Gazetecilik uzun süredir Türkiye’deki en tartışmalı mesleklerden biri. Ama tartışmalar çoğunlukla ya birkaç büyük şehirdeki gazetecinin ya da çok okunan kimi köşe yazarlarının şahsı etrafında gerçekleşiyor.
7 Soru 7 Cevap #podcast serisi ekseriyetle büyük şehirlere ve ulusal medya eksenine sıkışmış gazetecilik tartışmasını, gazetecilik pratiğinin şevk ve tutkuyla sürdüğü yerel medya alanına taşıyor.
Bu seride, basılı gazetelerin ilk sayfalarında kendine yer bulamayan, adli bir haber olmadıkça televizyonlardaki ana haber bültenlerine giremeyen illerin medya kuruluşlarında çalışan yerel ve bölgesel gazetecilerle hem kendi deneyimlerini hem de günümüzdeki gazeteciliğe ilişkin düşüncelerini konuştuk.
Gazeteci Perihan Kaya’nın hazırladığı bu seri yedi soru etrafında Türkiye’nin unutulmuş şehirlerindeki gözden kaçmaması gereken hikâyelerin peşinde koşan gazetecilere ses vermeyi amaçlıyor.
İlk bölümde konuğumuz Tunceli’den Gazeteci Ali Haydar Gözlü.
Umarız siz de dinlemekten bizim kadar keyif alırsınız.
İyi dinlemeler!
Yorum ve önerilerinizi iletisim@newslabturkey.org adresine bekliyoruz.
Transkript
Perihan Kaya: 7 Soru 7 Cevap programından merhabalar, NewsLabTurkey olarak yerel gazetecilerle mesleki sohbetler etmek için yola çıktık.
Bugün Dersim’deyiz, diğer adıyla Tunceli’deyiz. Konuğumuz gazeteci arkadaşımız Ali Haydar Gözlü ile beraberiz.
Ali Haydar Gözlü 1978 yılında Dersim’in Kocakoç/Pah köyünde doğdu. Tunceli Üniversitesi Elektrik bölümünden mezun oldu. 2003 yılında ulusal kanalda kameramanlıkla başlayan gazetecilik öyküsü Dersim’de Halkın Sesi Gazetesi ve TRT il temsilciliği ile devam etti. 2015 yılından beri Rudaw TV’de sürdürdüğü gazeteciliği yerelde Dersim Haber Gazetesi ile devam ettiriyor.
Ali Haydar öncelikle hoş geldin programımıza. İlk sorumla başlamak istiyorum.
Yeni medya teknolojilerinin gelişmesiyle birlikte gazetecilik tanımının sınırları aşındı. Bizim için bir gazetecilik tanımı yapar mısınız?
Ali Haydar Gözlü: Gazetecilik teknolojilerin gelişmesiyle yeniden tanımlanmaya muhtaç; çünkü artık meslek olarak yapılmıyor. Elinde cep telefonu olan bir kişi bir fotoğraf, bir video çekebiliyor ve bunu sosyal medyaya atıp direkt gazetecilik yapabiliyor. Geldiğimiz süreçte yurttaş gazeteciliği de ön plana çıkmaya başladı. Çünkü sosyal medya ve internet ağının gelişmesi bu imkânı tanıyor. Gazetecilik yeniden tanımlanacaksa yurttaş gazeteciliğini de kapsamalı diye düşünüyorum.
Perihan Kaya: Gazeteci olduğunuz için pişmanlık duyduğunuz, meslek değiştirmek istediğiniz veya zorunda kaldığınız bir an oldu mu?
Ali Haydar Gözlü: Tabii ben bu mesleği çok seviyorum ama, zaman zaman mağduriyet haberlerini çok yaptığımızda, her ne kadar aldığımız keyif yüksek olsa da böyle hissettiğimiz olabiliyor. Bölgemiz insan hakları ihlallerinin çok yaşandığı bir bölge, dolayısıyla böyle durumlarda insanlara dokunamadığınızda, bir sonuç alamadığınızda bu sizi üzüyor. Gazeteci haberiyle vardır. Çözümle vardır. İnsanların yaşadığı olumsuz durumları yansıtmasıyla vardır. Bütün bunlar bir gazeteciye keyif verir. Ama bunu yapamadığınız zaman, bir çare olamadığınız zaman bir mutsuzluk yaşayabiliyorsunuz. Yine de güzel bir meslek. Çünkü bu meslek bir hastalık aslında, bulaştığınız zaman bırakamıyorsunuz. Böyle bir yönü de var.
Perihan Kaya: Bölgenizin çok dilli, çok kültürlü yapısının yapılan yerel haberlerde yansıtılabildiğini düşünüyor musunuz?
Ali Haydar Gözlü: Dersim aslında Türkiye’de özel yerlerden biri; gerek muhalif kimliğiyle gerek toplumun yüzde 90’ının Kürt, Alevi olması itibariyle bölge aslında bir renkliliği ve çeşitliliği barındırıyor. Türkiye’de ön plana çıkan bir şehir. Küçük bir şehir ama habercilik anlamında her haberiyle Türkiye’de ve dünyada yankı uyandıran bir yanı da var. O yönüyle renkli. Ama biz ne kadar o renkliliği yansıtabildik tam emin değilim. Gelinen aşamada ben bu renkliliği yansıtmayı hedeflesek de başarılı olamadığımızı düşünüyorum. Biz bunu yansıtmak istedik. Sonuçta biz de bu toplumda yaşıyoruz. Gazetecilik görevimizi sürdürüyoruz. Bunu vatandaşların ekranda görebilmesi için bir çaba sarf ediyoruz. Ama, toplum da kendisini tanımladığı biçimde ekranda kendisini göremiyor yeteri kadar.
Perihan Kaya: Teknolojik imkânlarınız bakımından ne değişseydi gazetecilik süreçleri daha iyi olurdu?
Ali Haydar Gözlü: Teknolojik gelişmeler aslında gazeteciliği olduğu gibi mesleğin tüm alanlarına tesir ediyor. Gazeteciler tabii ki teknolojiyi reddedemezler ama fikirsel anlamda geliştirmeliler. Teknolojiye adapte olmazsak dışarıda kalırız.
Perihan Kaya: Yerel ya da bölgesel bir yayında çalışan bir gazetecinin insan hakları, demokrasi gibi açılardan ulusal basında çalışan biri kadar etki yaratabileceğini düşünüyor musunuz?
Ali Haydar Gözlü: Aslında geldiğimiz aşamada yerel ile ulusal basın arasındaki fark kapandı. Dediğimiz gibi internet gazeteciliğinin gelişmesi, sosyal medyanın hızlı bir şekilde gelişmesi bu ayrımı aslında kapattı. Çok fazla fark kalmadı. Örneğin ilimizde yaptığımız bir haberi bir parlamenter gündemleştirebiliyor. Çok fazla olmasa da, bu anlamda yerel ve bölgesel gazeteler ulusal anlamda da önemli. Gündemi belirleyebiliyor.
Perihan Kaya: Yerel ya da bölgesel yayınlarda neyi değiştirmek isterdiniz?
Ali Haydar Gözlü: Ben aslında Türkiye’de medyanın ekonomik anlamda sorunlu olduğunu düşünüyorum. Aslında ülkedeki demokrasi ve hukuk sorunu medyada da sorun yaratıyor. Kendi ilimize geldiğimizde de medyanın ekonomik anlamda kıskaca alındığını düşünüyorum. Daha sonra vasıflı eleman, teknik anlamda donanım eksikliği olduğunu düşünüyorum. Elimde olsaydı teknik anlamda donanım ve vasıflı eleman (gerçek anlamda sahaya inen, masa başında kopyala-yapıştır yapmayan) ile bir gazetecilik inşa etmek isterdim.
Perihan Kaya: Bir yerel gazetecinin bir günü nasıl geçer? Sabah hangi gazeteleri, hangi haberleri takip eder?
Ali Haydar Gözlü: Yani aslında bu süreç biraz daha değişti son beş yılda. Bizim gün içerisindeki alışkanlıklarımız, yaşam biçimimiz değişti. Ben açıkçası gazeteciliğe başladığım zaman güne korkuyla başlıyordum, çünkü her gün bir yere gidiyordum, her gün çatışmalı şiddet ortamı vardı. Bundan kaynaklı olumsuzluklar vardı, ölümler vardı, çevremizde kaos vardı. Bu şekilde güne başlamak zaten yaşamınızın merkezine korkuyu oturtuyor. Son beş yılda bu çatışma sürecinin sona ermesiyle birlikte durağanlaştık ve kendi kabuğuna çekilen bir yaşam biçimi geliştirdik. Gündem çok hızlı değişiyor, buna bağlı olarak gazetecilerin yaşam biçimleri de değişiyor. Ben sabah kalkıyorum, ilk önce sokağa iniyorum, kurumları geziyorum. Bazı yerlerle günlük iletişim kuruyorum. Gelişen olaylarla ilgili bilgi almaya çalışıyorum. Gazete alıyorum, yerel gazetelere bakıyorum, internet gazetelerini takip ediyorum. Bizde ne var, onlarda ne var diye kontrol ediyorum. Farklı siyasi eğilimli gazeteleri takip ediyorum. Böyle geçiyor günlerim.
Perihan Kaya: Ali Haydar, bizimle olduğun ve bu sohbeti bizimle paylaştığın için teşekkür ederim.
Ali Haydar Gözlü: Ben teşekkür ederim yerel gazetecilere vakit ayırdığınız için.
Perihan Kaya: Bugün Dersim’deydik. Farklı şehirlerden yerel gazetecilerle konuştuğumuz 7 Soru 7 Cevap’ın bu bölümünün sonuna geldik. Farklı şehir ve ekollerden gazetecileri dinlemeye devam edeceğiz. Soru ve yorumlarınızı NewsLabTurkey sosyal ağ hesapları üzerinden bizlere iletebilirsiniz. Dinlediğiniz için teşekkür ederiz.