Haberi okumayı sevenler nerede?

Bu haftanın anahtar kelimeleri: Okuma uygulamaları, Twitter, USB bellekler, tık avcılığı.

n okuyoruz| Bültenden Herkese Merhaba!

Bu haftanın odağında konumuz haberi okumayı tercih edenler için son dönemde internette nasıl alternatiflerin doğduğu ve yayıncıların neden bu alanları dikkatli bir şekilde takip etmesi gerektiği. 

“Ne Okuduk” bölümünde Twitter’ın saçma işleri, USB belleklerin riskleri, negatif başlıkların etkisi ve daha fazlası var.

Görüş, yorum ve önerilerinizi her zaman bekliyorum.

Haftaya görüşmek üzere!

—Ahmet Alphan Sabancı

press@twitter.com adresine gönderdiğim emailin ve gelen cevabın ekran görüntüsü. Gönderdiğim emailde "Hala birçok kisi Twitter'in önemli bir haber kaynagi oldugunu ve her seye ragmen bu sorumluluk ile hareket edecegini zannediyor. Twitter'in kullanici güvenligi, basin ve ifade özgürlügü gibi konulardaki mevout durusu nedir?" yazıyor. Gelen cevap ise 💩.

Bu hafta ne okuduk?

Twitter’a Göre Basın= 💩

Twitter’ın artık nasıl bir yönde ilerlediğinin sanırım artık birçok insan farkında. 165 yıllık bir gazetenin hesabının açıklama yapılmadan engellenip geri dönebildiği, araştırma amaçlı API erişiminin yüzbinlerce dolara mal olduğu, Meksika’da çetelerin yeni üye bulmak için kullanabildiği ve parayı verenin oyunu kazandığı bir yer olma konusunda emin adımlarla ilerliyor

Ama bütün bunlara rağmen Elon Musk platformu daha da dibe sürüklemek için bulduğu her fırsatı değerlendirmeye devam ediyor. Geçtiğimiz hafta kendisinin de “gururla” duyurduğu üzere, Twitter’ın basınla iletişim için kullandığı resmi email adresi bundan sonra herkese otomatik cevap gönderecek. Cevap ise tek bir emoji: 💩

Yukarıdaki görselde de gördüğünüz gibi bu gerçekten yaptıkları ve değiştirmeyi düşünmedikleri bir uygulama. Zaten platform hiçbir moderasyon önlemi alınmadığı için botlar, parasıyla mavi tik alıp propaganda yapanlar ve bütün bunları daha görünür kılan algoritmasıyla emojiyi andırmaya başlamıştı. Bu da sanırım malumun ilamı olarak kabul edilebilir.

Lütfen Bilmediğiniz USB Bellekleri Kullanmayın

Uzun zamandır teknoloji ve dijital güvenlik alanını takip eden, bu konuda gazetecilere ve basın kurumlarına eğitim ve destek sağlayan birisi olarak en sık verdiğim tavsiyelerden birisi tanımadığınız USB bellekleri bilgisayarınıza takmamanız gerektiği (diğeri de sistem güncellemelerini daima yapmanız gerektiği).

Bunun arkasındaki gerekçe çok açık: Eğer belleği tanımıyorsanız içerisinde ne olduğunu da bilemezsiniz. Virüs veya bir casus yazılım olması ve bunun belleği taktığınız gibi bilgisayarınıza kurulması gayet olası bir senaryo. Buna dair alınabilecek önlemler var ama bu hafta gördüğüm bir haber, USB belleklerin potansiyel risklerini küçümsediğimizi gösterdi.

Ekvador’da beş gazeteciye eş zamanlı olarak gönderilen USB belleklerin içerisine özel hazırlanan bir düzenek ile bilgisayara takıldığı anda patlamak üzere tasarlanmış bombalar yerleştirildiği ortaya çıktı. Gazetecilerin gözünü korkutmak için hazırlanan bu bombalar neyse ki kimseye ciddi bir zarar vermemiş. Bombaları kimin hazırladığı bilinmiyor ama birkaç tanesi gazetecilerin dikkatini çekip takmalarını sağlayacak mesajlarla birlikte gelmiş.

Geçmişte USB bellek ile bilgisayar bozmayı başaran deneyler görmüştüm ama bunu bir bombaya çevirmek gerçekten kolay akla gelecek bir fikir değil. İşin kötü tarafı, bir kez bu haber olduktan sonra dünyanın dört bir yanında bunu yapmayı deneyecek insanların olması.

Üzgün Başlıklar Korkutucu Olanlardan Daha Etkili

Tık avcılığı internette haber yayıncılığının bir türlü kurtulamadığı sorunlardan birisi. Otomatik reklamların, algoritmik akışların hakim olduğu bir internet ortamında da bundan kurtulmak pek mümkün görünmüyor.

Uzun zamandır tık avcıları tarafından bilinen bir taktik de negatif başlıkların pozitif olanlardan daha etkili olduğu. Yeni bir araştırma bunu bilimsel yollarla test etmeye karar vermiş ve buldukları sonuç bu gözlemi doğruluyor. Araştırmaya göre her negatif kelime tıklanma oranını yaklaşık yüzde 2.3 oranında artırıyor. Ancak her negatif kelime aynı etkiye sahip değil. Mutsuzluk ve üzüntüyle ilişkili kelimeler tıklanmayı artırırken, öfkeyle ilişkili kelimelerin etkisi yok sayılabilecek kadar az.

Her ne kadar araştırmanın sonuçları bilgilendirici olsa da toplam başlıklara tıklama oranı hâlâ çok düşük. Araştırmaya dahil edilen manşetlerde ortalama tıklanma oranının %1.39’da kalmış olması da bunun bir kanıtı. O yüzden asıl odaklanmamız gereken konu insanların gerçekten haber okumasını nasıl sağlayabileceğimiz olmalı.

ABD Basını ve Irak’ın İşgali

20 Mart dünyanın yakın tarihindeki en büyük olaylardan birisinin, Irak’ın ABD tarafından işgalinin yirminci yıldönümüydü. Konuya dair birçok şey yazılıp çizilse de işgal ve öncesindeki süreçte ABD basınının oynadığı rol en az konuşulan konulardan birisiydi.

ABD basını genellikle özgürlükleri gibi konularla anılsa da söz konusu milli güvenlik gibi konular olduğunda çok sorunlu işler çıkartabiliyor, Irak işgaline giden süreç de bunun en açık örneklerinden birisi. Yirmi yıl sonrasında dönüp bakıldığında ise bu konuda ciddi bir değişim olmadığı ve bunun yeterince tartışılmadığı görülüyor. O dönemde yanlış bilgilerle bu işgali destekleyen ve ABD kamuoyunu etkileyen birçok ismin hâlâ sektörde önemli yerlerde oturuyor olması da mevcut durumu özetleyen örneklerden birisi.

Ancak bu yıldönümü üzerine yapılan haberler arasında önemli bulduklarımdan birisi de Iraklı Ghaith Abdul-Ahad’ın hikâyesini anlatan podcast. Ülkesinde yaşananları belgelemeyi bir sorumluluk olarak görüp gazeteciliğe başlayan ve ödüllü bir gazeteciye dönüşen Abdul-Ahad, o dönemde yazdıklarına rağmen köşelerinden yazmaya devam eden Amerikalılardan daha fazla anılmayı hakediyor.

Kısa Kısa

🚫 Bellingcat’in kurucusu Elliot Higgins, Midjourney’i kullanarak Trump’ın hapisten kaçışına dair bir görsel hikâye yazınca Midjourney hesabı kapatıldı.

🇺🇸 ABD’de Fox News’in doğrudan yalan söylediğinin mahkemede kanıtlanmasıyla birlikte gazetecilik fakültelerinin kanalla ilişkilerini yeniden düşünmesi gerekir mi sorusu tartışılıyor.

📅 Yerel gazeteler okurlarına yaşadıkları bölgeyle ilgili bir takvim sunmayı düşünmeli.

🤖 Bard, Bing ve GPT-4 tarafından üretilen yanlış bilgiler gündem olmaya devam ediyor. 

🖋️ AP Stylebook yirminin üzerinde yeni madde ile güncellendi.

📊 Sosyal medya platformlarından veri toplamakta zorlanıyorsanız bu yeni araçlar listesinde işe yarar tavsiyeler bulabilirsiniz.

Matter isimli sonra okuma uygulamasının farklı ekranları görülüyor. İlk ekranda kütüphane bölümü ve oradaki menüler, ikinci ekranda okuma listesinin görünümü, son ekranda ise bir yazının örnek ekran görüntüsü var.

Haftanın odağı: Haberi Okumayı Sevenler Nerede?

Sosyal medya ve platformlarda yakın dönemde yaşanan değişimlerle birlikte insanların habere ulaşmak için farklı alternatiflere yönelmeye başlayabileceğini daha önce de bültende konuşmuştuk. Bu alanda kendisini tekrar göstermeye başlayan alternatiflerden birisi de farklı şekillerde internette ve dijital olarak okumayı kolaylaştıran uygulamalar.

Bunların başında haber uygulamaları geliyor. Hem yayınların kendi uygulamalarını giderek geliştirmeleri hem de birden çok kaynağı takip edebildiğiniz kürasyon uygulamalarının popülerleşmeye başlamasıyla yeni bir dalganın başlaması mümkün.

Bu uygulamalar içerisinde Flipboard gibi daha eski uygulamalar istikrarlı bir şekilde kendilerini güncelleyip geliştirerek mevcut konumlarını korumaya devam ediyor. Diğer yandan piyasaya yeni giren Artifact gibi uygulamalar da daha yeni teknolojilerin haberleri takip etmek için tasarlanan uygulamaların nasıl kendisini geliştirebileceğine iyi bir örnek.

Bu alanda giderek yaygınlaşan bir trend ise algoritmalar yerine insan editörlerin ve moderatörlerin ön plana alınması. inkl ve OptOut gibi uygulamalar bunun örnekleri arasında. Ayrıca Apple News de uygulamanın en önemli bölümlerinde öne çıkacak haberleri seçmeleri için insan editörleri işe alıyor.

Son dönemde benzer şekilde RSS takip uygulamalarına olan ilginin de artmasını bu kategoride sayabiliriz. Belirli bir kesim için bu dönem kendi akışlarını yaratmanın önemini de anlamalarına yardımcı oldu.

Ancak bu alanda yeterince dikkat edilmediğini düşündüğüm bir uygulama grubu var. Read Later (Sonra Oku) uygulamaları bir dönem büyük popülerlik kazanmıştı ama ciddi bir kullanıcı kitlesine sahip olmasına rağmen çoğu yayın tarafından yeterince önemsenmiyor.

Bu alanın önde gelen isimleri Instapaper ve Pocket‘ın yanına geçtiğimiz birkaç yıl içerisinde birçok yeni ve gelişmiş uygulama da katıldı. Bunlar arasında özellikle öne çıkan iki uygulama var: Matter ve Readwise Reader

Bu uygulamalar hem internette çok kötü veya okunması zor tasarımlar içerisindeki metinleri okunabilir kılarken diğer yandan istediğiniz yazarları, siteleri ve bültenleri de uygulama içerisinde takip edip aynı okumayı merkeze alan tasarım içerisinde toplamanızı sağlıyor. Üstelik bu uygulamalar dijital okuma tecrübesini geliştiren ek özelliklere de sahip. Hemen hepsinde okuduğunuz metnin altını çizebiliyor, notlar alabiliyor ve bunları organize edebiliyorsunuz. Sonra da bunları başka bir yere taşıyıp üzerine çalışabiliyorsunuz. 

Çoğu dijital yayın bu uygulamalarda yayınladıkları içeriklerin nasıl göründüğünü test etmiyor ya da umursamıyor. Ancak bu uygulamaları kullanan kesim genellikle okudukları şeyleri önemseyen ve onun yayıncısına destek olmaya açık olan internet kullanıcılarından oluşuyor. Eğer bu kesimin iyi bir tecrübe edinmesini sağlarsanız, okurlardan bunun karşılığını alma ihtimaliniz de oldukça yüksek olacaktır. 

Her ne kadar yaygın kanı video ve görselin internetteki en önemli şey olduğunu söylese de, bu iddianın genellikle sosyal medya ve gözetim kapitalizmi merkezli bir iddia olduğunu da unutmamak lazım. Hâlâ internete okumak için giren, haberi yazılı olarak takip etmek isteyen ve bunun karşılığını da yayınlara ödemeye hazır olan bir sürü insan var. Tek yapmanız gereken onların ne istediğini öğrenmeniz ve onların olduğu yerlere de gidebilmeniz. 

Subscribe
Bildir
guest
0 Yorum
Inline Feedbacks
View all comments
İlginizi çekebilir