Tuna: “Dijital içeriği bir yatırım objesi olarak değerlendiriyorum”

Gazetecilerin, içerik üreticilerinin verdikleri emeğin karşılığını bir türlü alamamaları yılların problemi. Dijital platformlar reklam gelirlerini paylaşmaya hem çok geç başladılar hem de içerik üreticilerinin buradan edindikleri gelirler, çoğu içerik üreticisi için neredeyse harçlık seviyesinde. Netice olarak pek çok içerik üreticisi, pek çok platform geniş bir kitleye, yüksek izlenme sayılarına ulaşsa bile iş finansal olarak sürdürülemez hale gelebiliyor. 

Bu konuya kafa yoranlardan biri Coşkun “Josh” Tuna. Dijital dünyaya kafa yormaya polisken Berlin’in ilk internet kafesinde başlayan bir seri girişimci. Tuna, Kasım 2021’de Berlin’de kurduğu dijital yayıncı KiVVON ile editörler, gazeteciler ve diğer içerik oluşturucuların daha fazla özgürlüğe ve bağımsızlığa sahip olabilecekleri, üstelik gelirlerini de artırabilecekleri bir çözüm deniyor. Oyun planında içeriğin tokenlaştırılması, böylece gazetecilik içeriğinin üretiminin ve dağıtımının yeniden planlanması var.

Peki tüm bunlar ne kadar mümkün? Blockchain ile gazetecilik nerelerde kesişebilir, gazeteciler bundan neler kazanabilir? Tuna ile konuştuk.

Geçmişiniz çok ilginç. Polislikten medya sektörüne geçişiniz, yıllar içinde bir seri girişimciye dönüşmeniz. Nasıl oldu bu? 

Polis Akademisi‘ndeki ilk Türk asıllı polislerden biriydim, 90’ların başından bahsediyorum. Altı yıl polislik yaptım. İstifa etmeden önceki son 2,5 yılımda, Kişisel Güvenlik Komutanlığı’na atanmıştım ve görevim, Alman bir polis olarak, yabancı elçiliklerdeki üst düzeydeki kişileri korumaktı. Zırhlı arabalarla büyükelçilerin tüm ziyaretlerinde eşlik ediyorduk, görevimiz 24 saat boyunca koruma sağlamaktı.

Bu ziyaretlerin birinde, iş arkadaşım olan Martin, bana üzerinde çalıştığı projesini göstermek için birlikte bir internet kafeye gitmeyi teklif etti. İnternet kafe tabiri benim için yeniydi, normal bir kafeden farklı bir görüntü canlanmamıştı zihnimde; birkaç masa, muhabbet eden ve çay-kahve içen insanlar, belki birkaç ekran… 1999 yılında gitmeyi teklif ettiği yer, Berlin’in ilk internet kafesiydi.

Zırhlı aracı kapıya park ettik, içeriye girdik. Kalın koyu yeşil renginde bir camdan bir zemin, hafif loş bir ortam, farklı noktalara yerleştirilmiş birçok masa, her bir masada bulunan devasa ekranlar ve bu ekranlara kitlenmiş insanlar. İlk bakışta bu atmosferi oldukça mistik bulduğumu çok net hatırlıyorum. Martin bizim için bir masa ayarladı, birlikte oturduk. Bana bahsettiği projesini göstermek için NetScape Browser’ı açtı, 90’larda popüler olan bu tarayıcı artık yok, ve klavyede yazmaya başladı: www.mitfahrzentrale.de sayfa, gözlerimin önünde yavaş yavaş kurulmaya başladı. Şimdilerde çok normal olan, hatta yavaş yüklendiği takdirde sabrımızı zorlayan bu şey, benim için o an bir mucizeden farksızdı. Büyülenmiş bir şekilde izliyordum. Sayfa, gözümün önünde kurulurken zihnimde bu “internetin” kullanım amacı netleşti: Bilgilerin girilmesi ve bu bilgilerin herkes tarafından her an, her yerde erişilebilir olması. Benim için internet tam olarak buydu.

Bunun etkisinden haftalarca çıkamadım, polisliği çok sevmeme rağmen önüme açılan bu yeni dünyayı keşfe çıkmak istiyordum. Uzun süren ikna çabalarımın sonucunda Martin ile polisliği bıraktık, birlikte Almanya’daki ilk paylaşım ekonomisi kapsamında olan ve daha sonrasında bir Fransız şirketi olan BlaBlaCar tarafından satın alınan mitfahrzentrale.de platformunu kurduk. 

Daha evvel de dijital medyada fırsatları yakalamışsınız. Bugün de yeni bir girişiminiz var. Bugün gördüğünüz fırsatlar neler, KiVVON hangi boşlukları doldurmayı hedefliyor?

KiVVON olarak, içerik üreticilerini finansal olarak özgürleştirmeyi hedefliyoruz. İçerik üreticileri, geliştireceğimiz teknoloji sayesinde; içeriğin kendisi üzerinden, aracı bir kuruluş olmadan, sürdürülebilir bir şekilde, gelir elde edebilecek. Hedefimiz bu.

Yaş gruplarına göre medya tüketim alışkanlıklarını gözlemlediğimizde, nesiller arasında çok büyük bir farklılık görüyoruz. Bizim hitap etmek istediğimiz genç nesil, zamanını çoğunlukla video formatlarında geçiriyor. Eğlendirici ve aynı zamanda bilgilendirici içerik arıyor. Bu beklentileri karşılayan ve kaliteli içerik üreten birçok içerik üreticisi var tabii. Fakat bu tarz içeriklerin tüketildiği platformlar, içeriğin asıl sahibine maddi olarak çok düşük miktarlarda pay veriyor. Bunun sonucu olarak da içerik üreticisi, sabit ve güvenilir bir zeminde işini yapamıyor, kendini finanse etmek için farklı yollar aramak zorunda kalıyor. Bizim gördüğümüz ve çözüm arayışında olduğumuz sorun tam olarak bu.

Benim tecrübeme göre köklü medya kuruluşları inovasyon konusunda oldukça çekimser. Bizim hedefimiz, zamanla bu köklü kuruluşlarla ortaklıklar üzerinden de dijital içerik üretmek. Devasa şirketlerin kurulu düzenlerinde büyük değişimler ve manevralar yapmaları her zaman vakit alan bir süreç. Biz ise kendi yoluna giden bir aracı olarak tam burada devreye giriyoruz. Dinamik şirket yapımız bizi, çevredeki değişimlere uyum sağlama ve hızlı içerik üretme konusunda büyük bir fırsat sunuyor. Bu avantajımızın, medya kuruluşları tarafından fark edileceğini ve ileride de birlikte çalışma isteği oluşacağını düşünüyoruz. Bu anlamda rakip değil, içerikleri hayata geçiren bir aracıyız. Yaparak öğrenme prensibini benimsediğimiz için bu planlarımıza eklemeler ve çıkarmalar yapabiliriz tabii ki zamanla. Şu an için gideceğimiz yolu bu şekilde belirledik.

KiVVON ne yapıyor, yapacak?

KiVVON, dijital bir yayıncı. Bizim hedefimiz kaliteli, eğlenceli ve bilgilendirici içeriğin kaynağı olmak. Şu anda dijital içerikleri yayınlayacağımız platformumuzu geliştirme aşamasındayız. Bu, tamamen offline olduğumuz anlamına gelmiyor tabii ki. Sosyal medya platformlarındaki hesaplarımızdan ürettiğimiz aktüel içeriklere ulaşabilirsiniz.

Bilinçli olarak ofisimizi Berlin’in Bâb-ı Âli’sinde kurduk. Burada kendi stüdyolarımızı kurmak ve ekipmanları oluşturmak için yüksek bütçeli bir yatırım yaptık. Bu şekilde birçok özel Alman kanalının sahip olmadığı şartlara sahip olduğumuzu iş başvurusunda bulunan adaylardan sık sık duyuyoruz. İlk aşamada kendimize bir yıl zaman ayırdık. Bu süre içerisinde ekip olarak birbirimizle çalışmayı öğreneceğiz, yeni formatlar geliştirip farklı içerikler deneyeceğiz.

Genç bir kitleye hitap etmek istiyoruz, bu nedenle de içeriklerimizin çoğunluğu video formatında olacak. kivvon.com’da tabii ki podcast, yazı ve fotoğraf formatında da içerikler bulabileceksiniz. Yüzde 70’e kadar infotainment (eğlendirici bilgilendirme) ve yüzde 30 haber içeriği şeklinde ilerleyeceğiz.

Hibrit bir içerik üretim planımız var, hem kendimiz içerik üretiyoruz hem de piyasadaki gazeteci/içerik üreticileriyle çalışıyoruz. Bu sistemin uzun vadede de böyle kalmasını istiyoruz, bu nedenle planlarımızdan birisi de ileride de gazetecilere/içerik üreticilerine kivvon.com’da kanal açma fırsatı vermek. Bu sistemi YouTube’daki gibi düşünebilirsiniz. Bizdeki fark şu: Sadece belirli kalite standartlarına uyan ve katma değer sağlayan seçili içeriklerin toplandığı bir merkez olacak KiVVON. Bu projenin blockchain ve NFT teknolojisi ile birleşiminin temelini ise ilk senemizin sonunda atacağız. Blockchain üzerinde içeriğin sahibini sonsuza kadar kayıt altına alacağız. KiVVON, aynı zamanda dijital içerik için bir patent kurumu görevi de yapacak aslında. Patentlenmiş dijital içeriğin sahibi, eğer isterse, bu içeriğin belirli paylarını, hisselerini de diyebiliriz, satabilecek. İçerikten pay satın alan hissedar, aslında bu içeriğe yatırım yapmış ve kendine de gelir kaynağı üretmiş olacak. 

Başka alanlarda benzer uygulamalar var mı?

Minting ve NFT konseptlerini uygulayan projeler var tabii ki. Ancak bildiğimiz kadarıyla şu ana kadar editoryal bir ekip ile çalışarak, ürettikleri içerik üzerinden katılımcı olarak gelir elde etme projesi geliştiren bir girişim yok.

Projeyi duyurduktan sonra nasıl tepkiler aldınız?

İlk etapta projemle alakalı çok fazla detay paylaşmamama rağmen çok büyük bir ilgiyle karşılaştım. İçerik üreticilerinin sürdürülebilir bir gelirinin olmaması büyük bir sorun, bunun herkes farkında. Peki buna benim çözümüm ne? En sık karşılaştığım soru bu. Yolumuza da tam olarak bu sorunun çözümünü bulmak için çıktık.

İnovatif yaklaşımımız ve akut bir probleme çözüm arıyor oluşumuz köklü medya kuruluşlarının da ilgisini çekiyor tabii ki. Görüşmelerimiz devam ediyor, sunabileceğimiz fırsatların farkında olan medya kuruluşları ile ufukta şimdiden işbirliği potansiyelleri var.

KiVVON’la gazetecilerin iş ilişkisi nasıl? İstihdam mı ediyorsunuz? 

Serbest olarak birçok içerik üreticisi ve gazeteci ile birlikte çalışıyoruz. Aynı zamanda tam zamanlı çalışan bir editoryal ekibimiz var. Henüz kurulum aşamasında olduğumuz için ekibimiz zamanla gelişiyor, aynı zamanda da gazeteci ve editör arayışındayız.

KiVVON’da çalışanlar arasında Türkiye’de yaşayanlar da oldukça fazla. Neden?

KiVVON ile ulaşmak istediğim asıl hedefim Almanca konuşulan coğrafya. Almanya’da doğup büyüdüğüm için kendimi her zaman bir Alman olarak görerek yaptım her işimi. Neticede Alman bir polistim, sonrasında da Alman bir girişimci olarak devam ediyorum. Aynı zamanda da her gün Türk kökenimle bir şekilde bağlantı içindeyim. Kurduğum şirkette de bu yanımı, Türkçe içerik üretimini de plana dahil ederek yansıtmak istedim. Bu, aynı zamanda bir deney benim için. Almanya, köklü yayıncıların ülkesi. Bu yayıncılar kendi içlerinde oldukça küçük ve sınırlı bir grup. Bu nedenle, Türk asıllı eski polis olarak bu çevrede görünüp tanınmak benim için önemli.

Nick Morrison, Unsplash
İçerikler nerede yayınlanacak? İçeriğimizi KiVVON’a mı koyacağız, yoksa KiVVON içeriğimizi koyduğumuz platformlar arasında aracı mı olacak?

İçerikler direkt kivvon.com’da olacak, aynı zamanda sosyal medya hesaplarımızdan da bu içerikleri paylaşacağız. Öncesinde bahsettiğim gibi, şu anda platformu geliştirme aşamasındayız. Farklı içerikler ve yeni formatlar deniyoruz, bunları sosyal medya hesaplarımızda paylaşıp geri dönüşleri gözlemliyoruz. İlk sene, kendimizi bulma senemiz diyebilirim. Bu nedenle ilk etapta içeriklerimiz sosyal medya kanallarımızda olacak, platform online olduğunda ise kivvon.com’da.

Gazetecilerin kazançları bu modelde nasıl belirlenecek? Örneğin daha önce bir haberi için 100 birim kazanan ancak telifi kuruma devreden bir gazeteci bu modelde kaç birim kazanabilir ve kazançları ne sıklıkla eline geçer?

Gazeteci ve içerik üreticilerinin kaynağı ilk etapta sadece reklam geliri olacak, KiVVON tarafından ödenen sabit bir ücret olmayacak. Reklam gelirinin yüzde 70’ini içerik üreticisine aylık olarak ödeyeceğiz. Küçük bir ekip olmamızın bize sağladığı avantajlardan biri de bu, büyük şirket grupları gibi yüksek miktarda kesintiler yapmamız gerekmiyor. Örneğin YouTube’un içerik üreticisine verdiği miktar yüzde 6 civarında. Almanya’da TKP/CPM yaklaşık 20 Euro. Sonuç itibariyle içerik ne kadar iyi olur ve ne kadar izlenirse, o kadar gelir üretmiş olacak. 

Ne tür haberler daha çok kazandırabilir? Siyasi bir analiz her zamanki gibi bir spor yazısının veya magazin haberinin gerisine düşecektir zannediyorum; bu sistem başarılı olursa haber ekosisteminde nasıl bir dönüşüme sebep olabilir?

Bu yola çıkarken çözmek istediğimiz bir diğer sorun da bu, kaliteli içerik üretimini nasıl destekleyebiliriz? Dijital içeriği ben bir yatırım objesi olarak değerlendiriyorum. Bu açıdan baktığımda da, evergreen içerikler ve orijinal formatların daha çok alıcı çekeceğini düşünüyorum. Konuların ilgi görmesi konusunda dediğiniz gibi olabilir bu, evet. İçeriği bir yatırım objesi olarak değerlendirmenin sonucunda; içerik üreticisi için kaliteli içerik üretmenin, satıcı için ise yüksek kalite beklentisinin ön planda olacağını düşünüyorum. Bu durumun doğal seyrinde ilerlemesinin zamanla içeriğin kalitesini yükselteceğini düşünüyorum. Tabii bunlar şu an düşünce bazında, tam olarak nasıl gelişeceğini zamanla göreceğiz.

Geliştirdiğimiz sistem başarılı olduğunda içerik üreticileri, mekândan ve medya kuruluşlarından bağımsız olarak işini yapabilecek ve direkt ürettikleri içerik üzerinden sürdürülebilir bir şekilde kendini finanse edebilecek. Bu aslında şu demek, gazeteciler/içerik üreticileri, hiçbir kuruma/kuruluşa bağlı olmadan, bu kurumların/kuruluşların filtresinden geçmeden çalışabilecekler. Bunu, şu anda hayal etmesi bile zor. Bunun, haber ekosistemine büyük bir etkisinin olacağını şimdiden öngörebiliyoruz, detaylarını ise yaşayarak göreceğiz.

Web3 kavramı kulağa havalı geliyor ama coin’lerin sürekli dalgalanması geniş kesimler için güvenilmez bulunmasının sebebi. Aynı şekilde NFT’nin Kasım 2021’den beri birincil ve ikincil piyasalardaki hacmi yüzde 90 düşmüş durumda. Böyle bir piyasada nasıl iş yapılabilir?

Konseptimizi anlatırken NFT kavramını kullandığımda, çoğu kişinin zihninde doğal olarak buna benzer sorular oluşuyor. Bizim işimiz, NFT mantığını kullansa da NFT ile direkt bir bağlantısı yok, kriptopara birimleri ile de aynı şekilde. Biz, dijital ürünlere blockchain sistemi ile telif hakkı sahibini kaydedeceğiz. Dijital ürünü patentleyeceğiz gibi de düşünebilirsiniz. İçerik üreticisi, sahip olduğu dijital ürünün “hisselerini” katılımcı olmak isteyenlere istediği oranda satabilecek. Katılımcı, bu satış sonrasında bu içerikte belirli oranda pay sahibi olacak. Katılımcılar, içeriğin gelirine istedikleri oranda katılım sağlayabilecekler. Yatırım yapanlar doğal olarak içeriğin yayılmasını isteyecek ve buna da katkı sağlayacaktır. Bu ortaklık sayesinde de içeriğin erişim alanı ve ürettiği gelir de artmış olacak. Tüm bunlar olurken içerik üreticisi, içerik ile oluşan etkileşimden gelir elde etmeye devam edecek.

Gazeteciler böyle bir piyasaya girmeye nasıl cesaret edebilir?

Yirmi yılı aşkın süredir girişimciyim ve beni en çok motive eden şey, okyanusun arkasında yeni kıtalar keşfetme arzusu. Tahmin ediyorum ki, KiVVON ekibinde de yeni yollar keşfetme arzusu, yolculuğuma katılmalarında çok etkili oldu. Yoldayken öğrenme prensibini benimseyerek ilerliyorum ve kurucu olarak ilk yaptığım şey, gerekli yatırımları yaparak gemiyi kurmak oluyor. Sonrasında ise gemi mürettebatını arayışa çıkıyorum. Hataların, her yeni yolculuğun çok doğal bir parçası ve hatta gerekliliği olduğunu her zaman savundum. Hataları, gelişim ve ilerlemede bir aracı olarak görüyorum ve KiVVON’daki çalışma kültürü de tam olarak bu düşünceden besleniyor. Yola çıkacağız, deneyeceğiz, gerekirse planlarımızı yenileyeceğiz. Gideceğimiz yönü biliyoruz, detayları yolda deneyerek bulacağız, problemlerle karşılaştıkça çözüm arayacağız. Adım adım ilerleyeceğiz. Bunu ekibimdeki her bir kişiyle yaptığım iş görüşmesinde de bu şekilde ifade ettim, ekip toplantılarında da sıkça vurguluyorum. Tabii ki 20 yılı aşkın tecrübem ve geçmişteki başarılı girişimlerimin de ekibimin benimle bu yola çıkmaya karar vermesinde bir güven kaynağı olarak etki ettiğini düşünüyorum. Özellikle genç nesilde bu çalışma kültürünün ne kadar ilgi gördüğünü bize gelen başvurularda çok net görüyoruz. Uygulayarak, deneyerek öğrenmeyi destekliyoruz ve tam bu noktada, özellikle gençler, onlara, kendilerini gerçekleştirme alanı sunduğumuzu görüyor.

Bu projeye büyük yatırımlar yapmamın nedeni ki, yedi basamaklı bir meblağdan bahsediyorum, bu yeni alanda en başından itibaren var olmak, bu konuda öncü ve piyasayı belirleyici olmak. Yeni olan ve değişim vadeden her şey başta kontrolsüz olur, sizin de dediğiniz şekilde kripto ve NFT piyasasında olduğu gibi. Yeni bir alanda tabii ki problemler olur, doğru olan yolu ve yöntemi bulana kadar karmaşa hâkimdir. Fakat tam olarak da bu karmaşanın içinden çözümler kendini kristalize eder zamanla. Piyasanın durulması, şekillenmesini bekleyip sonra yola çıkmak da bir opsiyon tabii ki, fakat o zaman sadece takipçi olunur. Ben, sistemi belirleyen bir öncü olmak istiyorum. Gemiyi kurdum, mürettebat hazır. Okyanusun arkasında bir yerlerde bir kıta var, biliyorum. Şimdi ise bu kıtayı arayışa çıkmak için yelken açıyoruz.

Yazar hakkında

Canberk Beygova

1990, Kadıköy doğumlu. İstanbul Erkek Lisesi ve Galatasaray Üniversitesi Siyaset Bilimi Bölümü'nü bitirdi; çeşitli medya kuruluşlarında yazar ve editör olarak çalıştı. İlk kitabı "Taş Atan Çocuklar Büyüdü, Anlatıyor: Benim Türk Arkadaşlarım Da Var" Mart 2016'da yayımlandı. Serbest yazar ve iletişim danışmanı.