Rıfat Özcan: “Podcast için bir super app olmaya çalışacağız”

Garip bir büyüsü var. Forumlar, kişisel bloglar sosyal medyaya neredeyse tamamen yenildi ama o hâlâ aramızda. Batı’da kendine sağlam bir yer edinen podcast, Türkiye’de de pandemiden beri hype. Üstelik podcast ekosistemi giderek büyüyor, aktörleri de çeşitleniyor. Bireysel podcast üreticilerinin yanında podcast eğitimleri, podcastleri toplayan ağlar ve yakın zamandan beri podcast ajansları var. Artık bir de podcast uygulaması var.

Türkiye’den globale çıkma hedefiyle yola koyulan Podcaster App, 4 milyondan fazla podcasti dinleyiciye sunduğu gibi, yeni podcastler keşfetmek ve podcast üzerinden sosyalleşmek için çeşitli fırsatlar da sunuyor. Podcaster App’in kurucusu Rıfat Özcan’la podcast dünyasından başladık, yeni medya girişimlerinin geleceğine vardık.

Öğrenci, gazeteci, podcaster, girişimci. Hangisisin? 

Aslında kendimi bir medya girişimcisi olarak tanımlıyorum. 31 yaşındayım, 5 okul bıraktım. En son İstanbul Üniversitesi Gazetecilik Bölümü’ne girdim 2016’da; Siyaset Bilimi ve Uluslararası İlişkiler ile çift anadal, sosyolojiyle yandal yaptım. Tam okul biterken, Ocak 2020’de podcast yapmaya karar verdim. Başladım, hazırlığımı yaptım; tam podcasti duyuracağım, pandemi başladı. Şimdi de bir start-up kurduk. Medya alanında girişimcilik serüvenime devam ediyorum.

Pandemi sırasında herkes bir tur podcast denedi, sen önce başlamışsın. 

Çok tesadüf. Üç ay boyunca Koronavirüs dönemine hazırlanmışım şansıma. Aslında bu hep içimizde vardı. Öğrenciyken de arkadaş ortamlarında konuştuğumuz zamanları hatırlıyorum, medya düzeninden hepimiz belli noktalarda rahatsızdık, bir şeyler yapmak istiyorduk. Pandemi sürecindeyse hepimiz haklı olarak kafayı yedik; herkes ekmek yaparken ben podcast yaptım. Evde tek başımaydım. Sabah kalkıp podcast kaydediyor, öğlen kurguluyor, akşam yayınlıyordum. Politic Cast programıyla başladım. 20-25 dakikalık bir sürede, ele aldığımız konuların uzmanlarını konuk alıp konuşuyordum.

Benim yayınım biraz daha dengeli, ortada bir yayın. “Her taraftan insanın konuşabildiği bir şey niye yok, çok basit bir şeyken bu niye yapılamıyor?” diye hep düşünürdüm, rahatsız olduğum bir şeydi. Tarafsız değil ama adil, dengeli ve saygılı bir dille nitelikli bir iş yapılabilir diyordum ve Politic Cast’le ben bunu yapmaya çalıştım. 2020 ABD’de seçim senesiydi. İlk olarak 4 bölümlük ABD’de seçim serisi yaptık Yunus Emre Erdölen ile. O zaman bu kadar ön planda değildi.

Altyapıdan aldın.

Estağfurullah, o zaman onun bin-iki bin takipçisi vardı. Birbirimize yazılarımızı atardık Medium’dan. ABD siyaseti üzerine hakimiyetini yazılarından görmek zor değildi ve seçimler özelinde her fırsatta onunla yayınlar yaptık. Sonra o Cüneyt Özdemir’le bir programa çıktı, patladı. Yunus Emre ile ABD Seçimleri 101, Trump, Biden gibi konuları işledik. Pandemi başlayınca 7 bölüm Koronavirüs serisi yaptım Politic Cast’te. Farklı ülkelerden 7 arkadaşıma bağlandım, ne oluyor oralarda diye sordum. Sosyoloji, uluslararası ilişkiler, psikiyatri gibi farklı disiplinlerden gelen uzmanlarla 13 bölüm “Post Korona” serisi yaptık. Günün sonunda Politic Cast 50 bin dinleyiciyi aştı.

Pandeminin ekmeğini sen yedin yani.

İnsanlar “Rıfat sen ne zamandır buna hazırlanıyorsun?” diye soruyordu. Hızlı bir aksiyon alıp bunları yaptık. Politic Cast’ten başka Independent ve Aposto’daki yazılarımı sesli makale şeklinde değerlendirdiğim içerikler hazırlıyordum. Ekip olarak 1,5 senelik bir geçmişimiz var artık. Toplamda 250 bini aşan dinleyiciye, 90 bini aşan tekil dinleyiciye ulaştık. Tekil dinleyici sayısı bizi mutlu eden. Podcaster App’in orijinal içeriği olarak şu an 60’tan fazla program, 100’den fazla içerik üreticisi, 1600’den fazla bölüm var.

Podcaster App nasıl başladı peki? 

İlk baştan beri uygulama yapma fikrimiz vardı ama maddi sebepler, yazılımcı bulamama gibi sebeplerle kalmıştı. İnsanlar Politic Cast’i beğendiler, 20. bölümden sonra Fongogo’dan bir fon kampanyası başlattım, pandemi sırasında 15.150 TL para topladım. Onlarla da ekipmanları aldım. Üç-dört ay sonra da “Etrafımızda çok güzel insanlar var, biz bir podcast ağı mı kursak?” diye düşünürken iş bugün kendi platformumuzu duyurmaya kadar geldi. 

Podcaster App tam olarak ne yapıyor?

Dört temel sorunu çözmeye çalışıyoruz.

Öncelikle, Türkiye’de insanların kafası podcasti nereden dinleyecekleri konusunda net değil. Ben Politic Cast’i yaparken Apple’dan, Spotify’dan paylaşıyordum ama insanlar sürekli nereden dinleyeceklerini soruyorlardı. İnsanlarda kafa karışıklığı var, çünkü podcast kültürü yeterince yaygın değil. Aynı podcasti Google’da, Apple’da, Spotify’da bulabileceklerinin yeterince farkında değiller. Hem kendi podcastlerimizi hem de Türkiye’deki ve dünyadaki tüm podcastleri derli toplu bir yerde gösterelim, daha ulaşılabilir, erişilebilir bir hâle getirelim istedik. Apple’da 2,5 milyon, Spotify’da 3,2 milyon podcast var; bizim altyapımızda ise 4,2 milyon podcaste erişim sağlanabiliyor.

Ancak yalnız sayı değil, bu podcastleri daha erişilebilir, keşfedilebilir kılmak daha önemli. Mesela Podbee, Medyapod gibi kurumlar var; her birinin belki 20-30 podcasti var. Ama içerikleri de muhtemelen 20-30 farklı Spotify kanalında. Biz bunların tek bir sayfada görüntülenmesini sağlayabiliyoruz. Çünkü belki insanlar podcast ağlarının o kadar podcasti olduğunun farkında değil ya da bulamıyor. Bu sayfada da bir reklam alanımız olacak; kurumlarla bu reklam alanı üzerinden yıl sonuna doğru çıkacak “Versiyon 1” ile beraber gelir paylaşımı yapmayı planlıyoruz.

İkinci olarak, insanlar podcast dinlemek istiyor ama hangi podcastleri dinleyecekleri konusunda temel bir içgörü sağlama ihtiyacı var. Çok podcast var ancak istedikleri konuda Google’da, Spotify’da podcast bulamıyorlar; bir keşfedilebilirlik sorunu var. Biz de orada kürasyonları devreye aldık. İngilizce, Çince öğrenmek için dinleyebileceğiniz podcastler gibi 12 dilde podcast seçkilerimiz var. Harvard’dan MIT’ye, ODTÜ’den Bilkent’e Kadir Has’a hangi üniversite podcast yapıyorsa hepsini doğa bilimleri, sosyal bilimler gibi başlıklarla derledik. 20 üst başlıkta 100’den fazla kürasyonumuz var. Sadece kürasyonla yetinmiyoruz, her bir podcastle alakalı temel bir içgörü sağlamak için bir paragraflık metin de hazırlıyoruz.

Üçüncü temel sorun, Türkiye’de özellikle, aynı podcasti takip eden insanlar birbirlerini tanımıyorlar. İnsanlar bir Netflix dizisi veya maç üzerinden sosyalleşebilirken podcast üzerinden sosyalleşemiyor. Biz burada bir sosyal alan inşa etmeyi düşündük. En önemli özelliklerimizden biri, podcastin belli bir saniyesine yorum yapma imkânı vermemiz.

Dördüncüsü ise gelir modelleri. Uygulama içinde reklam alanlarını baştan tasarladık, kurumlarla da sayfalarındaki reklam alanı üzerinden gelir paylaşımı modeliyle çalışacağız. Yıl sonuna kadar da bireysel içerik üreticilerine de gelir üretmeyi hedefliyoruz. Süreç içinde Podcaster App’in duyuracağı bir partnerlik programına dileyen kurum ve podcast yayıncıları dahil olabilecek.

Bu bir podcast bundle’ı mı? 

Evet, tamamen öyle! Tüm podcastleri toplayıp erişilebilir, ulaşılabilir, keşfedilebilir hâle getirmeye çalışıyoruz. Artı, daha paylaşılabilir kılmak istiyoruz. YouTube, TikTok içerikleri viralleşirken podcast dinleme uygulamaları yeterince kullanıcı dostu olmadığı için viralleşemiyor; bu çok daha rahat kullanılabilir olursa insanlar bunu da paylaşır. Podcastlerin içinden istedikleri kısımları keserek sosyal medya uygulamalarında paylaşmalarını sağlamak gibi yollarla podcastlerin viralleşmesini sağlamayı hedefliyoruz. Saniyeye yorum yapma özelliği sayesinde podcastin en çok konuşulan bölümlerini görebilecek insanlar. Hem keşfedip hem de paylaşabilecekler hızlı bir şekilde. Kesit paylaşma özelliği açık beta versiyonumuzda aktif olmayacak ama kısa sürede uygulamaya dahil edeceğimiz bir özellik olacak.

İçerik üreticileri podcastlerini direkt sizin uygulamaya mı yükleyecek, yoksa Spotify’dan mı çekeceksiniz? Nasıl işliyor sistem? Bir de bunun telif tarafı illa vardır.

Öncelikle direkt bizim uygulamamıza yüklemelerine gerek yok. Bizim uygulamamız üzerinden dinlendiğinde de RSS bunların hepsini takip ediyor, yani dinlenme sayıları olumlu etkileniyor. Podcastler tamamen açık kaynak olarak paylaşılıyor. Bunu istemeyenler podcastlerini özel olarak yüklüyor ve kimse o podcasti çekemiyor. Podcast tamamen açık kaynak olarak dağıtıldığı için podcastleri uygulamada gösterebiliyoruz. Ama biz hem Türkiye’deki ekosistemi büyütmek hem de işbirlikleriyle büyüyeceğimize inandığımız için uygulamayı merkezi bir konumda konumlandırıyoruz. Rekabetten ziyade ekosistemdeki diğer aktörlerle ortaklaşa neler yapabileceğimize odaklanıyoruz. Blockchain temelli bir altyapıyla çalışıyoruz, ileride belki farklı gelir modelleri de deneyeceğiz.

Peki nasıl gelir üreteceksiniz?

Abonelik modellerimiz var. Uygulama içi reklam alanlarımız var. Sponsorlu içerikler olacak ve markalı podcastler üreteceğiz. İşbirliği içinde olduğumuz podcasterlar ve kurumlarla bir gelir paylaşımı modeliyle başlayacağız. İleride podcasterlara dinleyicilerine bireysel abonelik modelleri sunmalarını sağlayacak özellikler geliştirmeyi düşünüyoruz. İstiyoruz ki dinleyicilerini Patreon’a yönlendirmek yerine içeriğini burada paylaşsın, abonesiyle burada buluşsun.

Podcast için bir super app olmaya çalışacağız. Podcaste dair ne varsa tek bir havuzda toplansın istiyoruz. Kullanıcılar kitabın altını çizer gibi Podcaster App’te sesli notlar bırakabilecekler. Kullanıcılar kendi podcast takvimlerini hazırlayabilecek, uygun oldukları günlerde dinlemek istedikleri podcastlerin bildirimlerini göndereceğiz. İnsanlara kişiselleştirilmiş bir deneyim sağlamaya çalışıyoruz. Çünkü podcast inanılmaz kişisel ve bireysel bir alan. Biz bir videoyu, bir müziği üç dört kişi tüketebiliyoruz ama podcastte bu böyle olmuyor. İnsanlar ya yemek yaparken ya yolda, kulaklıkla başka işler yaparken atıl zamanlarını verimli geçirebilecekleri anlarda tek başlarına podcastleri dinliyorlar. Biz bu bireyselliğin farkına daha net şekilde vardık ve uygulamayı insanların kendi podcast dünyalarını özelleştirebilecekleri şekilde donatacağız. 

Reklamverenlerin bakışı nasıl?

Olumlu bakıyorlar ama tabii ki sayıya odaklanıyorlar ve Türkiye’de sayılar şu an çok yüksek değil. Aslında dünyada da sayılar çok yüksek değil. Bir podcast bir hafta içinde 27 dinlenmeye ulaştığında dünyadaki bütün podcastlerin %50’sinin içine giriyor; 130-140 bandına geldiğindeyse %10’unun, 3000 dinlemeye ulaşınca %1’in içine giriyor. Reklamveren sayıya bakıyor; oysa podcastin etkisi önemli. Sayıdan ziyade etki gücü çok daha yüksek podcastlerin. Podcast evreni Can Öz’ün deyimiyle belki dünyanın en entelektüel sosyal medyası. Podcast hem Türkiye’de hem dünyada sosyoekonomik seviyesi ile tüketim ve etki gücü daha yüksek insanlar tarafından dinleniyor ve niş hedef kitlelerine podcast üzerinden ulaşmak mümkün. Biz reklamverenlere bunu anlatmaya çalışıyoruz. Bizim Brükselpod diye bir programımız vardı, 30 civarında dinleniyordu ama Dışişleri Bakanlığı’ndan arayıp tebrik etmişlerdi çok güzel iş diyerek. Sosyal etki derken bundan bahsediyorum. Türkiye’de birçok podcaster artık reklam da almaya başladı ve Podcaster App ile beraber ekosistemin reklamveren tarafında da fazlasıyla büyüyeceğine inanıyoruz.

Globalde bu iş ne durumda? 

Türkiye’de şu an ilk global podcast uygulamasını yapan biziz. Globalde belki 20-30 tane podcast uygulaması var en az. Apple, Spotify, Google Podcasts, Pocket Casts, Castro en bilinenler. YouTube’un podcasti tamamen entegre etmesi ve buradan da muhtemelen bir gelir modeli çıkarmasıyla bir şeyler değişecek; YouTube şu an podcasti yaratan evren diyebileceğimiz Apple’ı geçerek Spotify’dan sonra ikinci sıraya yükseldi, Apple üçüncü sırada.

Bizim en temel farklarımızsa kürasyon ve sosyal ağ inşa etme. İnsanlar zamanla profiller oluşturup birbirlerini takip edebilecek, kendi kürasyonlarını paylaşabilecek, podcast hakkında yorum yazabilecek. Hem podcasterlar hem de podcast kurumları kendi gruplarını kurabilecek; buradan soru ve konu önerileri alabilecekler. Bunlar podcast alanındaki önemli eksikliklerdi. 

Sizin hedefiniz ne?

Bizim hedefimiz Batı değil; ne Avrupa ne Amerika. Podcast tam olmasa da Batı’da belli bir doygunluk seviyesine geldi. Şu an podcast Batı dışı dünyada, küresel güneyde yükseliyor. Türkiye’de, Endonezya’da, Çin’de, Arap dünyasında yükseliyor. İlk senemizde Türkiye’de ölçeklenmeye çalışacağız, ardından ilk hedefimiz MENA bölgesine açılmak. Çünkü orada inanılmaz büyük bir ses pazarı var. 34 milyon civarında nüfusu olan Suudi Arabistan’da 5,1 milyon sürekli podcast dinleyicisi var. Türkiye’de geçen seneki veriye göre 650 bindi. 

Medya girişimcisiyim dedin. Türkiye’de girişimcilik ekosistemi ne durumda, bunun içinde medya girişimlerinin nasıl bir yeri var? 

Türkiye’de girişimcilik ekosistemi son iki yıldır inanılmaz bir yükselişte. Yatırımlar tarafında rekorlar kırılıyor. Yeni medya ekosisteminde de Aposto, Swipeline gibi girişimler var; biz de burada konumlanıyoruz. Türkiye’de şu an büyük sıkıntılar olsa da gelecek umut vaat ediyor. Bence 2025-2030 bandında Türkiye’de medyada inanılmaz derecede büyük bir güç boşluğu doğacak. Bu güç boşluğunu da şimdiden konumlanan, doğru iş yapan ve etki gücünü yukarı çıkaran medyaların doldurabileceğine inanıyorum. Zor bir dönemden geçiyoruz evet ama bu bahsettiğim girişimlerle Türkiye’de belki ilk defa medya ihracatı yapılacak. Çünkü globalleşmeyen hiçbir girişime kimse yatırım yapmıyor. Girişimcilik ekosisteminin büyüsü de burada belki. Ülke 80 milyon, pazar yetmiyor; çok daha büyük pazarlara açılmak gerekiyor. Yatırımcıların gözünde bu olduğu için, Aposto ve Swipeline zaten başladı, 1-1,5 yıl içinde biz de başlayacağız; Türkiye’den dışarıya açılmış medyalar olacak. Yatırımcılar yeni medyaya, podcast dünyasına da ilgi gösteriyorlar. 

Sizin yatırım alma planınız var mı?

Protopipi çıkardığımız günden beri teklifler alıyoruz. Yatırım fırsatlarını da zaman içinde daha net şekilde karşılıklı değerlendireceğiz. Podcast ekosistemini büyütmek, insanların podcast dinleme deneyimini kolaylaştıracak değerler üretmek öncelikli hedefimiz. Elbette bunu globalde de yapabilmeyi hedefliyoruz. Bu noktada en önemli aktörlerden ve partnerlerimizden biri de yatırımcılarımız olacaktır. Medya ekosistemine yatırım yapmak isteyen yatırımcılarla her zaman iletişim içinde olmaya özen gösteriyoruz. Bizim yatırım yapmaları için görüşmeler yapmak istediğimiz isimler için de hazırlıklarımızı yapıyoruz. Yatırım süreçleri sadece para ile ölçülemeyen bir değer. Yatırımcılar sağlayacağı network, deneyim ve bilgi ile size birçok noktada katma değer sağlayabiliyorlar. Bu da akıllı para ya da akıllı yatırım oluyor ve biz de bu tarz yatırımcılarla elbette çalışmak istiyoruz.

Gazetecilerin girişimcilik dünyasıyla pek arası yok gibi. Sen nereden başladın?

Haber dünyasında olan insanlar girişim dünyasını kaçırıyor, girişimcilik dünyasında olanlarsa haber değerini göz ardı edebiliyorlar. Bu işi yapmaya başladığımda çevremdeki insanlar “Ya Rıfat, farkında mısın senin yaptığın bu iş girişim” dediler. Girişimcilik dünyasından çok uzaktaydım. Öyle ki bir girişim kurma serüveni içinde olduğumun da tam farkında değildim. Ben sadece podcast serüvenimi biraz daha genişletiyorum diye düşünüyordum. Bu farkındalığa vardıktan sonra girişimcilik eğitimlerine baktım; ne yapabilirim, ne öğrenebilirim diye. EntreCom diye bir ekibe denk geldim, şimdi adları Diici oldu; kurucusu Enis Yurdatapan da benim ilk mentörüm oldu. Birçok noktada çok güzel bağlantılar ve eğitimler almamızı sağladılar. Orada en temel bilgileri öğrendik. Sarphan hoca, medya ve girişimcilik, gelir modelleri, reklamı anlatmaya çalışıyorlar özellikle haber dünyasına; çünkü günün sonunda medyanın para kazanması gerekiyor. Bu dükkânların dönmesi gerekiyor, Sarphan hocanın yıllardır derdi bu.

Sorun ne, çözüm ne, değer önerin ne, hedef kitlen ne, pazar analizin ne, rekabet analizin ne; en azından bu en temel şeyleri öğrenmek gerekiyor. Böyle söyleyince herkesin bildiği ve basit şeylermiş gibi geliyor ama değil. Bu noktalardan yola çıkınca her şeyi onun üzerinden kurgulamak mümkün. Aslında ilk gün öğrendiğim şeyle bugün hâlâ aynı şeyi yapmaya çalışıyorum. Bir sorunu çözmen gerekiyor ki insanlar senin ürününü satın almak istesinler. Sorunun doğru bir çözümü olmalı ki doğru bir değer önerisi olsun, ardından da doğru hedef kitleye gitmek gerekiyor. En başta bunları öğrendik ve bu bizim için çok güzel oldu.

Girişimcilik dünyasında ayrıca çok güzel bir şey var, çok üst düzey biri yarım saat, bir saat sana işin 101’ini anlatabiliyor. Ben bile bazen “Ben bu kadar yardım eder miydim?” diye soruyorum kendime, o kadar yardım ediyorlar; çünkü herkes bu zorluklardan geçmiş. A’dan Z’ye her konuda çok üst düzey kişilere rahatça danışabiliyorum; bu bizim için çok büyük şans.

Medya ve girişimciliği birleştiren kurumlar medya ihracatı gerçekleştirecekler. Girişim dünyasından anlayan ve medyayı da buraya entegre eden ve buradan bir değer önerisi satan Aposto, Swipeline gibi örnekler bunu başardı; biz de bu yoldan gideceğiz. Böyle olursa zaten yatırım alabiliyorsunuz, dışarı açılabiliyorsunuz. Benim en büyük hayallerimden biri, 2025-2030 bandında Türkiye ve yakın coğrafyasında sadece medya dikeyinde yatırım yapacak bir medya girişim fonu, melek yatırım ağı kurabilmek ya da içinde yer almak. Türkiye ve global hedefimiz olan MENA yeni medyalar için çok büyük bir potansiyel taşıyor.

Subscribe
Bildir
guest
0 Yorum
Eskiler
En Yeniler Beğenilenler
Inline Feedbacks
View all comments
İlginizi çekebilir