podcast

Podcast yayıncılığına başlarken kaçınılması gereken hatalar

Köken olarak 1980’lerin sesli bloglarına dayanan podcast yayıncılığı, insanların deneyim ve düşüncelerini, ses kaydı yoluyla paylaşması için bir araç olarak ortaya çıktı. Kırk yılın ardından ana akım anlatıya yaratıcı formatların ve yeni seslerin girişine olanak tanıyan, dört başı mamur bir yayıncılık türüne dönüştü.

Edison Research’ün geçen martta yayınladığı yıllık kamuoyu yoklaması, yaklaşık 80 milyon Amerikalının haftalık rutin podcast dinleyicisi olduğunu ortaya koyuyor. Araştırma, 2020’de yapılan yoklamaya göre yüzde 17 artış olduğunu gösteriyor. Yalnızca sektör büyümekle kalmıyor, bugün dinleyici profili de şimdiye kadar olduğundan çok daha çeşitli. ABD’de podcast dinleyicilerinin yüzde 57’sini beyazlar, yüzde 16’sını Latinler, yüzde 13’ünü Afro-Amerikalılar, yüzde 4’ünü Asyalılar, yüzde 10’unu farklı etnisiteler oluşturuyor.

Bu yıl 21 Nisan’a kadar Apple Podcasts’te yayınlanan program sayısı 2 milyonun üzerindeydi. Her gün yüklenen yeni içeriklerle büyüyen bir okyanusta kendi podcastinizi diğerlerinin arasında öne çıkarmak ve profesyonel göstermek özellikle önem taşıyor. 

Aşağıda, bazı deneyimli podcast yayıncılarının, bu işe yeni başlayacak olanlara kendi işlerini yayınlarken kaçınmaları gereken hatalarla ilgili verdikleri tavsiyeleri bulacaksınız. Bakın neler söylüyorlar:

Bir amacın olmaması

Podcast koçu ve podcast yayıncılığı danışmanı Sarah Mikutel, şöyle söylüyor: “İyi bir podcast, amacı olan podcasttir.” Podcast yayıncılığına başlayacak olanlar, programlarının amacına ve hedef izleyici kitlelerinin kim olduğuna odaklanmalı.

“İnsanların üzerine kafa yormadan, kendilerine bunu neden yapmak istediklerini sormadan veya örneğin birilerinin dinleyip dinlemeyeceğini düşünmeden ‘Ah, podcast yayınlamak iyi fikir’ diyerek bir program yapmaya başlaması büyük hata. Dinleyiciniz (sizi dinlerken) bilgilendiğini mi, ilham aldığını mı yoksa eğlendiğini mi düşünmeli? Eğer üçünü de birden yapmayı sağlayabilirseniz bu en iyisi olur.”

Ses kalitesine özen göstermemek

Podcast yayıncılığı, insanların radyoyla ilişkisinde köklü değişikliklere yol açtı. Daha önceleri söyleşilerden kesitler sunmaya dayalı olan medya içerikleri, bugün dinleyicilere, kendilerini neredeyse sunucunun yanındaymışçasına yayının bir parçasıymış gibi hissedebilmesine olanak tanıyan uzun görüşmeler sunuyor. 

Bu nedenle, ses kalitesinin düşük olması, dinleyicilerinizin deneyimini baltalayabilir. Mikutel’e göre: “Bugün, eğer ses kalitesi iyi değilse insanlar yayınınızı dinlemeyecektir. Fakat ne mutlu ki ses kalitesinin iyi olduğu bir podcast yayını üretebilmek bir hayli kolay.”

Sesin dağılmasına yol açacak, konferans salonu benzeri büyük, boş salonlarda yayın yapmaktan kaçının. “Eğer evinizden kayıt yapıyorsanız ve büyük bir giysi dolabınız varsa,” diyor Mikutel, “dipsesi yutması için kaydınızı orada yapabilirsiniz. Ben bunun için giysi askıları satın almıştım.”

Araştırmadan başlamak

Mikutel, podcastlere tamamen hazırlıksız başlamamak gerektiğini söylüyor: “Podcastlerden önce araştırma yapmamak ve dinleyiciymiş gibi podcast yayını yapmak başlangıçta deyim yerindeyse modaydı.”

Mülakatlara hazırlıksız başlamanın pek az sayıda podcast için uygun olabileceğini düşünen Mikutel, bunun aksine, kayıda başlamadan önce konuk hakkında genel bir bilgi edinmenin iyi olacağını ifade ediyor: “Görüşmecimi belli bir nedenle ağırlıyorum, peki ondan ne öğretmesini istiyorum?” 

Bunun yanında, hikâye anlatıcılığı tarzıyla ilgili araştırma yapmak gerekir. BBC’nin kıdemli gazetecisi Myles Bonnar, “İyi podcast yapabilmek için, mümkün olabildiğince fazla podcast yayını dinlemeniz gerekir” diye açıklıyor: “Hikâye anlatıcılığının incelikleri hakkında size yeni fikirler verebilecek pek çok iyi podcast mevcut.”

Çok fazla montajlamak ya da hiç montajlamamak

Ses montajı podcast sürecinin olmazsa olmaz bir parçasıdır. Deneyiminiz ne seviyede olursa olsun, çalışmanızı fazlalıklardan arındırmak ve montajlamak için başvurabileceğiniz pek çok platform var. 

“En bitmiş görünen podcastin bile montajlanması gerektiğini düşünüyorum” diyen Bonnar’a göre (yayınınızı) “En önemli noktalara indirgemelisiniz, podcastinizde aynı sorunun iki defa sorulması gibi hatalar olsun istemezsiniz.” 

Bununla birlikte, (kaydı) doğal konuşma akışının dışına çıkmak pahasına montajlayarak işin ucunu kaçırmamak gerekir: “Bazen uzun bir soluk verip iç geçiririz, ‘hımm’ deriz, mırıldanırız, buraları gereğinden fazla montajlamaya da gerek yoktur.”

Çeşitliliği gözden kaçırmak 

Yapacağınız podcast yayınının taslağını hazırlarken hikâyeyi kimin, neden anlattığı üzerine düşünmeniz yerinde olur. Bonnar bunu “Herkes podcastin merkezinde olmak zorunda değil” diye açıklıyor. “Ben kendime sorardım: Neden hikâyeyi bu kişi anlatıyor? Kimlerin sesini duymuyoruz?”

Bonnar, bu zamanda, toplumdaki çeşitliliği yansıtacak farklı profillerin seslerini duyuracağı bir platform olma görevinin kayıtsız şartsız, herkes için geçerli olduğu düşüncesinde: “Elbette, bazı hikâyeler daha male-orientated olabilir ya da bundan kaçınmakta zorlanabilirsiniz. Ama, doğru noktalara parmak basmak için yapabilecekleriniz var.”

Plana gereğinden fazla bağlı olmak

Her ne kadar araştırma faslı iyi bir podcastin olmazsa olmazıysa da, podcast yayıncılarının esnek olması ve yeni formatlar denemeye açık olması da önemlidir. Bonnar şöyle açıklıyor: “Podcast yayıncılığının güzelliği, radyoculuk prensiplerini bir miktar esnetebilmenize olanak tanıyan ve yeni şeyler denemenize açık olan yapısıdır.” 

Podcast yayıncısı yazar Jenny Stallard da şu sözlerle bu görüşü onaylıyor: “Bence insanların başlangıçta yaptığı bir hata, özellikle yapım aşamasında çok fazla planlama yapmak.” Serbest çalışanlar için podcast yayınları yapan bir topluluk olan Freelance Feels’in kurucusu olan Stallard, podcast yayıncılığına yeni başlayanların programlarındaki her bir detayı planlamadan önce, podcast yayıncılığının metotlarını kavramak için vakit ayırmaları gerektiğini söylüyor:

“Montaj yapacağınız yazılımı tanıyın. Mesela başlangıç için bir tanıtım kaydedin, böylelikle zamanla yarışmak zorunda kalmazsınız. Ayrıca, kulağa saçma gelebilir ama, kaydınızı üç kere dinleyin, özellikle de konuk olarak ünlü birini almışsanız.”

Ünlü isimlerin etkisinde yoldan sapmak

Stallard, yayıncılara “pırıltılı” olarak tanımladığı konuklar tarafından yoldan çıkarılmamalarını tavsiye ediyor. 

“Ünlü ya da sektörünüzden, hayranlık duyduğunuz önemli isimlerle söyleşi yaparken dikkatinizin dağılması ve konuşmak istediğiniz asıl konudan sapmanız olasıdır.”

Her ne kadar ünlülerin ve influencer’ların yayınınıza olağanüstü bir katkısı olsa da, odağın kaymadığından ve tutarlılığınızı koruduğunuzdan emin olmak adına, programınızın esas amacına ve konu başlıklarınıza odaklanmayı unutmayın.

Podcast sektörü, gerek ekipman gerek yazılım gerekse de hikâye anlatıcılığı yöntemleri açısından sürekli gelişmekte olan bir sektör. Dinamik ve canlı bir sektör; yaratıcılarının yeni şeyleri daha önce hiç olmadığı kadar derinlemesine denemesine olanak tanıyor. Bu tavsiyeler ilk podcast yayınınızı hayata geçirmeniz için harikulade bir başlangıç noktası teşkil etse de asıl macera, hem kendiniz hem de dinleyicileriniz için en iyi çözümü bulmak.


İlk olarak ijnet.org’da yayınlanan bu yazı Defne Sarıöz tarafından çevrilmiştir.

Subscribe
Bildir
guest
0 Yorum
Inline Feedbacks
View all comments
İlginizi çekebilir