2022 yılının başında, döviz kurundaki hızlı artış kâğıtta dışa bağımlı olan Türkiye’de yayıncılık sektörünü büyük bir krize soktu.
Sektör temsilcileri, somut çözüm bulunamazsa krizin daha da derinleşmesinden endişeliydi.
Ve öyle de oldu. Somut bir çözüm hâlâ bulunabilmiş değil ve yayıncılık krizi sürüyor. 2022 yılı biterken, Socrates Dergi de bu krizden etkilenenlerden biri oldu.
Socrates Dergi Genel Yayın Yönetmeni Caner Eler, 10 Aralık 2018’de NewsLabTurkey’de yayınlanan bir söyleşide yayıncılığın durumuna dair şunları söylemişti:
“Son aylarda kapanan dergiler oldu. Zor durumda dergiler de var. Hem maliyetler yüksek hem de ülkede alım gücü düştüğünden insanlar dergi satın alma konusuna imtinayla yaklaşıyorlar artık. Zaten okuma alışkanlığı da malum Türkiye’de. Maalesef yayıncılık büyük bir krizde.”
Yayın hayatına 2015’te başlayan Düşünen Spor Dergisi Socrates de yayıncılık krizinden etkilenerek, basılı dergiyi bırakma kararı aldı. Derginin Genel Yayın Yönetmeni Eler, ekonomik koşullar nedeniyle bu kararı aldıklarını, basılı yayını şimdilik bıraktıklarını ve ileride ekonomi biraz olsun düzelirse yeniden başlayabileceklerini söyledi.
Esas sebep para politikası
Socrates Dergi’nin İmtiyaz Sahibi Can Öz de, yayıncılığın kâğıt üzerinden bir kriz yaşadığını ancak bunun zorlayıcı olsa da idare edilebilir bir kriz olduğunu belirterek, esas problemin para politikası olduğunu ifade ediyor.
“Esas problem, Türkiye’de yaşanan düşük faiz krizi. Bu saçma politika yüzünden tüm piyasalar hızla daralırken, bunu telafi etmek için başvuracağınız bankalar da çok zor ve kötü şartlarda kredi veriyor. Oysa bu ‘epistemolojik‘ kriz, doğru para politikalarıyla çok daha olağan yaşanabilirdi. Kâğıt fiyatları hem kendi fiyatları, hem döviz kuru nedeniyle 3 katına çıktı çok kısa sürede. Bu bir iktisat krizi yarattı firmalarda. Ancak sorunun geri kalanı yayıncılara özgü değil, tüm Türkiye, tüm şirketler benzer krizler yaşıyorlar, bunların da en büyük sebebi bu saçma para politikası.”
Öz, bu para politikasının düzeltilmediği sürece Türkiye’de ihracatçı firmalar dışında kalan herhangi bir sektörün aynı şartlar ve kalitede işini sürdürme olasılığının kalmadığı görüşünde.
Peki, Socrates gibi basılı yayınlar kapanmaya devam ederken, yayıncılar ve kâğıt piyasası ne durumda? Yayıncılar ve dağıtımcılar krizden nasıl etkileniyor? Somut bir çözüm neden bulunamıyor?
Matbaa sektörü daralıyor
İstanbul Matbaacılar Odası Başkanı Orhan Öztürk, yayıncılığın artık bitmeye yaklaştığını ve matbaa sektörünün daraldığını söylüyor.
Yayıncılığın dijitale döndüğü için süreli yayınların da azaldığını belirten Öztürk, “İleri teknolojiden ötürü, matbaa sektöründe de ciddi bir kriz var. Pandemi dönemi dolayısıyla, dünya pazarında nakliye ve navlun fiyatlarında ciddi artışlar oldu. Üretim de olmayınca ciddi sıkıntılar başladı” diyor.
“Ufak esnaf iç piyasaya çalışıyor. Ama iç piyasada da artık iş kalmadı. Dijital reklamlara dönüldüğü için artık iç piyasaya da bir iş kalmadı açıkçası. Artık ambalaj ve etiket işi olduğu zaman bir iş söz konusu oluyor. Matbaa sektöründe daralma var. Piyasada, matbaacılık kolu geniş olduğu için, bir ufak matbaa, fatura-irsaliye basarak para kazanıyordu ancak artık bunlar kalktığı için iş de yok. Küçük esnaf en çok etkilenen oldu.”
Öztürk, krizin nasıl çözüleceğine dair ise, “İnanın bilmiyorum” diyor: “Gündem çok karışık, maaşlara zam yapılıyor ama insanlar dükkânlarını kapatıp kendine yetmeye çalışmaya çalışıyor. Kiralar, elektrik ödemeleri artışları da sektörü iyice iş yapamaz hâle getirdi. Artık basılı yayınları okuyan da yok. Dolayısıyla matbaacılık da daha çok ambalajcılığa doğru kaydı.”
Kâğıt piyasası yayın programlarında değişikliğe neden oluyor
Pek, kâğıt piyasasındaki durum nasıl?
- Kâğıt fiyatları pandemi sonrası artan hammadde fiyatlarıyla beraber tüm dünyada artmıştı. Ancak Türkiye’de 2021 Ekim ayından itibaren kitap kâğıdında 700 euro olan ton fiyatı bugün 1.150-1.200 euroya dayanmış durumda. Sektörün neredeyse yüzde 50’sinin kullandığı birinci hamur kâğıt fiyatları ve kapak kâğıtlarında kullanılan Amerikan Bristol ve kuşe kâğıt fiyatları 1.100 dolar seviyelerindeyken, 2021 sonlarında ve 2022 yılında 1.650-1.750 dolar seviyelerine kadar çıkmıştı, şu anda talebin düşmesiyle 1.250-1.300 dolara kadar gerilemiş durumda.
- Bu tutarların döviz bazında olduğu ve 1,5 yıl içinde döviz kurlarının neredeyse üç katı arttığı düşünüldüğünde, toplamda 5 kat artmış kâğıt fiyatlarından söz etmek mümkün. Yayıncıların sınai üretim maliyetlerinin içinde kâğıt önemli bir hammadde fakat üretim maliyetlerindeki önemli artışlarda enerji fiyatının 6,5 kat artmış olması ile kalıp, boya, tutkal fiyatlarının 3-4 kat artmış olması da etkili oldu. Baskı maliyetleri 3 kat artmış oldu.
Kitap ve dergi basımında maliyetlerin 3-4 katı artışı, çok zor durumda olan yayıncıların, yayın programlarında değişiklik yapmalarına neden oluyor.
Türkiye Yayıncılar Birliği Başkanı Kenan Kocatürk, yayıncıların “Satacak olan eserlerin tekrar baskılarını öncelemeye, mümkün mertebe yeni kitap basımlarından uzak durmaya çalışarak” faaliyetlerini sürdürmeye çalıştıklarını söylüyor.
“Türkiye Yayıncılar Birliği’nin 2022 yılının Ocak ayında acil çağrıyla sıraladıkları taleplerin 1-2 tanesi dışında dikkate alınmadık ve yayıncılık kültürüyle ilgili talepler ne yazık ki hükümetin gündemine girmedi.”
Kocatürk, Türkiye Yayıncılar Birliği olarak tüm siyasi partilere yayıncılık sektörünün sorunları ve çözüm önerilerini içeren bir raporu sunarak, çabalarını sürdüreceklerini vurguluyor.
“Yayınevleri taviz verir hâle geldi”
Kocatürk, krizden yayıncılar ve dağıtımcıların nasıl etkilendiğini ise şöyle açıklıyor:
“Normal zamanlarda dağıtımcılar yayıncılara olan ödemelerini 120-150 gün vadeli tanzim ettiği çeklerle yapıyor ancak yaşanan krizle beraber bu vadelerin bazen 180 gün ve sonrasına kaymış olduğu görülüyor.”
Bazı büyük zincir kitabevlerinin de satışların düşüklüğünü ve giderlerinin artışını sebep göstererek ödemelerinde anlaşılan vadeleri 1-2 ay öteleyerek ödeme yapmakta olduğunu söyleyen Kocatürk, “Ayrıca yine bazı zincir kitabevlerinin yayıncılardan ekstra indirim ve vade talepleri artmış durumda. Yayınevleri faaliyetlerini sürdürebilmek adına bu türlü talepler karşısında istemese de tavizler verir hâle geldi,” diyor.
Dijital ve basılı yayın masrafları
Kitabın üretim maliyetleri içinde, içerik geliştirme maliyetlerinin görmezden gelinip sadece kâğıt, baskı, ciltleme vb. maliyetlerinin esas alındığı bir algıdan da bahseden Kocatürk, dijital yayın ve basılı yayın masraflarını da değerlendirdi:
“Dünyada kâğıt ve baskı maliyetlerinin artışı ve ekolojik hassasiyetler açısından e-kitap ve dijital abonelik sistemlerine yönelişler olsa bile, bugün dünya pazarlarında dijital satışlar yüzde 5-6 seviyelerinden çok fazla olmuyor.”
Kocatürk, Türkiye’de bu kâğıt krizleri ve maliyet artışlarının alternatifi olarak bazı yayıncıların basılı kitaba göre biraz daha ucuz olan e-kitap üretip pazara sunduğunu ama yeterli ilgiyi göremediğini de ekliyor.
“Akademik yayıncıların basılı kitaplara göre yüzde 80’lere varan indirimle dijital kitap satışı ve kiralaması alternatifini geliştirmelerine rağmen, akademik dünyanın ve üniversite öğrencilerinin yasadışı korsan PDF paylaşımlarını kullanmayı alışkanlık edinip kitapların pahalılığından yakınmalarıyla karşılaştığımızda, içerik üretimine emek harcayan yayıncılar olarak bir çözümsüzlüğün ve karamsarlığın içinde debeleniyoruz.”
Bir de unutmadan, Öz’ün okuyuculara bir haberi var. Socrates basılı dergiyi bıraksa da yayın yapmaya devam edecek.