18 Ekim 2022 tarihli Resmi Gazete’de yayımlanan “Basın Kanunu ile Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun” kapsamında hazırlanan “Resmi İlan ve Reklam Yönetmeliği” Basın İlan Kurumu Genel Kurulu’nun 13 Ocak 2023 tarihinde yapılan toplantısında kabul edildi ve 1 Şubat 2023 tarihinde Resmi Gazete’de yayımlandı.
Yönetmelik taslağının geliştirildiği süreçte Basın İlan Kurumu Genel Müdürü sayın Cavit Erkılınç, gazetecilik akademisyeni kimliğimle beni de davet etmiş ve görüşlerimi sormuştu. Birim müdürlerinin de bulunduğu bir toplantıda hem kendi değerlendirmelerimi aktarmış hem de medya sektöründen gelen önerilerin dikkate alınmasının önemine vurgu yapmıştım. Bir akademisyen sorumluluğu içinde, yayımlanan yönetmeliğe ilişkin değerlendirmelerimi paylaşmak istiyorum.

Resmi ilanların adil ve objektif ölçütlere göre dağıtılması gerekiyor
Yönetmeliğin 1. maddesi, amacı şöyle açıklıyor: “Bu Yönetmeliğin amacı, resmî ilan ve reklamların yayımlanacağı süreli yayınların vasıf ve ödevlerinin belirlenmesi ile fikir ve içtihat farkı gözetilmeksizin dağıtımının sağlanmasıdır.” Günümüz Türkçesi ile yazılmış olsa daha iyi olurdu ama sanırım bu hâliyle de anlaşılıyor. Resmi ilan ve reklam yayımlayacak basılı gazeteler ile haber sitelerinin niteliklerinin neler olacağı belirtiliyor ve bunlar arasında fikir ve görüş farkı gözetilmeyeceği de vurgulanıyor. Eğer aykırı bir uygulama ile karşılaşırsak bu maddeyi hatırlatırız.
Peki ölçütler neler? Birincisi kadro şartı. Burası önemli olduğu için ayrıntı vermem gerekiyor. Basılı gazeteler için hâlihazırda geçerli olan ölçütler yeni yönetmelikte de aynen korunuyor. 32. maddeye göre, basılı gazeteler yayın yerlerine göre 6 kategoride değerlendiriliyor.

38. madde, bu kategorilerdeki şehirlerde yayımlanan gazetelerde aranan asgari kadro sayılarını belirliyor: Bunları da tablo hâlinde verelim.

Haber siteleri için belirlenen kategoriler biraz farklı. Ben kendilerine, gazeteler için belirlenen kategorileri internet siteleri için aynen uygulamanın güçlüğünden söz etmiştim. Örneğin, İstanbul’da yayın yapan çok sayıda yerel özellikli haber sitesi olduğunu, bunların konulan asgari kadro şartını karşılamalarının mümkün olmadığını belirtmiştim. Sonuçta yönetmelikte yine 6 kategori var ancak en başta bir Genel Kategori belirlenmiş. Bu, ulusal ölçekte yayın yaptığı varsayılan haberler.com, T24.com, diken.com.tr, internethaber.com gibi haber sitelerini kapsayan bir kategori. Ulusal ölçekli gazetelerin hurriyet.com.tr, sabah.com.tr gibi haber siteleri de bu kapsamda yer alıyor.
Haber sitelerinin resmi ilan ve reklamlardan yararlanabilmeleri için asgari kadro şartını yerine getirmeleri gerekiyor. Peki asgari kadro şartı basılı gazetelerden farklı mı? Evet. Özellikle genel kategoride yer alan haber sitelerinin asgari kadro şartını sağlamaları çok zor görünüyor.


Günlük yayımlanması beklenen haber sayısı çok yüksek
Yeni yönetmelik, haber sitelerinde günlük yayımlanması gereken haber sayılarını da belirliyor. 60. maddeye göre, genel kategoride yer alan bir haber sitesinin günlük en az 240 haber yayımlaması gerekiyor. Maddeye göre, 1. kategorideki haber sitesi 100, 2. kategorideki haber sitesi 80, 3. kategorideki haber sitesi 50, 4. kategorideki haber sitesi 40 ve 5. kategorideki haber sitesi de 30 haber yayımlamak zorunda. Bu hedeflerin oldukça yüksek olduğunu belirtmek zorundayım. Bu haberlerin en az altıda birinin kendi muhabirleri tarafından yapılması gerektiğini de not edeyim.
Muhabirsiz gazetecilik dönemi sona eriyor
Haber sitelerinin yayımladığı haberlerin özgün ve güncel haberler olması gerekiyor. Elbette olumlu tarafından bakarsak yönetmeliğin özgün haberciliği teşvik ettiğini, teşvik etmek ne kelime, zorunlu kıldığını görüyoruz. Yönetmeliğin 23. maddesine göre, bir haber sitesinde yayımlanan haberlerin en az altıda birinin asgari kadroda yer alan gazeteciler tarafından yapılması bekleniyor. Açıkçası asgari haber sayısındaki yükseklik dışında bu koşula itiraz etmem söz konusu olamaz. Sık sık dile getirdiğim, “muhabirsiz gazetecilik yapılıyor” eleştirileri de böylece karşılık bulmuş oluyor.
Haberlerde kaynak belirtme zorunluluğu söz konusu
Haber sitelerinin “kopyala-yapıştır-yayımla” formatındaki pratikleri çokça eleştiri konusu olmuştu. Bu yönetmelik bu pratiği de engelleyecek gibi görünüyor. 24. madde, “mahreç kullanımı” adı altında; haberde muhabir isminin yazılması, haberleştirilen basın açıklamalarında açıklamayı yapan kurumun adının belirtilmesi, haber ajanslardan alınmışsa ajans adının verilmesi, derleme haberlerde haber merkezi ibaresinin kullanılması gerekiyor. Bu zorunluluklara itiraz etmek mümkün mü?
“İçerikte benzerlik” öznel bir ölçüt
Yönetmeliğin eleştirdiğim maddelerinden birisi içerikte benzerlik konusu. 25. maddenin 1. fıkrası aynen şöyle: “Aynı veya ayrı yerdeki iki ya da daha çok süreli yayında benzer içeriğe yer verilemez. Benzerliğin tespitinde sözleşmeye bağlanmış içerikler dikkate alınmaz.” Bu maddeye iki noktada itirazım var. Birincisi, aynı olaya ilişkin haberlerin benzer olması kaçınılmazdır. Benzerlik yerine “aynılık” kavramının kullanılması gerektiğini önermiştim. Engellenmesi gereken, “kopyala-yapıştır” tarzındaki uygulamalar olmalıydı. İkincisi de, basılı gazetelerin yayımladığı haberlerin aynı gazetenin haber sitesinde yayımlanıp yayımlanamayacağı ile ilgili belirsizlik. Bu yönetmelik haber sitelerini ayrı mecra olarak gördüğü için sanırım haberlerin iki mecrada birden yayımlanmasını da engelliyor. Bu konuda ben bir açıklık göremedim.
Ziyaretçi trafik bilgileri konusu sorunlu
Yönetmeliğin 61. maddesine göre haber siteleri her gün, belirlenen asgari sayıdaki tekil ziyaretçi sayısı ile sayfa görüntülenme sayısına ulaşmak zorundalar.

Açıkçası ben bu koşulun tık almaya yönelik sansasyonel haberciliği teşvik etmek dışında bir işlevi olacağını düşünmüyorum. Ayrıca bu trafik bilgileriyle oynanabileceği kaygısını da taşıyorum. Eğer Basın İlan Kurumu özgün haberciliği teşvik etmek istiyorsa internet trafiğine değil haber kalitesine yoğunlaşmalı.
Bekleme süreleri çok uzun
Çoğu haber sitesinin yöneticisi 1 Nisan 2023 tarihinden itibaren haber sitelerine resmi ilan ve reklamların yağacağını sanabilir. Eğer böyle bir beklentide olan varsa en az 2 yıl daha beklemesi gerekecek. Basılı gazeteler için bekleme süresi 36 ay iken haber siteleri için bu süre 24 aya indirilmiş. Bence bu da uzun bir süre. Asgari kadro koşullarını sağlayanlar için 6 ay gibi bir bekleme süresi öngörülebilirdi. Ayrıca bekleme süresi de otomatik başlamıyor. Haber sitesi başvuru yaptıktan sonraki 3 ay içinde denetleme talep etmek zorunda ve denetim sonucu bekleme süreci başlayabiliyor.
İyi haber şu; 54. maddenin 2. fıkrasına göre asgari kadro ve günlük asgari haber üretiminin 2 katını gerçekleştiren ve ayrıca günlük asgari tekil ziyaretçi sayının 4 katını yerine getiren haber siteleri için bekleme süresi 6 aya iniyor. Bir de, geçici madde ile basılı gazetelerin haber sitelerine ayrıcalık tanınıyor. Geçici maddeye (4) göre, “resmî ilan yayımlama hakkı bulunan gazeteler 31 Mart 2023 tarihine kadar imzalı başvuruda bulundukları takdirde asgari trafik zorunluluğu hariç diğer yükümlülükleri yerine getirdikleri takdirde bekleme süresine tabi tutulmaksızın resmî ilanlardan yararlanabilecekler”. Bunun için elbette asgari kadro ile günlük haber sayısı koşulunu yerine getirmeleri bekleniyor.
Basın Ahlak Esasları yürürlükte mi değil mi?
Basın İlan Kurumu’nun tartışmalı uygulamalarından biri, Basın Ahlak Esasları kapsamında gazetelere resmi ilan kesme cezası vermesiydi. Nitekim CİMER üzerinden yaptığım bir bilgi edinme başvurusuna kurum tarafından verilen cevaba göre; 2021 yılında “Basın Ahlak Esaslarının ihlâl edildiğinin tespitine ilişkin olarak 47 dosya kapsamında 221 günlük” resmi ilan ve reklam kesme cezası uygulanmıştı. Bilindiği gibi 2022 yılında Anayasa Mahkemesi verdiği bir kararla Basın Ahlak Esaslarına dayanarak verilen resmi ilan kesme cezalarının, ceza verilen medya kuruluşlarının “ifade ve basın özgürlüklerinin ihlal edildiğine ilişkin iddianın kabul edilebilir olduğunu” belirtmişti.
Bu karar üzerine Basın İlan Kurumu Yönetim Kurulu da aynı gün aldığı bir kararla, “TBMM tarafından 195 sayılı BİK Teşkiline Dair Kanunun ‘Müeyyide’ başlıklı 49. maddesinde değişiklik yapılana kadar Basın Ahlak Esasları kapsamındaki başvuruların toplantı gündemine alınmamasına karar verdiğini” duyurmuştu. 195 Sayılı Kanunun 49. maddesinde henüz bir değişiklik yapılmadığına göre, Basın İlan Kurumu’nun Basın Ahlak Esasları çerçevesinde ilan kesme cezaları vermeyeceğini öngörebiliriz. Ben kendilerine, bu uygulamadan tümüyle vazgeçmelerini, resmi kurumların etik denetim yapmasının demokratik bir uygulama olmadığını, medya etik kurulu, basın konseyi, okur temsilciliği gibi özdenetim uygulamalarının teşvik edilmesinin daha doğru olacağını söylemiştim. Gerçekten de tarafsız ve bağımsız özdenetim mekanizmalarını kurabilir ve etik ilkelere aykırı habercilik pratikleriyle daha iyi mücadele edebiliriz.
Resmi İlan ve Reklam Yönetmeliği’nin sadece 1 maddesinde Basın Ahlak Esasları’na atıf yapılmış. Üstelik bu atıf da son derece tehlikeli. 68. maddenin 3. fıkrasında şu ifadeler alıyor: “Birinci fıkraya göre ek gösterge uygulamasından yararlanan internet haber sitelerinin kendilerine ait sosyal ağ hesaplarının içeriğinde Basın İlan Kurumu Teşkiline Dair 195 Sayılı Kanunun 49. maddesinde Yer Alan Basın Ahlak Esasları Hakkında Genel Kurul Kararını ihlal ettiğinin resen ya da şikâyet üzerine tespiti halinde, ilgili internet haber siteleri Yönetim Kurulu kararıyla 2 ayı geçmeyecek şekilde birinci fıkra hükmünden yararlandırılmaz.” Öncelikle 68. maddenin ilanların haberleştirilmesi başlığını taşıdığını, ilanları haberleştiren sitelere ek gösterge uygulandığını belirtelim. Bu fıkradan ne anlamalıyız? Haber sitelerinin sosyal medya hesaplarındaki herhangi bir paylaşım gerekçesiyle cezalandırılmaları söz konusu olmayacak mı? Ben açıkçası bu uygulamanın yanlış olduğunu, içerik denetimine girdiğini ve sıkıntılara ol açacağını belirtmiştim. Bir kez de burada yazmış olayım.
En sorunlu madde, 114. madde
Bu maddeye göre, resmi ilan alan süreli yayının (haber sitesinin/gazetenin) içeriğinden veya sahiplerinin eylemlerinden dolayı Türk Ceza Kanunu’nda yer alan Anayasal Düzene ve Bu Düzenin İşleyişine Karşı Suçlar ile 3713 sayılı Terörle Mücadele Kanunu kapsamındaki suçlar nedeniyle ceza davası açılması halinde, Yönetim Kurulu kararı ile 2 ayı geçmeyecek şekilde resmi ilan ve reklam yayımlama hakkı kesilebilecek. Bu fıkra uyarınca işlem yapılması, tekrar işlem yapılmasına da engel teşkil etmiyor. Yani Yönetim Kurulu ikişer ay ceza verebiliyor. Sıkıntı şu: Bu madde ceza kesmek için dava açılmasını yeterli görüyor. Oysa masumiyet karinesi gereği davanın sonucunun beklenmesi gerekmez mi? Bu maddenin 2. fıkrası, aynı davanın çalışan gazeteci aleyhine açılması halinde, BİK’in yazılı bildirimi üzerine 5 gün içinde bu kişinin asgari kadrodan çıkarılması, yani daha yargılanmadan işten atılması gerektiğini belirtiyor. Bu hükmün de yanlış olduğunu belirtmeliyim. Yasalarımıza göre suçu mahkeme kararıyla sabit olana kadar herkes masumdur, dava açılması ceza verilmesini gerektirmemeli.
İletişim fakültelerini bitirenler avantajlı
Resmi İlan ve Reklam Yönetmeliği’nin en olumlu bulduğum yanlarından biri, asgari kadroda iletişim fakültesi mezunlarına pozitif ayrımcılık tanıması. 19. maddede asgari kadroda yer alacakların özellikleri tanımlanırken, iletişim fakültelerinden mezun olmak yeterli bir koşul olarak belirtilmiş. Elbette mesleğe girişte iletişim fakültesi mezunu olma koşulu yok ama bunu bile teşvik edici bir unsur olarak değerlendirmek mümkün. Ben BİK yöneticilerine iletişim fakültesi mezunlarını istihdam eden haber sitelerine ek gösterge uygulayabilirsiniz demiştim. Öylesi daha da teşvik edici olurdu.
Asıl soru şu: İlan ve reklam pastası büyümezse ne olacak?
Yayımlanan İlan ve Reklam Yönetmeliği’nin asıl sorunu, mevcut ilan ve reklam pastasının yetersizliğine bir cevap verememesidir. Yıllar itibariyle bakıldığında resmi ilan sayılarında gözle görülür bir artış yoktur. İlan tutarlarında da hâliyle enflasyona bağlı bir artış söz konusudur. TÜİK sayfasında yaptığım taramada ilan bedellerine ilişkin bilgiler vardı ama resmi ilan sayıları her yıl için verilmemiş görünüyor. 2022 yılı verileri henüz yayımlanmadı ama orada da ilan sayısında ciddi bir artış olduğunu sanmıyorum. Peki mevcut ilan ve reklam pastasına haber siteleri de ortak olduğunda ortaya çıkacak sorunlar nasıl çözülecek? İlan ve reklam pastası büyütülemediği sürece bu ilan ve reklam yönetmeliğinin bir çare olabileceğini düşünmüyorum. Tam tersine, basılı yerel gazeteleri iyi kötü yaşatan resmi ilan gelirlerinin azalması sonucu basılı gazetelerin hızla yok olma sürecine gireceklerini tahmin ediyorum. Bunu görmemiz için haber sitelerinin resmi ilan alabilir duruma gelmelerini beklememiz gerekecek.

Peki çözüm ne?
Elbette haber siteleri de resmi ilan ve reklamlardan yararlanmalı ama asıl yapılması gereken iki şey daha var. Birincisi, ticari reklam pastasını büyütmek; ikincisi de okurun haber için ücret ödemesini sağlayacak alternatif finans modelleri geliştirmek. Basın İlan’a bağımlı bir medyanın sürdürülebilmesi mümkün görünmüyor.