Hamza Hıdır: “Burası benim vatanım oldu”

3 milyon 754 bin 591. Türkiye’de kayıt altına alınmış geçici koruma statüsündeki Suriyelilerin sayısı. 193 bin 293. Türk vatandaşlığı alan Suriyelilerin sayısı. Resmi veriler dahi oldukça yüksek; neredeyse her mahallede bir komşumuz olmasına rağmen onları çok az tanıyoruz, çünkü neredeyse hiç tanışmıyoruz. Bu büyük sayıların içinde gazeteciler de var; Hamza Hıdır onlardan biri. 

Hamza Hıdır, merkezi Doha’da olan Fadaat Medya bünyesinde yer alan Syria TV’de çalışıyor. Syria TV, sosyal medya platformlarında çoğunluğu gençlerden oluşan milyonlarca takipçiye ulaşmış durumda. Hamza da genç bir gazeteci, aslen İdlibli. Onunla tanışıp konuşmak için Küçükçekmece’nin yolunu tuttum. Ortadoğu’dan Avrupa’ya milyonlarca Arap seyirciye hitap eden bir kanalın İstanbul’da olması ne kadar şaşırtıcıysa, Hamza Hıdır’ın cevapları da bir o kadar şaşırtıcıydı benim için.

Türkiye hikâyen nasıl başladı?

Savaş başlamadan önce Suriye’de Şam Üniversitesi’nde gazetecilik okuyordum. 2012’nin Ağustos ayında Türkiye’ye geldim. Üç ay kadar kaldıktan sonra eğitimime devam etmek için Mısır’a gittim, Kahire Üniversitesi’ne geçtim. Mısır’da darbe olduğunda Dubai’deydim ama Dubai’de Suriyelilere savaştan dolayı ikâmet izni vermedikleri için Türkiye’ye döndüm ve üçüncü defa eğitimime başladım. Gaziantep’de TÖMER’i bitirdim önce, Türkçe dil diploması almak için. Bu bir yılın ardından Gaziantep Üniversitesi’nde sinema ve televizyon okudum. 2,5 yıl önce okul bitti, İstanbul’a geldim. Yeni Şafak’ta çalışmaya başladım; 2 yılın ardından da Suriye TV’ye geçtim. 6 aydır da burada, websitesi tarafında çalışıyorum. 

Dubai’de nasıldı durum, ailenin geri kalanı nerede?

Dubai’ye annem ve ağabeyimi ziyaret etmek için gitmiştim, ama artık orada değiller. Ağabeyim Ukrayna’ya gitmişti ama şimdi de orada savaş var; İrlanda’ya göç etti tekrar. Bir ağabeyim Hatay’da, öbür ağabeyim Fransa’da yaşıyor, ablamsa Dubai’de. Babam yıllar önce vefat etmişti, İstanbul’da annemle birlikte yaşıyoruz.

Sen neden Türkiye’yi seçtin peki?

Şu an Türk vatandaşıyım ama Suriye vatandaşıyken Suriye pasaportuyla vize alıp Hollanda’ya gittim. İstanbul’dan uçakla Amsterdam’a gittim ama, orada yaşamak istemiyorum. Ben burada dil öğrendim, 3 dil biliyorum; burada okul bitirdim ve burada hayata başladım. Niye Hollanda’da yaşayayım? Burası benim vatanım oldu. Orada gurbetçi olacaktım, bu yüzden burayı seçtim. Şimdi de gidebilirim ama gitmeyeceğim. Ağabeylerim de Ukrayna’da ve Fransa’da vatandaş oldu, herkes yerinde mutlu.

Türkiye’deki ilk zamanların nasıldı?

Olaylar başladıktan 1-1,5 yıl sonra geldik. Geldiğimizde herkes bizi çok seviyordu, Türkler çok ikramda bulundu. Reyhanlı’da oturdum, onlar Arap zaten. Dil sıkıntısı yaşamadık, onların da Suriye’de akrabaları var. Yusuf diye bir arkadaş vardı mesela, aslen İdliblilermiş, dedeleri göç etmiş. Güzel bir şekilde yaşadık birlikte. İnsani olarak kötü bir şey yaşamadık ama geldiğimizde biz gerçekten kaybolduk. Türkiye’de ne yapacağımızı bilmiyorduk. Reyhanlı’da oturuyoruz ama Reyhanlı’da iş yok. Mecburen İstanbul’a gitmemiz lazım ama İstanbul çok pahalı ve paranız yok, diliniz yok.

Ben buraya geldiğimde öğrenciydim, işim yoktu. Çok zordu, bu yüzden Mısır’a gittim. Arapça konuşuyorlar, benim için daha kolaydı. Üniversiteye girdim, çok güzel notlar alıyordum ama darbe oldu. O sırada Dubai’deydim, geri de dönemedim. Türkiye’ye döndüm, tekrar Reyhanlı’ya geldim, 6 ay kaldım. Bir gün Antep’i ziyaret ettim, tesadüfen tanıdığım bir iş adamıyla karşılaştım. “Benim TV kanalımda çalışabilirsin” dedi, başladım. 2 yıl orada çalıştıktan sonra üniversiteye dönmek istedim, işe başladıktan hemen sonra üniversiteye başladım. Gece 12’den sabah 8’e kadar çalışıyordum, iş bittikten sonra da üniversiteye gidiyordum. Türkçem iyileştikten sonra başka yerlerde çalışmaya başladım. Kolay değildi; her gün 16 saat ev dışındaydım, sadece iş ve okul. Günde sadece 5 saat uyuyordum.

Suriyeliler 10 yıldır Türkiye’de. Nasıl başladı, nasıl gidiyor? 

İlk geldiğimizde Türkler bizi çok seviyordu; hâlâ bizi seviyorlar, bunu biliyorum ama onların da bu durumdan canları sıkıldı. Geldiğimde çok iyiydi, Türkler evlerini açtılar, yardım ettiler. Çok samimi şekilde bizle sohbet ediyorlardı, durum çok iyiydi o zamanlar. Ama şimdi siyasi partiler bizi çok kullanıyor. Ben buna “Suriyeliler kartı” diyorum. Herkes bizi kullanıyor, bu yüzden de Türk halkı ekonomik kriz Suriyelilerden dolayı çıktı diye düşünmeye başladı. Bence doğru değil. Ekonomik kriz her yerde çıktı; Dubai’de de var, Avrupa’da da. Bir ekonomistin araştırma yapması lazım. İnşaat firmaları yurtdışından dolarla çok fazla kredi aldılar; şimdi lira düştü, dairelerin fiyatları arttı. Neden? Çünkü inşaat firmalarının kredilerini ödemeleri lazım. Biz Suriyeliler bir şey yapmadık; onlar kredi aldı, biz almadık. Suriyeliler yüzünden kiralar yükseldi diyorlar; tamam, siz yüksek ödüyorsunuz ama biz de yüksek ödüyoruz. Biz mutlu değiliz bundan, bizim paramız yok. Geçen gün taksiye bindim, gitmek istediğim yeri söyledim. “Vallahi biz yabancı olduk” diye başladı; neden diye sordum, “Her tarafta Araplar var, Afrikalılar var” diye anlattı. Söylemedim Suriyeli olduğumu, sustum. Dedim “Sen taksicisin, zaten turistik yerde çalışıyorsun, bunlar gelmezse sen nasıl çalışacaksın?” Düşünmüyor bunu.

İletişim sektörü en zor entegre olunan alan, ilk işini nasıl buldun?

Sadece Yeni Şafak’a sordum, bir yeriniz var mı diye. Eski bir gazete, 25 yıldır var. Orada çalışırsam iyi bir tecrübe edineceğimi düşündüm, o yüzden oraya girmek istedim. Onlar iş fırsatı şu anda yok dediler. 6-7 ay sonra özel haberler bölümünün Arapça bilen birine ihtiyacı olmuş. O zamanlar Türkiye Libya’yla yeni anlaşma yapmıştı. Arapça bilmeyenler için de bunun hakkında haber yazmak zor olacaktı. Bunun hakkında konuştukları bir toplantı olmuş, beni hatırlamışlar. Çağırdılar, gittim; iki iş görüşmesi yaptık. Türkçeme ve Arapçama baktılar, Ortadoğu ile ilgili sorular sordular ve kabul ettiler; özel haberler departmanına girdim. Sadece Suriye, Arap ülkeleri ve Ortadoğu ile ilgili yazıyordum. 

Syria TV’de nasıl başladın? 

CV gönderdim, mülakata girdim. Türkiye siyaseti hakkında yazmam için beni aldılar. Suriyeli gazeteciler, Suriyeliler Türk siyasetiyle çok ilgileniyorlar. Çünkü 3,5 milyon Suriyeli var burada ve ne olduğunu anlamak istiyorlar. Seçimler yaklaşıyor, seçim olacak ama Suriyeliler bir şey bilmiyor. Bilmemek kötü bir şey; biz burada yaşıyoruz, Türkiye’nin politikası da dahil her şeyini anlamamız lazım. Bu yüzden buraya başvurdum, şimdi sadece Türkiye hakkında yazıyorum. Websitesi tarafında çalışıyorum, günde en az 80 haber yazıyoruz. Bizde her şey var, o yüzden tüm Suriyeliler de bizi takip ediyor; sadece Türkiye’dekiler de değil, Esad yönetimindeki yerlerden de izleniyoruz. Çünkü bütün Suriye ve bütün Suriyeliler hakkında konuşuyoruz, her haberi bizde bulabilirsiniz. Esad destekleyenler bazen yorumlarda bize küfrediyor, silmiyoruz. Bırakıyoruz, o da onun görüşü. Onlardan başka tepki yok ama. 

Türkiye’de pek çok gazetecinin basın kartı alamama, alsa akredite olamama gibi problemleri var. Peki yabancı gazeteci olunca yaşanan ne gibi zorluklar var? Gerçi sen artık Türk vatandaşı olduğun için yabancı değilsin ama.

Hayır, yabancıyım! 

Nasıl? 

Biliyorsunuz bazı siyasetçiler her gün Suriyelileri hedef gösteriyor. Bununla ilgili Yeni Şafak’ta bir haber yazdım onlar hakkında; sonra onlar beni hedef aldılar. Sinan Oğan benim hesaplarımı Twitter’dan paylaştı ve binlerce küfür mesajı geldi. Bizi hedef gösteren, Suriyeli çıktı diyor; ben Türk vatandaşlığı aldım, Türk oldum. Hayır Suriyelisin diyor. Nasıl ya? Anayasa ne diyor? Türk kimliği taşıyan herkes Türk’tür diyor; ikinci derece Türk, üçüncü derece Türk yok Türkiye’de. Ama o inanmıyor, yok Suriyelisin diyor. Türkçe konuşuyorum, yok Suriyelisiniz. Ümit Özdağ, Türk vatandaşlığı alanların seçime girmeye hakkı olmadığını söylüyor. Seçime girmeyeceksek neden vatandaşlık aldık? Türk vatandaşlığı aldım ama hâlâ yabancı gibi davranıyorlar.

Suriyeli gazetecilerin Türkiye’de mesleki anlamda şartları nasıl?

Ben Türk vatandaşlığı aldım; ne zaman istersem İstanbul’a, Antep’e, Hatay’a gidebilirim ama Suriyelilerin çoğu geçici koruma altında. Mesela bu kimlikle İstanbul’da yaşayan bir gazeteciyim ve Antep’te bir olay oldu. Haber yapmak için oraya gideceğim ama önce Göç İdaresi’nden izin almam lazım; bilet alıp gidemem izin vermezse. Gidersem ve yakalanırsam önce uyarı ve ceza veriyorlar, tekrar ederse Suriye’ye gönderiyorlar. E bu şekilde nasıl gazetecilik yapacağız

Gazeteciler her gün her yerde olması gereken insanlar. Bizse hareket edemiyoruz. Bunun gazeteciler için kaldırılması lazım. Ben vatandaşım ancak geçici koruma altında gazeteci arkadaşlarımız var. İki hafta önce Ankara’da Ukrayna Büyükelçisi’yle görüşme yapmak istedik. Konuştum, randevu aldım ve oraya gitmek istedim. Ben vatandaşım ama arkadaşların izin alması gerekiyor, izin almazsanız gidemiyorsunuz. Akşam saatlerinde izin alamazsınız, izni ne zaman verecekleri belli değil. Nasıl görüşme yapacağız? Vallahi çok zor yaptık. Bu şekilde gazetecilik yapamazsınız, bu yüzden kaldırılması lazım. Sarı basın kartı değilse bile yabancılar için başka bir basın kartı verilebilir. 

İkinci mesele, çalışma izni. Çoğu gazeteci başvursa da alamıyor. Aylar geçiyor, bekliyorsunuz ama sonuç çıkmıyor. Başvurudan bir yıl geçiyor, reddediliyor. Çalışma izni almazsan hep kaçaksın. Bir haber yazdın ve büyük etkileri oldu diyelim; neden sarı basın kartın yok, neden çalışma iznin yok, nasıl haber yazıyorsun, sen gazeteci değilsin diyecekler. Basın kartı büyük problem. Basın kartı almak zor değil, vermiyorlar! Kesinlikle kimseye vermiyorlar. Uluslararası basın kartı var, derneklerin verdikleri kimlik var ama polis görse bakmıyor. 

Bir de diyelim ki bir hükümet yetkilisi Suriyeliler hakkında açıklama yapıyor. Ama bu açıklamayı Türk kanallarda, Türk gazetecilere yapıyor. Oysa Türkiye’de Syria TV diye büyük bir kanal var. Bize açıklama yapmıyorlar.

Suriyeli bir gazeteci Türkiye’de nerelerde çalışabilir?

Bizim kanalımız var, çeşitli websiteleri var, araştırma merkezleri var. Buralarda çalışabilirler yada freelance olarak yabancı medya kuruluşlarına çalışabilirler. İş bulursanız maaşlar normal ama freelance çalışmak çok zor. Bir röportaj yaparsan en fazla 200 dolar alırsın. 200 dolarla ne yapabilirsin İstanbul’da? İki tane yapsan 400 dolar, ailen varsa nasıl yaşayacaksın? Durumları gerçekten çok zor.

Türkiye’de Ortadoğu kaynaklı bazı siteler ara sıra yasaklanıp tekrar açılıyor. Mesela Al Arabia’nın internet sitesi Türkiye’de yasaklanmıştı. Bu neden oluyor, siz hiç böyle bir problem yaşadınız mı? 

Biz Suriyeliler olarak bildiğim kadarıyla bu durumu hiç yaşamadık. Ne Syria TV, ne buradaki diğer Halep Today, Orient TV gibi kanallar çok şükür bir sıkıntı yaşamadık. Al Arabia Suudi Arabistan’dan fon alıyor, açıldı galiba şimdi. SkyNews de aynı şekilde, o da yasaklandı. 

Almanya’da göçmen gazeteciler tarafından kurulan dernekler var; mesleki araştırmalar yapıyorlar, gazetecilerin problemlerini gündeme taşıyorlar. Sizin böyle organizasyonlarınız var mı?

Türk Arap Medya Derneği, Suriyeli Gazeteciler Derneği var. Bazıları İstanbul’da, bazıları Gaziantep’te, bazıları yurtdışında. Dernek kurmak için desteğe ihtiyaç var ama destek yok. Ben hiçbirine katılmadım, organizasyonlar var ama çok faydalarını göremiyoruz. Türk Arap Medya Derneği bize gazeteci kartı verdi; bu iyi, polis bazen kabul ediyor bu kartı ama sonuçta bu bir basın kartı değil. Gerçi basın kartını Türk gazeteciler de alamıyor; ben Yeni Şafak’ta çalışırken görüyordum bunu.

Peki neden destek yok?

Çünkü gazetecilerin parası yok. Kimseden de destek isteyemezler. Halktan da destek verenler, genellikle insani hayır durumlarına para veriyor. 

Tüm yabancı gazetecilerin birlikte olduğu organizasyonlar var mı? 

Araplar arasında var ama tüm göçmenler için bir dernek yok, çünkü gittiğiniz bir yer yok. Somalili gazetecilere veya Afgan gazetecilere ulaşmak istiyorum, nereden ulaşacağım? Mesela Şişli’de bir yer var, herkes oraya gidiyor; tamam oraya gidiyorum ve tanışıyorum. Ama böyle bir yer yok İstanbul’da, Türkiye’de; nasıl tanışacağım onlarla? Bulamıyoruz, zor bir şey. Almanya ise farklı. Orada çok eskilerden beri göçmenler var. Göç konusu Türkiye’de yeni. Suriyeliler, Afganlar yeni gelmeye başladı, bu yeni bir şey. Bu yüzden bir araya gelme durumu olmadı.

Genç bir gazeteci olarak gelecek planlarında ne var? 

Türkiye’de mi?

Genel olarak.

Türkiye siyaseti hakkında uzman olmak istiyorum. Çok okuyorum, çok takip ediyorum, çok haber izliyorum. Ama Türkiye’de, Türkiye’nin siyasi tarihi hakkında kaynaklar bulamıyorum. Mesela Menderes dönemiyle, Erbakan dönemiyle ilgili Türkçe kitaplar bulamıyorum. Ama araştırmaya devam ediyorum, çünkü bunun uzmanı olmak istiyorum.

Neden?

Çünkü sadece Suriye değil, bütün Arap ülkeleri Türkiye’ye bakıyor. Herkes Türkiye siyasetini, Türkiye’de ne olup bittiğini merak ediyor. Çünkü Türkiye küçük bir ülke değil; siyasette güçlü, ekonomik kriz var ama hâlâ güçlü. Türkiye G20’de var. Bu yüzden kendimi geliştirmek istiyorum; Türkçemi ilerletmek, Türkçede Türkler gibi konuşmak istiyorum. Belki ileride de kitaplar yazacağım Türkçe ve Arapça.

Subscribe
Bildir
guest
0 Yorum
Inline Feedbacks
View all comments
İlginizi çekebilir