söz konusu tarafsız gazetecilik olduğunda durum hiç öyle görünmüyor. 800’den fazla haberinin kelime analizinde ilk beş kelime sırasıyla “Trump, ölüm, Biden, cinayet, göçmen”. Muhabir ve köşe yazarı listesinde ise ezici bir erkek ağırlığı var. Kadınların çoğunlukta olduğu tek kategori ise eğlence.
Görünen o ki kendilerini o kadar pazarladıktan sonra iki gün içerisinde unutacağımız bir başka yayıncı ile karşı karşıyayız. Bakalım ellerindeki yatırımı eritmeleri ne kadar sürecek.
İçerik Moderatörlüğünde Ne Kadar İyisiniz?
Sosyal medya platformlarında içerik moderatörlüğünün ne kadar zor ve karmaşık bir süreç olduğundan ve bu işin arka planında nasıl süreçlerin yaşandığından bültende sıkça bahsediyorum. Ancak ne kadar okusak da tam olarak kavramak zor olabilir.
Techdirt sitesinin kurucularından ve dijital regülasyonlar konusunda önde gelen uzmanlardan birisi olan Mike Masnick, geçtiğimiz haftalarda bu konuyu daha iyi anlatacak bir oyun yayınladı. “Moderator Mayhem” isimli oyunda her şeye inceleme yazılan bir sitenin sözleşmeli moderatörü olarak işe başlıyor ve olabildiğince hızlı ve doğru bir şekilde kararlar almaya çalışıyorsunuz.
Oyun hem keyifli hem de bir noktada sinir bozucu olabiliyor. İçerik moderasyonunun ne kadar kompleks ve zor bir iş olduğunu gösterme konusunda ise şahane bir iş çıkarıyor. O yüzden on dakikalığına da olsa bu oyunu denemenizi tavsiye ederim, kullandığınız platformlara daha farklı bir şekilde bakmanızı sağlayabilir.
Kısa Kısa
🔎 BBC daha şeffaf bir yayıncılık için 60 gazeteciden oluşan BBC Verify isimli bir ekip kurdu.
🤦 Musk bu sefer de Soros hakkındaki komplo teorilerini paylaşmaya başladı.
🇹🇳 Tunuslu gazeteci Khalifa Guesmi, ülkenin güvenlik kurumlarıyla ilgili yaptığı haberler yüzünden beş yıl hapis cezasına çarptırıldı.
📱 New York Times ses içeriklerini ve podcast serilerini dinlemek için özel bir uygulama çıkardı ama herkes bunun iyi bir fikir olduğunu düşünmüyor.
📺 36 yıllık bir maceranın ardından televizyon kanalı MTV News yayın hayatını sonlandırdı.
🇪🇺 Birden çok yayına abone olabildiğiniz paketler Avrupa’da giderek daha da popülerleşiyor.
🇺🇸 ABD’nin Montana eyaleti, TikTok’u tamamen yasakladı. Ancak bunun nasıl uygulanacağı ya da uygulamanın mümkün olup olmayacağı şüpheli.
🔓 Twitter’ın duyurduğu şifreli DM özelliği ne tam olarak şifreli ne de güvenli. O yüzden eskisi gibi düşünerek kullanmanızı tavsiye ederim.

Haftanın odağı: Google’ın yapay zekâ odağının potansiyel sonuçları
Google’ın 10 Mayıs’ta gerçekleştirdiği I/O konferansında sahnede yapay zekâyı görmediğimiz bir an neredeyse yoktu. Bir süredir ChatGPT ve Microsoft üzerinden konuştuğumuz AI ve LLM teknolojileri konusunda Google geride kalmadığını göstermeye çalıştı.
İlerleyen dönemlerde Google’ın birçok ürününde yapay zekâ destekli özellikleri ve araçları görmeye başlayacağımız kesin. Bunların ne kadar iyi veya faydalı olacağı konusunda kesin bir şey söylemek zor ama duyurulan yeniliklerden bir tanesi herkesin dikkatini çekti: Arama sonuçlarında yapay zekâ özetleri.
Kısaca özetlemek gerekirse yakın zamanda Google’da bir soru veya tavsiye aradığınızda hemen her konuda (örneğin sağlık ve finans gibi hassas konular hariç tutulacak) sonuçların en üstünde yapay zekâ tarafından özet bir cevap göreceksiniz. Normal sonuçlar ise bunun altında listelenecek.
Bu yeni özelliğin getireceği en büyük değişikliklerden birisi, giderek daha fazla aramanın Google’da bitmesi. Yani insanlar aradıkları cevabı buldukları için bir linke tıklama ihtiyacı duymayacak. Bunun sonucunda birçok site Google’dan alacağı ziyaretçi ve buna bağlı reklam gelirlerini kaybetmeye başlayabilir. Bunun medya ekonomisine ciddi bir etkisi olması kaçınılmaz.
Ancak burada hesaba katmamız gereken bir detay bu tür sonuçların hangi türde içerikleri ve siteleri etkileyeceği. Eğer ChatGPT ve Bard gibi araçları kullanma şansınız olduysa bunların nasıl cevaplar verebildiğini ve sınırlarının nerede olduğunu görmüşsünüzdür. Jenerik içerikler, SEO için yazılan metinler ve birbirinin kopyası olan haber içerikleri söz konusu olduğunda Bard muhtemelen insanların işini görecek sonuçlar çıkartabilecek.
Yapılarını bu tür içerikler üzerine kuran, reklam gelirlerini artırmak için bu yola başvuran siteler büyük ihtimalle en büyük darbeyi alacak. İronik bir şekilde fabrika gibi ürettikleri içeriklerle eğitilen teknolojiler, şimdi onların işini elinden alabilir.
Ama özgün, derinlikli ve niş üretim yapanlar için Google’ın bu değişikliklerinin ya hiç etkisi olmayacak ya da olumlu yönde etkisi olacak. Çünkü yukarıda bahsettiğim türde içerikler ortadan kalkınca Google’da arama ile gidilecek asıl kaynaklar bunlar olacak. Elbette bu kalabalığın dağılmasının reklam gelirlerine de etkisi olacaktır.
Her ne kadar bu özelliklerin büyük bir kısmını Microsoft ile rekabette geri kalmamak için açıklamış gibi görünse de özellikle arama tarafındaki kullanımın geçtiğimiz yıl açıkladığı temizlik kararıyla da ilişkili olduğunu görmek lazım. Google bir süredir bu sorunu çözmek istiyordu ve yapay zekâ yardımına yetişmiş gibi görünüyor.
Uzun vadede bu teknolojilerin ne kadar gelişeceğini ya da ne kadar kullanılacağını kestirmek zor olsa da bu dönemin dijital medyadaki bazı kötü alışkanlıkları ortadan kaldırma ve alanın yeni bir gelişim dönemine girmesini sağlaması mümkün görünüyor. Umarım bunun sonucunda başka ve daha kötü alışkanlıklar ile karşı karşıya kalmayız.