Sokakta gazetecilik anketi

Gazeteciliğin tarihsel süreçteki dönüşümüne paralel olarak gazetecilik tanımının da sürekli olarak değiştiğini, bununla birlikte “Gazetecilik nedir, gazeteci ne iş yapar?” sorularına aynı zaman dilimi ve medya ekosistemi içerisinde dahi farklı cevaplar getirilebileceğini söylemek mümkün.

Bugün dünyanın en büyük arama motoruna “Gazetecilik nedir?” yazdığımızda “Gazetecinin yaptığı iş” şeklinde oldukça dar bir açıklama ile karşılaşıyoruz. Gazeteciler ve akademisyenler tarafından yapılan, oldukça çeşitli ve geniş kapsamlı tanımlamaların ortak noktasında ise “halk ve kamuoyu” kavramlarına yapılan güçlü bir vurgu söz konusu. Peki kamuoyunun bakış açısıyla gazetecilik nedir, gazeteci ne iş yapar?

Bu sorulara gazetecilik eyleminin asıl muhataplarının getirdiği cevapları keşfetmek için sokağa çıktım ve İstanbul’un farklı semtlerinde yaşayan, farklı grupları temsil ettiğine inandığım 100 kişiye sordum: “Sizce gazetecilik nedir ve nasıl olmalıdır?

Anket sonuçlarına göre halk gazeteciliği en çok “tarafsız, doğruları yansıtan, araştıran, haber yapan ve her düşünceye yer veren” kavramlarından yola çıkarak tanımladı.

Tarafsızlık, yüzde 23’lük bir oran ile en çok karşılaştığım yanıt oldu. Peki ama bu ne kadar mümkün? Belirli aralıklarla gündeme gelen “gazetecilerin tarafsızlığı” konusundaki tartışmalarda tarafsızlığın zorluğu vurgulanarak bu ilkenin daha çok dürüstlük üzerinden ele alınmasının doğru olacağı savunuluyor.

Anket sırasında “tarafsızlık” kavramını kullanan pek çok kişi aslında gazetecinin hiçbir siyasi partinin, siyasi kişiliğin ya da otoritenin etkisinde kalmadan haber yapması gerektiğine dikkat çekti. Öte yandan, ankete yanıt verenler arasında “Gazetecilik denince aklıma siyasi partiler geliyor” diyenler de vardı.

100 kişiden 9’una göre gazeteci habere kendi yorumunu katmaz; 100 kişiden 6’sına göre ise gazeteci haber ve olayları kendi bakış açısından, doğru gördüğü taraftan (kimsenin etkisi altında kalmadan) verir. Aynı zamanda olayları yorumlayabilir ve eleştirme hakkına da sahiptir.

Burada aslında her iki kesimi de memnun etmenin bir yolu olmadığını gözlemleyebiliyoruz. Kimileri uzman kişiler olarak gazetecilerin fikirlerine önem verirken kimileri ise gazetecinin kendi fikrini işin içine katmaması gerektiğini savunuyor. Yine, kimileri gazetecinin her düşünceye yer vermesi gerektiğini söylerken kimileri, bazı düşünce ve fikirlerin asla medyada yer almasını istemiyor.

“Tarafsız, her düşünceye yer veren, doğruları yansıtan, haber yapan ve araştıran” ifadeleri anket sırasında en sık karşılaştığım ifadelerdi. Diğer taraftan gözlemci, adaletli, cesur, sunan, yorumlayan-eleştiren, bağımsız, yazan ve uzman kelimeleri de “Gazetecilik nedir ve gazeteci nasıl olmalıdır?” sorusuyla karşılaşan halkın ağzından çıkan ilk kelimeler arasında yer aldı.

Ancak tüm bunların önüne geçen bir ifade daha vardı. Açıkça gördüm ki, halk artık gazeteciliği tanımlarken “Aslında böyle olması gerekir ama artık öyle değil” cümlesini kurmadan geçemiyor. Soru sorduğum insanların yüzde 60’a yakını bir gazetecilik tanımı yapıyor ve hemen arkasından bu cümleyi kuruyordu.

İlginç bir yanıt da şöyleydi:

“Gazetecilik insanları gündemden, olaylardan haberdar eden meslek grubu. Bir gazeteci en başta cesur olmalı, gerektiğinde hükümetler gibi ellerinde güç bulunan kişi veya kurumlara karşı durabilmeli veya onları eleştirebilmelidir. Ama günümüzdeki gazetecilik denince aynı şeyleri söyleyemem. Günümüzde gazetecilik denince aklıma siyasi partiler ve hapse atılan gazeteciler geliyor.”

Subscribe
Bildir
guest
1 Yorum
Eskiler
En Yeniler Beğenilenler
Inline Feedbacks
View all comments
Meteloper
Meteloper
1 yıl önce

Halkın verdiği cevaplara tek tek bakıcak olursak gazetecilik tanımını tam karşılamamasına ragmen çok garip bir şekilde herkesin verdiği cevapların ortalaması aslında gazeteciliğin nasıl olması gerektiğini çok güzel bir şekilde kolektif bir bilinçle tanımlamış. Cevap yüzdelerine bakıcak olursak, özellikle tarafsız ve doğruları yazma özelliğinin çokça vurgulanmasının sebebi benim fikrimce örnek alınan toplumdaki gazeteciler de en çok rastlanan eksiklikten kaynaklandığını düşünüyorum. Tuzu eksik kalmış bir yemeğin nasıl olması gerektiğini birine sorarsanız size tuzlu olması gerektiğini söyler.

İlginizi çekebilir