Artık hepimiz birer markayız

Geri dönüşüm için üst üste yığılmış bir sürü eski gazete.

n okuyoruz| Bültenden Herkese Merhaba!

Haftanın odağında tekrar gündeme gelen gazetecinin kişisel markası olur mu tartışmasını ve neden bunu tartışmaktan vazgeçmemiz gerektiğini yazdım.

“Ne Okuduk” bölümünde Substack’in mobil uygulaması, kendi uydurduğu yalan haberleri teyitleyenler, Twitter’ın Tor sitesi ve dahası var.

Görüş, yorum ve önerilerinizi her zaman bekliyorum. 

Haftaya görüşmek üzere!

—Ahmet Alphan Sabancı

dağınık bir masa çiziminin ortasındaki telefonun ekranında substack uygulaması görünüyor.
Substack

Bu hafta ne okuduk?

Substack Uygulama Oyununa Katıldı

E-bültenlerin küresel yükselişinde en büyük pay sahiplerinden birisi e-bülten yayıncılık platformu Substack. Hem bu formatı kolaylaştırması hem de —iyisiyle kötüsüyle— büyük isimlerin doğuşuna imkân sağlamasıyla bu ünvanı haketti.

Fakat Substack de bu formatın sınırlarını görmeye ve daha fazla büyüme arzusunu tatmin etmek için farklı yollar aramaya başladı. Bunun için attıkları ilk ciddi adım da bir mobil uygulama yayınlamak oldu. Substack üzerinden yayınlanan ve takip ettiğiniz tüm e-bültenleri bir arada bulabildiğiniz bu uygulama aynı zamanda açılışta size “buradan okuyacaksanız e-posta göndermeye ara verebilirim” seçeneği de sunuyor. İsterseniz uygulamaya başka siteler ve bültenlerin RSS beslemelerini de ekleyebiliyorsunuz.

Her ne kadar uygulama güzel tasarlanmış ve kullanışlı olsa da gidişat Substack’in bir e-bülten platformu yerine “Medium’un gerçek bir iş modeli olan versiyonu”na dönüşmeye başladığı hissini veriyor. Bir de elbette karşımızda Spotify’ın podcast ile yaptığına benzer şekilde açık bir formatı alıp üzerine kapalı bir platform kurarak büyümeye çalışma durumu var. Bu yönde ilerleyen girişimlerin ömrü genelde çok uzun olmuyor ama zaman ne gösterecek bilinmez.

Twitter da Dark Web‘e Katıldı

Tor Browser denildiğinde akla gelen iki şey var: yasadışı işlerin yapıldığı “dark web” siteleri ve sansür atlatmak. İnsanların anonim ve güvenli bir şekilde internette dolaşmasını sağlamak için geliştirilen teknolojinin bu şekilde anılması can sıkıcı olsa da Tor Browser hâlâ çoğunlukla güvenli bir şekilde internet kullanmak isteyenler tarafından tercih ediliyor.

Eğer Tor Browser üzerinden .onion uzantılı bir adrese gidiyorsanız bu o sitenin de aynı ağ üzerinde barındığı anlamına geliyor. Yani Tor ağı ile normal bir sunucuya bağlanmak yerine o ağın güvenlik imkânlarına sahip bir sunucuya bağlanıyorsunuz

Bu imkânı sağlayan birçok büyük isim mevcut: BBC (bütün dillerde), Deutsche Welle (bütün dillerde), New York Times, Facebook, DuckDuckGo gibi. Geçtiğimiz hafta içerisinde Twitter da bu listeye dahil oldu. Özellikle gazeteciler tarafından aktif kullanılan bir platform için geç olsa da sonunda bu adımı atmış olmaları sevindirici. Umarım bu gelişmeler ile daha fazla kurum dark web korkusunu yenip insanlara daha güvenli erişim seçeneği sunmaya başlar.

Teyitlemek İçin Yalan Haber Yapmak

Rusya uzun zamandır internetin en korkulan yalan haber ve propaganda kaynaklarından birisiydi. Bu korkunun arkasında geçerli sebepler olsa da yaptıklarının ne kadar etkili olduğu konusu her zaman şüpheliydi. Ukrayna’yı işgal girişimleri ile birlikte de aslında bu konuda o kadar da iyi olamadıklarını görmeye başladık.

Bunun en son örneği ise çaresizlik ile yaratıcılık arasında bir yerde kalan yöntemleri. ProPublica’nın araştırmasıyla ortaya çıkan bu yöntemde Rusya destekçisi gruplar sosyal medyada ve Telegram gruplarında Ukrayna tarafından ortaya atılan yalan haberleri teyitlediklerini iddia eden videolar ve görseller paylaşıyor. Ancak sorun teyitledikleri bu haberlerin aslında var olmaması. İnternette iddia edildiği gibi paylaşıldığına dair kanıt bulunamayan bu videoların büyük bir kısmı metadata incelemesinde de sınıfta kalıyor.

Fakat bunun Rusya için pek de bir önemi yok. Bu paylaşımların büyük bir kısmı kısa süre sonra Rusya’nın devlet televizyonlarında örnek olarak gösterilip halka karşı propaganda için kullanılmaya devam ediliyor. Her ne kadar Ukrayna tarafından da savaş boyunca yanlış bilgiler yayılmış olsa da Rusya’nın böyle yöntemlere başvurması dikkat çekici bir durum.

Alakalı: Geçtiğimiz hafta içerisinde dikkat çeken bir başka Rusya ve medya gelişmesi de radyo alanındaydı. ABD’nin farklı eyaletlerindeki küçük radyolar Sputnik tarafından satın alınarak yönetilmeye başlamış.

Gazetecilik İçin Hayatınızı Deneye Çevirir misiniz?

Gazeteciliğe yaratıcı bir yaklaşım getirmek ve araştırmaları daha cesur yollarla yapmak çoğu zaman okur için hem okuması keyifli hem de daha öğretici işlerin ortaya çıkmasını sağlıyor. Teknoloji gazeteciliği alanında bunun en iyi örneklerini ortaya koyan isimlerden birisi de Kashmir Hill. Hill sadece Bitcoin ile yaşamayı ya da tüm teknoloji devlerini hayatından çıkarmayı denemiş bir gazeteci.

Son deneyi de okuması oldukça keyifli bir iş. Giderek yaygınlaşan AirTags ve Tile gibi takip cihazları ile eşini (rızasını alarak) bir süre boyunca takip etmeyi ve bu sayede hem teknolojinin gücünü hem de nasıl kötüye kullanılabileceğini gösterdi

Haberin ardından yayınlanan yazı da en az haber kadar etkili. Kashmir Hill’in eşi ve Freedom of the Press Foundation’ın kurucularından Trevor Timm, kendi gözünden bu tecrübeyi anlatan bir yazı kaleme aldı. Yazı yalnızca habere ek bir derinlik katmakla kalmıyor aynı zamanda gözetlemenin nasıl kötüye kullanılabileceğini daha açık bir şekilde de görmemizi sağlıyor. 

Kısa Kısa

⚫️ Axios giderek büyüyor ve formatının da normalleşmesini sağlıyor.

👑 Gazeteci gerektiğinde herkesle röportaj yapar ama bunu nasıl yapması gerektiği tartışması hâlâ bitmiş değil.

🇷🇺 Rusya’nın yalan haber yasasıyla birlikte ülkedeki sansür ve muhabirlerini çıkartan yayınların sayısı her geçen gün artıyor.

📈 Bloomberg pandemi sürecini iyi değerlendirip büyüyen medya kurumlarından birisi oldu.

💰 Hiperyerel bir yayın olmak bir milyon aboneye ulaşmanın önünde bir engel değil.

🇲🇽 Meksika’da gazetecilere karşı şiddet durmuyor. Bu yıl içerisinde öldürülen gazeteci sayısı yedi oldu.

🇷🇺 Rusya üzerine araştırma yapıyor ve haber yazıyorsanız buradaki kaynakları el altında bulundurmanızda fayda var.

🛠 Jigsaw, sosyal medyada maruz kaldığınız taciz ve saldırıları belgeleyip raporlamayı sağlayan bir araç yayınladı. Yazılım açık kaynaklı, o yüzden ülkemiz için uyarlamak isteyenler olursa kodu Github’da bulabilirler.

Geri dönüşüm için üst üste yığılmış bir sürü eski gazete.
Aditya/Unsplash

Haftanın odağı: Artık hepimiz birer markayız

Kişisel marka konusu, gazeteciliğin dijital dönüşüme uyum sağlama sürecinin getirdiği bitmeyen tartışmalardan en meşhuru. Bir tarafta internetin ve günümüz medya dinamiklerinin artık her bireyi kendisini bağımsız olarak tanımlamaya ve kimliğini üretmeye iten gerçekliğine uyum sağlamaya çalışanlar, diğer tarafta ise eski gazetecilik anlayışını taviz vermeden günümüzde de sürdürebileceğini düşünenler var.

Ancak konuya gerçekçi bir şekilde baktığımız zaman kişisel markanın olup olmamasını tartışmanın anlamsızlığını görebiliyoruz. Günümüz koşullarında bu artık gazeteciler ya da medya üretimi yapan herkes için verilmiş bir gerçek. Bunu dürüst bir şekilde kabul etmek ya da bunu reddetmeyi kişisel markanız hâline getirmek aslında elimizdeki tek seçenek.

Eski gazetecilik dediğimiz dünya ve onun şartlarında bir gazeteci çalıştığı kurumdan aldığı maaş ve kurumun sağladığı imkânlar ile işini iyi bir şekilde yapabilecek ve hayatını sürdürebilecek durumdaydı. Ancak günümüzde bu güvenceyi ve imkânları sağlayacak kurumlar neredeyse tamamen yok oldu, gazeteciler her anlamda güvencesizliğe, serbest çalışmaya ve kendi imkânlarını yaratmaya mecbur bırakıldı. Özellikle kariyerinin başlarında olan gazeteciler her şeyi sıfırdan kurmak zorunda. Günümüz medya koşullarında da bunun yolu bir gazeteci olarak kendi markanı oluşturmaktan geçiyor. Çünkü birçok gazeteci sadece haberini değil, bir kurumdan gelecek her türlü desteği de kendisi kurmak veya yaratmak zorunda.

Bu sadece genç gazeteciler için de geçerli değil. Geleneksel yapılar içerisinde artık kendilerine yer bulamadıkları için yeni yollar denemek veya dijital merkezli üretmek zorunda kalan gazeteciler de bunu yapmak zorunda kalıyorlar. Aradaki tek fark, büyük kısmının bu gerçeği kabul etmemekte ve günümüz koşullarına eskinin kurallarını uygulamaya çalışmakta ısrar etmesi. Ama farkında olmadıkları nokta bunun onlar için markaya dönüştüğü.

Gazetecilerin birey olarak görünür olması, bunun onlar için yeni imkânlar sağlaması kötü bir şey değil —dahası isteyerek yaptıkları bir şey de değil. Medya sektörünün ve ekonomik koşullarının getirdiği bu durum bir gerçek ve eğer gazeteciler tek başlarına varolmak zorunda bırakılıyorsa bunu kendi faydalarına çevirmeleri, bir marka olmaları kadar doğal bir şey de olamaz. Hatta büyük kurumlarda kendilerine yer bulmak istiyorlarsa bunu yapmak zorundalar.

Bu gerçeği kabul edip etmemek herkesin kişisel tercihi ama günümüz gerçekleri gazeteciliğin de ona bakışın da değiştiğini söylüyor. Açık konuşmak gerekirse okurlar bu dönüşüme çoktan ayak uydurmaya başladı bile. Okur dediğimiz insanlar medyanın birçok farklı türünü düzenli olarak tüketiyor ve yaşanan dönüşümleri çok daha hızlı bir şekilde görüp anlayabiliyor. Maalesef gazeteciler sıklıkla en yavaş uyum sağlayan kesim. 

Gazeteciliğin geleceğini düşünüyorsak bunu değiştirmemiz lazım. Yaşanan dönüşümleri geriden takip edip aynı tartışmaları yılda iki kez yapmak yerine daha açık bir yaklaşım geliştirmeyi, gerekirse kavramları yeniden tanımlamayı ve bu dönüşümleri birilerini hedef göstermeden, sağlıklı bir şekilde ele almayı öğrenmeliyiz. Çünkü diğer seçenek gazeteciliğe gerçekçi bir gelecek sunmuyor.

Yazar hakkında

Ahmet A. Sabancı

Eleştirel fütürist. NewsLabTurkey Strateji Koordinatörü ve Bülten Editörü.