Nalbantoğlu: “Markalar, girişimlerinde basının yanında olmaya hep devam etmeli”

Bağımsız olarak kendi yayınlarını geliştiren gazeteciler artık yalnızca gazeteci değil, aynı zamanda birer mecra. Bu mecraların hayatta kalmasını sağlayan en önemli gelir kalemlerinden biri ise reklamlar. Ancak gazetecinin aynı zamanda mecra olması tüm aktörler için yeni bir durum. Bu konuyu daha önce Abdula, Özçıtak ve Naipoğlu ile konuştuk. Peki ya marka tarafı? 

Bir süredir gazetecilerle işbirliği yapan global bir marka var, uluslararası para transferi uygulaması olan TransferGo. İşin marka tarafından nasıl görüldüğünü anlamak için TransferGo Türkiye Büyümeden Sorumlu Müdürü Baran Nalbantoğlu ile konuştuk.

TransferGo gazetecilerle işbirlikleri yapmaya nasıl başladı? 

İçinde bulunduğumuz dijital çağda gazetecilik şekil değiştiriyor ve yeni mecralarda, yeni platformlarda boy gösteriyor. Gazeteciler de bu dönüşüme ayak uyduruyor ve kitlelerine daha kolay ulaşabilecekleri yeni dijital medya kanallarında yer alıyorlar. Biz de TransferGo olarak uluslararası para transferlerinin tamamen dijital olarak yapılmasını sağlıyoruz ve tanıtım çalışmalarımızın büyük bir bölümünü de dijital medyalar üzerinden yürütüyoruz. YouTube, Instagram, Facebook, Google, TikTok ya da Spotify gibi platformlardaki yayıncılarla, içerik üreticileriyle ve gazetecilerle uzun zamandır düzenli olarak çalışmalar yapıyoruz.

Bunun ilk sebebi uluslararası para transferi yapan ya da yapma potansiyeli olan kitleye doğrudan ulaşabilmek. Örneğin sadece Almanya’da yaşayan Türkleri ilgilendiren konularla ilgili haber yapan bir gazetecinin YouTube yayınlarına sponsoruz. Bu gibi sponsorluklarla amacımız bu kanalların takipçilerinin hayatlarına kolaylık sağlamak, ihtiyacı olan kişilere doğru noktada ulaşıp doğru bilgileri ulaştırmak.

Nasıl geri dönüşler aldınız?

İki açıdan değerlendirebiliriz, birincisi, biz mevcut ve potansiyel TransferGo kullanıcılarına fayda sağlayacak işbirlikleri yapmayı çok önemsiyoruz. TransferGo’nun uluslararası dijital para transferi hizmeti zaten okuyucular ya da takipçiler için fayda sağlıyor, ancak biz kitlemizin hayatını kolaylaştıracak diğer birçok konuda da onları bilgilendirmeyi hedefleyen işbirliklerine gidiyoruz. Ayrıca TransferGo için bir içerik üretildiğinde altına nasıl yorumlar gelmiş hepsini okuyoruz, bu yorumlardan ilgili kitlenin ihtiyaçları neler, nasıl fayda sağlayabiliriz, bu reklamı ve işbirliğini beğenmişler mi gibi çıkarımlar yapabiliyoruz.

İkincisi, TransferGo’nun bu işbirliklerinden performans anlamında nasıl bir geri dönüş aldığı konusu. Uzun yıllardır düzenli olarak dijital medyada işbirlikleri yapmanın meyvesini yiyoruz diyebilirim. Hem reklam verdiğimiz sosyal medya mecralarının sayısını hem de beraber çalıştığımız içerik üreticilerinin sayısını artırdık ve bu da TransferGo’nun marka bilinirliğini güçlendirmeye her geçen gün yardım ediyor.

Gazetecilerle işbirliklerinde nelere dikkat ediyorsunuz? 

En çok dikkat ettiğimiz konu, hedef kitlemize uyuyor olması. Türkiye’de yaşayıp yurt dışına para gönderebilecek ya da Avrupa’da yaşayıp Türkiye’ye para gönderme ihtiyacı olan hedef kitlemize hitap eden isimlerle çalışıyoruz. Bunu anlamak için kullandığımız bazı platformlar var, içerik üreticilerinin takipçilerinin coğrafi dağılımlarını, yaşlarını ya da cinsiyetlerini görüntüleyip buna göre karar veriyoruz.

Hedef kitlemiz açısından uygun olduğunda ise profil olarak gazeteci ile TransferGo birbirine uyuyor mu, iki taraf da birbirine değer katar mı diye sorguluyoruz. Bu noktada çalıştığımız kişilerin sektördeki tecrübeleri, repütasyonları, bilinirlikleri ve bunlara istinaden karşılıklı fayda sağlayabilecek olmak bizim için çok önemli.

Diğer bir konu, platformdaki takipçilerle içerik üreticisinin etkileşimi. Bir içerik ne kadar yorum almış, takipçiler bir konu hakkında ne kadar soru sormuş ve bu sorular cevaplanmış mı? Bunlar bizim için içeriğin görüntülenme sayısı kadar önemli. Bahsettiğim kriterleri karşılayan içerik üreticileriyle genel olarak uzun dönemli karşılıklı fayda oluşturacak şekilde çalışıyoruz ve markayla güçlü bir bağ kurmalarını sağlıyoruz.

Bazı gazeteciler artık aynı zamanda birer mecra. Pazarlamacı gözüyle bu mecraları nasıl görüyorsunuz, nasıl riskler ve fırsatlar var? 

Gazeteciliğin evrildiği yeni noktada, artık bazı gazetecilerin kendi kendilerine bir mecra ve hatta marka haline geldiğini görüyoruz. Bu dönüşümün artarak süreceğini öngörüyoruz. Son dönemde birçok gazetecinin de bu yolu seçerek farklı platformlarda aktif olduğunu görüyoruz. Önümüzdeki dönemde de yeni isimler eklenecek, içerikler ve içerik alanları çeşitlenecektir. Gazeteciler daha spesifik alanlarda özel içerikler üretecektir. Diğer yandan tabii sayı arttıkça, bir dönem online basında yaşandığı gibi, içerik kalitesinin düşmesi veya çok benzeşmesi, yaratıcılık alanlarının kısıtlanması, azalması gibi riskler de oluşabilir.

Mecrasında marka işbirliği yapmak isteyen gazeteciler nelere dikkat etmeli?

Mecrasında marka işbirliği yapmak isteyen gazetecilerin, önerileriyle gelmeden önce, işbirliği teklif edecekleri markayı çok iyi tanıması gerektiğini düşünüyorum. Gazeteci, bu markanın geçmişini, bugününü, gelecek için çizdiği yolu, kültürünü iyi araştırmalı, öğrenmeli ve anlamalı. Markanın temel ihtiyacı ne, istediği kitleye ulaşmasında kendi yayını nasıl bir yol arkadaşı olabilir, bunları iyi analiz edip, markaya ulaşmalı. Bu şekilde marka ve gazeteci hem daha verimli bir işbirliği hem de daha sağlıklı bir iletişim kuracaktır.

Dikkat edilmesi gereken bir diğer konu ise seçici olup doğru partnerlerle ilerlemek. Markanın yer alacağı platformları ince eleyip seçtiği gibi gazeteciler de kanallarında yer verecekleri markayı doğru seçip, değer katacak, takipçi kitlesine uygun işbirlikleri kurmalı. Çok fazla reklam görmek ya da kendilerine uymayan reklamları görmek takipçilerin kanaldan soğuyup uzaklaşması riskini bulunduruyor. Ek olarak aynı sektörden farklı markaları tanıtacak iletişim çalışmaları yapmak da o gazetecinin/mecranın güvenilirliğini ve inandırıcılığını düşürür. Bu açıdan gazetecilerin kendilerine en doğru partneri bulup, uzun dönemli ilişkilere yönelmelerini faydalı buluyoruz.

Bu mecraları doğru değerlendirmek için markalar neler yapmalı?

Markalar açısından da esasında gazeteciler için dediğimize benzer şeyleri söyleyebiliriz. Birçok markanın, medyayı, basını, basının içinde olduğu süreci, geçirdiği değişim ve dönüşümü, potansiyelini ve önemini yeterince görmediğini veya doğru şekilde anlamadığını görüyoruz. Marka da basına kendini ve ihtiyaçlarını en iyi şekilde anlatmalı. Marka basını, medyayı sadece reklamının, içeriğinin yayınlanıp ordan hızlı geri dönüş alacağı bir mecra olarak görmemeli. İşbirliklerine uzun soluklu bakıp, en kaliteli içerikle en doğru kanalın ne olabileceği üstüne birlikte düşünülmeli ve karar verilmeli. Bunun olması için de marka ve basın arasında sağlıklı bir iletişimin olması, iletişimde tüm paydaşların, ajanslar da dahil, buna dikkat etmesi gerekiyor.

TransferGo kendi mecrasına da sahip, blogunuz iyi bir marka gazeteciliği örneği. Markalar neden kendi yayınlarını çıkarmaya yöneliyor?

İçerik pazarlamasının geldiği noktada kaliteli içerik üretmek çok önemli. Kaliteliden kastımız içeriğin özgün olması ve değer katması. Online kanallarda büyük bir bilgi, veri ve görsel bombardımanı altındayız. Böylesine büyük bir yapı içinde insanlar artık kendilerine değer katacak içerikler arıyor, buna göre içeriği okumaya, buna zaman ayırmaya karar veriyor. Biz de bunu düşünerek kendi blogumuzu hayata geçirdik. TransferGo Blog, okuyucularına okurken keyif alabilecekleri, yeni şeyler öğrenip, belki bildiği veya merak ettiği konulara farklı bir bakış açısı sunacak, içi dolu içeriklerle karşılaşıyoruz. Blogumuzda yurt dışı eğitimden, taşınma süreciyle ilgili önerilere, kültür adaptasyonundan, yurt dışında yaşayan kitlemizin Türkiye’yle ilgili özlem duydukları konulara kadar hem eğlenceli hem faydalı birçok içerik mevcut. Sürdürülebilir şekilde büyütmek için uğraştığımız bu mecranın iyi bir marka gazeteciliği örneği olduğunu ve hem marka bilinirliği, hem de takipçi etkileşimi açısından değer kattığını düşünüyoruz.

Yeni gazetecilik girişimlerinin geleceğini nasıl görüyorsunuz?

Gazeteciliğin son yıllarına baktığımızda; sektörün zorlu dönemlerden geçtiğini görüyoruz. Yaşanan ekonomik krizler, teknolojinin baş döndüren hızdaki gelişimi ve medyaya etkisi, pandemi süreci. Tüm bunlara rağmen, gazeteciliğin iyi bir sınav verdiğini düşünüyorum. Gazeteler, medya ve gazeteciler halen önemli bir güç. Dünyada ve Türkiye’de yazılı basın, gazeteler, dergiler yeni dönemin gerektirdiği dinamiklere ayak uydurarak hayatlarını sürdürüyorlar. Online basın tarafında da birçok taş yerine oturdu, güçlü yapılar var ve içerikler üretiliyor. Podcastler, YouTube, canlı yayınlar (IG Live vb.), Twitter gibi mecralar, gazeteciliğin evrildiği ve ordan kendine yeni yollar aradığı mecralardan bazıları. Tüm bu dönüşümleri markalar yakın takip etmeli ve bence hiçbir zaman herhangi bir kanaldan, mecradan vazgeçmemeli. Markalar, girişimlerinde basının yanında olmaya hep devam etmeli.

Subscribe
Bildir
guest
0 Yorum
Inline Feedbacks
View all comments
İlginizi çekebilir