Derin ve ilgi çekici: Sualtı haberciliği

Sualtı haberciliği meşakkatli ama bir o kadar da gizemli ve zevkli bir alan. Suyun büyüleyici habitatı yazılı ve görsel basında daima ilgi çekiyor.

Bireysel ve kurumsal dünyanın birçok yerinde sualtı fotoğrafçılığına yönelik uygulamalar her geçen gün artıyor. Fotoğrafçılıkla birlikte sualtı haberciliğine yönelik ilgi sosyal medya mecralarında da daima karşımıza çıkıyor. Yurt dışı medyasında birçok örneğini gördüğümüz sualtı haberciliğine yönelik siteler maalesef Türkiye’de geri planda. Hatta yok denilecek düzeyde.

Ülkemizde sualtı haberciliğinin ne yönde geliştiği ve neler yapılması gerektiği konusunda alanında uzman isimlere düşüncelerini sorduk. Sualtı dünyasına yönelik ciddi çalışmalar yürüten, farkındalığın artması için alanı spor, gezi gibi faaliyetlerle de geliştiren uzmanlar NewsLabTurkey için çarpıcı yorumlarda bulundu.

Asılsız istihbarat ve eksik bilgiye dayalı haberler

2017 yılında kurulan Su Altı Fotoğrafçıları ve Filmcileri Derneği (SUFOD) ülkemizde bu alanda spesifik ve başarılı çalışmalara imza atan bir dernek. Sualtı fotoğrafçılığında uzmanların artmasını ve böylece denizlerimiz konusunda toplumu bilinçlendirmeyi hedefleyen derneğin kurucu üyesi ve 1. dönem yönetim kurulu başkanı Ateş Evirgen, yazılı ve görsel basındaki en büyük sorunun yetersiz bilgiye dayalı sualtı haberlerinin yapılması.

Ateş Evirgen (Kaynak: Kişisel Arşiv)

“En büyük sorun yazılı ve görsel basında sualtı ile ilgili yapılan haberlerin -hepsi olmasa da- büyük bir çoğunluğunun asılsız istihbarata ve yetersiz bilgiye dayalı olması. Örneğin her yakalanan köpekbalığının ‘canavar’, her dalış kazasının ‘vurgun’, dalışa imkân veren hava dolu tüplerin ‘oksijen tüpü’, göçmen türlerin uzaydan gelen yaratıklar olarak tanımlanması gibi. Örneğin denizlerimize göçmen olarak gelen ve dikenleri zehirli olan ‘aslan balıkları’nın tüm deniz canlılarının düşmanı olduğu, aynı zamanda insanlar için de ölümcül bir tür olduğu ısrarla vurgulandı; çünkü ne kadar abartı olursa haberin o derece dikkat çekici olduğu gibi bir algı var. Örnekleri çoğaltabiliriz.”

“Sualtı, uzmanlığı olmayanları yanıltabilir”

Sualtı uzmanlık gerektiren bir alan diyen Evirgen, “Bu konuda haber yaparken ya sahaya inilmeli ya da bir uzman görüşünden yararlanılmalı,” tavsiyesinde bulunuyor ve bir örnek veriyor:

“Geçenlerde bir haber gördüm. Hem de dalgıç olduğunu bildiğim bir muhabirin haberiydi, kırlangıç balığı ile ilgiliydi ve ‘Denizlerin Kraliçesi İzmit Körfezine Girdi’ başlığını taşıyordu. Ayrıca haberde bu balığın körfezde çekilmiş bir fotoğrafı da yer alıyordu. Bugün kırlangıç balığı tüm Marmara Denizi’nde en yaygın balık türlerinden biridir. Her balık türü gibi onlar da azaldı ama en fazla popülasyonunu koruyan türlerden biri bu balıklardır. Bu haberin amacı ve hitap ettiği kitle ne olabilir? Güzel bir balık türünün fotoğrafları ile süslenmiş, niteliği olmayan bir haber.”

Bilinçli dalıcıların yetişmesi denizlerimizin, tatlı su kaynaklarımızın ve deniz ekosistemimizin korunmasını sağlayacaktır

CMAS 1* Dalış Eğitmeni Alişan Kılıç beş yıldır sualtıyla iç içe. Mavi Rüya Dalış Merkezi’nde aktif olarak yer alan Kılıç, basın yayın organlarında donanımlı dalışı tanıtıcı ve özendirici yayınların sayısının bir elin parmaklarını geçmediğini, oysa bu türde haberlerin artması gerektiğini savunuyor.

Alişan Kılıç (Kaynak: Kişisel Arşiv)

“İnsanların bilgi edindiği basın yayın organlarında ve sosyal mecralarda bu spora olan ilginin artırılması yönünde çalışmaların yeterli olmadığını düşünüyorum. Basın yayın organlarında donanımlı dalışı tanıtıcı ve özendirici yayınların sayısı bir elin parmaklarını geçmiyor. Donanımlı dalışın tanıtılmasında Türkiye Sualtı Sporları Federasyonu (TSSF), üniversitelerin Beden Eğitimi ve Spor Yüksek Okulları ve yine üniversitelerin donanımlı dalış kulüpleriyle dirsek teması hâlinde yapılacak çalışmalar faydalı olacak ve donanımlı dalış ile ilgili yanlış bilinen noktalar da böylelikle ortadan kalkacaktır. Ülkemizin uluslararası dalış turizminde hakettiği yeri alması ve ülkemizdeki sualtı canlılığının artması açısından toplumu bilinçlendirmek için her türlü iletişim mecrasında güvenilir, doğru, eğitici ve özendirici donanımlı dalış içeriklerini daha fazla görmek gerekiyor. Donanımlı dalışı basında daha fazla görmek ise donanımlı dalışın gelişmesine önemli katkılar sağlamakla beraber bu spora olan ilginin artmasını, bilinçli dalıcılar yetişmesini ve denizlerimizin, tatlı su kaynaklarımızın ve deniz ekosistemimizin korunmasını sağlayacaktır.”

“Sualtına yönelik sistemli bir habercilik yok”

ODTÜ Su Altı Topluluğu üyesi, aynı zamanda deniz biyoteknoloijsi konusunda yüksel lisans derecesine sahip Mert Gökalp, okyanus bilimi üzerine uzun yıllardır araştırmalar yürütüyor.

Mert Gökalp (Kaynak: Kişisel Arşiv)

Gökalp Instagram gibi sosyal medya mecralarıyla birlikte sualtına yönelik yanlış algıların arttığı görüşünde.

“Çoğunlukla yemek üzerinden özendirme söz konusu. Zıpkıncıların ve avcıların ‘vurdum bu balığı’ pozları türü habercilik var. Bununla ilgili ünlü olan var. Balıkla alakalı güzellemeler yapan Instagram kullanıcıları da var. Bundan dolayı sualtına yönelik yanlış algıların arttığı bir dönemden geçiyoruz. Bu alanda bireysel habercilik noktasına da değinebiliriz. Twitter’da akademisyenler veya bazı blog yazarlarının sualtı farkındalığına yönelik paylaşımlarını sık sık görüyoruz. Bireysel olarak başarılı örnekler mevcut. Bununla beraber ben de kaçak balık avlamamak gerektiğini, sorumlu balıkçılık yapılması gerektiğini sık sık sosyal medya sayfalarımdan paylaşıyorum. Özetle her ne kadar bireysel başarılı örneklerin var olduğundan bahsetsek de medya tarafında bu konuda maalesef sistemli bir habercilik yok.”

Medya, uzmanlardan etkin şekilde yararlanamıyor

Bandırma Onyedi Eylül Üniversitesi Denizcilik Fakültesi Dekanı Prof. Dr. Mustafa Sarı, 2021 yılının baharında başlayan, Marmara Denizi’nin ekosistemini çok ciddi biçimde tehdit eden, İstanbul’dan Erdek’e kadar ulaşan müsilaj (deniz salyası) konusunda, Türkiye’deki uzmanlardan etkin bir şekilde yararlanılmadığını belirtiyor. Medya çalışanlarının herkesten görüş almaması gerektiğinin altını çiziyor. 

Prof. Dr. Mustafa Sarı (Kaynak: Kişisel Arşiv)

“Müsilaj yüzeyde gözükmediği için etkileri yok zannediyoruz. Gözümüzle görmüyorsak riskin bittiğini düşünüyoruz. Bu konudaki haberleri incelediğimde uzman bulma konusunda sorunlar yaşandığını görüyorum. Herkesten görüş alınıyor; halbuki ehline danışmalıyız. Türkiye’de uzmanlardan etkin şekilde yararlanılmıyor. Konu popüler iken bunu net bir şekilde gördük, bununla beraber akademisyenlerin yoğun açıklamasıyla medyada doğru haberlere rastlayabildik.”

“Sualtı haberciliğinde uzman editöre ihtiyaç var

Sualtı haberciliği alanında araştırmalar yapan Anıl Yurdakul, önemli başlıklara imza attı. Yurdakul, uzman editör ihtiyacından bahsetti.

“Sualtı haberciliği üzerine gazetelerin özel bir editöre ihtiyaç duyduğu açık. Örneğin ajanslardan alınan bir haber olan ‘Kızıldeniz’de köpek balığı saldırısı’nın nedenlerini açıklamamız lazım. Bir kışkırtma olduğu kesin. Bununla birlikte sualtında da göç konusu dile getirilmeli. Denizlerdeki yasa dışı avcılık meselesi ise medyada yerini alamıyor. Küçük bir sorun gibi görülüyor.”

Yazar hakkında

Merve Akman

Anadolu Üniversitesi İletişim Bilimleri Fakültesi İletişim Tasarımı ve Yönetimi bölümü mezunu. Sektöre öğrencilik yıllarında üniversite radyosunda haberci ve program yapımcısı olarak başladı. Sonrasında yerel TV ve dijital medya platformlarında haber spikerliği, editörlük, muhabirlik, köşe yazarlığı ve dergi yayıncılığı yaptı. Aynı zamanda European Union Visitors Programme 2021 katılımcısı. Avrupa Parlamentosu ve Avrupa Konseyi’nin iklim krizine dair çalışmalarını Belçika ve Fransa’da deneyimleyen Akman bir süredir ekoloji, çevre ve iklim krizine dair konuları Yeşil Gazete ve Gezegen24 gibi çeşitli platformlara yazıyor. Climate Anatolia websitesi için iklim göçmenliğinin insan, çocuk ve yaban hayatı boyutuyla alakalı araştırmalarını sürdürüyor.