Twitter’ın “mavi tik” ekonomisi

Yakın zamanda Jack Dorsey Twitter’ı, henüz monetize edilmemiş hatta zarar eden bir platform olarak, ve bence çok iyi bir fiyata, Elon Musk’a satmıştı. Musk’ın da Twitter’dan para kazanmak için yaptığı ilk icraatlardan biri Twitter Blue diye bir abonelik paketi oluşturmak oldu. Aylık 8 dolara satılan bu pakete abone olanlar tweetleri düzenleme, geri alma; uzun videolar yükleme; 280 yerine 4000 karaktere kadar uzun tvitler oluşturma; yorumlarda üst sıralarda gözükme; yarı yarıya az reklama maruz kalma; NFT profil resmi; farklı sayfa temaları; iki-adımlı kimlik doğrulama gibi özelliklere erişebiliyorlar. Bu uygulama henüz resmi olarak Türkiye’de başlamadıysa da VPN aracılığıyla Twitter Blue abonesi olan hesaplar var. Aboneliğin Brezilya, Hindistan ve Endonezya gibi ülkelerdeki fiyatlarından anladığımız kadarıyla da Türkiye’deki fiyatı da yine 7-8 dolara civarında olacak, yani ülkelerin alım gücüne orantılı bir fiyat belirlenmeyecek.

Sosyal medyada ürün farklılaştırması

Sosyal medyanın olayı “network etkisi” olduğu için platformların öncelikli amacı çok sayıda kullanıcıya ulaşmaktır. Dolayısıyla etkileşimli sosyal medya platformlarında erişimi herkes için ücretli hâle getirmek ekonomik olarak mantıksız. Bu yüzden bütün büyük sosyal medya uygulamalarına giriş ücretsizdir. Fakat, sadece (kapitalist) iktisadi perspektiften bakarak, bu platformların bu zamana kadar tamamen ücretsiz olması da şirketler için bir gecikmeydi. Zira “piyasa ayrıştırması” yani aynı ya da benzer bir ürünün farklı tüketici gruplarına farklı fiyatlardan satılması, kârı artırdığı ispatlanmış bir fiyat farklılaştırma politikasıdır. Sinema salonlarının aynı hizmeti farklı gelir gruplarına farklı fiyattan satması, Steam’in aynı oyunları farklı ülkelerde farklı fiyatlardan satması başarılı fiyat farklılaştırma uygulamalarına örnektir.

Sinema salonu, Steam ya da toplu taşıma gibi örneklerde fiyat farklılaştırması makul ve meşru olsa da bazı durumlarda aynı ürünü farklı fiyata satmak pek kabul edilmez. Bu yüzden, uçaklardaki “business class” örneğinde olduğu gibi, sadece fiyatın değil ürünün de bir miktar farklılaştırılması gerekir. Mesela aynı yere gitmenin ötesinde ekstra konfor, sınırsız ikram, hızlı check-in gibi ek hizmetlerle bu ürün farklılaştırılmıştır. Diğer yolculara karşı gösterilen statü ve prestij de cabası… Ekstra hizmetlerin maliyetinin çok üzerinde bilet fiyatları belirlendiği için bu uygulama kârlılığı artırır.

Sosyal medya şirketlerinin ücretli abonelik paketlerini de birer ürün/hizmet farklılaştırma olarak düşünebiliriz. Sonuçta tamamen aynı ürünü bir gruba ücretsiz bir gruba ücretli yapmak epey zor. Bu yüzden birilerine “ayrıcalık” sunarak bunun için para ödemelerini sağlamanız gerekir. Twitter, YouTube ve Meta da tam olarak bunu yapıyor. Bunun bir ileri aşaması piyasayı daha ince gruplara ayrıştırmaktır. Yani; ücretsiz halk paketi ve 8 dolarlık Twitter Blue paketine ek olarak, örnek veriyorum, 30 dolarlık Twitter Premium paketi gibi…

Twitter Blue’nun getirecekleri

Sunulan özelliklere bakarak, bireysel kullanıcılar için Twitter Blue’nun ayda 100-150 liraya değecek bir paket olduğunu söyleyemem. Ancak profesyonel hesaplar için Twitter Blue bir zorunluluk hâline gelecek; hatta bir noktada bireysel kullanıcılar bile Twitter Blue abonesi olmak isteyecekler, en azından maddi durumu elverenler. Çünkü çok yakında muhtemelen üç şey olacak. Birincisi; ücretsiz akıştaki sponsorlu içerik ve reklamlar boğucu hâle gelmeye başlayacak (bkz. Spotify). İkincisi; ücretli aboneliklere verilen ayrıcalıkların cazibesi artırılacak (bkz. YouTube). Bunu yaparken zaten var olan bazı özellikler ücretsiz kullanıcılara kapatılıp sadece paralı kullanıcılara açılacak (bkz. iki-adımlı kimlik doğrulama özelliği).

Üçüncüsü; ve belki de en önemlisi, Twitter’ın yeni algoritması, para ödemeyen kullanıcıların tweetlerini filtreleyerek takipçilere ulaşmasını engelleyecek (bkz. Facebook). Eğer son zamanlarda Twitter etkileşiminizin düştüğünü düşünüyorsanız yanılmıyorsunuz. Musk’ın Twitter’ı, paylaşımlarınızı takipçilerinizin, misal, yüzde 20’sinin akışına düşürüyor. Paylaşımlarınızı takipçilerinizin tamamına göstermek için de sizden fidye istiyor: Aylık 8 dolar. Hatta 23 Derece, DarkWeb Haber, Bee Haber, Seçim #2023 gibi benim şahsen şaibeli bulduğum birçok hesap takip etmediğim hâlde akışıma daha sık düşmeye başladı. Bunların hepsi Twitter’a para veren onaylı hesaplar. Bu da demektir ki Twitter’a para vermeyenler artık kendi takipçilerinin sadece bir kısmına ulaşabilirken para verenler sadece kendi takipçilerine değil hesabı takip etmeyen diğer kullanıcılara da erişebiliyor. Yani parayı veren düdüğü çalıyor. Bir Cambridge Analytica skandalı yetmemiş olsa gerek…

Twitter’ın ekonomik açmazı

Twitter Blue ile Musk, çektiği kredinin faiz ödemelerini karşılayacak bir gelir akışına asla ulaşamaz. Nitekim şu an gülünç seviyedeki abone sayısı Musk’ın Twitter’ı satın alırken ödediği parayı çıkartmaya yetecek düzeyde değil. Twitter’ın bütün aktif kullanıcıları Twitter Blue abonesi olsa dahi yılda 28 milyon dolar eder ki Musk’ın herhalde bunun 100 katına falan ihtiyacı var. Abone sayısı zamanla artacaktır elbet ama Musk’ın daha fazla gelir elde etmesi için, abone olanlara tweet editlemekten çok daha fazlasını vadetmesi gerekiyor.

Bu bağlamda; Twitter Blue abonelerine, YouTube benzeri bir model ile, reklam gelirinden pay verilmesi üzerine çalışılıyor. Bu da –umut fakirin ekmeği– Twitter’dan para kazanmak isteyenlerin yüklenmesiyle bir abone enflasyonu yaratabilir (ama Twitter’dan para kazanmak için önce Twitter’a para vermelisiniz). Nasıl Instagram influencer’lığı kimileri için bir “meslek” hâline geldiyse Twitter influencer’lığı da bir meslek hâline gelebilir. Eğer toplam Twitter kullanıcısı sayısı milyar eşiğini geçerse belki reklam veren şirketler için Twitter’ın cazibesi de artabilir. Zira, daima artması gereken reklam gelirleri şu an Musk öncesi dönemin bile gerisinde.

Son kertede, Google’daki arama sonuçlarının en üstünde en doğru bilgilerin değil Google’a en çok parayı verenlerin çıkıyor olması gibi Twitter akışlarında da Twitter’a para veren hesapların ön plana çıkacak olması bir yozlaşmadır. Özellikle Türkiye gibi ülkelerde, büyük sermaye medyasına alternatif bir haber alma aracı ve görece daha demokratik bir platform olan Twitter artık propagandanın çıkar gruplarına parayla satıldığı bir platform hâline gelecek. Ya da geldi bile…

Yazar hakkında

Anıl Aba

İktisat alanındaki lisans eğitimini İstanbul Bilgi Üniversitesi ve London School of Economics'te çift diploma programı ile tamamlayan Anıl Aba, doktora derecesini Amerika'da Utah Üniversitesi'nden aldı. Rusya'da School of Advanced Studies'te bir yıllık post-doc yaptıktan sonra 2018 senesinde Türkiye'ye dönüp Kadir Has Üniversitesi Ekonomi Bölümünde ders vermeye başladı. Aba, aynı zamanda BirGün gazetesinde düzenli olarak popüler iktisat üzerine yazılar yazmaktadır.