Bu haftanın anahtar kelimeleri: Wall Street Journal, Substack, Midjourney, The Messenger.
Papa’nın montu ve sahte görseller
n okuyoruz| Bültenden Herkese Merhaba!
Bu haftanın odağında Papa’nın sahte görsellerinin birçok insanı kandırmasının arkasında yatan dinamikleri ve neden bu sorunu yalnızca bir teknoloji problemi olarak görmememiz gerektiğini anlattım.
“Ne Okuduk” bölümünde ise Rusya’nın bir gazeteciyi casuslukla itham etmesi, Substack’in yeni yatırım toplama hamlesi, The Messenger’ın ilginç taktikleri ve daha fazlası var.
Görüş, yorum ve önerilerinizi her zaman bekliyorum.
Haftaya görüşmek üzere!
—Ahmet Alphan Sabancı
Bu hafta ne okuduk?
WSJ Muhabirine Casusluk İddiası
Rusya’nın basın ve gazeteciler üzerinde baskı kurmak için yıllardır büyük bir çaba gösterdiğinden ve bu konuda birçok yasa çıkardığından bültende bahsetmiştik. Geçtiğimiz hafta attıkları adım ile artık Soğuk Savaş dönemine döndüklerini söylemek mümkün.
Wall Street Journal için Rusya’da çalışan ABD’li gazeteci Evan Gershkovich, hafta içerisinde tutuklandı ve davası başlayana kadar tutuklu kalacak. Yirmi yıla kadar hapisle yargılanan gazeteci resmi olarak casuslukla suçlanıyor. Rusya her ne kadar gazetecilere karşı çok sert yaptırımlarda bulunsa da Sovyetler Birliği çöktüğünden bu yana hiçbir yabancı gazeteci bu suçlamalarla tutuklanmamıştı.
Tarih boyunca gazetecilerin gerçekten casusluk yaptığı ya da casuslukla suçlandıktan sonra masum olduklarının ortaya çıktığı birçok olay yaşandı. Günümüzde devletlerin casusluk için gazetecilere ihtiyacı olup olmadığı tartışması bir yana, bu türde suçlamalar genellikle ülkedeki yönetimin içerisinde bulunduğu duruma dair önemli bir işaret olarak görülüyor.
Substack Zor Durumda Olabilir
Küresel ekonomide yaşanan enflasyon krizi ve beraberinde gelen müdahaleler birçok sektörü olduğu gibi Silikon Vadisi’ni ve teknoloji sektörünü de etkiledi. Yaşanan değişimlerin yatırımcılar üzerindeki etkisi, girişimlerin eskisi gibi bonkör yatırımlar alamamasına ve eski rahatlıklarını kaybetmesine sebep oluyor. (SVB’nin batışı da bununla doğrudan ilişkiliydi.)
E-bülten yayıncılarının gözdesi olan Substack, yatırımcılardan gelen paranın kesilmeye başlamasıyla birlikte alternatif arayışına girdi. İlk denedikleri çözüm ise isteyen herkesin şirkete yatırım yapmasını sağlamak. “Finansal katılımcılık” adı verilen bu yol ile hem herkesin şirkete küçük yatırımlar yapıp ortak olmasını sağlamayı hem de bu sayede büyük yatırımcılara karşı güven oluşturmayı amaçlıyorlar.
İlk bakışta pozitif bir hamle gibi görünse de hem yatırım davetinde bahsetmedikleri detaylar ve cevaplamadıkları sorular hem de bu yöntemin genel sorunları Substack’in tahmin edilenden daha riskli bir durumda olduğuna işaret ediyor. Diğer yandan start-up dünyasının yatırımcıları sonu olmayan bir kaynak gibi görmesinin sonuçlarını yaşamaya başlamamız, Substack gibi birçok şirketin ve girişimin de sürdürülebilirliğini ve uzun vadede ayakta kalıp kalamayacağını sorgulamamıza neden oluyor.
Texas Observer Son Anda Kurtuldu
Bir yayının en son isteyeceği şeylerden birisi ekonomik gerekçelerle kapanmak zorunda olduklarını duyurmaktır. Bazen bu duyurudan sonra yayınlar gerçekten kapanırken kimi zaman da bu duyuru ihtiyaç duyulan desteğin beklenmedik bir hızda ortaya çıkmasına da neden olabiliyor.
ABD’nin Teksas eyaletinde 68 yıldır yayın yapan ve oldukça etkili olan Texas Observer, 26 Mart günü ekonomik gerekçelerle kapanmak zorunda olduğunu duyurmuştu. Kâr amacı gütmeyen bir vakıf tarafından yayınlanan dergi bu duyurunun ardından hiç beklemediği bir destek ve bağış dalgasıyla karşılaştı. Üç gün içerisinde 300.000 dolardan fazla para toplayan Texas Observer, kapanma kararını iptal etti ve daha sürdürülebilir bir şekilde yeniden yayın hayatına döneceklerini duyurdu.
Bu süreçle ilgili ilginç bir not da dergiye gelen destekteki fediverse etkisi. Texas Observer kendi Mastodon sunucusunu kurarak platformu aktif şekilde kullanan ilk yayınlardan birisiydi ve hem kapanma haberi hem de bağış kampanyası platformda hızla gündem oldu. Bağış sitesinde yapılan birçok yorum da yayını Mastodon’da keşfettiklerini ve bu sayede destekçi olmaya karar verdiklerini söylüyor.
The Messenger’ın İlginç Stratejisi
2022 yılından bu yana özellikle ABD’den gelen yeni gazetecilik girişimlerinde önceye kıyasla daha hırslı bir dil ve daha büyük hedefler görüyoruz. Her biri bu hedeflerine farklı taktiklerle ulaşmaya çalışıyor ama bu listeye yeni dahil olan The Messenger aralarında en dikkat çekenlerden birisi.
Mayıs ayında yayına başlaması beklenen The Messenger üç farklı şehirde en az 175 gazeteci ile yayına başlayacaklarını ve bu sayıyı bir yıl içerisinde 550’ye çıkarmak istediklerini söylüyor. Sıfırdan başlayacak bir yayın için oldukça iddialı olan bu sayılara ulaşmak için yaptıkları hamleler ise oldukça ilgi çekici.
Bunlardan ilki New York’un en büyük tabloid gazetelerinden birisi olan New York Post ile bir rekabete girmek ve onların çalışanlarını “çalmak”. Bu hamlelere Post oldukça sert bir haber ile karşılık verdi.
Diğer hamle ise 2022’de yayına başlayan medya girişimi Grid’i satın almak. Bu satın alma sayesinde Messenger Grid’in 50’ye yakın çalışanını, Abu Dabi’den gelen yatırımı ve sosyal medya varlığını da satın almış oldu. Bu sayede basit bir kullanıcı adı değişikliği ile bir anda henüz yayına başlamayan The Messenger’ın Twitter’da neredeyse 33 bin takipçisi oldu.
Elbette bütün bu hamlelerin ne kadar faydası olacağını The Messenger yayına başlamadan kestirmek zor. Fakat medya sektörüne böyle agresif bir şekilde girmeleri muhtemel rakiplerinin plan yapmaya başlamasını sağlamıştır.
Kısa Kısa
🐦 Twitter’ın sadece para ödeyenleri onaylı hesap yapmasına günler kala New York Times, LA Times, Politico ve daha birçok kurum artık onaylı olmanın hiçbir anlamı olmadığı için para vermeyeceklerini söyledi.
🐦 Ayrıca Twitter Hindistan hükümetinin isteği üzerine gazeteci, yazar ve siyasetçilere ait 122 hesabı engelledi.
📝 Microsoft, Notion gibi yeni nesil iş uygulamalarına rakip olan Microsoft Loop’u kullanıma açtı.
🤖 WIRED ChatGPT, Bing Chat ve Google Bard arasında bir test gerçekleştirmiş.
📱 Arc Browser, ilk mobil uygulamasını bilindik bir tarayıcı yerine bilgisayar tarayıcısına asistan bir uygulama olarak tasarladı.
🤨 Haberlere düzeltme yayınlamak tutarlılığı artırıyor ama bu özenli yapılmazsa okurun yayına güvenini düşürebiliyor.
🤖 BuzzFeed yapay zekâ ile makaleler yayınlamaya başlamış. Görünen o ki modellerinin her fırsatta kullanmaya çalıştığı favori klişeleri var.
🎙️ Podcast sektöründen bir grup önemli isim, podcast standartlarını ve onun açık yapısını korumak için Podcast Standards Project isimli bir girişim kurdu.
😬 RSS ve haber takip uygulaması Feedly, son blog postunda “yatırımlarınıza zarar verecek protesto ve grevleri nasıl takip edebilirsiniz” rehberi yayınlayınca doğal olarak büyük bir tepki gördü. Blog postunu da bir süre sonra yayından kaldırdı.
Haftanın odağı: Papa’nın montu ve sahte görseller
Geçtiğimiz günlerde internette en çok dolaşan ve gündemden düşmeyen görsellerden birisi Midjourney ile üretilen ve Papa’yı oldukça havalı bir Balenciaga tarzı mont içerisinde gösteren görsel oldu. Gerçekliğine ve bu görselin yayılma hızına dair tartışmalar da gündemdeki ömrünü uzattı.
Tartışmaların büyük bir kısmını iki argüman ile özetlemek mümkün: yapay zekâ teknolojileri giderek daha gerçekçi olmaya başlıyor ve yanlış bilgiyi tespit etmek gelecekte imkânsız olacak.
İki argümanın da kısmen haklı olduğu kısmen de abartı olduğu noktalar var. Midjourney gibi araçların giderek daha inandırıcı görseller oluşturabildiği doğru ama Papa örneğinde bile görsele biraz dikkatli baktığınızda onlarca sorun bulmanız mümkün. Zaman geçtikçe bu teknolojilerin daha iyi sonuçlar vereceği de kesin ama bir sınır olup olmadığını henüz bilmiyoruz.
Bana kalırsa Papa örneğinde asıl ilgi çekici olan bu görselin neden böyle inandırıcı olduğu ve nasıl hızla yayıldığı konusu. Bariz bir şekilde sahte olan bu görselin —görsel ilk olarak Midjourney üretimlerinin paylaşıldığı bir subreddit’te yayınlandı— neden bu kadar etkili olduğu bizlere daha faydalı bir yol gösterebilir.
Görselin yayılmasını sağlayan en önemli etken Papa’nın kendisiydi. Önceki papalara kıyasla daha modern olan ve sık sık giyimiyle gündem olan birisinin böyle bir görselini ürettiğiniz zaman insanların bunu kabul etmeye daha açık olması kaçınılmaz.
Aynı günlerde yine benzer bir gerçekçilik seviyesinde üretilen hapisteki Trump görsellerine kimsenin inanmamasının da sebebi aynı. Mevcut gerçekliğimize yeterince yakın olmadığı için o görsellere daha eleştirel bakıldı, Papa’da ise tam tersi geçerli oldu.
Yine Trump ve Papa örneklerinden bir kıyaslama yaparsak Papa’nın görece daha apolitik olması da görselin inandırıcılığına ve yayılma hızına katkıda bulundu. Siyasetin ayrıştırıcı ve savunmacı dinamiklerini ortadan kaldırınca, Papa ortalama bir ünlüye denk geliyor. Nasıl diğer ünlüler hakkındaki birçok uydurma haber hızla yayılıyorsa burada da aynı dinamik işledi, çünkü toplumsal olarak ünlülerden böyle “ilginçlikler” beklemeye yatkınız.
Bu durum bahsetmek istediğim son etkeni de doğrudan etkiliyor. Midjourney gibi araçların son dönemde yaygınlaştırdığı yapay bir fotorealizm tarzı ortaya çıktı. Bu araçlar dramatik ışıklar, daha doygun renkler ve belli efektler ile bu görsellere sahte bir gerçekçilik hissi veriyor. Bu dramatik efektlerin gerçekçilik olarak sunulmasının sorunları bir yana, bize yakın dönemde çıkan filmleri ve ünlülerin fotoğraflarını anımsattığı ve içerisinde böyle ünlüleri barındırdığı için aslında nasıl abartılı ve sahte olduğunu ilk bakışta kavrayamıyoruz.
Bütün bunların bizi ulaştırdığı temel sonuç ise böyle sahte görsellerin ve yanlış bilginin yayılmasında toplumsal dinamiklerin ve psikolojinin gücünü hafife almamamız gerektiği. Teknoloji ne kadar gelişirse gelişsin eğer bunlarla uyum sağlayacak işler üretmiyorsanız bu görselleri yayamazsınız ama bu dinamikleri iyi biliyorsanız teknolojinin ne kadar gelişmiş olduğunun da pek bir önemi kalmıyor.