Naipoğlu: “Her şeyden az az değil, bir konuda çok ve detaylı bilgi sahibi olan öne çıkacak”

Dijitaldeki değişiklikler ile bu değişikliklerin medyanın diğer alanlara yansımalarına baktığımız serimizde konuya bu kez halkla ilişkiler cephesinden bakıyoruz. Gazeteci-Halkla İlişkiler Uzmanı ilişkisi her zaman için çetrefilli; özellikle gazeteciliği bıraktıktan sonra akla gelen ilk işlerden biri olan halkla ilişkiler, yılların dostluklarının habere dönüşmesi konusunda tartışılan bir mesele. Öte yandan bir PR ajansıyla hiç ilişkiniz olmasa bile bir kere bir yerde bir yazınız mailinizle birlikte yayınlandı mı listelere giriyor ve bazen yıllarca da ne yapıp etseniz de o listeden çıkamıyorsunuz. 

Peki bunca yenilikten sonra bu işler nereye varacak? Halkla ilişkilerde dijital neleri dönüştürdü? Çok parçalı bu medya ekosisteminde ilişkiler nasıl dönüşecek, nasıl işbirlikleri geliştirilebilir? Bernaylafem İletişim ve Marka Yönetimi Ajans Başkanı Berna Sağlam Naipoğlu ile konuştuk.

Yaklaşık 20 yıldır sektörde olan Bernaylafem, otomotivden modaya bankacılıktan turizme ve hatta gazeteciliğe kadar, pek çok sektörden markanın iletişim faaliyetlerini yürütüyor. Naipoğlu, dijitalde doğan girişimlerin ayrıca desteklenmesi gerektiğini düşünüyor.

Naipoğlu: “Artık hayatımızda fijital buluşmalar var.”

Dijital öncesine göre çok fazla mecra var, gazetecilikte de ciddi dönüşümler oldu; peki gazetecilik ve halkla ilişkiler arasındaki ilişkiler de dönüştü mü? 

Dijital dünya her zaman hayatımızdaydı son yıllarda yaptığımız çalışmaların her birini dijital platform ya da haber kaynaklarıyla birlikte konumlandırıyorduk. Son 2 yıldır pandeminin etkisiyle dijital çalışmaların eskisine oranla hız kazandığı günümüzde elbette iletişim dünyası için de dijital çalışmalar önemini artırdı.

Dijitalleşmeyle birlikte iş alanları genişliyor, artık her şeyi her yerden yapabilir hâle geliyoruz, maliyetler azalıyor, kayıtlı iş yapma pratikleri artıyor. Uzaklar yakın oluyor, erişim artıyor. Ancak dijitalleşmeyi yakalayamayanlar ise bir anda neredeyse yüzyıl geride kalmış oluyor.

İletişim dünyasında da dijitalleşmenin etkilerini hayatımızı kolaylaştıran unsurlarda hissediyoruz. Artık hayatımızda fijital buluşmalar var. Yani hem fiziksel olarak orada bulunduğumuz hem de isteyen habercilerin dijital olarak takip edebileceği basın buluşmaları yapıyoruz. İnteraktif platformlarda buluşmak hem mesajın aktarımında hem de karşılıklı bilgi alışverişinde bulunurken daha hızlı olmamızı sağlıyor. Gerek gazetecilerin gerekse günümüzde yaşam stilleriyle birer kanaat önderi olarak konumlandırdığımız kişilerin bilgiye ulaşması günümüzde çok daha hızlı, daha etkin. Hayatımızda metaverse gibi farklı ve fiziksel olarak bir arada olmamızı gerektirmeyen platformlar bulunuyor. Tabii ki göz göze bakmanın sıcaklığını hiçbir dijital etkinlik vermese de insani temas ve buluşmalarla her zaman kalbe daha dokunulsa da artık avatarlarımızla mekândan bağımsız olarak istediğimiz her yerde olabiliyor, virtual deneyimler yaşayabiliyoruz. 

Halkla ilişkiler alanı bu dönüşümden nasıl etkilendi? 

Yaşamın her alanında olduğu gibi medyanın da dönüşümü kaçınılmazdı elbette. Günümüzün ve tüketicinin ihtiyaçlarına, alışkanlıklarına göre dönüşen bir sistemin içinde gerek geleneksel gerekse dijital platfomlarda varlık gösteren ve haber odaklı her yayını değerli buluyorum.

Öte yandan sadece medya değil halkla ilişkilerin etki alanına giren 360 derece iletişim sektörü pandemi dönemini en yoğun geçiren sektörlerden biriydi. Çünkü konuşan ve daha çok iletişim yapan markaların önemi bu dönemde daha da arttı. Markaların bulundukları sektörden bağımsız olarak, kendi duruşlarına, tarihlerine, karakterlerine uygun bir tonda konuşması gerekiyordu. Bu nedenle tüm iletişim sektörü olarak markaların gözü, kulağı, sesi olduk. Onların kıymetli hikâyelerini, doğru zamanda doğru bir dille anlatmaya çalıştık. Ve bu dönemde konuşan, bu hikayeyi aktarabilen markaların ayakta kalabildiğini de çok net gördük.

Naipoğlu: “Gazeteciler ya da kanaat önderleri bir mail adresinden ibaret kişiler değildir.”

Yeni medyayla klasik PR’ın ilişkisi tam olarak nasıl?

Bir markanın iletişiminde hizmet verdiğimiz markanın medya ilişkileri halkla ilişkiler sektöründe yaptığımız çalışmaların küçük bir boyutunu oluşturuyor aslında. Markanın yaptığı çalışmanın medyada bir haber ya da sosyal medyada bir duyuru şeklinde görünmesine gelene kadar pek çok sürecin içinde markanın diline, tonuna uygun çalışmalar gerçekleştiriyoruz. Projeler geliştirip uygulamaya alıyoruz. Tabii ki bunu duyurmakta basından dostlarımız ya da kanaat önderlerinin etkisi yadsınamaz. Biz Bernaylafem olarak bu iletişimde de her konuda olduğumuz gibi kişiye özel iletişimi benimsiyoruz. Gazeteciler ya da kanaat önderleri bir mail adresinden ibaret kişiler değildir. Her birine özel bilgi aktarabilmek, haber değeri yaratmak, her birinin ilgi alanları doğrultusunda bilgi verebilmek için kişiye özel bir iletişim kurarız. Çünkü bizim için yılların emeğiyle kurulan dostluklardan oluşan bu ilişkiler çok değerlidir; ister geleneksel medya isterse dijitalde olsun…

Dijitaldeki yayın olanakları gazetecileri de tek başlarına veya birkaç kişilik küçük ekiplerle kendi yayınlarını, kanallarını açmaya yöneltti. Cüneyt Özdemir’de ilk adımlarını gördük, şimdi Nevşin Mengü’nün kanalı çok büyüdü.

Günümüz dünyasında dijital alanda her biri kendi alanında uzmanlaşan önemli isimler bulunuyor. Habercilik bakış açısını geleneksel medyada edinen, yıllardır orada deneyim kazanmış ve çok emek vermiş bugün kendi mesleklerini hayatımıza giren yeni platformlarda sürdüren tüm arkadaşlarımın çabasını çok kıymetli buluyor ve önemsiyorum. Zevkle ve gururla da takip ediyorum. Evet Cüneyt önemli çalışmalar yapıyor; bu çok değerli, zira cesaret gösterebilmek de en az başarmak kadar değerli.

Yeni gazetecilik girişimlerinin geleceğini nasıl görüyorsunuz?

Yenilikçi bir bakış açısıyla hayata geçirilen girişimlerin desteklenmesi gerektiğini düşünüyorum. Hayatımızda yeni olanı kabul ederek çağa ayak uydurabiliriz. Bu nedenle medya alanındaki girişimleri de farklı platformlarda desteklememiz gerekiyor. Bu konuda en çok önemsediğim konu başlıklarından biri de uzmanlaşmak. Birçok sektörde olduğu gibi medyada da belli bir konunun uzmanı olmak, bir alana eğilmek, irdelemek karşılıklı olarak bizi besleyen bir konu. Yeni çağ bilirkişiliği daha da öne çıkaracak. Her şeyden az az değil, bir konuda çok ve detaylı bilgi sahibi olan öne çıkacak.

Yazar hakkında

Canberk Beygova

1990, Kadıköy doğumlu. İstanbul Erkek Lisesi ve Galatasaray Üniversitesi Siyaset Bilimi Bölümü'nü bitirdi; çeşitli medya kuruluşlarında yazar ve editör olarak çalıştı. İlk kitabı "Taş Atan Çocuklar Büyüdü, Anlatıyor: Benim Türk Arkadaşlarım Da Var" Mart 2016'da yayımlandı. Serbest yazar ve iletişim danışmanı.