Yerel habercilik için finansal destek arayışları: Birleşik Krallık, küçük ölçekli yerel haber sağlayıcılar için vergi muafiyetini tartışıyor.
Birleşik Krallık’ta uzunca bir süredir yerel haberciliğin kan kaybettiği, bunun yerel toplulukların politik süreçlere katılımı ve temsili açısından olumsuzluklar yarattığı konuşuluyor. Yerel medyanın en önemli sorunu, kendisini devam ettirebilecek yeterli gelir kaynaklarına ulaşamaması. Finansal zorluklar, haber içeriklerindeki kaliteyi de etkileyen bir unsur olarak değerlendiriliyor. Bu nedenle özellikle pandemi sürecinde miktarları artırılan ulusal ve yerel hükümet fonları ile BBC gibi kurumlar tarafından yürütülen yerel medya destek fonları hayata geçirilmiş durumda. Bunlara ek olarak bağımsız ve küçük ölçekli yerel medya kuruluşlarının, “kamuya yararlı kurum” ya da “hayır kurumu” statüsüne ulaşarak çeşitli alanlarda vergiden muaf tutulması gerektiği tartışılıyor.
Kamu yararına çalışan kurum statüsü elde etmek, satış ve bağışlardan elde edilen gelirin vergiden muaf olması yoluyla daha fazla kazanca ulaşabilmek anlamına geliyor. Birleşik Krallık’ta küçük ölçekli ve bağımsız, yani herhangi bir kurum, kuruluş ve/veya büyük medya grubu çatısı altında faaliyet göstermeyen yerel haber üreticilerinin vergi muafiyeti yoluyla desteklenmesini savunan çeşitli girişim ve dernekler var. Bu girişimler, yerel haberciliğin yaşadığı zorluklar hakkında raporlar hazırlıyor ve bu yöndeki yasal sürecin kolaylaştırılması için lobi faaliyetleri yürütüyor.
Charitable Journalism Project (Hayırsever Gazetecilik Projesi) de bunun için faaliyet yürüten Londra merkezli girişimlerden biri. Haziran ayında yayınladıkları “Yerel haber ve enformasyonun teminindeki düşüş toplulukları nasıl etkiler?” (What effect is the decline in provision of local news and information having on communities?) başlıklı raporla yerel haberciliğin yaşadığı sorunlar ve bunun topluluklar üzerindeki etkisine dikkat çekmeye çalıştı. Rapor, İngiliz medyası ve akademik çevrelerde de ilgi gördü.
Projenin baş araştırmacısı Dr. Steven Barclay ile raporda ele aldıkları sorunları, Hayırsever Gazetecilik Projesi’ni ve yaptıkları çalışmaları konuştum.
Birleşik Krallık’ta yerel haber çölü: “Yurttaşlar sosyal medyaya güvenmek zorunda bırakılıyor”
Raporda öncelikle Britanya’da yerel haberciliğin çöküş noktasına geldiği savunuluyor. Güçlü habercilik geleneğiyle tanınan Birleşik Krallık için bu durum, yerel topluluk bağlarının zayıflaması, içerilme ve temsil krizi anlamına da geliyor. “İki yüzyıldan bu yana ilk defa, yerel haber odaları kapatıldığı ya da yayıncılar yerel haberciliğe bir iş olarak yatırım yapmayı azalttıkları için kasabalar, köyler ve topluluklar güvenilir ve yararlı habere ulaşamıyorlar.” Yerel haber sağlayıcılarının yeterli enformasyonu ulaştıramadığı bir ortamda, yurttaşlar sosyal medyaya güvenmek zorunda kalıyorlar. Sosyal medyanın, enformasyonun yayılımı açısından pratik ve işlevsel olmakla birlikte yerel bölünmeye neden olabildiğine ve kimi zaman da yanlış enformasyona kaynaklık etttiğine dikkat çekiliyor.
Yerel medya hakkındaki araştırma, İngiltere’de yedi yerel bölgede insanların yaşadıkları yerlerde neler olup bittiğiyle ilgili nasıl haber aldıkları üzerine derinlemesine bir analizi içeriyor. Yapılan görüşmelerde okurların yerel medya içeriklerinin kalitesindeki düşüş nedeniyle giderek yerel haber kaynaklarından uzaklaştıkları görülüyor. Yerel haber içeriklerine yönelik eleştirilerin başında kışkırtıcı tık tuzakları geliyor. “İncelikli ve olumlu haberden yoksunluk” ve “basın bültenlerine bağımlı olma”, katılımcıların eleştirdikleri diğer noktalar. “Yerel haberciler yerel yönetimler hakkında bağımsız şekilde haber yapmak yerine, eleştirel olmayan bir şekilde basın bültenlerini yayınlayarak kurumsal çizgileri tekrarlıyorlar.” Topluluklar hakkında olumlu ve birleştirici haberler giderek azalıyor. Raporda bütün bu nedenlerle yerel gazetelerin artık topluluk kimliğini ve kolektif duyguyu taşıyan “topluluk tutkalı” (community glue) olarak algılanmadığına dikkat çekiliyor.
“Yerel haber sağlayıcılarının gelirlerini artırmak şart”
Steven Barclay, “yerel haber sağlayıcılarının gelirlerini artırmak için mutlaka yeni yollar bulunmalı” diyor. Barclay’e göre –yürüttükleri araştırmada da gördükleri gibi- “okur ve reklam gelirlerindeki düşüş, yerel haber çalışanlarının ücretlerine yansıyor. Yerel medyada istihdam giderek azalıyor ya da iş bulabilen genç muhabirler düşük ücretlerle çalışmak zorunda kalıyorlar.” Ekonomik gelir arayışları, yerel medyada tekelleşmenin de önünü açıyor.
Birleşik Krallık’ta temel olarak üç büyük medya şirketi çok sayıda yerel haber kuruluşunu çatısı altında toplamış durumda. Barclay, bu tekelleşmenin yerel medyayı merkezileştirdiğini vurguluyor ve daha fazla sayıda bağımsız yerel haber sağlayıcılarına ihtiyaç olduğunu belirtiyor. İşte Charitable Journalism Project, bu büyük gruplar dışında kalan küçük ve bağımsız yerel haber kuruluşlarının vergi avantajlarıyla desteklenmesi gerektiğini savunuyor. Önerdikleri hayır kurumu statüsü, yalnızca vergi indirimi/muafiyetini değil, aynı zamanda haber odalarının, gazetecilerinin kalite ve standartlarından sorumlu tutuldukları bir sistemin parçası olmalarını da içeriyor.
Aslında bağımsız haber kuruluşlarının, kâr amacı gütmeyen kurumlar statüsünde kabul edilmesi yönündeki tartışmalar on yıldan fazladır sürüyor. 2012 yılında Birleşik Krallık Lordlar Kamarası İletişim Komitesi, araştırmacı gazetecilik için fon sağlamanın güçlüklerine dikkat çekerek mevcut yasalara göre hangi medya faaliyetlerinin hayırsever olarak sınıflandırılabileceği konusunda daha fazla netlik sağlanması çağrısında bulunmuştu. O tarihten bu yana siyasi partiler ve çeşitli komisyonlarda medya kuruluşlarına vergi avantajları sağlamak, bağışlar ve fonlar yoluyla elde edilen geliri maksimize etmek amacıyla çeşitli modeller tartışılıyor. Pandemi sonrasında özellikle yerel haber odalarının kapanması, bu tartışmaları yeniden gündeme getirmiş. Halen yasal düzenlemelerin yeterince net olmadığı ve bu avantajlardan yararlanmak isteyen medya kuruluşları için başvuru süreçlerinin oldukça zor olduğu görüşü hakim. Küçük yerel haber odaları, yasal süreçleri takip etmek ve bu prosedürlerle uğraşmak için zaman ve para açısından en az donanımlı kesimi oluşturuyor. Bu nedenle “charitable journalism” konusundaki girişimler hem yasal düzenlemelerde değişiklik için lobi faaliyetlerini hem de küçük medya kuruluşlarına yasal desteği içeriyor.
Charitable Journalism Project, 2019 yılında bir grup gazeteci, hukukçu ve akademisyen tarafından “Public Benefit Journalism Research Centre” (Kamu Yararı Gazetecilik Araştırma Merkezi) adıyla kurulmuş, kendisi de fonlar ve bağışlarla desteklenen bir girişim. Londra Üniversitesi’nden Profesör George Brock da kurucu isimlerden biri. Barclay, Profesör Brock’ın Meclis İletişim Komitesi’ne danışman olarak seçildiğini ve taleplerini orada tartıştığını anlatıyor.
Brock, yerel gazeteciliğin sürdürülebilirliği konusundaki Avam Kamarası Dijital, Kültür ve Spor Komitesi Soruşturması’na sunduğu yazıda, yerel haber odalarında yaşanan krizin “daha az güvenilir bilgi kaynakları için endişe verici bir boşluk yarattığına dikkat çekiyor. Brock, “Bu sorunların tek bir çözümü var; o da kaliteli haber sağlayıcılarına kamu yararına çalışan kurum statüsü verilmesidir,” diyor. Konu Mart ayı sonlarında Avam Kamarası’na sunuldu ve tartışmalar devam ediyor. Medyada yer alan diğer tartışmalar da dikkate alındığında Birleşik Krallık’ta söz konusu süreçlerin kolaylaştırılması yönünde bir adım atılması bekleniyor.
Vergi sistemi şeffaf ve sıkı denetleniyorsa mümkün
Yerel haber sağlayıcılarının birtakım vergi muafiyetleri elde etmesinin, ancak Birleşik Krallık gibi vergi sisteminin şeffaf ve sıkı bir denetimle işlediği ülkelerde makul bir çözüm gibi görülebileceği açık. Nitekim uygulamaya ilişkin tartışmaların önemli bir boyutunu da “hayırsever gazetecilik” statüsü kazanan kurumların politik olarak bağımsızlığını kontrol edecek özerk kurumların kimler olabileceği ve nasıl işleyeceği oluşturuyor.
Prof. Dr. Emel Baştürk, Kocaeli Üniversitesi İletişim Fakültesi Gazetecilik Bölümü Öğretim Üyesidir. Şu anda TÜBİTAK 2219 Araştırma Bursu kapsamında Cardiff University, School of Journalism Media and Culture’da konuk araştırmacı olarak çalışmaktadır.