Ne Haber Ajansı: Yerelde farklı bir gazetecilik mümkün mü?

NewsLabTurkey mezunlarıyla görüştüğümüz bu serinin ilk konuğu Siirt’te gazetecilik faaliyetlerini sürdüren Ne Haber Ajansı’nın genel yayın yönetmeni Yusuf Eren.

Kuluçka programı mezunu Yusuf Elik’in yazı işleri ve haber müdürlüğü görevini üstlendiği Ne Haber Ajansı, iki yıldır Siirt’te gazetecilik faaliyetlerini sürdürüyor. Geleneksel medyaya bağlılığın çok fazla olduğu, insanların dijital mecralara çok yabancı olduğu bir şehirde, tamamen genç bir ekiple yola çıkan bir haber organizasyonu var karşımızda. Amaçları gazeteciliğin etik ilke ve değerlerine sahip insanları bir araya getirerek bir boşluğu doldurmak.

Yusuf Eren’in İstanbul’daki meslek hayatının ardından şehrine dönme isteği kimilerince hayalperestlik kimilerince cesaret isteyen bir karar olsa da o, gazetecilikte değişmesini istediği şeyler için adım attığını söylüyor sadece.

Yusuf Eren ile Ne Haber Ajansı’nın hikâyesini, yerelde gazetecilik yapmanın zorluklarını -klişelere kapılmadan- tüm yönleriyle konuştuk.

Yaklaşık 2 yıl önce, Siirt’te kuruluyor Ne Haber Ajansı. Türkiye’nin pek çok şehrinde olduğu gibi Siirt’te de geleneksel medyanın ilk tercih olduğunu, dijital yayınlara ilginin neredeyse yok denecek kadar az olduğunu anlatarak söze başlıyor ajansın genel yayın yönetmeni Yusuf Eren. Ne Haber Ajansı’ın yola çıkma amacı da tam olarak bu noktaya karşılık geliyor: “Gazeteciliğin etik ilke ve değerlerine sahip insanları bir araya getirerek bu boşluğu doldurmak için yola çıktık. Amacımız dijital medyanın yükselen gücüyle, farklı bir gazeteciliği Siirt’e de taşımak.”

Ajans, yedi kişilik bir ekipten oluşuyor. Yusuf Eren, ekibin en “yaşlısı”, 30 yaşında… Gazeteciliğin çocukluktan beri aklında olduğunu söylüyor ve mesleki geçmişinden bahsediyor. Siirt’te iletişim lisesinin yazılı basın muhabirliği bölümünde okurken de yerel gazetelerde staj yaparak gazeteciliğe ilk adımlarını attığını, daha sonra üniversite eğitimi için İstanbul Üniversitesi’ne geldiğini; okul gazeteleri, staj programlarıyla başlayan kariyer yolculuğunun Vatan, Milliyet gibi gazetelerde yer alarak devam ettiğini öğreniyorum. Bir süre İstanbul’da kaldıktan sonra memleketi Siirt’e dönme kararını ise şöyle anlatıyor: “Oradayken de bölgedeki gazetecilik faaliyetlerindeki eksiklerin farkındaydım. Farklı bir seviyeye gelmesini istiyordum hep, bunun için bir şeyler yapmak istedim.”

Ne Haber Ajansı Genel Yayın Yönetmeni Yusuf Eren (Fotoğraf: Kişisel arşiv)

Bu vesileyle, geleneksel medyaya bağlılığın çok fazla olduğu, insanların dijital mecralara çok yabancı olduğu bir şehirde yola çıkıyor Ne Haber Ajansı.

Gençlerden oluşan ekipte üç kadın, dört erkek var. Eren dışında yaşları 20-24 arasında değişen kadroda gazetecilik eğitimi almış olan da var, eğitimine devam edenler de. Eren, 20’lerin başında gazetecilik yapan kendisini hatırlayınca, “Sanki benden başka kimse gazetecilik yapmaya hevesli değildi gibi geliyordu. Ama şimdi görüyorum ki gençler iyi gazetecilik yapma konusunda gerçekten çok hevesli,” diyor. Bu nedenle Ne Haber Ajansı’nı aynı zamanda yerel bir akademi programı gibi de kurguladıklarını söylüyor. Kurum olarak eğitimler almaya devam ediyor, gazetecilik faaliyetlerini sürdürüyor ve bir yandan da ekiplerindeki genç gazetecilere tecrübe kazanacakları yeni alanlar yaratıyorlar.

“Genç ve kendi memleketimizde olmamız bir avantaj”

Türkiye medya ekosisteminde, özellikle gazeteciliğin ilk yıllarında para kazanmamanın “mesleğin normali” olduğu inancı yaygın. Özellikle genç gazetecilerin yaptıkları bir haberin imzayla yayınlanmasını, paradan ve diğer birçok şeyden daha önemli bir motivasyon olduğu fikriyle sık sık karşılaşıyoruz. Yusuf Eren de, hiçbir sermayeleri olmadan bu işe başladıklarını ve şu anda da herkesin gönüllülük esasıyla çalıştığını söylüyor. Yola çıkarken gelir odaklı düşünmediklerini, tek amaçlarının etik ilkelere bağlı gazetecilik yapmak olduğunu söylüyor fakat şu an zorlandıklarını da sözlerine ekliyor.

Benim, “haberin imzanla yayınlanması en büyük mutluluk ama bir süre sonra aklıma ödemem gereken faturalar ve kiram geliyor,” cümleme de gülerek benzer kaygıları yaşadığımızı söylüyor.

Bu kaygıları gidermek ve Ne Haber Ajansı’nın sürdürülebilir olması için yeni gelir modelleri geliştirmeleri gerektiğinin farkında. Şu an genç ve kendi memleketlerinde olmalarının avantajlarını kullandıklarını söylüyor. Ayrıca ekibin bir bölümünün dijital reklam gelirleri elde etmeye ve matbaa işlerine odaklandığını da belirtiyor. Ekip olarak ek gelir yaratmanın yollarını arıyorlar. Bu amaçlara ulaşmak için daha çok çalışmaları ve içerikleri daha iyi hale getirmeleri gerektiğini de ifade ediyor Eren. Belgeseller, video haberleri, özel haberler ve röportajlar üretiyorlar. En önemli amaçları, “ileri seviyede” gazetecilik yapmak ve insana dokunan hikâyeler anlatmak.

Ne Haber Ajansı Yazı İşleri Müdürü Yusuf Elik (Fotoğraf: Kişisel arşiv)

Bu amaçla katıldıkları eğitimlerden biri de NLTR’nin düzenlediği yerel kuluçka programı. Ne Haber Ajansı’nın yazı işleri ve haber müdürlüğü görevini yürüten Yusuf Elik, yerel kuluçka programı mezunlarından. Elik, katıldığı eğitimlerin özellikle teknik konularda kendisine fayda sağladığını, “Özellikle teknik anlamda katkısı çok büyük oldu. Ayrıca ajansın sürdürülebilir bir hale gelmesi için üzerine çalışmamız gereken gelir sağlama modelleriyle ilgili de yeni şeyler öğrendim,” diyerek anlatıyor.

Yerelde gazetecilik: İki arada bir derede kalmak

Ne Haber Ajansı’nda klasik bir gün sabah 09.00’daki gündem toplantısıyla başlıyor. Hangi haberlere yer vereceklerine karar veriyor, görev dağılımı yapıyor, sosyal medya içeriklerini planlıyorlar. Akşamları ise günü değerlendirmek için bir araya geliyorlar, eksikleri konuşup yarını planlıyorlar. Bu toplantıdan sonra haber akışı programı tamamlansa da bir yandan ajans kimlikleri de bulunduğu için ekipten birilerinin müsaitlik durumuna göre nöbete kaldığını söylüyor Yusuf Eren.

İster istemez, yerelde haber yapmanın zorluklarını konuşmaya geliyor sıra. “Doğu’da gazeteci olmak zordur sözü klişe haline geldi. Elbette daha dezavantajlı ama biz bunu da yıkmaya çalışıyoruz,” diyor Yusuf ve devam ediyor:

“Küçük bir şehirdeyiz. Elbette herkes birbirini tanıyor, birbiriyle temas halinde. Kurulduğumuz ilk günlerde aldığımız ve asla taviz vermediğimiz kurallarımız var: Hiçbir şekilde haber silmeyeceğiz. Yayınladığımız her haber ispatlı ve teyitlenebilir olacak, yalan haber ve spekülasyona yer vermeyeceğiz ve ayakları yere basan kaliteli haberler üreteceğiz.”

Bu ilkelerle yola çıktıkları gazetecilik yolculuğunda otosansürü çoktan aştıklarını ancak, baskı da hissettiklerini ve iki arada bir derede kaldıkları durumların da olduğunu söylüyor. Küçük bir yer olduğu için siyasilerin ve bürokratların kolayca kendilerine ulaşabildiklerini ve tepki gördüklerini anlatıyor. Bunun yanı sıra kendilerine ambargo uygulandığını, kimi etkinlik ve basın toplantılarına çağırılmadıklarını da ekliyor. Gerekçe olarak ise sordukları soruların “beğenilmemesi”, vali ya da herhangi bir bürokratı eleştirmeleri gösterilmiş. “Bu durum haber yapma hakkımıza engel oluyor ama biz yine de prensiplerimizden vazgeçmiyoruz,” diyor.

Yerelde siyaset yapmanın zorlukları konuşulurken çok da gündeme gelmeyen bir diğer konuya da işaret ediyor Yusuf Eren: “Coğrafi şartların getirdiği zorluklar bizi epey etkiliyor. Kırsala gidip gelirken ulaşım ya da mevsim şartları gereği haber üretim sürecinde zorlanıyoruz.”

Bu sorunların yanı sıra dijital gazetelerde görmeye çok da alışkın olmadığımız “Tarih ve sosyoloji” sekmesinde ürettikleri haberleri hatırlatıyor. Bu başlıkta ürettikleri haberlerle şehrin tarihini ve kültürünü gün yüzüne çıkarıp arşiv çalışmaları yaptıklarını, ellerinde 1970’lerden günümüze uzanan ciddi bir gazete ve fotoğraf arşivi olduğunu söylüyor. Bir anlamda şehrin hafıza arşivini tutuyorlar Ne Haber Ajansı olarak.

“TikTok’un gücünü görmezden gelemeyiz”

Ne Haber Ajansı’nın gençlerden oluşan ekibi, elbette sosyal medyanın gücünü de arkasına almayı başarıyor. YouTube, Facebook ve Instagram’ın yanı sıra TikTok’ta da paylaşıyorlar haberlerini. 

Reuters Enstitüsü 2022 Dijital Gazetecilik Raporu verileri, TikTok’un, bu yılki ankette en hızlı büyüyen ağ haline geldiğini söylüyor. TikTok ve Telegram’ın yükselişte olduğu günümüz koşullarına Ne Haber Ajansı da ayak uydurmaya çalışıyor. Yusuf Eren, başlarda TikTok’a karşı önyargıları olduğunu söylese de bu durum içeriklerini aktarmalarına engel olmamış: “Bir videomuzun 80 bin kişiye ulaştığını görünce çok şaşırdım. Buranın nüfusu neredeyse o kadar. Böylesine bir gücü es geçemeyiz. Ayrıca bize sosyal medya hesaplarımız aracılığıyla ulaşan insanların sayısı da çok fazla. Ek olarak Telegram’dan da sıcak haber paylaşımı yapıyoruz.”

Yusuf Eren’e son olarak Ne Haber Ajansı’nın gelecek planlarını soruyorum. Şu an emekleme aşamasında olduklarını söyleyerek başlıyor ve devam ediyor: “Uzun vadedeki planlarımız arasında ajansa bağlı belgesel kanalını YouTube üzerinden büyütmek, internet sitemizi reklam alabilecek bir konuma getirmek ve Siirt ile sınırlı kalmayıp bölgesel bir kuruma dönüşmek var. Hayalperestmişim gibi geliyor kulağa biliyorum ama öyle değil, gerçekten üzerine düşündüğümüz bir konu bu. Bu planların yanı sıra kısa vadede teknik altyapı ve burada çalışan arkadaşlarımızın eğitimlerine kadar her şeyi planlıyoruz, geliştirmek istiyoruz.”

“Yerelde gazetecilik yapmanın hayalperestlik olarak nitelendirilmediği günler mi dilesem yoksa hayallerin gerçeğe dönüşmesini mi?” sorusu kalıyor benim de payıma.

Subscribe
Bildir
guest
0 Yorum
Inline Feedbacks
View all comments
İlginizi çekebilir