Son üç ayda yaklaşık bir milyon abone kaybeden Netflix eski günlerini mumla arıyor. Ekim 2021’de 690 dolar ile zirve yapan Netflix hisseleri de birkaç ay içinde 175 dolara kadar gerilemişti. Gerçi aynı dönemde NASDAQ endeksi de yüzde 30 düşmüştü ama Netflix’in teknoloji piyasası ortalamasından kötü performans sergilemesinin kendine has sebepleri var.
1. Artan rekabet
Bunlardan birincisi, tabii ki, artan rekabet. Netflix, “on-demand digital video streaming” işini büyüten ilk şirket. Fakat Netflix’in iş modeli çok kârlı olduğu için, başlarda boş olan piyasa, özellikle son birkaç yılda, mantar gibi türeyen dijital video platformlarıyla doldu. Netflix abone kayıplarına rağmen hâlâ uzak ara sektör lideri. Ancak Prime Video, Hulu, Disney+, Apple TV+, HBO Max ve Paramount+ abone sayılarını hızla artırıyor. Küresel bu rakiplere yereldeki BluTV, Gain, Exxen vb. platformları da eklersek rekabetin ne kadar kızıştığını anlayabiliriz.
2. Abonelik kapitalizmi
İkincisi, birincisiyle bağlantılı olarak, abonelik kapitalizmi. Her bir platformun aylık abonelik fiyatı 30-40 lira civarında. Aslında pek pahalı değil, bir bira parası… Ama her şeye abone olmaya kalktığınızda 400-500 lira, spor liglerini de izliyorsanız 1000 liraya yaklaşıyor.
Dijital müzik dinleme piyasasında aracılar aynı içeriği sunuyor; yani Spotify’da da Apple Music’te de Tidal’da da aynı albümleri dinliyorsunuz. Platforma özel (exclusive) albüm ve sanatçı yok denecek kadar az. Dolayısıyla bütün müzik dinleme platformlarına abone olmanıza gerek yok; birini seçip ilerliyorsunuz.
Fakat video yayını piyasasında her platform kendine özel ve orijinal yapımlarla geliyor. Star Wars filmleri sadece Disney+’ta, La Casa de Papel sadece Netflix’te, The Handmaid’s Tale sadece Hulu’da, The Expanse sadece Prime Video’da vesaire… Hal böyle olunca sadece Spotify’a ya da sadece Apple Music’e abone olduğunuz gibi sadece Netflix’e abone olup geçemiyorsunuz çünkü diğer platformlarda çok iyi, çok farklı dizi ve filmler var.
3. Tüketim kültürü
Üçüncü sebep tüketim kültürü. “On-demand” video işi o kadar tuttu ki Netflix, düşüşe geçene kadar, platforma her ay 30-40 tane orijinal içerik yüklüyordu. Nordik polisiyesinden Alman bilim kurgusuna, Güney Kore dramından İspanyol gerilimine kadar dizi üstüne dizi, film üstüne film… Doğruya doğru: “Netflix, insanları film, dizi, belgesel izlemekten artık mideleri bulanan bir hale getirdi. Bu tam bir kapitalizm klasiği; birbirini kopyalayan şirketler, aşırı arz, bıkmış tüketici ve nihai konsolidasyonla geriye kalan birkaç tekel…”
4. İçerik kalitesindeki düşüş
Dördüncü sebep, üçüncüyle bağlantılı olarak, düşen içerik kalitesi. Netflix abonesi herkes onaylayacaktır ki Netflix’te bir miktar çok iyi dizi ve film var ancak birkaç ayda bunları bitiriyorsunuz. Geriye kalan içeriğin ortalama kalitesi çok düşük. Aslında diğer platformlarda da durum çok farklı değil; yani, çok iyi birkaç dizi ve film var, gerisi vasat içerikler.
5. İzleyici talebinin değişmesi
Beşinci sebep, üç ve dört ile bağlantılı olarak, değişen izleyici talebi. Tüketim kültürü ve düşen içerik kalitesi nedeniyle insanlar şöyle bir tüketim davranışı geliştirdi: Bir platforma abone oluyorsunuz, kampanyalı 3-4 ay içinde platformdaki kalburüstü bütün dizi ve filmleri izliyorsunuz, sonra aboneliği iptal edip yeni çıkan platforma geçiyorsunuz, sonra tekrar… Mesela ben Gibi’yi izlemek için bir Exxen hesabı açtım; birkaç günde iki sezonu bitirdim ve daha deneme süresi bitmeden aboneliğimi iptal ettim. Boşuna ekonomi okumadık biz.
Yoluna sonuna doğru?
Velhasıl, gelinen noktada, Netflix orijinal içerik üretimini yavaşlatmaya başladı. Gelirler azalırken birçok eski içerik de lisansları yenilenmediği için platformdan kalkıyor. Yani daha önce izlediğiniz bir sürü dizi ve filmi artık Netflix’te izleyemiyorsunuz.
Abonelik satıp reklamsız içerik sunan Netflix’in şimdi daha ucuza reklamlı abonelik paket satacağı söylentiler arasında. Reklamlı ve vasat Kanal D dizilerini izlemek için Kanal D’ye kimse para vermeyeceğinden ben bu hamlenin Netflix’i kurtaracağını sanmıyorum. On sene evvel DVD kiralama zinciri olan Blockbuster’ı batıran Netflix’in şimdi kendisi aynı sona doğru yaklaşıyor. Blockbuster’ın sonunu yeni teknolojiyle yeni bir iş modeli geliştiren Netflix getirmişti. Fakat Netflix’in sonunu kendisi getiriyor. Unutmayın, sermayenin en büyük düşmanı sermayenin kendisidir.