Ukrayna'nın kapatılan Patreon sayfasının ekran görüntüsü.

Savaşın dijital hâli

n okuyoruz| Bültenden Herkese Merhaba!

Bu haftanın odağında Rusya’nın Ukrayna’yı işgal girişimiyle birlikte tanık olduğumuz benzersiz gelişmeleri ve bunların hem interneti hem de gazeteciliği nasıl etkileyebileceği var. 

“Ne Okuduk” bölümünde ise dijital dergilere artan ilgi, arama motorlarıyla komplo teorilerinin ilişkisi, Trump’ın sosyal medya platformu ve dahası var.

Son olarak Yerel Gazetecilere Yönelik Kuluçka Programımız için başvuruların devam ettiğini hatırlatmak istiyorum. Eğer hayalinizdeki yerel gazetecilik projesini hayata geçirmek için desteğe ihtiyacınız varsa, 10 Mart’a kadar başvurularınızı göndermeyi unutmayın.

Görüş, yorum ve önerilerinizi her zaman bekliyorum. 

Haftaya görüşmek üzere!

—Ahmet Alphan Sabancı

"İklim değişimi yalanı" aramasında Google, Bing ve DuckDuckGo'nun sonuçlarını kıyaslayan bir tablo.
New York Times

Bu hafta ne okuduk?

Dijital Dergilerin Yükselişi

Koronavirüs ve sonrasında gelen küresel kâğıt krizi her ne kadar basılı dergiler açısından zorlu bir dönemin başlamasına neden olsa da aynı durum çoğu zaman göz ardı ettiğimiz bir alan olan dijital dergiler için söz konusu değildi. Aksine bu dönemde güçlü bir büyüme dönemi başladı.

Bunun en güncel işareti Birleşik Krallık’taki dijital dergi aboneliklerine dair güncel veriler. Audit Bureau of Circulations tarafından yayınlanan verilere göre 2021 içerisinde dijital dergi aboneliklerinde ciddi bir artış görülüyor. Tabloyu incelediğinizde neredeyse her derginin 2020’ye göre abone sayısı artışının iki haneli sayılarda olduğu göze çarpıyor. Bu da insanların dijital dergi okumaya ısındığının bir kanıtı.

Benzer işaretleri ABD tarafında da görmek mümkün. Özellikle dijital medya girişimleri ya da bu alandaki büyük aktörler için dergilerin cazibesi her geçen gün artıyor. Bütün bunlar yakın dönemde dijital dergi yayıncılığında yaşanacak yeni gelişmelere hazırlıklı olmamız gerektiğini gösteriyor.

Arama Motorları Komplo Teorilerine Karşı

Yanlış bilgi konusunda önceliği sosyal medyaya ve yayınlara veriyoruz. Bunda elbette görünürlüklerinin büyük bir payı var. Ancak internetin temel araçlarından birisi olan arama motorlarının etkisi bu yüzden arka planda kalabiliyor.

Geçtiğimiz dönemde komplo teorisyenlerinin giderek Google yerine DuckDuckGo ve Bing gibi alternatifleri önermeye başlaması, araştırmacıların dikkatini çekmişti. Hafta içerisinde New York Times’ın yayınladığı dosya da bunun sebebini daha net bir şekilde gösterdi. Google’a göre arama sonuçlarına çok daha az müdahale eden diğer arama motorları, çoğu zaman aradığınız komplo teorileriyle ilgili destekleyici yanlış bilgi kaynaklarını bulmayı kolaylaştırıyor.

Ama bu alternatif arama motorları ilgiden hiç memnun değil; ne yapabilecekleri konusunda da emin olamıyorlar. Örneğin kendisini daha az müdahaleci olarak konumlayan DuckDuckGo için bu konuda katı tedbirler almak sıkıntıya dönüşebilir. Aynı zamanda komplo teorisyenlerinin sıkça yeni kavramlar üretmesi de tüm arama motorları için sürecin sonu gelmeyen bir kovalamacaya dönüşmesine neden olabiliyor. Bir yandan tüm interneti aranabilir kılmaya çalışırken diğer yandan bu risklerin önüne geçmeye çalışmak gerçekten yakalaması zor bir denge.

Dijital Reklamların Belirsiz Geleceği

Dijital reklam sektörünün geçtiğimiz yıllarda girdiği belirsizlik süreci 2022 içerisinde de devam ediyor. Google’ın çerez değişiklikleri, Apple’ın değişikliklerinin etkileri ve AB’de yakında çıkması beklenen yasal düzenleme gibi etkiler de geleceğe dair soruları artırıyor.

Bununla birlikte özellikle de otomatik reklamların ne kadar kazanç sağlayabileceği de önemli bir soru. Yeni yapılan bir araştırma da bu sistemin sorunlarını tekrar görmemizi sağladı. Reklamverenlerin ödediği ücretin yalnızca yüzde 2’sinin yayıncıya gitmesi, kimi zaman tık avcısı sitelerin sistem tarafından daha fazla gelirle ödüllendirilmesi gibi sorunları gösteren rapor bu modele dair daha ciddi düşünmemiz gerektiğini ortaya koyuyor.

Bu noktada alternatif modellere dair bir örnek New Jersey’de kurulan Ad Lab olabilir. Bölgedeki bağımsız yayınlar için ortak bir reklam ağı kurmak ve onları temsil etmek için yola çıkan proje, boyutu ve sınırlarına rağmen oldukça başarılı bir sonuç elde etmiş. 

Trump’ın Sosyal Medyası: Truth Social

Arkası kesilmeyen skandallar ve sorunların ardından herkesin merakla beklediği Trump’ın sosyal medyaya geri dönüş aracı olacağı söylenen Truth Social açıldı

Her ne kadar arkasında kimin olduğu gizli tutulsa da platform açık bir şekilde kendisini Trump’ın temsil ettiği politik alanda konumlandırıyor. Bunun işaretlerini farklı tasarım tercihlerinde görmek mümkün. Diğer platformların gerçeği sansürlediği iddiasına ithafen platformdaki paylaşımlara “truths” (gerçekler), retweet dengi özelliklere “retruths” adı verilmiş. 

Geçmişteki benzer girişimlerin kısa ömürlerini düşününce bu platformun ne kadar dayanacağını kestirmek güç. Belki Trump’ın varlığı etkili olabilir ama eskilerin yaptığı birçok hatayı da tekrar ediyorlar. Yine de aktif olduğu süre boyunca birçok ilginç habere ve komplo teorisine ev sahipliği yapacağı kesin.

Kısa Kısa

🇨🇦 Kanada da Avustralya’ya benzer bir çevrimiçi haber yasası hazırlıyor. Ancak amaçları daha şeffaf bir sistem kurmak.

📊 Eğer benim gibi Google Slides’a tahammül edemiyorsanız, bu yazı sizin için.

🤭 CNN içerisindeki sorunların sonu gelmiyor.

🇰🇪 Twitter’daki yanlış bilgi endüstrisi Kenya’da yaklaşan seçimler için büyük bir riske dönüşebilir.

🇵🇱 Polonya’nın önde gelen gazetelerinden Wyborcza’nın 280.000 dijital aboneye ulaşmasında kaliteli gazetecilikleri kadar editörlerle iletişimde olmanıza da imkân veren özel abonelik seviyesinin de katkısı büyük.

Ukrayna'nın kapatılan Patreon sayfasının ekran görüntüsü.
Web Archive

Haftanın odağı: Savaşın dijital hâli

Geçtiğimiz haftanın bülteninde internette yanlış bilginin nasıl siyaset aracı hâline getirildiği ve bunun güncel gelişmelerde yaratabileceği riskleri ele almıştım. Ancak hafta içerisinde Rusya’nın Ukrayna’yı işgal girişimine başlamasıyla birlikte internetin aktif savaş koşullarında nasıl farklı ve şaşırtıcı biçimlerde kullanılabileceğini görmemize neden oldu.

Bunun içerisinde kimsenin aklına gelmeyecek türde gelişmeler vardı. Ukrayna devletinin resmi bir Patreon hesabı açarak destek toplaması veya Rusya’nın güncel istihbarat toplamak için Premise isimli mikro iş servisini kullanması en dikkat çekici örnekler arasındaydı. Şu anda iki hesap da platformlar tarafından kaldırılmış durumda.

Sosyal medya platformları da savaş içerisinde hem araç hem taraf olmak zorunda kaldı. Twitter Ukrayna devletinin Rusya’yı trolleme aracına dönüşürken, Facebook ve Rusya sert bir restleşmeye girdi. Rusya Facebook’tan devlet yayınlarını teyitlemeyi durdurmasını istedi, Facebook bunu kabul etmeyince de erişimi kısıtlamaya başladı. Bunun üzerine Facebook hem sert açıklamalar yaptı hem de Rusya devletine bağlı medyanın platformunda reklam vermesini yasakladı.

Herkesin korktuğu konulardan birisi olan sibersavaş alanında da hiç beklenmeyen aktörler devreye girdi. Anonymous Rusya’ya karşı saldırılara başlayacağını duyurup Russia Today ve Rusya devlet sitelerini erişilmez kılmaya başlarken, Rusya merkezli fidye yazılım çetesi Conti de Rusya’ya saldıran herkese karşılık vereceğini açıkladı. Devletlerin ne yapacağı belirsiz olsa da bütün bu gelişmelerin sivillere sıçrama riski yüksek. Bunun farkında olan NATO da ciddi bir açıklama yaptı.

Bütün bu gelişmelerin geniş anlamda nasıl sonuçları olacağını kestirmek güç olsa da gazeteciler ve araştırmacılar için yeni soruları ve alanları açtığı da ortada. Araştırmacı gazetecilerin ve açık kaynak istihbarat odaklı çalışanların elinde daha önce görmedikleri türde imkânlar var. 

Örneğin Rusya ordusunun Donbas bölgesindeki hareketliliğini ilk tespit eden kişi Google Maps’in canlı trafik verilerini takip eden bir OSINT uzmanıydı. Sadece bu bile internetteki veri çeşitliliğinin araştırma ve gazetecilik için kullanımı konusunda yaratıcılığın önemini anlatmak için yeterli.

Bu noktada geçen haftanın bültenine tekrar atıfta bulunmam ve bu süreçte teyitçiliğin önemini de hatırlatmam gerekiyor. Hem propaganda kaynaklarından hem de farklı aktörlerden internet aşırı miktarda yanlış bilgiyle dolmuş durumda. Bunun üzerine bir anda kendisini konunun uzmanı ilan eden kişilerin temelsiz açıklamaları da eklenince sağlıklı bilgi erişilmesi zor bir şeye dönüşüyor. Bu noktada da teyitçiler ve gazetecilerin birlikte çalışma ve doğru bilgiyi ulaştırma konusunda daha fazla çaba göstermesine ihtiyaç var.

Birçok farklı anlamda kırılma noktası olarak adlandırılan bu savaş, internet ve gazetecilik için de yeni bir dönemin başlangıcını getirebilir. Geçtiğimiz yıllara kıyasla internetin, medyanın ve platformların bu kadar derin bir şekilde içerisinde olduğu bir örnek görmemiştik ve buna nasıl tepki vereceğimizi ya da ne türde sonuçları olacağını kestirmekte de zorlanıyoruz. 

Emin olduğumuz bir şey varsa o da yeni bir şeyin başlangıcına da tanıklık ettiğimiz. Devletler ve platformlar bütün bu tecrübelerin ardından internetin dinamiklerine, dijital güvenliğe ve veriye dair bakışlarını tekrar gözden geçirecek. Gazeteciler ve araştırmacılar ise bütün bu yaşananlardan öğrendikleri ile yeni yollar ve araçlar bulacak. Umarım bütün bunlar daha fazla savaş için değil, potansiyel savaşların önlenmesi ve barışın uzun ömürlü hâle gelmesi için kullanılır.

Subscribe
Bildir
guest
0 Yorum
Inline Feedbacks
View all comments
İlginizi çekebilir