n okuyoruz| Bültenden Herkese Merhaba!
Bu haftanın odağında LION Publishers’ın bağımsız haber kurumlarında en sık karşılaştıkları sorunlara dair yazısından hareketle günümüzün zorlu koşullarında ne yapılması gerektiğini ele aldım.
“Ne Okuduk” bölümünde ise New York Times’daki grev, TV Rain’in Litvanya’da yaşadığı sorunlar, Twitter Files ismi verilen gariplik ve daha fazlası var.
Görüş, yorum ve önerilerinizi her zaman bekliyorum.
Haftaya görüşmek üzere!
—Ahmet Alphan Sabancı
Bu hafta ne okuduk?
New York Times’da Büyük Grev
Medya sektörü yılın büyük bir kısmında gündemi belirleyen ekonomik krizin etkilerini giderek daha ciddi bir şekilde hissediyor. CNN’den BuzzFeed’e kadar birçok kurumda küçülmeler ve işten çıkarmalar görüyoruz ve yakın zamanda durumun değişme ihtimali de görünmüyor.
Medya çalışanları da haklarını korumak için ellerinden geleni yapmaya çalışıyor. Bir süredir küresel olarak yükselişe geçen sendikalaşma da burada çalışanları koruyan bir faktöre dönüştü. New York Times’da geçtiğimiz hafta gerçekleşen grev de bunun bir örneği.
NYT çalışanlarının Mart 2021’de sona eren sözleşmesi ısrarla yenilenmiyor ve şirket çalışanların taleplerini karşılamamakta ısrar ediyordu. Bunun üzerine 1100’den fazla NYT çalışanı 8 Aralık günü iş bıraktı. Birçok NYT okuru da grevi desteklemek için gün boyunca siteyi ziyaret etmeme ve gazete almama kampanyası başlattı.
Bu durumu New York Times için farklı kılan ise gazetede 40 yıldan uzun süredir bu seviyede bir grev yaşanmamış olmasıydı. NYT’nin bütün ekonomik gelişmelere rağmen giderek gelirini ve kârını büyüttüğü bir dönemde bunun yaşanması da durumu dikkat çekici kılan bir diğer detay.
Twitter Files Ciddiyetsizliği
Elon Musk Twitter’ı aldığı günden bu yana birçok sorun ve skandal yaşanmaya devam ediyor. Musk’ın geçtiğimiz hafta yaptığı hamle ise sorunu başka bir boyuta taşıdı.
Twitter’a dair satın alma öncesindeki karalamaları ve buna ABD sağından eşlik eden komplo teorileri bir süredir Elon Musk fanları tarafından üzerinde baskı yaratmak için kullanılıyordu. İfade özgürlüğü adına aşırı sağcıların engellenen hesaplarını açmak gibi hamlelerin üzerine Musk işi bir adım daha öteye taşıdı ve son zamanlarda ABD medyasındaki komplo esintili sağ Substack dalgasının öncüleri Matt Taibbi ve Bari Weiss‘e Twitter sistemlerine sınırsız erişim yetkisi verdi.
İki ismin “Twitter Files” adıyla yazmaya başladıkları yazılarda büyük bir ifşa bekliyorsanız üzgünüm. Çoğunlukla zaten dışarıdan izleyen herkesin bildiği konulara dair içeriden birkaç yazışma ve komplo teorisi sosu ekleyerek sunmaktan daha fazlasını yapmıyorlar. Kendi politik görüşlerine göre seçerek ve yorumlayarak sundukları bu işler muhtemelen birçok kesime zarar verecek. O yüzden Musk, Taibbi, Weiss ve fan kitlelerinin bunları abartarak konuşmalarına kanmayın derim. Büyük ihtimalle biraz heveslerini aldıktan sonra hiçbir şey olmamış gibi bu konunun da üstünü kapatırlar.
TV Rain Litvanya’da da Barınamadı
Rusya’nın Ukrayna işgali ile birlikte medya üzerindeki baskısı sonucunda kapatılan yayınlardan birisi olan TV Rain, bir süredir Litvanya üzerinden tekrar yayına başlamıştı. Fakat burada da yayın hayatları uzun sürmedi.
Geçtiğimiz günlerde Litvanya hükümeti TV Rain’in daha önceki hatalarını tekrar etmesi üzerine “milli güvenliğe ve toplumsal düzene dair riskler” yüzünden lisansını iptal ettiğini duyurdu. Bahsedilen son tekrar ise bir TV Rain muhabirinin Rusya’nın seferberlik hamlesinin sorunlarını haberleştirmeleri ve bu konudan bahsederken “umarım birçok askere yardım edebilmişizdir” ifadesini kullanması yatıyor. Ayrıca hepsi Rusya vatandaşı olan ekibin Rusya ordusundan “bizim ordumuz” şeklinde bahsetmesi de tepkiye sebep olmuştu.
Litvanya hükümetinin bahsettiği diğer uyarıların ne olduğu belirsiz ancak burada alınan lisans iptali kararının ne kadar haklı olduğuna dair de tartışmalar var. Litvanya kararından geri dönmeyecek gibi görünüyor ama bu gelişmenin Avrupa içerisinde ciddi tartışmalara sebep olacağı kesin. TV Rain ise diğer platformlarından yayına devam edeceğini söylüyor.
Anlamadığımız için Güvenmiyoruz
Habere ve gazeteciliğe güven konusu son yılların en büyük tartışmalarından birisi haline geldi. Konuya dair birçok araştırma ve çalışma yapılıyor, medyanın farklı kesimleri bu güveni artırmak için yeni yollar deniyor.
Birleşik Krallık merkezli bağımsız medya denetleme kurumu Impress tarafından yayınlanan “News Literacy Report” konuyla ilgili önemli bir noktayı öne çıkarıyor: Haberlere güvenmeyen insanların büyük bir kısmının medya okuryazarlık seviyesi de çok düşük. Yani gazeteciliğin nasıl işlediğine dair çok az şey biliyorlar. Araştırmaya göre BK’da insanların yüzde 48’i medyaya, yüzde 57’si gazetecilere güvenmiyor. Ayrıca yüzde 54’ü gazetecilerin nasıl haber seçtiğini, yüzde 50’si neden o haberleri seçtiklerini bilmiyor. Yüzde 54 ise bu kurumların nasıl denetlendiklerini bilmediğini söylemiş.
Bu da aslında sürekli tartışılan sorunun teknoloji veya sosyal medyanın da ötesinde toplumun bilgi seviyesi ve medya okuryazarlığı ile daha alakalı olduğunu hatırlatıyor. Her ülkede belirli kesimlerin bu bilgi azlığından kaynaklı boşluğu farklı şekillerde kullandığını da düşünecek olursak aslında bahsi geçen güvenin nasıl kazanılabileceğini anlamak oldukça kolaylaşıyor.
Kısa Kısa
🎧 Last.fm 20 yaşına girdi. Eskisi kadar popüler olmasa da hâlâ ciddi bir kullanıcı kitlesi var.
🏅 BK merkezli doğrulama platformu Full Fact, British Academy’nin her yıl verdiği madalyanın sahibi oldu.
💰 General Electric, New York Times’ın tarihinde bir ilke imza atarak 6 Aralık’ta çıkan gazetedeki tüm reklam spotlarını satın aldı.
🚘 Semafor’un iklim editörü Bill Spindle, kendi kategorisinde sadece araba markası Chevron’un reklamlarının olmasından dolayı işi bıraktığını duyurdu.
📱 Haber kurumlarının TikTok’a olan ilgisi giderek artıyor.
💻 BBC’nin lideri Tim Davie, önümüzdeki on yıl içerisinde radyo ve televizyonu kapatıp BBC’yi tamamen online bir yayına dönüştürmek istediğini söyledi.
📰 Washington Post, bağımsız bir şirket olarak çalışan reklam teknolojisi ayağı Zeus’u gazeteyle birleştirmeye karar verdi.
🔐 Apple yakında gelecek güncelleme ile yeni güvenlik özelliklerinin yanı sıra iCloud’a yedeklediğiniz birçok şeyi daha uçtan uca şifrelemeye başlayacak.
Haftanın odağı: Bağımsız medyanın hataları nerede?
2022 yılı birçok farklı sorunun bir araya gelmesiyle birlikte tüm dünyada ekonomik olarak zorlu bir yıl oldu. Bu sorunların etkisi ve yeni sorunlar kendisini önümüzdeki yıl da hissettireceğe benziyor. Ülkemizin özel koşulları ise bütün bunları çok daha ağır bir şekilde hissetmemize neden oluyor.
Medya ve gazetecilik sektörleri ekonominin durumundan en ağır etkilenen sektörler arasında. Daha büyük kurumlar kendisini koruyacak ve hatta avantaj sağlayacak hamleler yapabilirken, bağımsız haber kurumları çoğunlukla ayakta kalabilmek için mücadele etmek zorunda.
Bütün bunları bir arada düşündüğümüzde, bağımsız kurumların bu dönemde olabildiğince az hata yapması ve bu kriz dönemini en iyi şekilde atlatmak için gerekli hamleleri yapması gerekiyor. Her ne kadar sürdürülebilirlik kelimesi artık içi boşaltılacak seviyede çok kullanılsa da, bağımsız kurumlar için bu aşamada en önemli konu haline geldi.
Sürdürülebilirliğin bağımsız bir haber kurumu için ne anlama geldiğini ve kurumların en sık nerede hata yaptığını görmek için ABD ve Kanada merkezli bağımsız gazetecilik örgütü LION Publishers’ın 75 üyesine yaptığı denetlemeden çıkardığı sonuçlara bakabiliriz.
Yazıda kapsamlı bir şekilde her madde açıklanıyor ancak genel olarak baktığımızda sorunları iki ana kategoriye ayırabildiğimizi görüyoruz. Bu kategoriler kurumların gerçekçilikten uzak hareketleri ve sektör içerisindeki iletişimsizlik.
Gerçekçilikten uzaklık dediğimizde genel olarak birçok kurumun aslında mevcut koşulları ve kendi durumlarını hesaba katmadan attıkları adımlardan bahsediyoruz. Ciddi etkisi olabilecek kararları araştırma ve analiz yerine içgüdü ile almak, mevcut altyapının desteklemesinin imkânsız olduğu büyüme adımları atmak, insan gücüne ve teknik altyapıya yatırım yapmamak ve gelir kısmını ikinci plana atmak bunlardan bazıları.
Bütün bunlar aslında kurum olarak ayakta kalabilmeniz ve daha iyi üretebilmeniz için lazım olan şeyler. Ancak kimi zaman fazla özgüven, kimi zaman önyargılar, kimi zaman da çok farklı etkenler yüzünden bunlar akla gelmiyor. Sonuç olarak sürekli sıkıntı içerisinde, zorla kendisini ayakta tutan kurumlar ile karşı karşıya kalıyoruz.
Sektör içerisindeki iletişimsizlik ise genellikle her kurumun kendi başına her şeyi yapmaya çalışması şeklinde gördüğümüz bir durum. Belli başlı konular dışında bir dayanışma olmaması, aynı sorunlar ile mücadele etmelerine rağmen birlikte hareket edebilecekleri yapılar kurulmaması, herkesin kendisini yalnız başına mücadele ediyormuş gibi düşünmesi sayabileceğimiz örnekler arasında.
Bunun üstesinden gelmek çok basit olsa da bu konuda yeterince adım atılmıyor olması fazlasıyla sıkıntılı bir durum. Çoğu zaman kurumlar bu sektörün aynı zamanda bir ekosistem gibi işlediğini ve birisinde yaşanan sorunun diğerlerini de etkileyebileceğini hesaba katamıyor. O yüzden bağımsız kurumlar içerisinde bu alanı daha sağlıklı hale getirecek adımlar atılması şart. En basitinden bağımsız haber kurumlarının birbirlerine örnek olabilecek ve yol gösterecek yapılar kurması veya alanın temelini belirleyebilecek ortak veriler üretmesiyle bile başlanabilir.
Her iki kategorinin altına hem Türkiye’den hem de dünyadan bolca örnek doldurmak mümkün. Muhtemelen okurken sizin de aklınıza bolca örnek gelmiştir. Eğer bağımsız haberciliğin gerçekten uzun ömürlü ve giderek kalitesini artıran bir alan olmasını istiyorsak bu sorunların üstesinden gelmek gerekiyor. Bunun da yolu daha gerçekçi ve profesyonel bir şekilde işleyen kurumlardan geçiyor.