n okuyoruz| Bültenden Herkese Merhaba!
Bu haftanın odağında hak ettiği ilgiyi görmediğine inandığım bir teknoloji olan ileri web uygulamalarını anlattım. Umarım bu tanıtım ile daha yaygın kullanılmasına katkım olur.
“Ne Okuduk” bölümünde ise Epstein hakkında hikâyeler, Twitter zincirlerinin açıklandığı davalar, kara para aklayan Forbes yazarları ve daha fazlası var.
Görüş, yorum ve önerilerinizi her zaman bekliyorum.
Haftaya görüşmek üzere!
—Ahmet Alphan Sabancı
Bu hafta ne okuduk?
Vanity Fair’in Garip Epstein Hikâyesi
Jeffrey Epstein’in 2019 yılında insan kaçakçılığı ve istismar suçlarından tutuklanması ve ardından intihar etmesi ile birlikte konu hakkında gizlenen birçok şey ortaya çıkmaya başladı. Bunlardan birisi geçtiğimiz yaz Audible için hazırladığı podcast serisi “Chasing Ghislaine” ile Epstein ve Maxwell ikilisinin suçlarını ortaya çıkarmak için nasıl büyük çaba gösterdiğini ve 2000’li yıllarda çalıştığı Vanity Fair’in korkudan kendisini nasıl sansürlediğini anlatan Vicky Ward’dan geldi. Ward’a göre derginin başındaki isim olan Graydon Carter, Ward’ın bulduklarının yayınlanmaması için büyük çaba göstermişti.
Hikâyesi her ne kadar cazip ve dikkat çekici olsa da, konuyu daha detaylı araştıran Isaac Chotiner, aslında durumun çok daha karışık olduğunu ortaya çıkardı. Ward ve o dönem çalışan diğer kişilerin paylaştıkları maillere bakılacak olursa, ortada gerçeği açığa çıkarmak için verilen bir mücadele ya da tehdit yok. Hatta Ward’ın editörlerin kestiğini ya da kökten değiştirdiğini söylediği birçok şey kendisinin yazdığı ilk versiyonlarda da olduğu görünüyor.
Her ne kadar Ward biraz kafa karıştırıcı bir savunma yazmış olsa da durum daha çok kendisini temize çıkarma ve hepsinin suçunu başkalarına yıkarak bir kahraman hikaâyesi yaratma denemesi gibi görünüyor. Çünkü Chotiner’ın anlattıklarına göre Ward’ın o dönemde yaptıkları ve şu an söyledikleri ciddi etik sorunlara işaret ediyor.
Palin v. NYT Davasından Notlar
Geçtiğimiz bültenlerde bahsettiğim Sarah Palin ve New York Times arasındaki dava, hafta içerisinde başladı. İfadelerin alındığı birkaç günde davanın konusunun ötesinde, NYT mutfağının nasıl işlediğini de daha detaylı dinleme fırsatı buluyoruz.
Şu ana kadar geçen duruşmalarda dikkatimi çeken ise sektör içerisindekiler için çok bariz olan şeylerin mahkemeye taşındığında nasıl garip bir hâl aldığı. Örneğin bir avukat NYT’nin eski editörü Bennet’e Twitter zincirinin ne olduğunu sorabiliyor. Ya da yayın politikası gereği düzeltmelerinde özür cümlesi kullanmadığı için New York Times’ın bu politikasını mahkeme karşısında açıklaması beklenebiliyor.
Davanın nasıl sonuçlanacağını tahmin etmek için erken olsa da duruşmalar boyunca üzerine konuşulacak ve espri yapılacak bolca malzeme çıkacağı kesin.
Forbes’un Bitmeyen Çilesi
Gün geçmiyor ki bir zamanların saygıdeğer ekonomi yayını Forbes bir başka acayip olayla birlikte anılmasın. Bu haftanın olayının başrolünde ise dev bir kriptopara dolandırıcılığı var.
Geçtiğimiz hafta içerisinde ABD Adalet Bakanlığı, 2016 yılında gerçekleşen Bitfinex hacki ile 4.5 milyar dolar değerinde kriptoparayı çaldığı düşünülen iki kişiyi tutukladı ve 3.6 milyar dolar değerinde kriptoparayı ele geçirdi, geri kalanı ise kayıp. Bu iki kişi arasında en dikkat çeken ise Heather Morgan oldu. Kendisini “sıfırdan gelen girişimci”, ekonomist ve yatırımcı olarak tanıtan Morgan’ın YouTube kanalındaki kötü rap videolarının yanı sıra uzunca bir süre Forbes’ta yazarlık yaptığı da ortaya çıktı. Hatta girişiminizi siber suçlulardan koruma rehberi bile yazmış.
Bu gelişme kaçınılmaz olarak Forbes’un nasıl böyle bir yayına dönüştüğü sorusunu akıllara getirdi. Joshua Benton bu yazısında detaylıca açıklasa da cevabı aslında çok basit: Geçmişten gelen marka değerini paraya dönüştürmek için dijital yayıncılığın hemen her kirli numarasını kullandılar ve kullanmaya devam ediyorlar. Bu sayede isteyen herkes “katkı veren” olarak Forbes ismi altında kendisine yer bulabiliyor. Morgan gibi kişiler de bu fırsatı değerlendirmekten bir an bile çekinmiyor.
Alakalı: Kriptoparalardan bu hafta yeterince çekmemiş olacak ki kripto borsası Binance, Forbes’a 200 milyon dolarlık “stratejik yatırım” yapacağını duyurdu. Kripto sektörünün medyada daha fazla etki sahibi olma isteği düşünülürse bunun Forbes üzerindeki etkisini kısa sürede göreceğimizi tahmin ediyorum.
Doğal Reklamın Yanıltıcı Gücü
Eğer reklam üzerinden elde ettiğiniz gelirin büyümesini istiyorsanız, bir noktada doğal reklamların devreye girmesi gerekiyor. Genellikle yayının tarzına daha yakın ve bir reklam gibi görünmeme çabasında olan bu formatın ülkemizde ne kadar sıkıntılı bir durumda olduğunu hepimiz biliyoruz.
Michelle A. Amazeen, benzer reklamlara dair bir incelemeyi 2014-2019 yılları arasında ABD’deki büyük gazeteler üzerinden yürütmüş ve bizim de aşina olduğumuz birçok sorunun orada da yaşandığını tespit etmiş. Özellikle dikkat çektiği bir nokta da bunların reklam olduğunun belirtilmesi kısmında yaşanan sorunlar. ABD’de bunun doğru bir şekilde yapılmamasının cezası var ancak bu etiketlerin kötü yerleştirilmesi ya da farklı yerlerde kaybolması etkinin azalmasına neden oluyor.
Reklamların daha fazla dikkat çekmek için böyle yolları denemesi kaçınılmaz. Fakat özellikle dijital yayıncılık ile birlikte bu alandaki denetim ve kurallar konusunda güncellemelere acil bir şekilde ihtiyaç var. Aksi hâlde bundan en büyük zararı gazeteciler görecek.
Kısa Kısa
😱 Bloomberg yanlışlıkla Rusya’nın Ukrayna’yı işgal ettiğini duyurdu.
📊 Eğer büyük kurumların ölçümleme için hangi araçları kullandığını merak ediyorsanız bu liste sizin için.
💸 Eğer asıl gelir kaynağınız reklamlarsa AMP faydalı olabilir ama abonelik odaklı yayınlar için faydadan çok zarar verebiliyor.
🤥 Yanlış bilgi kaynağı sitelere doğrudan link verdiğinizde onların para kazanmasına da yardımcı oluyorsunuz. Bunun yerine alternatif yolları kullanın.
🇨🇳 Kış Olimpiyatlarını takip eden Hollandalı muhabir, canlı yayında Çin polisi tarafından zorla başka yere götürüldü. Sebebi ise polisin durduğu yeri beğenmemesi.
🆕 Araba tekeri, kaydırak, eriyen surat, disko topu ve dahası yakında emoji olarak geliyor.
💰 ABD’de birçok aşırı sağ medya projesi zorluk yaşasa da Daily Wire geçtiğimiz yıl içerisinde 100 milyon dolar gelir elde etmiş.
🛑 Entertainment Weekly ve InStyle dergileri ABD’de basılı yayını sonlandırıp tamamen dijitale geçiyor.
Haftanın odağı: İleri web uygulamalarının gizli gücü
Akıllı telefonların hayatımızın doğal bir parçası hâline gelmesiyle birlikte uygulamalar da vazgeçilmezimiz oldu. Telefonlarımızda istediğimizi yapabileceğimiz bu güçlü yazılımların potansiyeli sayesinde her an yanımızda olan cihazlarla yapabileceklerimizin sınırları sürekli genişledi.
Medya ve gazetecilik alanında da uygulamaların faydasını çokça gördük. Bildirimlerden özel formatlara kadar birçok yeniliğin dijital yayıncılığın parçası hâline gelmesini sağladı. Ancak uygulama geliştirmek zahmetli bir süreç. Hem insan gücü hem de ekonomik anlamda ciddi bir sermayeyi gerektirebiliyor. Üstelik en az iki farklı sistem için tasarlanması ve sürekli takip edilip güncellenmesi gerekiyor.
Bu noktada devreye ileri web uygulamaları (progressive web application – PWA) giriyor. Çok da göz önünde olmayan bu teknoloji, internet teknolojilerinin geldiği seviye sayesinde bir uygulama ile elde edebileceğiniz imkânları daha kolay tasarlanabilir ve kontrol edilebilir hâle getiriyor.
Basitçe özetlemek gerekirse, PWA’lar web sitenizin koduna yapacağınız kimi eklemeler ile sitenizin akıllı telefonlarda bir uygulama gibi çalışabilmesini sağlıyor. Çevrimdışı kullanım, uygulama gibi erişim, bildirimler gibi birçok şeyi yapmak mümkün. Üstelik tarayıcıda bir tab olmak yerine bir uygulama gibi sisteme entegre olduğu için kullanım anlamında da rahatlık sağlıyor. Bu saydıklarım birçok haber sitesi veya medya kurumu için bir uygulamadan bekledikleri hemen her şey aslında.
Ülkemizde en son Teyit bu teknolojiyi kullanmaya başladı ancak birçok haber sitesi ve medya kurumu da bir süredir PWA teknolojisini kullanıyor. Flipboard, Financial Times ve Medium bunlardan bazıları. Ayrıca Mastodon, Pinterest ve Twitter gibi sosyal medya uygulamalarını ya da Roam Research, Spotify ve Uber gibi uygulamaları da bu şekilde kullanmak mümkün.
PWA’yı cazip bir teknolojiye dönüştüren en önemli özelliklerinden birisi bakımının ve güncellemenin kolaylığı. Özel uygulama geliştirmek en az iki farklı sistemin uygulama yazılım dilini bilen ekiplere sahip olmak demek. Aynı zamanda bu ekipler bir yandan üretim yaptıkları sistemin kurallarına uyarken diğer yandan iki uygulamanın da aynı olduğuna emin olmak için çaba gösterecekler. Ayrıca sürekli olarak hata çözmek ve özellik eklemek için yeni güncellemeler yazmaları lazım.
Oysa PWA ile sitenizde yaptığınız her ekleme ve güncelleme doğrudan uygulama olarak kullanıcının karşısına çıkıyor. Uygulama sisteme uyumlu ama ondan bağımsız olduğu için de tutarlılık sıkıntınız olmayacak. Kullanıcının uygulamayı güncellemek için tek yapması gereken ise kapatıp tekrar açmak.
Özetle, PWA kesinlikle hak ettiği ilgiyi görmeyen teknolojilerden birisi. Bütün bu kolaylıkların yanı sıra yakında daha fazla özelliğinin daha yaygın desteklenecek olmasını da hesaba katarsak birçok medya kurumu için olmazsa olmaz bir hizmet. Bunun tek istisnası aklınızdaki uygulamanın sistemle daha fazla entegre olmasına ihtiyaç duymanız olabilir ama buna ihtiyaç duyabileceğiniz senaryoların sayısı da oldukça az.